Mehmed Çelebi, kisi Bursa'da geçirdikten sonra 1421 yili ilkbaharinda Gelibolu yolu ile Edirne'ye döner. Bir ara Edirne civarinda tertipledigi bir av sonunda ormandan çikan bir domuzu takip ederken ani bir felç geçirerek baygin bir sekilde attan düser. Derhal Edirne sarayina tasinan Mehmed Çelebi'nin durumundan süphelenen asker, büyük bir heyecana kapilmis ise de bu heyecani yatistirmaya muvaffak olan devletin ileri gelenleri onu hayatta ve saglikli imis gibi gösterebilmislerdi. Hükümdarlarinin hayatta ve saglikli oldugunu gören asker ise sevinmisti.
Padisahin hastalandigi Bizans Imparatoru Manuel tarafindan haber alininca, güya hatir sormak için bir elçi göndermisti. Çelebi Sultan Mehmed, gelen Bizans elçisini kabul etmemis ve birkaç günden beri hasta oldugunu, bu bakimdan iyilestikten sonra görüsebileceklerini söylemisti. Fakat bu hastalikta" kurtulamayacagini anlayinca vezirleri olan Bayezid, Ibrahim ve Haci Ivaz Pasalari davet ederek kendileri ile gizlice görüsmüstü. Bu görüsmede, Amasya valisi olan büyük oglu Murad'in hemen davet edilip hükümdar ilan edilmesini vasiyet etmisti. Bu vasiyetinde ayrica, hükümdar olacak olan oglu Murad'in, küçük kardeslerini öldürmemesi için de bunlarin imparatorun yanina gönderilmesini bildirmisti. Bu görüsmeden sonra Murad'a haber verip onu davet etmek üzere Elvan Bey süratle yola çikarilmisti. Kararin ertesi günü hastaligi son haddine vararak aksam üzeri vefat etti. Cemaziyelevvel 824 (Haziran 1421) tarihinde meydana gelen vefatin günü hakkinda farkli görüsler bulunmaktadir. Behcetu't-Tevârih'te bu tarih 23 Cemaziyelevvel 824 (26 Mayis 1421) olarak gösterilmektedir.
Çelebi Mehmed'in, Murad'in derhal getirilmesini istemesi, ölümü halinde kardesi Mustafa Çelebi'nin imparator tarafindan saliverilmesi endisesi idi. Çünkü imparator ile yapilan antlasmada kendisi hayatta bulundugu sürece kardesinin saliverilmemesi seklinde idi. Halbuki kendisinin ölümü ile bu sart ortadan kalkmis oluyordu. Bu yüzden de onun ölümü gizli tutulmustu. Âsikpasazâde'nin ifadesine göre asker padisahi görmek istemis, devlet erkani ise bir hekimin tedbiri sayesinde onu sagmis gibi askere göstermeye muvaffak olmustu. Bu arada imparator tarafindan padisaha gönderilen Leondari Dimitrios, aradan uzun bir süre geçtigi halde huzura kabul edilmedigi için süphelenmis ve sonunda bir vasita ile padisahin öldügünü ögrenmis. Bu haberi derhal Istanbul'a bildirmek için yola çikardigi birkaç ulak, yollarin tamamen tutulmus olmasindan dolayi gidememislerdi. Fakat Leondari, deniz yolu ile padisahin ölüm haberini imparatora iletmeye muvaffak olmustu.
Çelebi Sultan Mehmed'in cesedi tahnit edilerek sarayda muhafaza edildi. Böylece hem asker hem de halk kendisini hayatta biliyordu. Bu arada Murad'in Bursa'ya dogru yola çikmasi bekleniyordu. Murad'in Bursa'ya geldigi haberi üzerine padisahin Anadolu'ya bir seferinin olacagi, fakat rahatsiz bulundugu için yalniz basina gidecegi söylenerek cenaze Anadolu sahiline geçirildi. Onun ölümünü bildirmemek için pek çok tedbir alindi. Böylece vefati yaklasik 40 gün kadar saklanabildi. Padisahin cesedi, Bursa'da daha önce insa ettirdigi Yesil Türbe'ye defn edildi. Çelebi Sultan Mehmed'in bu tarihte 43 veya 47 yaslarinda bulundugu kabul edilmektedir.
Kaynaklarin verdigi bilgiye göre Çelebi Sultan Mehmed, beyaz yüzlü, kara gözlü, kara ve çatik kasli, *** sakalli, açik alinli, genis omuzlu, orta boylu, uzun kollu ve güler yüzlü bir hükümdardi. Osmanli Devleti'ni tek bir idare altinda topladiktan sonraki hükümdarligi hicrî tarihle 7 sene 11 ay ve birkaç gün, miladî takvim ile de 7 sene 8 ay ve birkaç gün olmaktadir.
Çelebi Mehmed'in özelliklerini kaynak eserlere istinaden veren Uzunçarsili, onun hakkindaki kanaatlerini su ifadelerle aktarmaktadir:
"Çelebi Mehmed, ne babasi Bâyezid ve kardesi Musa Çelebi gibi sert, ne de diger kardesi Süleyman Çelebi gibi yumusak ve kayitsiz idi. O, makul hareket eden, sabirli, azim ve irade sahibi, sözüne ve vaadine sadik, nazik, vakur ve ciddi bir hükümdardi. Yalniz dostuna degil, düsmanlarina da kendisini sevdirerek itimat telkin etmis ve kendisini saydirmistir. Çelebi Mehmed hakkinda Osmanli tarihlerinden baska yabanci kaynaklar da iyi sehadette bulunmaktadir. Zamaninin olaylari gözden geçirilince bu kanaatte isabet oldugu anlasilir. Iyi görüsü, vaziyeti kavrayarak istedigini ve vaziyeti ona göre ayarlamasi, duruma göre uysal davranarak ileri gitmeyisi, seri hareket etmesi de kendisini en tehlikeli gailelerden basari ile çikarmistir. Küçük-büyük 24 muharebede bulunarak kirka yakin yara aldigi rivayet edilmektedir. (Netâyicu'l-Vukuat, I, 36)."
Annesi, Germiyanoglu Süleyman Sah'in kizi Devlet Hatun olan Mehmed Çelebi, Osmanli Devleti'ni, karsilastigi büyük bunalimlardan basari ile kurtaran bir sahsiyettir. O, sehzadeler mücadelesinden galip çikarak devletin birligini saglamisti. Onun en büyük emeli, babasi zamanindaki topraklari tekrar ele geçirmekti. Bu gaye için çaba sarf etmis ve büyük ölçüde de muvaffak olmustu. Daha önce sözü edilen Venediklilerle yapilan deniz muharebesi bir tarafa birakilacak olursa Bizans ve diger devletlerle dostane faaliyetlerde bulunmustur. O, Memlûklular ile de dostça geçinmisti. Karamanoglu Mehmed Bey'in 822 (1419) yilinda Memlûk ordusu tarafindan esir edilerek Kahire'ye götürülmesi üzerine, Karamanlilar'in, Kayseri'nin zapti konusundaki tesviklerine aldirmayan Mehmed Çelebi, dostlugu bozmamis ve sonucu belli olmayan bir maceraya atilmamistir. Yerli ve yabanci hemen bütün kaynaklar, Çelebi Mehmed'in dirayetinden, sebatkârligindan ve iyi ahlâkindan bahs ederler. Hammer, onun hakkinda sunlari yazar:
"Hayir ve din isleri ile ilgili müesseseler meydana getirmekte söhretli Selçuk sultani Birinci Alaeddin ile boy ölçüsebilecek olan Birinci Mehmed; din âlimleri ve genellikle Kur'ân'a gönül vermis olanlar hakkindaki cömertligi bakimindan da Misir sultanlari ile rekabet edebilir. Osmanli hükümdarlari arasinda ilk defa olmak üzere Anadolu ve Suriye yolu ile Mekke ve Medine'ye giden hacilar kervani ile bu iki kutsal sehrin fakirlerine dagitilmak üzere "Sürre" adi ile altin olarak bir miktar akça gönderen odur."
Günümüz yabanci tarihçilerinden biri olan Norman Itzkowitz, Çelebi Sultan Mehmed'den bahs ederken sunlari söylemekten kendini alamaz:
"Tek yönetici oldugu zaman I. Mehmed'in (1413-1421) hükümranliginin basarisini belirgin kilan ihtiyatlikti. Timur'un oglu Sahruh'un gücü geri plânda agirligim hissettirdigi sürece Mehmed, topraklarini geri almis bulunan Anadolu beylerine karsi askerî harekata girisemezdi. Osmanli tahtinda gözü olanlarin, Bizans destegine tabi olmalari sebebiyle de Kostantiniye ile iliskilerini yumusak tuttu. Iç isyanlar, taht kavgalari ve idarî meselelerle sürekli taciz edilen Mehmed, basariya götürmeyi düsündügü yeniden yapilanma tesebbüslerini engelleyecek herhangi bir genel Avrupa tepkisini canlandirmama dikkatini gösterdi. Böylelikle onun kisa, ama hayatî önemdeki hükümdarligi, Osmanli topraklarinin tamamen çözülmesini önleyen bir koruyuculuk faaliyeti olma basarisina erdi."
Bazi tarihçiler tarafindan devletin ikinci kurucusu olarak kabul edilen Çelebi Sultan Mehmed, çocuk denecek yastan beri üzerine almak zorunda kaldigi büyük mesuliyetlerden dolayi son derece yipranmisti. Vücudunda kirk kadar muharebe yarasi tasiyordu. Bitmek tükenmek bilmeyen gailelerle karsilasmis ama bütün bu gailelerin hakkindan gelmesini bilmistir. Bununla beraber babasi Yildirim Bâyezid'in son yillarda eristigi güce erememisti.
Çelebi Sultan Mehmed'in en büyügü Murad olmak üzere Mustafa, Kasim, Ahmed, Yusuf ve Mahmud adlarinda alti oglu ile yedi kizi olmustur. Ogullarindan Kasim ve Ahmed, hükümdarin kendisi hayatta iken vefat etmislerdi. Çelebi Sultan Mehmed vefat ettigi zaman Murad Amasya'da, Mustafa da Hamideli (Isparta)'nde sancak beyi olarak bulunuyorlardi. Yusuf ile Mahmud ise henüz küçük yaslarda idiler. Isparta sancak beyi Mustafa, Ikinci Murad'in hükümdarligi zamaninda saltanat iddiasina kalktigi için Iznik'te yakalanarak bogdurulmustu. Yusuf ile Mahmud ise ileride taht kavgalarina sebebiyet vermemeleri için gözlerine mil çekilerek kör edilmislerdi. Fakat daha sonralari Bursa'da çikan bir veba hastaliginda ikisi de vefat etmislerdi.
Çelebi Mehmed'in yedi kizindan Selçuk, Hafsa, Sultan, Ayse ve Hatice hatunlarin ad ve durumlari bilinmekte ise de diger iki kizinin adi henüz bilinememektedir. Bunlardan Selçuk Hatun, Candarogullari'ndan Isfendiyar Bey'in oglu Ibrahim Bey ile evlenmisti. Ibrahim Bey'den çocuklari olan Selçuk Hatun, kocasinin ölümü üzerine Bursa'ya dönmüstü. 890 (1485) yilinda epey yaslanmis olarak vefat etmistir. Hafsa Hatun, Çandarzâde veziriâzam Ibrahim Pasa'nin oglu Mahmud ile evlenmis ve 847 (1443)'ten sonra Hacca giderek Mekke'de vefat etmistir. Sultan Hatun, Isfendiyar Bey'in diger oglu Kasim Bey ile evlenmistir. 848 (1444) de vefat etmistir. Çelebi Mehmed'in diger kizlarina gelince bunlar, Ikinci Murad'in hükümdarligi zamaninda Karamanogullari'ndan Ibrahim, Isa ve Ali Beyler ile evlenmislerdi. Kizlardan biri de Varna muharebesinde sehid olan Karaca Bey ile evlenmistir.
Padisahin hastalandigi Bizans Imparatoru Manuel tarafindan haber alininca, güya hatir sormak için bir elçi göndermisti. Çelebi Sultan Mehmed, gelen Bizans elçisini kabul etmemis ve birkaç günden beri hasta oldugunu, bu bakimdan iyilestikten sonra görüsebileceklerini söylemisti. Fakat bu hastalikta" kurtulamayacagini anlayinca vezirleri olan Bayezid, Ibrahim ve Haci Ivaz Pasalari davet ederek kendileri ile gizlice görüsmüstü. Bu görüsmede, Amasya valisi olan büyük oglu Murad'in hemen davet edilip hükümdar ilan edilmesini vasiyet etmisti. Bu vasiyetinde ayrica, hükümdar olacak olan oglu Murad'in, küçük kardeslerini öldürmemesi için de bunlarin imparatorun yanina gönderilmesini bildirmisti. Bu görüsmeden sonra Murad'a haber verip onu davet etmek üzere Elvan Bey süratle yola çikarilmisti. Kararin ertesi günü hastaligi son haddine vararak aksam üzeri vefat etti. Cemaziyelevvel 824 (Haziran 1421) tarihinde meydana gelen vefatin günü hakkinda farkli görüsler bulunmaktadir. Behcetu't-Tevârih'te bu tarih 23 Cemaziyelevvel 824 (26 Mayis 1421) olarak gösterilmektedir.
Çelebi Mehmed'in, Murad'in derhal getirilmesini istemesi, ölümü halinde kardesi Mustafa Çelebi'nin imparator tarafindan saliverilmesi endisesi idi. Çünkü imparator ile yapilan antlasmada kendisi hayatta bulundugu sürece kardesinin saliverilmemesi seklinde idi. Halbuki kendisinin ölümü ile bu sart ortadan kalkmis oluyordu. Bu yüzden de onun ölümü gizli tutulmustu. Âsikpasazâde'nin ifadesine göre asker padisahi görmek istemis, devlet erkani ise bir hekimin tedbiri sayesinde onu sagmis gibi askere göstermeye muvaffak olmustu. Bu arada imparator tarafindan padisaha gönderilen Leondari Dimitrios, aradan uzun bir süre geçtigi halde huzura kabul edilmedigi için süphelenmis ve sonunda bir vasita ile padisahin öldügünü ögrenmis. Bu haberi derhal Istanbul'a bildirmek için yola çikardigi birkaç ulak, yollarin tamamen tutulmus olmasindan dolayi gidememislerdi. Fakat Leondari, deniz yolu ile padisahin ölüm haberini imparatora iletmeye muvaffak olmustu.
Çelebi Sultan Mehmed'in cesedi tahnit edilerek sarayda muhafaza edildi. Böylece hem asker hem de halk kendisini hayatta biliyordu. Bu arada Murad'in Bursa'ya dogru yola çikmasi bekleniyordu. Murad'in Bursa'ya geldigi haberi üzerine padisahin Anadolu'ya bir seferinin olacagi, fakat rahatsiz bulundugu için yalniz basina gidecegi söylenerek cenaze Anadolu sahiline geçirildi. Onun ölümünü bildirmemek için pek çok tedbir alindi. Böylece vefati yaklasik 40 gün kadar saklanabildi. Padisahin cesedi, Bursa'da daha önce insa ettirdigi Yesil Türbe'ye defn edildi. Çelebi Sultan Mehmed'in bu tarihte 43 veya 47 yaslarinda bulundugu kabul edilmektedir.
Kaynaklarin verdigi bilgiye göre Çelebi Sultan Mehmed, beyaz yüzlü, kara gözlü, kara ve çatik kasli, *** sakalli, açik alinli, genis omuzlu, orta boylu, uzun kollu ve güler yüzlü bir hükümdardi. Osmanli Devleti'ni tek bir idare altinda topladiktan sonraki hükümdarligi hicrî tarihle 7 sene 11 ay ve birkaç gün, miladî takvim ile de 7 sene 8 ay ve birkaç gün olmaktadir.
Çelebi Mehmed'in özelliklerini kaynak eserlere istinaden veren Uzunçarsili, onun hakkindaki kanaatlerini su ifadelerle aktarmaktadir:
"Çelebi Mehmed, ne babasi Bâyezid ve kardesi Musa Çelebi gibi sert, ne de diger kardesi Süleyman Çelebi gibi yumusak ve kayitsiz idi. O, makul hareket eden, sabirli, azim ve irade sahibi, sözüne ve vaadine sadik, nazik, vakur ve ciddi bir hükümdardi. Yalniz dostuna degil, düsmanlarina da kendisini sevdirerek itimat telkin etmis ve kendisini saydirmistir. Çelebi Mehmed hakkinda Osmanli tarihlerinden baska yabanci kaynaklar da iyi sehadette bulunmaktadir. Zamaninin olaylari gözden geçirilince bu kanaatte isabet oldugu anlasilir. Iyi görüsü, vaziyeti kavrayarak istedigini ve vaziyeti ona göre ayarlamasi, duruma göre uysal davranarak ileri gitmeyisi, seri hareket etmesi de kendisini en tehlikeli gailelerden basari ile çikarmistir. Küçük-büyük 24 muharebede bulunarak kirka yakin yara aldigi rivayet edilmektedir. (Netâyicu'l-Vukuat, I, 36)."
Annesi, Germiyanoglu Süleyman Sah'in kizi Devlet Hatun olan Mehmed Çelebi, Osmanli Devleti'ni, karsilastigi büyük bunalimlardan basari ile kurtaran bir sahsiyettir. O, sehzadeler mücadelesinden galip çikarak devletin birligini saglamisti. Onun en büyük emeli, babasi zamanindaki topraklari tekrar ele geçirmekti. Bu gaye için çaba sarf etmis ve büyük ölçüde de muvaffak olmustu. Daha önce sözü edilen Venediklilerle yapilan deniz muharebesi bir tarafa birakilacak olursa Bizans ve diger devletlerle dostane faaliyetlerde bulunmustur. O, Memlûklular ile de dostça geçinmisti. Karamanoglu Mehmed Bey'in 822 (1419) yilinda Memlûk ordusu tarafindan esir edilerek Kahire'ye götürülmesi üzerine, Karamanlilar'in, Kayseri'nin zapti konusundaki tesviklerine aldirmayan Mehmed Çelebi, dostlugu bozmamis ve sonucu belli olmayan bir maceraya atilmamistir. Yerli ve yabanci hemen bütün kaynaklar, Çelebi Mehmed'in dirayetinden, sebatkârligindan ve iyi ahlâkindan bahs ederler. Hammer, onun hakkinda sunlari yazar:
"Hayir ve din isleri ile ilgili müesseseler meydana getirmekte söhretli Selçuk sultani Birinci Alaeddin ile boy ölçüsebilecek olan Birinci Mehmed; din âlimleri ve genellikle Kur'ân'a gönül vermis olanlar hakkindaki cömertligi bakimindan da Misir sultanlari ile rekabet edebilir. Osmanli hükümdarlari arasinda ilk defa olmak üzere Anadolu ve Suriye yolu ile Mekke ve Medine'ye giden hacilar kervani ile bu iki kutsal sehrin fakirlerine dagitilmak üzere "Sürre" adi ile altin olarak bir miktar akça gönderen odur."
Günümüz yabanci tarihçilerinden biri olan Norman Itzkowitz, Çelebi Sultan Mehmed'den bahs ederken sunlari söylemekten kendini alamaz:
"Tek yönetici oldugu zaman I. Mehmed'in (1413-1421) hükümranliginin basarisini belirgin kilan ihtiyatlikti. Timur'un oglu Sahruh'un gücü geri plânda agirligim hissettirdigi sürece Mehmed, topraklarini geri almis bulunan Anadolu beylerine karsi askerî harekata girisemezdi. Osmanli tahtinda gözü olanlarin, Bizans destegine tabi olmalari sebebiyle de Kostantiniye ile iliskilerini yumusak tuttu. Iç isyanlar, taht kavgalari ve idarî meselelerle sürekli taciz edilen Mehmed, basariya götürmeyi düsündügü yeniden yapilanma tesebbüslerini engelleyecek herhangi bir genel Avrupa tepkisini canlandirmama dikkatini gösterdi. Böylelikle onun kisa, ama hayatî önemdeki hükümdarligi, Osmanli topraklarinin tamamen çözülmesini önleyen bir koruyuculuk faaliyeti olma basarisina erdi."
Bazi tarihçiler tarafindan devletin ikinci kurucusu olarak kabul edilen Çelebi Sultan Mehmed, çocuk denecek yastan beri üzerine almak zorunda kaldigi büyük mesuliyetlerden dolayi son derece yipranmisti. Vücudunda kirk kadar muharebe yarasi tasiyordu. Bitmek tükenmek bilmeyen gailelerle karsilasmis ama bütün bu gailelerin hakkindan gelmesini bilmistir. Bununla beraber babasi Yildirim Bâyezid'in son yillarda eristigi güce erememisti.
Çelebi Sultan Mehmed'in en büyügü Murad olmak üzere Mustafa, Kasim, Ahmed, Yusuf ve Mahmud adlarinda alti oglu ile yedi kizi olmustur. Ogullarindan Kasim ve Ahmed, hükümdarin kendisi hayatta iken vefat etmislerdi. Çelebi Sultan Mehmed vefat ettigi zaman Murad Amasya'da, Mustafa da Hamideli (Isparta)'nde sancak beyi olarak bulunuyorlardi. Yusuf ile Mahmud ise henüz küçük yaslarda idiler. Isparta sancak beyi Mustafa, Ikinci Murad'in hükümdarligi zamaninda saltanat iddiasina kalktigi için Iznik'te yakalanarak bogdurulmustu. Yusuf ile Mahmud ise ileride taht kavgalarina sebebiyet vermemeleri için gözlerine mil çekilerek kör edilmislerdi. Fakat daha sonralari Bursa'da çikan bir veba hastaliginda ikisi de vefat etmislerdi.
Çelebi Mehmed'in yedi kizindan Selçuk, Hafsa, Sultan, Ayse ve Hatice hatunlarin ad ve durumlari bilinmekte ise de diger iki kizinin adi henüz bilinememektedir. Bunlardan Selçuk Hatun, Candarogullari'ndan Isfendiyar Bey'in oglu Ibrahim Bey ile evlenmisti. Ibrahim Bey'den çocuklari olan Selçuk Hatun, kocasinin ölümü üzerine Bursa'ya dönmüstü. 890 (1485) yilinda epey yaslanmis olarak vefat etmistir. Hafsa Hatun, Çandarzâde veziriâzam Ibrahim Pasa'nin oglu Mahmud ile evlenmis ve 847 (1443)'ten sonra Hacca giderek Mekke'de vefat etmistir. Sultan Hatun, Isfendiyar Bey'in diger oglu Kasim Bey ile evlenmistir. 848 (1444) de vefat etmistir. Çelebi Mehmed'in diger kizlarina gelince bunlar, Ikinci Murad'in hükümdarligi zamaninda Karamanogullari'ndan Ibrahim, Isa ve Ali Beyler ile evlenmislerdi. Kizlardan biri de Varna muharebesinde sehid olan Karaca Bey ile evlenmistir.