Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Mitler ve Yıldızlar

JuLia

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    20 Haz 2009
  • Mesajlar
    2,228
  • MFC Puanı
    141
Mitler ve Yıldızlar
Yunanlılar mitten şöyle bahsederlerdi: "Hiçbir zaman varolmamış olanın fakat daha önce varolan ve varolacak olanın anlatısı." "Mitos" Yunanca'da "anlatı", "söz" anlamına gelir; Hesiodos onu gerçeği dile getiren söz olarak tanımlar; o halde mitos başlangıcın paradoksal uzay zamanında yer alan yaratılışının anlatışıdır. Mit, sembollerle giydirilmiş bir bütün olarak aklımıza ve kalbimize hitap eden şiirsel bir dille konuşur. Sembollerle süslüdür çünkü onlar kalpten ve hayalden geçen somutun ve soyutun, görülür ve görülemezin, düşüncenin ve davranışın arasındaki köprülerdir ve zıtlıkları birleştirmenin araçtandır. Mit davranışlarımızın esin kaynağına dönüştüğü, yaratıcı düşüncemiz tarafından algılandığı ve yaşandığı zaman gerçek olur. Yıldızlar gökyüzünün düzenini, düzenli ritminden kesimleyerek kâinatın kalp atışlarını gösterirler ve bu kâinatta, tüm varlıkların katıldığı çok büyük bir Hayatın kapılarını oluştururlar. Analojilerin gerçek bilimi olan astroloji bizi büyük sonsuzlukta (makro kozmos) yaşayandan, insana (mikro kozmos) kadar, yaşayanın görüntüsüne bağdaştıran derin bir ilişkiyi ortaya çıkartır. Hermetik ilkeye göre: "yukarıda olan aşağısı için de geçerlidir ve tersine". İnsanın temel psikolojik hareketlerinin göstergelerine dönüşen, gezegenlere bağlı, kesin bir ***ge bilim doğurur. Gözle görülebilen gezegenlerin sonuncusu olan Satürn'e kadar sistemimizin yıldızı Güneş'ten itibaren, yıldızların konumları ve böylece karakteristikleri ve ritimleri Dünya'nın düzenini yöneten yedi ilkenin simgesel görünüşlerini oluşturur. Pitagorcuların bahsettikleri "kürelerin uyumunu" tanrı Apollo'nun yedi telli sitarı sembolize eder. Antik Yunan mitleri ile bağdaştırarak sunacağımız yedi güçlü gezegen hakkındaki bu yazı serimize, en uzak gezegenden yani sembolik olarak en arkaik olan Kronos-Satürn'den başlayacağız. Zamanın ve kaderin efendisi Satürn'ün aracılığıyla Dünya'nın ve yaratılışın köklerine, insanın sık, sık bakışını gökyüzüne çevirerek cevabını aradığı ilk soruya varırız: "Eğer gerçekten hareketlerimle evrensel kanuna bağlıysam, hangi ölçü içinde kaderimin kölesi ya da efendisi olmalıyım?" Kader Tanrısı Kronos'un bize verdiği cevabı dinleyelim... Yunan dininde, tanrısal olan ile insan arasındaki ilişkiyi anlamak için W. Otto'nun düşüncesine bakalım: "Bir Yunanlı için Tanrı'nın tecrübesi, kişi yol üzerindeyken ve dünyanın canlı bir parçası olduğunda yapılır. Tüm canlılığı ve ani oluşu ile Tanrı, onu başarmasını sağlasın veya ona köstek olsun onu aydınlatsın veya bulandırsın, kendi yaptığı ve üstüne aldığı her işte insana görünür." İnsan, kusurlarından dolayı, yaptığı hareketlerin sonuçlarından kaçınmayı umut etme gücünden yoksundur. Bununla birlikte bizi korkutan bir sertlikle bu sonuçlar bize kendilerini hissettirirler. İyi ya da kötü davranışında insan, kendisiyle övünmeli mi yoksa kendisini suçlamalı mı? Hiçbir durumda insan, kendisinin bu sonuca varabileceğini düşünemez. Suçlu, tamamen kişisel iradesinin hatasıyla yüklü bu alçak gönüllülüğe sahip değildir; başına gelenin tek sebebinin kendisi olmadığını zanneder. Bunun için bir felaketin ortasında bile kendinden emin ve gururlu bir şekilde kalabilir. Sözün kısası, başa gelmiş olan yıkmak için olsa bile, dünyada varolan her şey gibi üstün kararlara aittir. Bu görüşün temeli dünyanın tanrısallığına olan sağlam inanışta yatar. Bu, insanın dünyayı ve bireysel varoluşunu mit aynasında görebildiği zamandır. durmaksızın sürüp giden bu bitmeyen doğurmayı tamamlar. Uranos yeni kutsal kuşakların durmadan doğmasını meydana getirecek ne zaman bırakır ne de Gaia'nın üzerinde bir yer. Eğer sınırlanmış varlığı ile gücenmiş Gaia olayların görünümünü değiştirecek kalleş bir kurnazlık düşünmeseydi, dünya donmuş bir şekilde kalacaktı.

Yunan MİTOLOJİSİ
 
Üst Alt