-
- Üyelik Tarihi
- 3 Nis 2008
-
- Mesajlar
- 2,499
-
- MFC Puanı
- 0
Anadolu Selçukluları, Farsçayı edebiyat ve devlet dili olarak kullandıkları için, siyasî ve kültürel hayatta İran kültürünün etkili olduğu söylenebilir. Selçuklu sultanları, Keykubâd, Keyhüsrev, Keykavus gibi unvanları kullanarak, İran edebiyatına yoğun ilgi göstermekte, idarî işlerin birçoğu İran asıllı kimseler tarafından yürütülmekteydi.
13. yüzyılda Moğol akınlarıyla yıpranan Selçuklu Devletinin yerini beylikler alırken, devletin resmî dil kabul ettiği Farsçanın yerini, Türkçe almaya başlamıştır. Mevlana, Türk kelimesi ile aynı zamanda Müslümanlığı da ifade etmektedir.
Mevlânanın ataları, on üçüncü asrın başlarında bugün Afganistanın kuzeyinde ve Özbekistan sınırına yakın bir bölgede bulunan Belh şehrinde ikamet etmekteydi. Bu şehir, İslâm öncesine yakın asırlardan itibaren Türklerin hâkimiyetinde bulunmuş, Gaznelilerin ve Selçukluların idaresinde önemli ilim merkezlerinden birisi hâline gelmişti. Şehir, Mevlânanın doğduğu yıllarda Hârzemşâhların hâkimiyetindeydi. Mevlâna ve ailesi, bu bölgeyi (Horasan) Anadoluya bağlayan güçlü bağlardan biri olmuştur.
Türkler, Anadoluyu fethettikten sonra, cami, medrese, tekke, zaviye, kervansaray, hastane, hamam, türbe ve suyolu gibi sosyal kuruluşlar inşa etmişlerdir. Dolasıyla, bu sosyal kurumların katkılarıyla, Anadolunun Türkleşmesi ve İslamlaşması durdurulamamıştır.
XIII. yüzyıl Selçuklu döneminde Konyada yaşayıp eser yazan şâir ve düşünür Mevlânânın Türk şiir ve kültürü üzerindeki derin tesiri, her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu etkinin, sadece Türk-İslâm toplumuyla sınırlı kalmayarak bütün insanlık âlemini kuşatmış olduğunu söyleyebiliriz.
13. yüzyılda Moğol akınlarıyla yıpranan Selçuklu Devletinin yerini beylikler alırken, devletin resmî dil kabul ettiği Farsçanın yerini, Türkçe almaya başlamıştır. Mevlana, Türk kelimesi ile aynı zamanda Müslümanlığı da ifade etmektedir.
Mevlânanın ataları, on üçüncü asrın başlarında bugün Afganistanın kuzeyinde ve Özbekistan sınırına yakın bir bölgede bulunan Belh şehrinde ikamet etmekteydi. Bu şehir, İslâm öncesine yakın asırlardan itibaren Türklerin hâkimiyetinde bulunmuş, Gaznelilerin ve Selçukluların idaresinde önemli ilim merkezlerinden birisi hâline gelmişti. Şehir, Mevlânanın doğduğu yıllarda Hârzemşâhların hâkimiyetindeydi. Mevlâna ve ailesi, bu bölgeyi (Horasan) Anadoluya bağlayan güçlü bağlardan biri olmuştur.
Türkler, Anadoluyu fethettikten sonra, cami, medrese, tekke, zaviye, kervansaray, hastane, hamam, türbe ve suyolu gibi sosyal kuruluşlar inşa etmişlerdir. Dolasıyla, bu sosyal kurumların katkılarıyla, Anadolunun Türkleşmesi ve İslamlaşması durdurulamamıştır.
XIII. yüzyıl Selçuklu döneminde Konyada yaşayıp eser yazan şâir ve düşünür Mevlânânın Türk şiir ve kültürü üzerindeki derin tesiri, her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu etkinin, sadece Türk-İslâm toplumuyla sınırlı kalmayarak bütün insanlık âlemini kuşatmış olduğunu söyleyebiliriz.