Hicretin ikinci yılında Bedir savaşı başlayacağı sırada
Peygamberimiz Eshâbın ileri gelenlerini toplayıp onlarla istişâre etti. Henüz Müslümanlar çok azdı.
Harp için hazırlıkları yok sayılırdı. Maddî imkânları azdı. Önce Hz. Ebû Bekirin ve Hz. Ömerin fikirlerini aldı. Onlardan herbiri:
- Hiçbir hizmet ve fedâkârlıktan geri durmayız
Resûlullahın dilediği gibi hareket etmesini istediler.
Ne ise bize bildir
Hz. Mikdâd şöyle konuştu:
-Ey Allahın Resûlü! Cenâb-ı Hakkın emirleri ne ise
arkanda harp etmeye hazırız.
Bu sözleri işiten sevgili Peygamberimizin mübârek yüzleri aydınlandı. Çok memnun oldular. Çünkü kuvvetli bir müşrikler ordusu üzerlerine geliyordu.
Onun
ona duâ etti.
Hz. Mikdâdın söyledikleri çok tesîr etti. Diğer Eshâb da
İslâmın ilk harbi ve ilk zaferi gerçekleşti.
Bedir savaşında büyük bir kahramanlık gösteren Mikdâd bin Esved
Resûlullahın süvârisi denilirdi.
Hz. Mikdâd
binicilikte son derece mâhir bir yiğitti. Bedirdeki kahramanlıkları siyer ve hadîs kitaplarında anlatılmaktadır.
Hz. Mikdâd
Müslümanlığı kabûl eden ilklerdendir.
Sütleri paylaşınız
Bir gün Hz. Mikdâd ve iki arkadaşı
perişân hâlde görünce buyurdu ki:
- Şunları sağınız da
sütleri paylaşınız!
Sevinerek öyle yaptılar ve açlıktan kurtuldular. Sonraki günlerde de
aynı şekilde hareket etmeye başladılar.
Her akşam hâne-i saâdete
Peygamber efendimizin paylarını da ayırırlardı.
İki cihânın Sultânı
süt kabındaki kendi paylarına ayrılan sütü içerlerdi.
Bir akşam Peygamber efendimiz
ihtiyaç duymayacaklar!.. diye düşündü.
Bir türlü uyuyamıyordu
İşte o duygularla
sütlerini içmek isterlerse. Sütü bulamayınca da üzülürlerse... diye düşünmeye başladı.
Yattığı yerde
başı açıkta kalıyordu.
Nihâyet Peygamber efendimiz teşrîf ettiler. Her zamanki gibi yavaşca selâm verip
gece namazlarını kıldılar. Süt kabına baktılar. Tabiî kap oştu!..
Hz. Mikdâdın yüreği
hızlı hızlı çarpıyordu. Peygamber efendimiz ellerini kaldırdılar ve;
- Yâ Rabbî! Bize yedirenlere
Sen de içir! diye duâ ettiler.
Kulaklarına inanamıyan Hz. Mikdâd
keçilerin bulunduğu yere vardı.
Az önce onları sağmıştı
Peygamber efendimize takdîm edeyim diye karar verdi.
Hayretle gördü ki
üzeri süt köpükleriyle süslenmişti.
Dökmeden getirdi. Kâinâtın Efendisine dedi ki:
- İçiniz yâ Resûlallah!
Peygamber efendimiz hayretle sordular:
- Yâ Mikdâd! Sizler bu gece
süt içmediniz mi?
O tekrar ricâda bulundu:
- İçiniz
yâ Resûlallah!
Ne oldu
yâ Mikdâd?
Sevgili Peygamberimiz alıp içtiler. Sonra da süt kabını
o içti.
Büyük lezzet ve haz duymuştu. Peygamber efendimizden artan sütün
harareti söndürücü olduğunu hissedince güldü. O zaman Resûl-i ekrem sordular:
- Ne oldu yâ Mikdâd?
O da
bütün yaptıklarını ve üzüntüsünü bir bir anlattı. İki Cihân Güneşi tebessüm ettiler ve buyurdular ki:
- Bu hâl
cenâb-ı Hakkın bizlere rahmetidir. Allahü teâlâya şükredelim!
Hz. Mikdâd
Peygamber efendimize bildirdi.
Çok kırıldığını anlayan sevgili Peygamberimiz
Allahü teâlânın Resûlüyle akrabâlık şerefine erişmiş oldu.
Hz. Mikdâd bütün müşküllerini Peygamber efendimize sorarak hallederdi. Bir gün Peygamber efendimize sordu:
- Yâ Resûlallah! Ben bir kâfirle dövüşürken
benim için câiz midir?
Peygamber efendimiz buyurdular ki:
- Hayır! Onu öldürme!
- Fakat o
onu öldürmiyeyim mi?
Onu öldürme!
Allahü teâlânın Resûlü tekrar buyurdular ki:
- Onu öldürme! Çünkü
onu öldürmenden önceki hâline döner.
Hz. Mikdâd
Kurân-ı kerîm okuyarak da coşturuyordu.
Hz. Ebû Bekir devrinde yapılan
İslâm askerlerine heyecan ve şevk veriyordu.
Hz. Ömer zamanında
ona gönderdiği mektupta şunları yazdı:
Sana yardım için
Allah yardımcınız olsun.
Bin kişiye bedel Müslümanlardan biri de
İslâm ışıklarıyla nûrlandı.
Peygamber efendimizin Medîneye hicretlerinden 24 yıl sonra idi. Hâinin biri
halîfe Hz. Ömeri hançerledi. Hayatından ümit kesildi. Yerine geçecek halîfeyi bildirmesini istediler. O da en kıymetli altı Müslümanı seçti. Onların hepsi sevgili Peygamberimiz tarafından Cennetle müjdelenmiş kimselerdi...
Halîfe daha sonra
Hz. Mikdâdı çağırdı. Kendisine;
- Ey Resûlullahın süvârisi! Beni kabrime koyar koymaz
emrini verdi.
Hz. Ömerin bu derece güvenini kazanan Hz. Mikdâd
halîfe seçildi.
Toprakla bulayınız!
Bir müddet sonra Halîfenin huzûruna
yerden bir avuç toprak aldı. Övücülerin yüzlerine fırlattı.
Niçin böyle yaptığını soranlara da buyurdu ki:
- Çünkü Resûl-i Kibriyâ; Yüzünüze karşı sizi övenlerin yüzlerini
toprakla bulayınız buyurmuşlardı.
Hz. Mikdâd
Kurân-ı kerîm âyetlerinin bir araya getirilip toplanması için kurduğu heyete Hz. Mikdâd bin Esvedi de almıştır.
O devirde yaşasaydınız!
Hz. Mikdâd gittiği her yerde
bu gözlere ne mutlu! deyiverdi. Hz. Mikdâd biraz da üzülerek şunları söyledi:
- Sizleri bunu söylemeye sevk eden nedir? O devirde yaşasaydınız
kendisine uymayan ve tasdîk etmeyen pek çok kavimle karşılaşmıştı.
Hâlbuki Allahü teâlânın sizi bu devirde yaratması sebebiyle
yalnız Allahı biliyor ve ona îmân ediyorsunuz. Sizin sıkıntılarınızı başkaları çekti.
İnsanların azgınlıkları sebebiyle Peygamberler gönderilmiştir. Resûlullah efendimiz
insanların puta tapmaktan başka hiçbir şey tanımadıkları câhiliyet ve vahşet devrinin en şiddetlisinde gönderilmiştir.
O Kurân-ı kerîmi getirdi
çocuğunun veya kardeşinin küfürde olduğunu görüyor ve karşı duruyordu.
Kimsenin Cehenneme gitmesine katiyyen sevinmezdi ve îmân etmesini arzûlar
bizi sevindirecek olanları bahşet.
Sevmemi emir buyurdular
Hz. Mikdâd 653 yılında 70 yaşlarında hastalandı. Çok geçmeden Hakkın rahmetine
Resûlünün hasretine kavuştu. Hz. Osman buyurdu ki:
- Ey Müslümanlar! Sevgili Peygamberimiz bizlere bildirdiler ki:
... Allahü teâlâ
Selmân ve Ebû Zerdir...
Cenâze namazını bizzat
Hz. Osman kıldırdı.
Hz. Mikdâdın doğum yeri olan Behrâ
sonra da Mekkeye geldi.
Mekkede
Esvedin oğlu olarak tanındı.
Hz. Mikdâd ilk Müslümanlardandır. Müslüman olduğunu gizlemeyen yedi mücâhidden biri oldu. Mekkeli müşrikler
putlara tapınmaktan vazgeçerek Müslümanlığı yeni kabûl edenlerin hepsine eziyet ve işkence etmeye başladılar.
Hicrete izin verildi
İslâmiyeti kabûl eden Hz. Mikdâd ve diğer kimsesiz Müslümanları yakalayıp
işkenceleri artırarak devam ettiler.
Müslümanları her gördükleri yerde yakalayıp hapsediyorlar
Habeşistana hicret eden ikinci kâfilenin içinde yer aldı. Peygamberimizin Medîneye hicretine kadar orada kaldı. Buradan Medîneye döndü.
Mikdâd bin Esved Medîneye gelince
bu maksatla Mekkeye gönderilmişti.
İşte bu sıralarda Mekkeli müşrikler
Medîneye döndüler.
Hz. Mikdâd cesûr
Kurân-ı kerîme ve sevgili Peygamberimize uygun hareket ederdi. Kurân-ı kerîmi baştan başa ezberlemişti. Hâfız idi. Çünkü Resûl-i ekrem buyurmuştu ki:
(Kurân-ı kerîme sarılınız! Çünkü o şefâat eden ve şefâati kabûl edilendir. Kendisine uymayanların yenilmeyen hasmıdır. Kim Kurân-ı kerîmin emirlerine uyarsa
onu Cennete götürür.
Kim de Kurân-ı kerîmin emirlerine sırt çevirirse
hayrete düşüren bir Kurân dinledik ve hemen inandık ve artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız dedikleri hakîkattir.)
İnsan kalbi
Hz. Mikdâd bin Esved
herkesin hakkında son derece ihtiyatlı konuşurdu. Ancak işlerini netîcesine bakarak hüküm verirdi. Bu husûsta kendisi şöyle bildiriyor:
Ben
şu cevâbı vermişti: İnsan kalbi kadar değişen bir şey yoktur!
Cenâb-ı Hak bizleri de
âmin.
Harp için hazırlıkları yok sayılırdı. Maddî imkânları azdı. Önce Hz. Ebû Bekirin ve Hz. Ömerin fikirlerini aldı. Onlardan herbiri:
- Hiçbir hizmet ve fedâkârlıktan geri durmayız
Ne ise bize bildir
Hz. Mikdâd şöyle konuştu:
-Ey Allahın Resûlü! Cenâb-ı Hakkın emirleri ne ise
Bu sözleri işiten sevgili Peygamberimizin mübârek yüzleri aydınlandı. Çok memnun oldular. Çünkü kuvvetli bir müşrikler ordusu üzerlerine geliyordu.
Onun
Hz. Mikdâdın söyledikleri çok tesîr etti. Diğer Eshâb da
Bedir savaşında büyük bir kahramanlık gösteren Mikdâd bin Esved
Hz. Mikdâd
Hz. Mikdâd
Sütleri paylaşınız
Bir gün Hz. Mikdâd ve iki arkadaşı
- Şunları sağınız da
Sevinerek öyle yaptılar ve açlıktan kurtuldular. Sonraki günlerde de
Her akşam hâne-i saâdete
İki cihânın Sultânı
Bir akşam Peygamber efendimiz
Bir türlü uyuyamıyordu
İşte o duygularla
Yattığı yerde
Nihâyet Peygamber efendimiz teşrîf ettiler. Her zamanki gibi yavaşca selâm verip
Hz. Mikdâdın yüreği
- Yâ Rabbî! Bize yedirenlere
Kulaklarına inanamıyan Hz. Mikdâd
Az önce onları sağmıştı
Hayretle gördü ki
Dökmeden getirdi. Kâinâtın Efendisine dedi ki:
- İçiniz yâ Resûlallah!
Peygamber efendimiz hayretle sordular:
- Yâ Mikdâd! Sizler bu gece
O tekrar ricâda bulundu:
- İçiniz
Ne oldu
Sevgili Peygamberimiz alıp içtiler. Sonra da süt kabını
Büyük lezzet ve haz duymuştu. Peygamber efendimizden artan sütün
- Ne oldu yâ Mikdâd?
O da
- Bu hâl
Hz. Mikdâd
Çok kırıldığını anlayan sevgili Peygamberimiz
Hz. Mikdâd bütün müşküllerini Peygamber efendimize sorarak hallederdi. Bir gün Peygamber efendimize sordu:
- Yâ Resûlallah! Ben bir kâfirle dövüşürken
Peygamber efendimiz buyurdular ki:
- Hayır! Onu öldürme!
- Fakat o
Onu öldürme!
Allahü teâlânın Resûlü tekrar buyurdular ki:
- Onu öldürme! Çünkü
Hz. Mikdâd
Hz. Ebû Bekir devrinde yapılan
Hz. Ömer zamanında
Sana yardım için
Bin kişiye bedel Müslümanlardan biri de
Peygamber efendimizin Medîneye hicretlerinden 24 yıl sonra idi. Hâinin biri
Halîfe daha sonra
- Ey Resûlullahın süvârisi! Beni kabrime koyar koymaz
Hz. Ömerin bu derece güvenini kazanan Hz. Mikdâd
Toprakla bulayınız!
Bir müddet sonra Halîfenin huzûruna
Niçin böyle yaptığını soranlara da buyurdu ki:
- Çünkü Resûl-i Kibriyâ; Yüzünüze karşı sizi övenlerin yüzlerini
Hz. Mikdâd
O devirde yaşasaydınız!
Hz. Mikdâd gittiği her yerde
- Sizleri bunu söylemeye sevk eden nedir? O devirde yaşasaydınız
Hâlbuki Allahü teâlânın sizi bu devirde yaratması sebebiyle
İnsanların azgınlıkları sebebiyle Peygamberler gönderilmiştir. Resûlullah efendimiz
O Kurân-ı kerîmi getirdi
Kimsenin Cehenneme gitmesine katiyyen sevinmezdi ve îmân etmesini arzûlar
Sevmemi emir buyurdular
Hz. Mikdâd 653 yılında 70 yaşlarında hastalandı. Çok geçmeden Hakkın rahmetine
- Ey Müslümanlar! Sevgili Peygamberimiz bizlere bildirdiler ki:
... Allahü teâlâ
Cenâze namazını bizzat
Hz. Mikdâdın doğum yeri olan Behrâ
Mekkede
Hz. Mikdâd ilk Müslümanlardandır. Müslüman olduğunu gizlemeyen yedi mücâhidden biri oldu. Mekkeli müşrikler
Hicrete izin verildi
İslâmiyeti kabûl eden Hz. Mikdâd ve diğer kimsesiz Müslümanları yakalayıp
Müslümanları her gördükleri yerde yakalayıp hapsediyorlar
Mikdâd bin Esved Medîneye gelince
İşte bu sıralarda Mekkeli müşrikler
Hz. Mikdâd cesûr
(Kurân-ı kerîme sarılınız! Çünkü o şefâat eden ve şefâati kabûl edilendir. Kendisine uymayanların yenilmeyen hasmıdır. Kim Kurân-ı kerîmin emirlerine uyarsa
Kim de Kurân-ı kerîmin emirlerine sırt çevirirse
İnsan kalbi
Hz. Mikdâd bin Esved
Ben
Cenâb-ı Hak bizleri de