Musevilik ve Yahudi Tarihi - Hristiyanlığın Tohumları
Geçen bölümü tamamlarken 3. yüzyılda, Talmudun oluşturan Mişna ile Germaranın yazılışında kalmıştık. Şimdi Roma İmparatorluğunun Yahudiliği kabul etmek üzere olduğu dönemdeyiz... Yahudilerin üzerinde çok kötü bir etkisi olacak olan bir hamle. Yine de bu öyküyü anlatmadan önce 1. yüzyıla, Bet-Amikdaşı hâlâ ayakta olduğu zamanda geri dönmeliyiz. Hatırlayacağınız gibi Romanın istilasından, özellikle de bilgelerin Kral Büyük Herod tarafından zulme uğratılmasından ardından Yahudi halkı karmaşa içerisine girmişti. Kısa zaman sonra milliyetçi duygular uyanacak, Büyük İsyan başlayacak ve Yahudiler hem Romalılara, hem de birbirlerine karşı savaşacaktı. Bu gergin ortamda Yahudiler, Roma boyunduruğunu atmalarına yardım edecek bir liderin özlemini çekerken, daha sonra Hıristiyanlığa dönüşecek olanın tohumları atılmaya başlanmıştı. MESİH Yahudiler bir kurtarıcının özlemi çekerken, Mesihin özlemini çekerler. Mesihlik kavramının Hıristiyanlık tarafından icat edilmediğini bilmeliyiz. Bu eski bir Yahudi fikridir: Yahudiliğin içindeki inancın 13 prensibinden biri. İşaya, Miha, Zefanya ve Ezekyel dahil, peygamberlerin çeşitli kitaplarından defalarca kaydedilmiştir. (Gerçekten de Yahudi tarihi boyunca güçlü liderler ortaya çıktı ve bir süreliğine Mesih sanıldılar. Ama Mesihsel kehanetleri yerine getirmeyince dünyaya barışı getirmek, vb.- Mesih olmadıkları açıkça anlaşıldı.) Mesih sözcüğü, İbranice meshetmek anl***** gelen maşhah sözcüğünden gelir. Dolayısıyla Maşiah, Tanrının Meshedilmiş Olanıdır. Örneğin Şemuelin Kitabı Davidin kral meshedilişini böyle anlatır: Şemuel boynuz şeklindeki yağ kabını aldı ve ağabeylerinin arasında onu (David) meshetti ve o günden itibaren Tanrının ruhu Davidin üzerinde kaldı. (1 Şemuel 16:13) Yahudiliğin Mesih tanımı, Kral Davidin soyundan gelen, Tora bilgisi olan, tüm Yahudi halkını sürgünden Yisrael toprağına geri getirebilecek liderlik yeteneği olan Yahudi bir liderdir (hiç kuşkusuz bir insan). Bet-Amikdaşı yeniden inşa edecek, dünyaya barış getirecek ve bütün dünyayı tek Tanrı fikrine yükseltecek. (Bu noktaların yukarıdaki sıralama ile Yahudi kaynaklarında nasıl yer aldığı için bakınız: Devarim 17:15; Bamidbar 24:17; Bereşit 49:10; Chronicles 17:11; Mezmurlar 89:29-39; Yeremya 33:17; 2 Şemuel 7:12-16; İşaya 27:12-13; İşaya 11:12; Miha 4:1; İşaya 2:4; İşaya 11:6; Miha 4:3; İşaya 11:9; İşaya 40:5; Zefanya 3:9; Ezekyel 37:24-28). Bu konudaki kehaneti belki de en tanınmış olanı Peygamber İşaya, Yahudiliğin Mesihsel Vizyonunu bu sözcüklerle tanımlar: Gelecek günlerde Tanrının Evinin Tepesi dağların üzerinde sağlam duracak ve tepelerin üzerinde yükselecek. Ve bütün uluslar oraya akacak. Ve birçok halk gidip diyecek ki: Gelin, Tanrının Tepesine çıkalım, Yaakovun Tanrısının evine ki bize Kendi tarzlarını öğretsin ve Onun yolunda yürüyebilelim . (İşaya 2:3) Ve kılıçlarını sabanlara, mızraklarını oraklara dönüştürecekler; ulus ulusa karşı kılıcını kaldırmayacak. Kimse bir daha savaşmayı öğrenmeyecek... (İşaya 2:4) (O zaman) kurt kuzu ile, leopar oğlakla beraber yaşayacak, buzağı ile yırtıcı hayvanlar birlikte olacak ve küçük bir çocuk onları güdecek. (İşaya 11:6) Yahudi halkını kurtaracak bir kişi kavramı, Yahudi dünya görüşünün temel, felsefi bir parçası olduğundan, kurtarılma beklentisinin her zaman kriz zamanlarında ortaya çıkması şaşırtıcı değildir. Gerçekten de bilgeler Mesihin 9 Avda doğacağını söyler: Yahudi halkının başına en büyük felaketlerin geldiği, Yahudi takvimindeki en kötü tarihte. Ezekyel Kitabı örneğin, Gog ile Magogun Savaşında (tüm ulusların Yahudilere karşı birleştiği korkunç bir savaş) nihai bir sonuçtan söz eder. Olası bir senaryoya göre bu, Mesihin gelip son kurtuluşu getireceği zamandır. Bu yüzden zaman çok kötüleşince Yahudi halkı nihai sonucun geldiğini düşünme eğilimindedir. İşler bundan kötüye gidemez. O halde Mesih köşede bekliyor olmalı. KARANLIK ZAMANLAR Roma işgali Yahudi tarihinde böylesine karanlık bir zamandı. Rabinik bilgelerin en parlakları Herod tarafından öldürülmüştü. Bet-Amikdaş hiyerarşisi yoldan çıkmıştı. Yahudiler üç büyük gruba bölünmüştü: 1. Varlıklı Sadusiler; Sözlü Kanunu reddediyor, Romaya sadakat yemini ediyorlardı; 2. Fanatik Zilotlar: Romaya karşı intihar savaşı yapmaya hazırlardı; ve 3. Ana görüşü savunan Farisi çoğunluk: hâlâ Toraya ve Sözlü Kanuna sadık, arada sıkışmışlardı. Şiddetli bir Antisemitizm ile Yahudilere karşı acımasız bir zulmün görüldüğü bu kaotik zamanda, üyeleri Apokalipsin (kıyametin) yakın olduğuna inanan birtakım hizip mezhepler ortaya çıktı. Vatandaşlık haklarından mahrum edilenler arasında taraftar bulan bu mezhepler, iyi ile kötü arasındaki nihai savaşın yakında yer alacağını, ardından da insanlığın Mesih tarafından kurtarılacağını vaaz etti. Ölüdeniz Kültü (modern zamanlarda Ölüdeniz rulolarının bulunmasıyla ün kazanan ve Essenler ile bir ilişkisinin olması muhtemel olan) bu mezheplerden biriydi ama birçoğu daha vardı. Bu mezheplerin öğretileri Yahudiler arasında önemli bir yer edinmedi. Yahudiler yabancı dinleri reddettiği gibi, Yahudiliğin içsel çalışmaları ile oynanmasını de reddetti. Ne var ki bu karışık zamanda Yahudiler her zamankinden hassastı. Ülke karizmatik iyileştirici ve vaizlerle doluydu, insanlar da bölünme ve acı dolu yılların sona erdiğini duyma umuduyla onları izliyordu. Bunların en efsanevi olanı Yeoşua idi ki daha sonra tarihte Christ -Mesihin Yunancası- diye adlandırıldı. Erken Hıristiyanlığı İsa ile başlatmak bu yazı dizisinin kapsamı dışındadır. Halen bu konuda yayımlanmış yaklaşık 2.700 kitap vardır. Son yıllarda yazılmış olanlarından birçoğu tarihi İsa ile efsanevi İsa konusu ile, neyi söyleyip neyi söylemediğini ve onun hakkında kesin olarak neyin söylenebileceğini tartışır. Tarihi olarak konuşacak olursak bilinen çok az şey var. Talmudda rabilerin tasvip etmediği çeşitli kişiler hakkında birçok atıf vardır. Bazıları bu atıfların İsa ile ilgili olduğunu düşünür. En yakın olasılık Yeşu HaNotsridir ama Yahudi kronolojisine göre bu şahıs Yeşua Ben Perahyanın Sanhedrinin başında olduğu (M.Ö. yaklaşık 150) zamanda yaşamıştır, dolayısıyla Hıristiyan kronolojisine göre İsadan 200 yıl öncesine dayanmaktadır. Eğer İsa yaşadığı zamanda öylesine etkili olsaydı, çağdaşı tarihçi Josephusun ona önemli yer ayırması gerekirdi. Ne var ki Josephus bu konuda sessiz kalmaktadır. Neredeyse tüm bilginler İsa ile ilgili oldukları düşünülen birkaç atfın, metinleri kilise kütüphaneleri için kopya eden Hıristiyan keşişler tarafından daha sonra eklendiği fikrindedir. Kesinlikle söyleyebileceğimiz en iyi şey, Hıristiyan aleminin İsanın Torayı bilen, Moşenin Kanunlarına uyan, emirlerinden birçoğunu öğreten ama bazılarından sapan bir Yahudi olduğu kabul ettiğidir. En ünlü öğretilerinden biri Yahudiliğin ürünü olan ve Torada yer alan iki deyişten ibaret olup, döneminin rabinik öğretilerini yansıtır. En büyük emrin hangisi olduğu sorulduğunda İsa, Matta İncilinde yazıldığı gibi, şöyle yanıt verir: Tanrını bütün kalbi ve bütün ruhun ve bütün zihninle sev. Bu ilk ve en büyük emirdir. İkincisi de buna benzer. Komşunu kendin gibi sev. Bütün kanun ve peygamberler bu iki emre bağlıdır. Tanrının bütün kalbin, ve bütün ruhun ve bütün gücünle sev Devarim 6:5te yer alır. Komşunu kendin gibi sev ise Vayikra 19:18dedir. Bu öğretiler İsadan 1.300 yıl kadar öncesine dayanır. İsanın öğretilerini kaydettiği söylenen İnciller, ölümünden (ki Hıristiyan kaynaklar M.S. 35 yılını, ya da Bet-Amikdaşın yıkılmasından 35 yıl öncesi olarak vermektedir) uzun yıllar sonra Yunanca yazılmıştır. İSANIN YAHUDİ TAKİPÇİLERİ İsa mezhebinin üyeleri, İsanın Mesih olduğuna inanan dindar Yahudilerdi. Hem Yahudi olup, hem de İsanın tanrı olduğuna inanmaları mümkün değildi çünkü bu inanç Yahudilerin gözünde tam bir putperestlik olurdu. Bu, tanrıların insan şekli aldığı ve insanlarla ilişkiye girdiği Greko-Romen putperest inanışlarına daha yakın gelirdi. (Gerçekten de Tanrının oğlu kavramı Hıristiyan teolojisinde daha sonra ortaya çıkar ama İnciller peygamberlerin yazılarından alınan ve Mesihi kasteden İnsan oğlu terimini çok kullanır.) Her durumda İsanın Yisrael ülkesindeki mezhebi kısa ömürlü oldu. Bar Kohba İsyanının başarısızlığa uğramasını takiben Yahudilerin Romalılar tarafından kovulmasından sonra İsanın Yahudi takipçileri Essenler, Sadusiler ve Zilotlar gibi ortadan kayboldu. (Farisiler kısmen liderleri Rabi Yohanan ben Zakayın vizyonu sayesinde hayatta kaldı.) O halde bütün Hıristiyanlar nereden geldi? Hıristiyanlık nereden çıktı? Yanıtı için sahneye İsanın ölümünden sonra çıkan ve İsanın mesajını dünyaya yaydığı, -hatta Hıristiyanlığı pagan dünya için şekillendirdiği- neredeyse her tarihçi tarafından kabul edilen bir başka renkli kişiliğe bakmalıyız. Bu kişi bir Yahudi idi. Başta Şaul olarak biliniyordu. Hıristiyanlıkla Aziz Paul olarak ünlü oldu.
Geçen bölümü tamamlarken 3. yüzyılda, Talmudun oluşturan Mişna ile Germaranın yazılışında kalmıştık. Şimdi Roma İmparatorluğunun Yahudiliği kabul etmek üzere olduğu dönemdeyiz... Yahudilerin üzerinde çok kötü bir etkisi olacak olan bir hamle. Yine de bu öyküyü anlatmadan önce 1. yüzyıla, Bet-Amikdaşı hâlâ ayakta olduğu zamanda geri dönmeliyiz. Hatırlayacağınız gibi Romanın istilasından, özellikle de bilgelerin Kral Büyük Herod tarafından zulme uğratılmasından ardından Yahudi halkı karmaşa içerisine girmişti. Kısa zaman sonra milliyetçi duygular uyanacak, Büyük İsyan başlayacak ve Yahudiler hem Romalılara, hem de birbirlerine karşı savaşacaktı. Bu gergin ortamda Yahudiler, Roma boyunduruğunu atmalarına yardım edecek bir liderin özlemini çekerken, daha sonra Hıristiyanlığa dönüşecek olanın tohumları atılmaya başlanmıştı. MESİH Yahudiler bir kurtarıcının özlemi çekerken, Mesihin özlemini çekerler. Mesihlik kavramının Hıristiyanlık tarafından icat edilmediğini bilmeliyiz. Bu eski bir Yahudi fikridir: Yahudiliğin içindeki inancın 13 prensibinden biri. İşaya, Miha, Zefanya ve Ezekyel dahil, peygamberlerin çeşitli kitaplarından defalarca kaydedilmiştir. (Gerçekten de Yahudi tarihi boyunca güçlü liderler ortaya çıktı ve bir süreliğine Mesih sanıldılar. Ama Mesihsel kehanetleri yerine getirmeyince dünyaya barışı getirmek, vb.- Mesih olmadıkları açıkça anlaşıldı.) Mesih sözcüğü, İbranice meshetmek anl***** gelen maşhah sözcüğünden gelir. Dolayısıyla Maşiah, Tanrının Meshedilmiş Olanıdır. Örneğin Şemuelin Kitabı Davidin kral meshedilişini böyle anlatır: Şemuel boynuz şeklindeki yağ kabını aldı ve ağabeylerinin arasında onu (David) meshetti ve o günden itibaren Tanrının ruhu Davidin üzerinde kaldı. (1 Şemuel 16:13) Yahudiliğin Mesih tanımı, Kral Davidin soyundan gelen, Tora bilgisi olan, tüm Yahudi halkını sürgünden Yisrael toprağına geri getirebilecek liderlik yeteneği olan Yahudi bir liderdir (hiç kuşkusuz bir insan). Bet-Amikdaşı yeniden inşa edecek, dünyaya barış getirecek ve bütün dünyayı tek Tanrı fikrine yükseltecek. (Bu noktaların yukarıdaki sıralama ile Yahudi kaynaklarında nasıl yer aldığı için bakınız: Devarim 17:15; Bamidbar 24:17; Bereşit 49:10; Chronicles 17:11; Mezmurlar 89:29-39; Yeremya 33:17; 2 Şemuel 7:12-16; İşaya 27:12-13; İşaya 11:12; Miha 4:1; İşaya 2:4; İşaya 11:6; Miha 4:3; İşaya 11:9; İşaya 40:5; Zefanya 3:9; Ezekyel 37:24-28). Bu konudaki kehaneti belki de en tanınmış olanı Peygamber İşaya, Yahudiliğin Mesihsel Vizyonunu bu sözcüklerle tanımlar: Gelecek günlerde Tanrının Evinin Tepesi dağların üzerinde sağlam duracak ve tepelerin üzerinde yükselecek. Ve bütün uluslar oraya akacak. Ve birçok halk gidip diyecek ki: Gelin, Tanrının Tepesine çıkalım, Yaakovun Tanrısının evine ki bize Kendi tarzlarını öğretsin ve Onun yolunda yürüyebilelim . (İşaya 2:3) Ve kılıçlarını sabanlara, mızraklarını oraklara dönüştürecekler; ulus ulusa karşı kılıcını kaldırmayacak. Kimse bir daha savaşmayı öğrenmeyecek... (İşaya 2:4) (O zaman) kurt kuzu ile, leopar oğlakla beraber yaşayacak, buzağı ile yırtıcı hayvanlar birlikte olacak ve küçük bir çocuk onları güdecek. (İşaya 11:6) Yahudi halkını kurtaracak bir kişi kavramı, Yahudi dünya görüşünün temel, felsefi bir parçası olduğundan, kurtarılma beklentisinin her zaman kriz zamanlarında ortaya çıkması şaşırtıcı değildir. Gerçekten de bilgeler Mesihin 9 Avda doğacağını söyler: Yahudi halkının başına en büyük felaketlerin geldiği, Yahudi takvimindeki en kötü tarihte. Ezekyel Kitabı örneğin, Gog ile Magogun Savaşında (tüm ulusların Yahudilere karşı birleştiği korkunç bir savaş) nihai bir sonuçtan söz eder. Olası bir senaryoya göre bu, Mesihin gelip son kurtuluşu getireceği zamandır. Bu yüzden zaman çok kötüleşince Yahudi halkı nihai sonucun geldiğini düşünme eğilimindedir. İşler bundan kötüye gidemez. O halde Mesih köşede bekliyor olmalı. KARANLIK ZAMANLAR Roma işgali Yahudi tarihinde böylesine karanlık bir zamandı. Rabinik bilgelerin en parlakları Herod tarafından öldürülmüştü. Bet-Amikdaş hiyerarşisi yoldan çıkmıştı. Yahudiler üç büyük gruba bölünmüştü: 1. Varlıklı Sadusiler; Sözlü Kanunu reddediyor, Romaya sadakat yemini ediyorlardı; 2. Fanatik Zilotlar: Romaya karşı intihar savaşı yapmaya hazırlardı; ve 3. Ana görüşü savunan Farisi çoğunluk: hâlâ Toraya ve Sözlü Kanuna sadık, arada sıkışmışlardı. Şiddetli bir Antisemitizm ile Yahudilere karşı acımasız bir zulmün görüldüğü bu kaotik zamanda, üyeleri Apokalipsin (kıyametin) yakın olduğuna inanan birtakım hizip mezhepler ortaya çıktı. Vatandaşlık haklarından mahrum edilenler arasında taraftar bulan bu mezhepler, iyi ile kötü arasındaki nihai savaşın yakında yer alacağını, ardından da insanlığın Mesih tarafından kurtarılacağını vaaz etti. Ölüdeniz Kültü (modern zamanlarda Ölüdeniz rulolarının bulunmasıyla ün kazanan ve Essenler ile bir ilişkisinin olması muhtemel olan) bu mezheplerden biriydi ama birçoğu daha vardı. Bu mezheplerin öğretileri Yahudiler arasında önemli bir yer edinmedi. Yahudiler yabancı dinleri reddettiği gibi, Yahudiliğin içsel çalışmaları ile oynanmasını de reddetti. Ne var ki bu karışık zamanda Yahudiler her zamankinden hassastı. Ülke karizmatik iyileştirici ve vaizlerle doluydu, insanlar da bölünme ve acı dolu yılların sona erdiğini duyma umuduyla onları izliyordu. Bunların en efsanevi olanı Yeoşua idi ki daha sonra tarihte Christ -Mesihin Yunancası- diye adlandırıldı. Erken Hıristiyanlığı İsa ile başlatmak bu yazı dizisinin kapsamı dışındadır. Halen bu konuda yayımlanmış yaklaşık 2.700 kitap vardır. Son yıllarda yazılmış olanlarından birçoğu tarihi İsa ile efsanevi İsa konusu ile, neyi söyleyip neyi söylemediğini ve onun hakkında kesin olarak neyin söylenebileceğini tartışır. Tarihi olarak konuşacak olursak bilinen çok az şey var. Talmudda rabilerin tasvip etmediği çeşitli kişiler hakkında birçok atıf vardır. Bazıları bu atıfların İsa ile ilgili olduğunu düşünür. En yakın olasılık Yeşu HaNotsridir ama Yahudi kronolojisine göre bu şahıs Yeşua Ben Perahyanın Sanhedrinin başında olduğu (M.Ö. yaklaşık 150) zamanda yaşamıştır, dolayısıyla Hıristiyan kronolojisine göre İsadan 200 yıl öncesine dayanmaktadır. Eğer İsa yaşadığı zamanda öylesine etkili olsaydı, çağdaşı tarihçi Josephusun ona önemli yer ayırması gerekirdi. Ne var ki Josephus bu konuda sessiz kalmaktadır. Neredeyse tüm bilginler İsa ile ilgili oldukları düşünülen birkaç atfın, metinleri kilise kütüphaneleri için kopya eden Hıristiyan keşişler tarafından daha sonra eklendiği fikrindedir. Kesinlikle söyleyebileceğimiz en iyi şey, Hıristiyan aleminin İsanın Torayı bilen, Moşenin Kanunlarına uyan, emirlerinden birçoğunu öğreten ama bazılarından sapan bir Yahudi olduğu kabul ettiğidir. En ünlü öğretilerinden biri Yahudiliğin ürünü olan ve Torada yer alan iki deyişten ibaret olup, döneminin rabinik öğretilerini yansıtır. En büyük emrin hangisi olduğu sorulduğunda İsa, Matta İncilinde yazıldığı gibi, şöyle yanıt verir: Tanrını bütün kalbi ve bütün ruhun ve bütün zihninle sev. Bu ilk ve en büyük emirdir. İkincisi de buna benzer. Komşunu kendin gibi sev. Bütün kanun ve peygamberler bu iki emre bağlıdır. Tanrının bütün kalbin, ve bütün ruhun ve bütün gücünle sev Devarim 6:5te yer alır. Komşunu kendin gibi sev ise Vayikra 19:18dedir. Bu öğretiler İsadan 1.300 yıl kadar öncesine dayanır. İsanın öğretilerini kaydettiği söylenen İnciller, ölümünden (ki Hıristiyan kaynaklar M.S. 35 yılını, ya da Bet-Amikdaşın yıkılmasından 35 yıl öncesi olarak vermektedir) uzun yıllar sonra Yunanca yazılmıştır. İSANIN YAHUDİ TAKİPÇİLERİ İsa mezhebinin üyeleri, İsanın Mesih olduğuna inanan dindar Yahudilerdi. Hem Yahudi olup, hem de İsanın tanrı olduğuna inanmaları mümkün değildi çünkü bu inanç Yahudilerin gözünde tam bir putperestlik olurdu. Bu, tanrıların insan şekli aldığı ve insanlarla ilişkiye girdiği Greko-Romen putperest inanışlarına daha yakın gelirdi. (Gerçekten de Tanrının oğlu kavramı Hıristiyan teolojisinde daha sonra ortaya çıkar ama İnciller peygamberlerin yazılarından alınan ve Mesihi kasteden İnsan oğlu terimini çok kullanır.) Her durumda İsanın Yisrael ülkesindeki mezhebi kısa ömürlü oldu. Bar Kohba İsyanının başarısızlığa uğramasını takiben Yahudilerin Romalılar tarafından kovulmasından sonra İsanın Yahudi takipçileri Essenler, Sadusiler ve Zilotlar gibi ortadan kayboldu. (Farisiler kısmen liderleri Rabi Yohanan ben Zakayın vizyonu sayesinde hayatta kaldı.) O halde bütün Hıristiyanlar nereden geldi? Hıristiyanlık nereden çıktı? Yanıtı için sahneye İsanın ölümünden sonra çıkan ve İsanın mesajını dünyaya yaydığı, -hatta Hıristiyanlığı pagan dünya için şekillendirdiği- neredeyse her tarihçi tarafından kabul edilen bir başka renkli kişiliğe bakmalıyız. Bu kişi bir Yahudi idi. Başta Şaul olarak biliniyordu. Hıristiyanlıkla Aziz Paul olarak ünlü oldu.