- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 29 Eyl 2015
-
- Mesajlar
- 1,638
-
- MFC Puanı
- 94
Modern mantıkta önermeler, biçimsel bir dil içerisinde temsil edilir. Biçimsel dil, sadece işaret dizilerinden oluşur. Biçimsel bir dizge, söz konusu bu biçimsel dile işaret dizileri arasındaki dönüştürme kurallarının eklenmesi ile elde edilir. Söz konusu işaretlerin ve işaret dizilerinin, neye işaret ettikleri ya da ne anlama geldikleri dikkate alınmaz. Bu itibarla gündelik dilden kaynaklanan muğlaklıklar, vurgu ya da tonlamaya bağlı belirsizlikler, hemen tamamen aşılmış olur.
Modern mantık gerek önermeleri ve önerme eklemlerini, gerekse önermelerin içyapılarını, oldukça net bir biçimde simgeleştirebilmemizi ve bu sayede, önermeler arasındaki anlambilimsel ilişkileri sorunsuz bir surette çözümleyebilmemizi sağlar. Bir bakıma, modern mantıkta oluşturulan biçimsel dizgeler, Gottfried Leibnizin (1646 - 1716) bir zamanlar hayalini kurduğu evrensel dilin, characteristica universalisin birer örneğidir.
Analitik felsefenin kuruluşunda ve gelişiminde büyük katkısı bulunan Bertrand Russell, Alfred North Whitehead ile birlikte 1910 - 1913 yılları arasında kaleme aldığı Principia Mathematica adlı eserinde, modern mantığın o ana kadar ulaştığı sonuçları başarıyla ifade etmiştir.
Bu ölçüde gelişmiş ve temsil gücü yüksek bir mantığın felsefenin önünde yeni ufuklar açmış olması da gayet beklenebilir bir sonuçtur. Burada sunulan yaklaşım içerisinde, gündelik dilin barındırdığı muğlaklıklar ve belirsizlikler eleştirilmektedir. Bu sorunlardan arınmış mantıksal bakımdan mükemmel bir dilin peşine düşülmelidir. Ancak konu, sadece böylesi mükemmel bir dilin kurulması değildir. Belki de gündelik dil, barındırdığı sorunlar nedeniyle biz farkında olmadan karşımıza birtakım felsefî sorunlar çıkarmaktadır. Dilin kendisinden bu sorunları ayıkladığımızda, belki de bu felsefî sorunlardan kurtulmamız da mümkün olacaktır.
Modern mantık gerek önermeleri ve önerme eklemlerini, gerekse önermelerin içyapılarını, oldukça net bir biçimde simgeleştirebilmemizi ve bu sayede, önermeler arasındaki anlambilimsel ilişkileri sorunsuz bir surette çözümleyebilmemizi sağlar. Bir bakıma, modern mantıkta oluşturulan biçimsel dizgeler, Gottfried Leibnizin (1646 - 1716) bir zamanlar hayalini kurduğu evrensel dilin, characteristica universalisin birer örneğidir.
Analitik felsefenin kuruluşunda ve gelişiminde büyük katkısı bulunan Bertrand Russell, Alfred North Whitehead ile birlikte 1910 - 1913 yılları arasında kaleme aldığı Principia Mathematica adlı eserinde, modern mantığın o ana kadar ulaştığı sonuçları başarıyla ifade etmiştir.
Bu ölçüde gelişmiş ve temsil gücü yüksek bir mantığın felsefenin önünde yeni ufuklar açmış olması da gayet beklenebilir bir sonuçtur. Burada sunulan yaklaşım içerisinde, gündelik dilin barındırdığı muğlaklıklar ve belirsizlikler eleştirilmektedir. Bu sorunlardan arınmış mantıksal bakımdan mükemmel bir dilin peşine düşülmelidir. Ancak konu, sadece böylesi mükemmel bir dilin kurulması değildir. Belki de gündelik dil, barındırdığı sorunlar nedeniyle biz farkında olmadan karşımıza birtakım felsefî sorunlar çıkarmaktadır. Dilin kendisinden bu sorunları ayıkladığımızda, belki de bu felsefî sorunlardan kurtulmamız da mümkün olacaktır.