MR.Fatih61
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 17 Eyl 2014
-
- Mesajlar
- 25
-
- MFC Puanı
- 0
Salâhiyetim olsaydı, her sene üniversitenin ve yüksek mekteplerin son sınıf mezunlarını bir araya toplar, onlara şu fikirleri kabul ettirmeğe çalışırdım...Tahsiliniz bugün sona eriyor, değimli? Ellerinize tutuşturulan diplomanın en büyük yalanı budur. Tahsiliniz bu gün bitmiyor,bilakis, bugün başlıyor. On altı, on yedi seneden beri size öğretilen şeylerin çoğu ihtisas bakımından luzumsuzdur; bütün dünyada hâlâ yıkılmamış kötü bir öğretim sisteminin kurduğu ananeye göre hafızalarınıza istif edilmiş, unutulmaktan başka hiçbir şansları olmayan ölü bilgilerdir. Zekanız bu kokmuş malûmat kadavralarını ne kadar çabuk atarsa, hürriyetine o kadar erken kavuşur. Mümkün olsaydı, size bu gün diploma yerine bir hafıza müshili verir, ilmin bu molozlarını ruhunuzun bağırsaklarından, dışarıya çabuk def etmenize hizmet ederdim. Ellerinizdeki diploma, öğretim denilen ve yazık ki, ilacı henüz keşfedilmemiş müzmin bir hastalığın raporudur. Bu günden öteye ilk işiniz, kendinizi bu zoraki bilgi illetinin toksinlerinden kurtarmağa çalışmak olsun. size ihtisas olarak öğrettiğimiz şeylerin de bir kısmı lüzumsuz bir kısmı yanlıştır. Bunların içinde pek azı ileride sizin için düşünmek ve kültürünüzü derinleştirmek için malzeme olmağa yarar.
Gençler! Hayatta muvaffak olanlarla olmayanlara bakınız. Eğer ticaret gibi ameli mesleklerin zaferlerine bir göz atarsanız, bu şubede kazananlardan yüzde doksanının ticaret mektebinden mezun olmadıklarını görürsünüz. Bunlar ticaretin hiçbir ders ve etüt kitabında izi olmayan bütün inceliklerini tecrübe mektebinde, hayat mektebinde öğrenmişlerdir. Doktorluk ve Avukatlık gibi yarı ameli ve yarı nazari mesleklerin kahramanlarına da bakınız. Bunlar da bil hassa diplomalarını aldıktan sonra kendi aşklarıyla ve tecessüsleriyle kitapların ve tecrübelerin üstüne kapanmış insanlardır. Ameli ve nazari, serbest ve resmi bütün mesleklerde geri kalmışların hayatına bakınız. Bunlar diplomalarını alır almaz tahsilin bittiğini ve öğrenilecek hiçbir şey kalmadığını sanmışlardır. Hayat, onların iki mevsimliktir: biri ekme çağı, ki tahsil çağıdır; öteki de biçme devresi, ki bütün ömür süren meslek devresidir. Bu devrede ekme yok yalnız biçme var sanmışlardır. Halbuki asıl ekme devresi tahsil çağından sonra başlar ve biçme ameliyesini de içine alır. Şu mahalle doktoru niçin mi kazanmıyor? Muâyenehanesine girip bakınız; cevap yaldızlı bir çerçeve içinde duvarda asılıdır: diploma! Zavallı hekim, bu diplomayı oraya astıktan sonra hastalara bakmaktan başka bir iş kalmadığına inanmıştır. Kütüphanesi tam akırdır. Orada unutulmuş mektep bilgilerini hatırlatan birkaç tıp lügatından ve arkadaş tavsiyesiyle alınarak tamamıyla okunmayan birkaç eserden başka bir şey göremezsiniz. Bu kitapların cildini kaplayan bir parmak toz, hekimin bütün muvaffakiyetsizliklerini izah eden ve kendisinden başka herkesin görebileceği işarettir. Bütün bu zavallılar beşikten mezara kadar süren hayat okulundan başka okul olmadığı ve diplomasını aldıkları mektebin, asıl hayat okulunun küçük ve kötü, bir taklidinden başka bir şey olmadığını bilmeyenlerdir. Aranızda bu hakikâtı anlamayanlar, o zavallılar ordusuna katılacaklardır. İşte bu gün hepiniz, size hiçbir suni okulumuzun veremeyeceği, hiçbir müfredat programının kazandıramayacağı bilgileri ve görgüleri temin edecek olan büyük hayat okulunun eşiğindesiniz. Bu okuldan çıkmak için ölmek lâzımdır. Yaşadığınız müddetçe, artık hocanıza yaranmak için değil, babanızın gönlünü hoş etmek için değil, iyi not almak için değil, sınıfta kalmamak için değil, yedikçe acıkan tecessüsünüzü doyurmak için, öğrendikçe artan cehlinizi azaltmak için değil memleketinizin ve mesleğinizin şerefi için ve nihayet kendi muvaffakiyetiniz için, program ve disiplin zoruyla değil anlamak ve çalışmak aşkıyla, durup dinlenmeden öğrenecek ve deneyeceksiniz. Asıl bu gün mektebe başlıyorsunuz. Notları ve imtihanları olmayan bu büyük mektepten mezun olmak ve diploma almak yoktur. Çünkü ilim bitmez ve öğrenmek ihtiyacımız, varlığın sırları ve cehlimizin karanlıkları kadar sonsuzdur.
PEYAMİ SAFA
Gençler! Hayatta muvaffak olanlarla olmayanlara bakınız. Eğer ticaret gibi ameli mesleklerin zaferlerine bir göz atarsanız, bu şubede kazananlardan yüzde doksanının ticaret mektebinden mezun olmadıklarını görürsünüz. Bunlar ticaretin hiçbir ders ve etüt kitabında izi olmayan bütün inceliklerini tecrübe mektebinde, hayat mektebinde öğrenmişlerdir. Doktorluk ve Avukatlık gibi yarı ameli ve yarı nazari mesleklerin kahramanlarına da bakınız. Bunlar da bil hassa diplomalarını aldıktan sonra kendi aşklarıyla ve tecessüsleriyle kitapların ve tecrübelerin üstüne kapanmış insanlardır. Ameli ve nazari, serbest ve resmi bütün mesleklerde geri kalmışların hayatına bakınız. Bunlar diplomalarını alır almaz tahsilin bittiğini ve öğrenilecek hiçbir şey kalmadığını sanmışlardır. Hayat, onların iki mevsimliktir: biri ekme çağı, ki tahsil çağıdır; öteki de biçme devresi, ki bütün ömür süren meslek devresidir. Bu devrede ekme yok yalnız biçme var sanmışlardır. Halbuki asıl ekme devresi tahsil çağından sonra başlar ve biçme ameliyesini de içine alır. Şu mahalle doktoru niçin mi kazanmıyor? Muâyenehanesine girip bakınız; cevap yaldızlı bir çerçeve içinde duvarda asılıdır: diploma! Zavallı hekim, bu diplomayı oraya astıktan sonra hastalara bakmaktan başka bir iş kalmadığına inanmıştır. Kütüphanesi tam akırdır. Orada unutulmuş mektep bilgilerini hatırlatan birkaç tıp lügatından ve arkadaş tavsiyesiyle alınarak tamamıyla okunmayan birkaç eserden başka bir şey göremezsiniz. Bu kitapların cildini kaplayan bir parmak toz, hekimin bütün muvaffakiyetsizliklerini izah eden ve kendisinden başka herkesin görebileceği işarettir. Bütün bu zavallılar beşikten mezara kadar süren hayat okulundan başka okul olmadığı ve diplomasını aldıkları mektebin, asıl hayat okulunun küçük ve kötü, bir taklidinden başka bir şey olmadığını bilmeyenlerdir. Aranızda bu hakikâtı anlamayanlar, o zavallılar ordusuna katılacaklardır. İşte bu gün hepiniz, size hiçbir suni okulumuzun veremeyeceği, hiçbir müfredat programının kazandıramayacağı bilgileri ve görgüleri temin edecek olan büyük hayat okulunun eşiğindesiniz. Bu okuldan çıkmak için ölmek lâzımdır. Yaşadığınız müddetçe, artık hocanıza yaranmak için değil, babanızın gönlünü hoş etmek için değil, iyi not almak için değil, sınıfta kalmamak için değil, yedikçe acıkan tecessüsünüzü doyurmak için, öğrendikçe artan cehlinizi azaltmak için değil memleketinizin ve mesleğinizin şerefi için ve nihayet kendi muvaffakiyetiniz için, program ve disiplin zoruyla değil anlamak ve çalışmak aşkıyla, durup dinlenmeden öğrenecek ve deneyeceksiniz. Asıl bu gün mektebe başlıyorsunuz. Notları ve imtihanları olmayan bu büyük mektepten mezun olmak ve diploma almak yoktur. Çünkü ilim bitmez ve öğrenmek ihtiyacımız, varlığın sırları ve cehlimizin karanlıkları kadar sonsuzdur.
PEYAMİ SAFA