tufan35
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 14 Ara 2018
-
- Mesajlar
- 1,148
-
- MFC Puanı
- 569
Ayrılık olmayan günde
Ebul Hasan Harkani "rahmetullahi aleyh" hazretleri, son günlerinde devamlı olarak Abdullah ibni Mübarek "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin ismini söyler. İki lafından biri, (Ey ibni Mübarek, sen ne mübareksin) imiş. Bu durum günlerce böyle devam eder. Bir gün kapı çalınır, oğlu kapıyı açar. Bir de bakar ki, karşısında Abdullah ibni Mübarek hazretleri. Koşarak, sevinçle babasının yanına gelir, (Babacığım, günlerdir ismini sayıkladığınız dostunuz kapıda, içeri girmek istiyor) der. Ebul Hasan Harkani hazretleri, (Selam söyle ona, kendisiyle görüşemem. Ayrılık olmayan yerde görüşeceğiz inşallah de!) buyurur.
Oğlu şaşkın bir vaziyette, kapıya gelir; ama bir şey de söyleyemez. Abdullah ibni Mübarek hazretleri, durumu anlar, (Ne buyurdu?) diye sorar. Oğlu da, mahcup bir şekilde babasının sözünü aktarır. Misafir de selam söyleyerek ayrılır. Oğlu şaşkın bir şekilde babasının yanına döner, (Ey babacığım, siz ne yaptınız? Her gün ismini sayıkladığınız sevgili dostunuz kapıya geldi ve siz böyle dediniz. Bunun hikmeti nedir?) der.
Babası, (Ey oğul, sen bizim muhabbetimizi anlayamazsın. Neticede misafirimiz bir zaman sonra buradan ayrılmayacak mı ve ben de yine onun hasretiyle yanmayacak mıyım? Ben onu bir kere görseydim, hasretine bir daha dayanamazdım. Onun için böyle yaptım) der.
Ebul Hasan Harkani "rahmetullahi aleyh" hazretleri, son günlerinde devamlı olarak Abdullah ibni Mübarek "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin ismini söyler. İki lafından biri, (Ey ibni Mübarek, sen ne mübareksin) imiş. Bu durum günlerce böyle devam eder. Bir gün kapı çalınır, oğlu kapıyı açar. Bir de bakar ki, karşısında Abdullah ibni Mübarek hazretleri. Koşarak, sevinçle babasının yanına gelir, (Babacığım, günlerdir ismini sayıkladığınız dostunuz kapıda, içeri girmek istiyor) der. Ebul Hasan Harkani hazretleri, (Selam söyle ona, kendisiyle görüşemem. Ayrılık olmayan yerde görüşeceğiz inşallah de!) buyurur.
Oğlu şaşkın bir vaziyette, kapıya gelir; ama bir şey de söyleyemez. Abdullah ibni Mübarek hazretleri, durumu anlar, (Ne buyurdu?) diye sorar. Oğlu da, mahcup bir şekilde babasının sözünü aktarır. Misafir de selam söyleyerek ayrılır. Oğlu şaşkın bir şekilde babasının yanına döner, (Ey babacığım, siz ne yaptınız? Her gün ismini sayıkladığınız sevgili dostunuz kapıya geldi ve siz böyle dediniz. Bunun hikmeti nedir?) der.
Babası, (Ey oğul, sen bizim muhabbetimizi anlayamazsın. Neticede misafirimiz bir zaman sonra buradan ayrılmayacak mı ve ben de yine onun hasretiyle yanmayacak mıyım? Ben onu bir kere görseydim, hasretine bir daha dayanamazdım. Onun için böyle yaptım) der.