1) Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i mestlerinin üzerine meshederken gördüm.
İbnul-Carud 85, Ebu Davud 161, 162, Tirmizi 98, Darekutni 1/195, Beyhaki 1/291, Ahmed 4/245
2) İbnul-Haris (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
Cerir (Radiyallahu Anh)ı su kabından abdest alırken gördüm, o mestleri üzerine meshetti.
Ben:
Mestlerinin üzerine meshediyor musun? dedim.
Cerir (Radiyallahu Anh):
Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i böyle yaparken gördüm dedi.
Râvilerden İbrahim şöyle dedi:
Bu hadis, Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh)ın ve arkadaşlarının çok hoşuna giderdi. Çünkü Cerir (Radiyallahu Anh)ın müslüman oluşu Maide suresinin inişinden sonra idi.
İbnul-Carud 81, Buhari 480, Müslim 272/72, Ebu Avane 1/254, 255, Nesei 118, Tirmizi 93, İbni Mace 543, İbni Hibban 1335, Abdurrezzak 756, 757, Ahmed 4/358, 361, 364, Albânî İrva 99
Not: Mesh sözlükte: Eli bir şeye uğratıp sürtmek manasına gelir.
Onun şerî manası: Islak eli mest, çorap, ayakkabı vb. şeylere dokundurup sıvazlamak demektir.
Mesh, şeriatta sabit bir hükümdür. Hasan el-Basri (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in ashabından yetmiş kişi bana mestler üzerine meshetmeyi rivayet etti.
Abdullah bin Mübarek (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
Mest hususunda sahabe arasında bir ihtilaf yoktur.
Mestler üzerine meshetmek caizdir. Bunun delili mütevatir sünnettir. Mestler üzerine meshetmek için, önce ayağın yıkanarak abdest alınmış ve abdestli iken mestler giyinilmiş olması gerekir.
3) Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı, ben mestlerini çıkarmak için eğildiğimde bana:
−Onları bırak çıkarma, çünkü ben onları abdestli iken ayağıma girdirdim buyurdu.
Müslim 272/79
Abdestsizlik üzere giyilen mestler üzerine meshetmek caiz değildir. Mestlerde meshedilecek kısım, ayağın parmak uçlarından ayak bileğine kadar olan üst kısımdır. Bu kısım ıslak elin iç kısmıyla ayakuçlarından ayak bileğine doğru el yürütülerek sıvazlanır. Meshederken mestlerin altına veya sağına soluna meshetmek caiz değildir. Bu şekilde meshetmek sünnete uygun değildir. Bazı âlimler ayakları yıkamak, mestler üzerine meshetmekten daha faziletlidir demiştir. Diğer bazıları da bu görüşün tam tersini iddia etmiştir.
İmam İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) ise şöyle demektedir:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayaklarının üzerinde bulunduğu halin aksini yaparak külfete asla girmezdi. Aksine ayakları mestli olduğu zaman onlara mesheder mestlerini çıkarmazdı. Ayakları mestsiz olduğu zaman ayaklarını yıkar meshetmek için onları giyinmezdi. Ayakları yıkamak mı mestler üzerine meshetmek mi daha faziletli meselesinde sözlerin en adil olanı bu görüştür.
İbni Kayyım Zadul-Meâd 1/192
Bu aynı zamanda Şeyhülislam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh)in görüşüdür.
Üzerine meshedilecek mestlerin, çorapların ve ayakkabıların delik olması, yırtık olması ona mesh yapılmasına asla mani değildir. Bu aynı zamanda Sufyan es-Sevri, el-Evzâî, İshak bin Rahuye, İbnul-Münzir, İbni Hazm, Şeyhülislam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) vb. birçok ehli tahkik âlimlerin görüşüdür. Bu hususta Şeyhülislam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demektedir:
Delik veya yırtık mestlere meshedilmesi caizdir sözü sözlerin en doğru olanıdır. Kuşkusuz mestler üzere meshetmede deliller mutlak olarak gelmiştir. Sahih hadis kitaplarında, mestler üzere meshetmiştir şeklinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den haberler çokça rivayet edilmiştir ve sahabeler de bu ameli Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den telakki etmiştir. Onlar mestler üzerine meshetmeyi mutlak olarak kullanmıştır.
Bilinmektedir ki, genelde mestlerin çoğu delik ve yırtık olur. Sahabenin geneli de fakir kimselerden idi, onlar mestlerini sık sık yenilemeye güç yetiremiyorlardı. Kim şeriatı iyi düşünür ve kıyasa hakkını verirse, bilir ki, bu baptaki ruhsat diğer baplara nisbeten daha geniştir.
Bu genişlik İslam şeriatının güzelliklerinden, Haniflik olan onun müsamahakârlığından ve kesinlikle bu ümmetten meşakkati kaldırmak üzere delillerin kaim oluşundandır. Şarinin ruhsatı şeriat yapmasındaki kastı, meşakkatli amellere tahammül edenlere yumuşaklık göstermektir. Bu sebeple mestleri mutlak olarak almak akideye de uygundur. Ancak mest vasfı kendinden zail olacak şekilde parçalanmışsa bu müstesnadır.
Şeyhülislam İbni Teymiye el-Fetâvâ 21/186
Çorap Veya Ayakkabı Üzerine Meshetmenin Caizliği
4) Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı, çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti.
Ebu Davud 159, Tirmizi 99, İbni Mace 559, İbni Ebi Şeybe 1/215/, İbni Hibban 1338, İbni Huzeyme 198, Tabarani 20/996, Tahavi el-Meâni 1/97, Hâkim 1/169, Ahmed 4/252, Albani İrva 101
Not: Bazı âlimler bu hadisin illetli olduğunu ifade etmişlerdir. Ebu Davud da onlardan biridir. Onların bu hadise illetli derken ileri sürdükleri sebep şudur:
Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh)ın mestler üzerine meshetme meselesinde rivayet ettiği hadislerin genelindeki ifade Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mestlerinin üzerine meshetti şeklinde olduğu için, Abdurrahman bin Mehdi, Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh)ın bu çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti. Anlamındaki hadisini almamıştır. İlletmiş gibi gösterilen bu durum asla illet değildir.
Hadis imamlarından her hangi birinin bir hadisi kendine göre bir sebepten dolayı terk etmesi, illet gösterilerek, hadisler terk edilecek olsaydı, hadis diye bir şey kalmazdı. Çünkü birçok imam şu ya da bu sebeple birçok hadisi almamıştır. Dolayısıyla bir hadisi hüccet olmaktan çıkaran onun sahih olmaması yani zayıf oluşu ve zayıflık sebebinin de bu şerefli hadis ilminin kaidelerine göre olmasıdır.
Bu hadis zannedilenin tam tersine ravileri siga ve senedi sahihtir. Aynı zamanda hadisin metni de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mestlerinin üzerine meshetti, anlamındaki hadisin metnine muhalif değildir. Aksine bu, onda olmayan yeni bir hükmü ifade etmektedir.
O da çoraplar üzerine meshetmenin meşruiyeti hükmüdür. Hadisteki Abdest aldı çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti ifadesi, bir fiilin keyfiyetini beyan için değil, tenevvunun yani çeşitliliğin keyfiyetini beyan için söylenmiş bir ifadedir. Yani Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önce çoraplarına sonra ayakkabılarına meshetmiş değildir. Aksine bir keresinde ayakkabılarına, diğer bir keresinde de çoraplarına meshetmiştir.
Mestler Üzerine Meshetmenin Müddeti
5) Huzeyme bin Sabit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Mestler üzerine meshetmekte müddet, seferi olan için üç gün üç gece, mukim olan için bir gün bir gecedir buyurdu.
İbnul-Carud 86, Ebu Davud 157, Tirmizi 95, İbni Mace 554, İbni Hibban 1329, Humeydi 435, Tabarani Mucemul-Kebir 3749, Darekutni 1/194, Beyhaki 1/277, 281, Begavi 237, Ahmed 5/214
Not: Mestler üzerine meshetmenin müddeti mukim kimseler için bir gün bir gece yolcu için üç gün üç gecedir. Buna yukarıdaki hadis delalet ettiği gibi, Saffan bin Assal (Radiyallahu Anh)ın rivayet ettiği:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) biz seferi olduğumuz zaman cünüplük müstesna üç gün üç gece mestlerimize meshetmemizi, büyük ile küçük tuvalet ve uyku için mestlerimizi çıkarmamamızı emrederdi.
Nesei 127, Tirmizi 96, İbni Huzeyme 193
Hadisi de delalet eder. Dolayısıyla mukim kimselerin bir günün sonunda mestlerini çıkartıp abdestle beraber ayaklarını yıkamaları gerekir. Yolcu olanların da üçüncü günün bitiminde mestlerini çıkartıp abdestle beraber ayaklarını yıkamaları gerekmektedir. Bu hadis mukim kimselerin meshetmesine cevaz verdiği gibi, yolcu olan kimselerin de meshetmesine cevaz vermektedir.
Mestler üzerine meshetmek cünüplüğün dışında küçük hades için geçerlidir. Cünüp olan kimsenin ister mukim ister yolcu olsun gusül abdesti için mestlerini çıkarması gerekir. Netice olarak mestler üzerine meshetmenin müddeti üç şekildedir:
1) Mukim kimseler için bir gün bir gece,
2) Yolcu kimseler için üç gün üç gece,
3) Cünüp kimseler için meshetme müddeti yoktur.
Örneğin kişi suyu bulamamış ise veya suyu bulmuş kullanmaya güç yetiremiyor ise vb. gibi. Bir de bazı fıkıh kitaplarında delilsiz olarak zikredilen, mestler üzerine meshedilerek abdest alınıp abdestli iken mücerret mestleri çıkarmakla abdestin bozulacağı ifadesi bulunmaktadır. Bu görüşün şerî şeriften hiçbir dayanağı yoktur. Doğrusu bunun tam tersi abdestin bozulmamasıdır.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i mestlerinin üzerine meshederken gördüm.
İbnul-Carud 85, Ebu Davud 161, 162, Tirmizi 98, Darekutni 1/195, Beyhaki 1/291, Ahmed 4/245
2) İbnul-Haris (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
Cerir (Radiyallahu Anh)ı su kabından abdest alırken gördüm, o mestleri üzerine meshetti.
Ben:
Mestlerinin üzerine meshediyor musun? dedim.
Cerir (Radiyallahu Anh):
Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i böyle yaparken gördüm dedi.
Râvilerden İbrahim şöyle dedi:
Bu hadis, Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh)ın ve arkadaşlarının çok hoşuna giderdi. Çünkü Cerir (Radiyallahu Anh)ın müslüman oluşu Maide suresinin inişinden sonra idi.
İbnul-Carud 81, Buhari 480, Müslim 272/72, Ebu Avane 1/254, 255, Nesei 118, Tirmizi 93, İbni Mace 543, İbni Hibban 1335, Abdurrezzak 756, 757, Ahmed 4/358, 361, 364, Albânî İrva 99
Not: Mesh sözlükte: Eli bir şeye uğratıp sürtmek manasına gelir.
Onun şerî manası: Islak eli mest, çorap, ayakkabı vb. şeylere dokundurup sıvazlamak demektir.
Mesh, şeriatta sabit bir hükümdür. Hasan el-Basri (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in ashabından yetmiş kişi bana mestler üzerine meshetmeyi rivayet etti.
Abdullah bin Mübarek (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
Mest hususunda sahabe arasında bir ihtilaf yoktur.
Mestler üzerine meshetmek caizdir. Bunun delili mütevatir sünnettir. Mestler üzerine meshetmek için, önce ayağın yıkanarak abdest alınmış ve abdestli iken mestler giyinilmiş olması gerekir.
3) Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı, ben mestlerini çıkarmak için eğildiğimde bana:
−Onları bırak çıkarma, çünkü ben onları abdestli iken ayağıma girdirdim buyurdu.
Müslim 272/79
Abdestsizlik üzere giyilen mestler üzerine meshetmek caiz değildir. Mestlerde meshedilecek kısım, ayağın parmak uçlarından ayak bileğine kadar olan üst kısımdır. Bu kısım ıslak elin iç kısmıyla ayakuçlarından ayak bileğine doğru el yürütülerek sıvazlanır. Meshederken mestlerin altına veya sağına soluna meshetmek caiz değildir. Bu şekilde meshetmek sünnete uygun değildir. Bazı âlimler ayakları yıkamak, mestler üzerine meshetmekten daha faziletlidir demiştir. Diğer bazıları da bu görüşün tam tersini iddia etmiştir.
İmam İbni Kayyım (Rahmetullahi Aleyh) ise şöyle demektedir:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayaklarının üzerinde bulunduğu halin aksini yaparak külfete asla girmezdi. Aksine ayakları mestli olduğu zaman onlara mesheder mestlerini çıkarmazdı. Ayakları mestsiz olduğu zaman ayaklarını yıkar meshetmek için onları giyinmezdi. Ayakları yıkamak mı mestler üzerine meshetmek mi daha faziletli meselesinde sözlerin en adil olanı bu görüştür.
İbni Kayyım Zadul-Meâd 1/192
Bu aynı zamanda Şeyhülislam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh)in görüşüdür.
Üzerine meshedilecek mestlerin, çorapların ve ayakkabıların delik olması, yırtık olması ona mesh yapılmasına asla mani değildir. Bu aynı zamanda Sufyan es-Sevri, el-Evzâî, İshak bin Rahuye, İbnul-Münzir, İbni Hazm, Şeyhülislam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) vb. birçok ehli tahkik âlimlerin görüşüdür. Bu hususta Şeyhülislam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demektedir:
Delik veya yırtık mestlere meshedilmesi caizdir sözü sözlerin en doğru olanıdır. Kuşkusuz mestler üzere meshetmede deliller mutlak olarak gelmiştir. Sahih hadis kitaplarında, mestler üzere meshetmiştir şeklinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den haberler çokça rivayet edilmiştir ve sahabeler de bu ameli Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)den telakki etmiştir. Onlar mestler üzerine meshetmeyi mutlak olarak kullanmıştır.
Bilinmektedir ki, genelde mestlerin çoğu delik ve yırtık olur. Sahabenin geneli de fakir kimselerden idi, onlar mestlerini sık sık yenilemeye güç yetiremiyorlardı. Kim şeriatı iyi düşünür ve kıyasa hakkını verirse, bilir ki, bu baptaki ruhsat diğer baplara nisbeten daha geniştir.
Bu genişlik İslam şeriatının güzelliklerinden, Haniflik olan onun müsamahakârlığından ve kesinlikle bu ümmetten meşakkati kaldırmak üzere delillerin kaim oluşundandır. Şarinin ruhsatı şeriat yapmasındaki kastı, meşakkatli amellere tahammül edenlere yumuşaklık göstermektir. Bu sebeple mestleri mutlak olarak almak akideye de uygundur. Ancak mest vasfı kendinden zail olacak şekilde parçalanmışsa bu müstesnadır.
Şeyhülislam İbni Teymiye el-Fetâvâ 21/186
Çorap Veya Ayakkabı Üzerine Meshetmenin Caizliği
4) Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı, çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti.
Ebu Davud 159, Tirmizi 99, İbni Mace 559, İbni Ebi Şeybe 1/215/, İbni Hibban 1338, İbni Huzeyme 198, Tabarani 20/996, Tahavi el-Meâni 1/97, Hâkim 1/169, Ahmed 4/252, Albani İrva 101
Not: Bazı âlimler bu hadisin illetli olduğunu ifade etmişlerdir. Ebu Davud da onlardan biridir. Onların bu hadise illetli derken ileri sürdükleri sebep şudur:
Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh)ın mestler üzerine meshetme meselesinde rivayet ettiği hadislerin genelindeki ifade Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mestlerinin üzerine meshetti şeklinde olduğu için, Abdurrahman bin Mehdi, Mugire bin Şube (Radiyallahu Anh)ın bu çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti. Anlamındaki hadisini almamıştır. İlletmiş gibi gösterilen bu durum asla illet değildir.
Hadis imamlarından her hangi birinin bir hadisi kendine göre bir sebepten dolayı terk etmesi, illet gösterilerek, hadisler terk edilecek olsaydı, hadis diye bir şey kalmazdı. Çünkü birçok imam şu ya da bu sebeple birçok hadisi almamıştır. Dolayısıyla bir hadisi hüccet olmaktan çıkaran onun sahih olmaması yani zayıf oluşu ve zayıflık sebebinin de bu şerefli hadis ilminin kaidelerine göre olmasıdır.
Bu hadis zannedilenin tam tersine ravileri siga ve senedi sahihtir. Aynı zamanda hadisin metni de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mestlerinin üzerine meshetti, anlamındaki hadisin metnine muhalif değildir. Aksine bu, onda olmayan yeni bir hükmü ifade etmektedir.
O da çoraplar üzerine meshetmenin meşruiyeti hükmüdür. Hadisteki Abdest aldı çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti ifadesi, bir fiilin keyfiyetini beyan için değil, tenevvunun yani çeşitliliğin keyfiyetini beyan için söylenmiş bir ifadedir. Yani Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önce çoraplarına sonra ayakkabılarına meshetmiş değildir. Aksine bir keresinde ayakkabılarına, diğer bir keresinde de çoraplarına meshetmiştir.
Mestler Üzerine Meshetmenin Müddeti
5) Huzeyme bin Sabit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Mestler üzerine meshetmekte müddet, seferi olan için üç gün üç gece, mukim olan için bir gün bir gecedir buyurdu.
İbnul-Carud 86, Ebu Davud 157, Tirmizi 95, İbni Mace 554, İbni Hibban 1329, Humeydi 435, Tabarani Mucemul-Kebir 3749, Darekutni 1/194, Beyhaki 1/277, 281, Begavi 237, Ahmed 5/214
Not: Mestler üzerine meshetmenin müddeti mukim kimseler için bir gün bir gece yolcu için üç gün üç gecedir. Buna yukarıdaki hadis delalet ettiği gibi, Saffan bin Assal (Radiyallahu Anh)ın rivayet ettiği:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) biz seferi olduğumuz zaman cünüplük müstesna üç gün üç gece mestlerimize meshetmemizi, büyük ile küçük tuvalet ve uyku için mestlerimizi çıkarmamamızı emrederdi.
Nesei 127, Tirmizi 96, İbni Huzeyme 193
Hadisi de delalet eder. Dolayısıyla mukim kimselerin bir günün sonunda mestlerini çıkartıp abdestle beraber ayaklarını yıkamaları gerekir. Yolcu olanların da üçüncü günün bitiminde mestlerini çıkartıp abdestle beraber ayaklarını yıkamaları gerekmektedir. Bu hadis mukim kimselerin meshetmesine cevaz verdiği gibi, yolcu olan kimselerin de meshetmesine cevaz vermektedir.
Mestler üzerine meshetmek cünüplüğün dışında küçük hades için geçerlidir. Cünüp olan kimsenin ister mukim ister yolcu olsun gusül abdesti için mestlerini çıkarması gerekir. Netice olarak mestler üzerine meshetmenin müddeti üç şekildedir:
1) Mukim kimseler için bir gün bir gece,
2) Yolcu kimseler için üç gün üç gece,
3) Cünüp kimseler için meshetme müddeti yoktur.
Örneğin kişi suyu bulamamış ise veya suyu bulmuş kullanmaya güç yetiremiyor ise vb. gibi. Bir de bazı fıkıh kitaplarında delilsiz olarak zikredilen, mestler üzerine meshedilerek abdest alınıp abdestli iken mücerret mestleri çıkarmakla abdestin bozulacağı ifadesi bulunmaktadır. Bu görüşün şerî şeriften hiçbir dayanağı yoktur. Doğrusu bunun tam tersi abdestin bozulmamasıdır.