Mitolojide Şeytan
Mitolojide Şeytan
Kötülük ilkesini bir gerçeklik olarak kabul ediyorsanız
ona 'şeytan' adını vermemeniz için hiçbir neden yoktur".
JUNG
JUNG
Günümüzde modern psikiyatri bilimi kötülüğün temelini insan psikolojisinin derinlerine ve bilinçaltına bağlarlar ancak Erich Fromm "İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri" adlı kitabında
kötülük ve yok ediciliğin "kişilik kökenli" olduğunu öne sürdü.
Tüm dinlerde ve tarih boyunca tüm eserlerde kendine kişileşmiş kötülük olarak yer bulan ŞEYTAN
sanat eserlerinde ve ikonografideki betimlemelerinde (özellikle Ortaçağ betimlemelerinde) Yunan tanrısı Hermes'in oğlu Pan özel bir yer tutuyor. Pan doğuştan kıllıydı
boynuzları ve çift toynaklı ayaklarıyla yarı keçi görünümüne sahipti. Babası gibi fallik bir tanrı olan Pan
aynı zamanda hem yapıcı hem de yıkıcı olan erotik arzuları temsil ediyordu. Şeytan da
sık sık bedeni kıllarla kaplı
kimi zaman boynuzlu
kimi zaman da çift toynaklı olarak betimlenmişti.
Şeytan en çok ''keçi
yılan
ve köpek'' biçiminde betimlenir.İnsan biçimine girdiği de olur.Cennetten düştüğü için hafif topaldır. Dizleri geriye doğrudur; karında
dizlerde ve kalçada fazladan bir yüzü vardır. Kördür ve burun delikleri yoktur ya da sadece bir tek burun deliği vardır. Kükürtlü bir koku ve duman çıkararak hareket eder. Büyük bir penisi ve burnu vardır.
Şeytanın rengi
genel olarak ya karadır ya da kızıl. Kötülüğün simgesi olarak kızıl renk
Vahiy 12/3'te sözü edilen kızıl ejderhadan geçmiştir.Leviathan
Sümer ve Babil mitolojisinde doğmuş
daha sonra Tevrat'da farklı şekillerle kendini sahneye atmış olan daha sonra ise İncil'de kendine yer bulmuş olan 'şeytan'ın atası olabilecek Tanrısal Şeytani bir yaratıktır.
Şeytanın kara rengi
doğal olarak
Tanrı'nın krallığına karşı karanlıkların prensi olarak üst-lendiği rolden ve düşüşünden sonra tutsak edildiği yeraltı alemiyle ilişkilerinden kaynaklanır.
Kızıl
aynı zamanda Mısır'da felaketlerin tanrısı olarak bilinen tanrı Seth'in izleyicilerinin de rengidir. Kızıl renkli bir yılanın
Babil tanrısı Marduk'un tapınağını koruduğu biliniyor. Şeytanın kızıllığının
ölüler âleminin yok edici alevleriyle ilişkili olduğu da ileri sürülüyor. Siyah renge gelin-ce. Mısır mitolojisinde tanrı Seth kimi zaman kara bir domuz olarak betimlenir. Tanrı Dionysos'un rengi de karadır. Mezopotamya kötülük tanrıları Lilitu
Lilith ve Lamia'lar gece yaratıklarıdır. Kenanlılarda Mot
Yunanlılarda Hades
ölüm ve karanlığın efendileridir.
Şeytan ikonografisinde farklı bir etki de
Etrüsklerin ölüm tanrısı Kharon idi. Kharon'un bir kuşun gagasını andıran iri
kemerli bir burnu vardı. Saçı ve sakalı uzundu ve birbirine karışmıştı. Uzun sivri kulaklara
sivri dişlere ve buruşuk dudaklara sahipti. Rengi de genellikle koyu maviydi. Zaman zaman kanatlı ya da bedeninden yükselen yılanlarla betimlenmişti. Tüm bu özelliklere
şeytanla ilgili Ortaçağ ve modern dönem figürlerinde rastlanıyor.
Şeytan ile özdeşleştirilebilecek diğer bir kötülük simgesi ise LİLİTH' dir.
Genellikle Sümer ve Babil mitolojisindeki rüzgar tanrıçası Lilitu ile ilişkilendiriliyor. Lil
fırtına ya da rüzgar anlamına geliyor.
Bir Babil metninde ise
büyük tanrıça İştar'ın tapınak ******sidir. İştar
eski doğu dinlerinde şehvetli aşkın
tutkunun ve baştan çıkarıcılığın tanrıçası kabul ediliyordu. Bu özellikleri nedeniyle
******lerin
özellikle de kült olan tapınak ******lerinin koruyucu tanrıçasıydı.
Tapınak ******liği meşru bir işti. Herodot'un bize ulaşan yazılarında
Babil de her genç kızın bir kez yabancı bir erkekle cinsel ilişkiye girmek zorunda olduğu bildiriliyor. Ancak
bu tapınak ******liği kesinlikle küçük düşürücü bir iş değildi. Babillilerin yabancı erkekleri tanrı olarak gördüğü sanılıyor. Kendilerini onlara teslim eden genç kızlar
simgesel olarak tanrının eşi haline geliyor ve kutsallaşıyorlardı.
Tapınak ******liği meşru bir işti. Herodot'un bize ulaşan yazılarında
Lilith'e ait bazı özellikler Babil'in kötü tanrıçası (belki de dişi şeytanı demek gerek) Lamatşu'da da görülüyor. Lamatşu halk arasında albastı ya da loğusa hastalığı olarak bilinen rahatsızlığın ortaya çıkmasını sağlıyor
hamilelere zarar verip yeni doğan bebekleri öldürmeye çalışıyordu.
Eski bir Yahudi efsanesine gore Adem'in ilk eşi Havva değil
Lilith adında bir kadındır.Tanrı topraktan Adem ile Lilith'i yaratır
onları cennete yerleştirir. Ama bu ilk insan çifti bir türlü huzur bulamaz. Adem ilişkide her alanda söz sahibi olmak ister. Ancak Lilith buna karşı çıkar. Özellikle cinsel ilişki sırasında Adem'in hep üstte yer almasını aşağılayıcı bularak itiraz eder. Kendisinin de Adem gibi topraktan yaratıldığını
yani eşit olduklarını savunur. Adem ise kendini
bağışlayan
bereketli gökyüzü; Lilith'i de ürün veren toprağa benzeterek bu şekilde birleşmek konusunda diretir. Adem tavrında ısrar edince
Lilith
birlikte yaşamalarının zor olacağına karar verip Tanrı'nın söylenmemesi gereken adını anarak göğe doğru yükselir. Sahip olduğu olanakları teperek cenneti terk eden Lilith'in yeri artık dışlanmışlar arasındadır. Çevresindeki cinlerle ve cinlerin kralı Şamael (Şeytan) ile ilişkiye girer ve onlardan çocuklar doğurur.Talmud'da (Tevrat'ın başta yazılı olmayıp
sonradan yazılı hale getirilen ikinci bölümü) ondan dişi bir şeytan olarak söz edilir. Bu rolüyle bir hayalet gibi yüzyıllarca tarih sayfalarında dolaşır. Kadın ve çocukları hedef alır
erkekleri baştan çıkararak onlara zarar verir. Yaptıkları bunlarla sınırlı değildir. Bir hayalet gibi kadınların beynine girip
erkeklerle eşit haklara sahip olma savaşını günümüze kadar sürdürür.
Mitoloji'de Şeytân
Şeytân
birçok dinde insanları kötülüğe teşvik eden
adaletsizliğin önderi bir varlığın ismidir. Şeytan
rakip
muhâlif
bozucu ve bozguncu gibi anlamlara gelen İbrânice bir kelime olan "Satan"dan ya da Arapça kökü "rahmetten uzaklaştı
Hak'tan uzak oldu." anlamlarına gelen "şetâne"'den gelmektedir.
Modern dinlerde ya da mitolojilerde; Şeytân
genellikle
doğaüstü güçlere sahip
sürekli insanları dinden
dolayısıyla yaratıcısının emirlerinden uzaklaştırmaya çalışan bir varlık olarak düşünülmüştür. Latincede "Diábolus
Diaboli"
Yunancada "Diabolos"
"Karanlıkların Efendisi
" "Beelzebub" (Sinek Kral)
"Belial"
"Mephisto"
ya da "Lucifer" olarak geçer. Talmud ya da Kabbala felsefesinde "Samael" olarak geçer.(Yahudi inanışında Samael başka bir melektir). İslam'da "İblis" (إبليس) olarak bilinir; ancak Kurân-ı Kerim'de "Şeytân" kelimesi (87 kez)
"iblis"ten daha fazla kullanılmıştır. Şeytan ayrıca "Azazel" olarak da anılmıştır.
Eski Antlaşma'da (Tevrat ve Zebur'da) Şeytan
Eski Antlaşma'da Şeytân
Hrıstiyanlıktaki gibi korkulan bir mahluk değildir ve kötülüklerin temelini oluşturmaz. Çünkü musevilikte (İslamiyet'teki gibi) hayrın da
şerrin de Tanrı'dan geldiği inancı vardır. Bu sebeple Satan ya da Samael adı verilen Şeytan'nın hile ve aldatmacalarına karşı dikkatli olunmalıdır.
Yine Talmud
Bava Batra Bölümü
Daf 16a 'ya göre:
(הוא שטן הוא יצר הרע הוא מלאך המות הוא שטן דכתיב )Şeytan
kötü dürtüler ve Ölüm Meleği aynı şahsiyetlerdir.
(הוא שטן הוא יצר הרע הוא מלאך המות הוא שטן דכתיב )Şeytan
Ezekiel 28:12�19: "
güzellerin ve bilgelerin en mükemmeliydin. Aden'de
Tanrı'nın bahçesindeydin. Giysilerin hep güzel taşlarla yakut
zümrüt
aytaşı
beril
onix
safir
turkuazla - ve altın işlemelerle süslüydü. Bunlar sana sen yaratıldığın gün verildi. Seni kudretinle ve gücünle bekçim yaptım. Tanrının kutsal dağına gidebiliyor ve ateş tarlalarında yürüyebiliyordun. Yaptıklarından tamamen muaf tutulurdun ta ki için kötülükle dolana dek. Bu varlık içinde bile daha büyük şiddet yarattın ve günahkâr oldun. Seni Tanrı'nın dağından men ettim ve seni bekçilik ettiğin ateş tarlalarından sürgün ettim. Güzelliğin yüzünden için kibirle doldu ve bilgeliğini kendi ünün için harcadın. Seni içine hapsettiğim ateşle beraber dünyaya attım. Seni takip edenlerle beraber sonunuz ateşler içinde küle dönecek. Çok feci bir sona geldin."
Yeni Antlaşma'da (İncil'de) Şeytan
Şeytân
özellikle Yeni Antlaşma'da ve Hıristiyan inancında kendisine daha çok yer bulmuştur. Özellikle Hz.İsa'yı sürekli olarak kışkırtır (ayartır). Ancak Şeytanın kişiliğinin kaynağı İncil değil
Hıristiyan edebiyatıdır. John Milton'nun epik bir şiirinde Şeytân'ın en üst düzeyde bir melekken insanı ve kendini yaratan Tanrı'ya karşı düşmanlığa yönelen bir kişilik olduğu anlatılır. Ancak Şeytân
kesinlikle cehennemde hapsolmuş biri değildir; aksine istediği her yere - dünyaya hatta cennete bile - girip çıkabilir. Bu özellikleriyle Şeytanın nihâi amacı
insanlığı yaratıcının yolundan saptırmaktır. Bu anlamda kendisini tanrıya bir rakip olarak kabul ettirme gayreti içindedir. Kendisine bir süre verilmiş ve bu sürenin dolmasına kadar yaratıcıya karşı açtığı savaşın sonucunu beklemektedir.
Yaradılış (Genesis) bölümünde
Âdem ve Havva'yı kışkırtan yılan figürü
Tevrat'taki anlatımın aksine daha sonraları Hristiyan uleması tarafından Şeytân olarak değerlendirilmiştir. Doğu (Ortodoks) Kilisesine göre Şeytân
insanın üç düşmanından (Günah-Ölüm) birisidir. Bütün Hristiyan inanışlarında Şeytân
Hz.İsa'ya ve Hz.İsa figüründe Tanrı'ya karşı son bir savaş (Armageddon) açacaktır. Bu savaş
aynı zamanda Şeytân'a verilen sürenin de (aeonios) sonuna çok yaklaşıldığını gösterecektir. Üniteryen Kilisesi'ne göre; Şeytân
bu zaman geldiğinde tekrar iyi olacak ve melek özelliklerine kavuşacaktır. Bu sürenin nasıl işleyeceği her kilisede farklılıklar gösterir. Neticede; dünya
tüm şeytanlıklardan arınır ve tıpkı cennet gibi günâhsız bir yere dönüşür.
Ortaçağ'da Şeytân
bir keçi gibi sakallı ve boynuzlu
elinde çatal ve kuyruklu olarak tasfir edilirdi. Bu görüntünün oluşmasının sebebi
İncil değildir ve hristiyanlıktan önceki pagan inanışlarda simgelenen bazı tanrı figürlerinden (Pan
Dionysus) kaynaklanır.
Kurân-ı Kerim'de Şeytân
Şeytân
İslamiyet'e göre cin (diğeri melek) türünden bir varlıktır. Cinler
meleklerden farklı olarak irâde sahibidir. Yaratılışının en büyük nedeni
kıyamete kadar insan iradesinin sınanmasıdır. Bu sınavı geçenler
ödüllendirilecek; geçemeyenler ise cezâlandırılacaktır. Kurân-ı Kerim'de Şeytân'dan bahsedilen ayetlerde
insanlar onunla birlikte hareket etmemeleri konusunda uyarılmıştır. Şeytân'ın önceleri bilgeliğinden yararlanılan ve sayılan biriyken
Allah'ın huzurundan kovulma aşamasına nasıl geldiği
Araf Suresi'nde anlatılır. Hıristiyanlık ve İslâmiyet
Şeytân'ın bir zamanlar Allahın sevdiği bir hizmetkârı olduğu konusunda hemfikirdir.
Araf (11-25): "Andolsun
size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! Andolsun
sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere
Âdem için saygı ile eğilin dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O
saygı ile eğilenlerden olmadı. Allah
Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu? dedi. (O da) Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın dedi. Allah
Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın dedi. Şeytan dedi ki: (Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver. Allah da
Sen süre verilenlerdensin dedi. Şeytan dedi ki: (Öyle ise) beni azdırmana karşılık
yemin ederim ki
ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım. Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden
arkalarından
sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın. Allah dedi ki: Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun
onlardan sana kim uyarsa sizin
hepinizi cehenneme doldururum. Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. Derken şeytan
kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: Rabbiniz size bu ağacı ancak
melek olmayasınız
ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı. Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim diye de onlara yemin etti. Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara
Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır
demedim mi? diye seslendi. Dediler ki: Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz. Allah dedi ki: Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır. Allah dedi ki: Orada yaşayacaksınız
orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız.
Yehova Şahitliğinde Şeytan
Yehova Şahitleri
Şeytân'ın aslında gerçek bir insan olduğuna ve mükemmel ruh özelliklerine sahip olarak yaratıldığına inanır. Ancak Âdem ve Havva'nın
Tanrı Yehova yerine kendisine inanmalarını sağlamaya çalışmasıyla Şeytân'a dönüşmüştür. Lucifer adı verilmiştir.
Lucifer
Cennet'te kendisine yasaklanan meyveyi yemesi için Havva'yı kışkırtmış (ayartmış) ve onu meyveyi yerse tıpkı tanrı gibi olacağına inandırmıştır. Yehova Şahitleri
bu dünyayı Şeytân'ın yönettiğine inanır.
Yezidilik
Şeytan figürünün Yahudilik
Hıristiyanlık ve İslamiyet'teki bir benzeri Yezidilikte de bulunmaktadır. Ancak burada Şeytân'ın sahip olduğu özellikler diğer dinlerden farklıdır. Yezidilikte Tanrı
dünyanın sadece yaratıcısıdır; ancak sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Şeytân
bir nevi aracılık rolü üslenmiştir. Şeytân
"Tavus" olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana
Tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur. Ahiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir. İnsanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de dönüşebilir. Melek Tavus
bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu dünyadaki gölgesidir.
Yezidilikten önceki ilâhi dinlerde anlatılan Şeytân'ın
Yaratıcı'nın buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı göstermemesi
onun aslında ne kadar asil olduğunun tüm evrene ispatıdır ve Yaratıcı tarafından sınanmıştır. İşte bu sınavı başarı ile verip tüm insanlığın ve dünya işlerinin başına geçme hakkını kazanmıştır.
Satanizm
Satanizm
Şeytân'ı yaratıcı ve hükmedici bir figür olarak gören inanç sistemidir. Tam olarak bir din değil
mevcut dinlere alternatif ya da muhalif bir hareketin temeli
bir yarı-din ya da felsefe olarak da görülür. İlâhi dinlerce emredilen dini ve toplumca kabul görmüş tüm kurallar reddedilir. Örneğin ilahi dinlerde yasaklanan intihar
ibadet sayılmaktadır.
Diğer dinlerdeki tanrı figürü ile Şeytân figürü Satanizm'de yer değiştirmiştir. Bu açıdan diğer dinlerdeki ibadet amaçlarının ve davranış hedeflerinin Şeytân merkezli olarak yeniden tanımlanmasıdır
Edebiyatta Şeytan
Edebiyatın ve dinin kesiştiği birçok noktada Şeytân
olayların gelişmesinde
sonuçlanmasında ya da dallanmasında temel bir figür olarak
tıpkı hayattaki kaosun açıklanmasında olduğu gibi
yazarlarca kullanılmıştır. Şeytân'ın kahramanı oynadığı en önemli eserlerden birisi
Goethe'nin Faust'udur. Faust'ta Şeytan (Mefisto)
başarılı çalışmalarıyla insanlığı
kendisinin sebep olduğu felaketlerden koruyan bir doktoru elde etme konusunda Tanrı'yla "bir kez daha" bahse girer. İnsanın Şeytan'la içsel bir kavga halinin anlatıldığı ve dünyadaki iyilik ve kötülük kavramlarının kaynağının sorgulandığı bir başka eser
Paulo Coelho'nun "Şeytan ve Genç Kadın" adlı romanıdır. Jeffrey Burton Russell ise
Kötülük 1-4 serisinde yeryüzüne artık iyice alışmış olan Şeytân'ın
insanlardan bir farkının kalmadığını ve "onu bizden biri" gibi görerek
şeytanlaşan insanı anlatmaktadır. (tarihsel ve diyalektik materyalizm mihengine vurulduğunda bütün bunların sebebi açıklanabilir)