Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Medusa'nın Lahiti Efsanesi

DarkParadise.

вαzı ɢüɴαнlαr нαĸĸıмızdır.
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    1 Eki 2016
  • Mesajlar
    340
  • MFC Puanı
    -5
13054d1415745560-medusanin-lahiti-efsanesi-yeme.jpg


Yıl 1456. Fatih Sultan Mehmet Han'ın huzuruna, Venedik’ten, İtalyan asıllı bir heyet gelir. Sultan’a sunmak üzere, birçok değerli hediyeler vardır yanlarında. Araya hatırlı kişileri, elçileri aracı yaparak, Fatih Sultan Mehmet ile ısrarla görüşme talep ederler.
Padişah, gelen bu heyeti, onca rica ve minnete rağmen huzuruna kabul etmez. Elçilerle görüşmesi için
Vezir-i Azam’ı görevlendirir. Venedik’ten gelen bu heyet, çaresiz, Vezir-i Azam ile görüşürler.

Görüşmenin konusu: "SultanAhmet’te bulunan Yerebatan Sarnıcı ve içinde bulunan hazine." ile ilgilidir. Görüşmenin konusu oldukça ilgi çekicidir. Hazineden bahseden heyet, Vezir-i Azam’a hazinenin yerini söylemez… Hazinenin yerini söylemek için şu şartı öne sürerler: “Hazinenin yerini, sadece Padişah’a” söyleyeceklerdir. Bunun için, tekrar Padişah’tan görüşme talebinde bulunurlar.
Vezir-i Azam, heyet ile aralarında geçen konuşmaları Padişah’a aktarır.

Fatih Sultan Mehmet Han’ın siyasi dehası bilinmektedir. "Bu işin içinde bir iş olabilir." diyerek heyetten bir temsilci ile görüşmeyi kabul eder. Belirlenen tarihte, seçilen temsilci, Fatih’in huzuruna çıkar ve şunları anlatır:

"Yerebatan Sarnıcı diye bilinen mekânın içerisinde bir hazine vardır. Hazine denilen şey; altın, gümüş, mücevher gibi maddi değeri olan şeyler değildir. Hazine, özel yapılmış bir lahit ve lahdin içindeki cesettir."

Bu lahit ve içindeki ceset, Venedikli elçiye göre, "Hazine değerindedir." Cesedin ise Yunan Mitolojisindeki "Medusa'ya" diye ait olduğu belirtilir. Bu ceset, mumyalanmış haldedir, ve saçları yılanbaşı şeklinde; yaratığı andıran bir biçimdedir.

Fatih Sultan Mehmet Han’dan talepleri ise; "Kendileri için çok önemli olan bu lahdi ve içindeki cesedi" gelen bu heyete vermeleridir. Bu lahdin ve içindeki cesedin kendilerine verilmesi karşılığında da, Fatih’e birçok şey önerdikleri bilinmektedir.

Venedik’ten gelen elçilerin Hristiyan bir grup olmadığı, gizemli, Paganist bir tarikatın üyeleri olduğu bilgisi de vardır.
Bundan sonrası hakkında pek bir bilgi bulunmamaktadır…

Fatih Sultan Mehmet’in bu lahdin, çıkarılıp çıkarılmamasına izin verip vermediği ile ilgili sır bilgiler Abdülhamid Han’a kadar ulaşır. Abdülhamid Han, bu eksik kayıtları büyük bir ilgi ile takip eder ve işin ehillerine de konuyu incelettirir.
Abdülhamid Han’ın bu işle ilgilenerek takip etmesi, Medusa ile ilgili olarak, tarihi yanlışların önüne geçilmesini sağlamıştır. Sultan’ın ileri görüşlülüğü sayesinde, maksatlı olarak çarpıtılan bazı bilgilerin, doğru bir şekilde günümüze kadar ulaşması sağlanmıştır.



Sultan Abdülhamid Han’ın, gizemli olaylara, sırlı hikâyelere olan ilgisi bilinmektedir. Sherlock Holmes’in hikâyelerini, İngilizceden Osmanlıcaya çevirttiği, okuduğu ve kütüphanesine koyduğu yine Homeros’un, İlyada ve Odysseia isimli eserlerini de aynı şekilde çevirtip, okuduğu bilinmektedir.

Abdülhamid Han’nın, Medusa ile ilgilenmesinin sebebi, Sultan’a, bu konu ile ilgili olarak yine birkaç elçinin geldiği, Vezirlerine, Yerebatan Sarnıcı’ndaki hazine ile ilgili bir şeyler fısıldadıkları, bu konuya olan ilgisini daha da arttırmıştır.
Abdülhamid Han, Devlet-i Âliye’nin bunca işi arasında, bu konuyu da ihmal etmemiş, görevlendirdiği birkaç kişi ile bu konunun iyice araştırılmasını sağlamıştır.
Medusa ile ilgili olarak gelen heyetle, Sultan’ın vazife verdiği görevliler temasa geçmiş, edinilen bilgiler Padişah’a rapor edilmiştir.

Araştırma neticesinde, gelen kişilerin kimlikleri ve ait oldukları teşkilatı (muhtemelen İlluminati tarzı bir örgüt) öğrenen Sultan Abdülhamid Han, bu heyetin taleplerini geri çevirmiş ve heyetten aktarılan bilgiler doğrultusunda da bu lahdi çıkarmaya karar vermiştir.

Abdülhamid Han’ın görevlendirdiği bir heyet, Derviş’in emri altında "Medusa" ile ilgili çalışmaya başlamış, bu ekibe Yıldız İstihbaratı’nın en seçkin üyeleri de eşlik etmiştir.

Uzun uğraşlar sonucunda, Yerebatan Sarnıcı’nın -bugün kapanan dehlizlerinde- söz konusu lahit bulunmuştur.
Burada kısa bir not yazmakta fayda var: Bugünkü Yerebatan Sarnıcı birçok dehlizlere sahiptir. Bir ucu Haliç’e, bir ucu Ayasofya’ya hatta “Binbirdirek Sarnıcı” ile bağlantılı olduğu bilinmektedir.
Günümüze gelene kadar, dehlizlere duvarlar çekilmiş, ağızları kapatılmış, birçok sırrı da örtülmüştür.

Abdülhamid Han’ın araştırmaları netice vermiş ve lahit bulunmuştu. Abdülhamid Han, lahdi bizzat yerinde görmüş, tonlarca ağırlıktaki bu lahdin kapağı indirilmiş, lahdin içinde görenleri dehşete düşüren bir yaratık görülmüştür.

İnsan başına benzeyen, kıvrımlı dev bir yılan gibi, mumyalanmış, ancak bozulmaya başlamış bu yaratığı, orada bulunan çok az kişi görmüş ve onu görenler hayretler içerisinde kalmışlardır.
Abdülhamid Han, bir fermanla lahdin derhal korunmaya alınmasını, görülen bu lahdin ve içindeki yaratığın kimseye anlatılmamasını emretmiştir.
Abdülhamid Han, bu konuyla ilgili olarak, ne yapacaklarına dair istişare etmek için, derin Ehl-i Ulema ve gönül gözü açık kişilerle çok gizli bir toplantı yapmıştır. Yapılan bu toplantı neticesinde; ortaya bir çok görüş atılmasına rağmen, şu görüş ağırlık kazanmıştır: Lahit ve içindeki ceset, halkta çeşitli fitnelere sebep olunmaması için gizlenecektir.

Ancak Abdülhamid Han ve Derviş'in bu konuyla alakalı bir tereddütleri vardır: Bu lahdi tekrar saklarlarsa, bu lahdin sırrını bilen şer güçler, ona büyük önem atfedenler, bu lahdin yerini tekrar öğrenebilirler mi?
Ertesi sabah ayrı bir heyetle konuyu istişare eden Sultan Abdülhamid Han, yine zekice bir karar vermiştir:
Lahit, gün ışığına çıkarılacak ancak içindeki ceset / yaratık gizlenecektir.



Abdülhamid Han, bu cesedin neye ait olduğunu merak etmiş ve öğrenmek istemişti. Bu ceset, neye ait olabilirdi? Bunun için yurt dışından ünlü bir biyolog bilim adamı getirildi. Cesedi, bu bilim adamına gösterdiler. Cesedi gören bilim adamı, dehşete düştü.
Getirilen bu bilim adamı, incelemesinin neticesini Padişaha sundu. Rapordaki şu ibareler oldukça dikkat çekiciydi: "Bozulmaya başlamış olan, dev görünümlü, insan başına benzeyen, yılan gibi kıvrılmış bu yaratık; muhtemelen dinozor çağından kalan dev bir yılan veya dinozora benzeyen bir yaratık…"

Bozulmaya başlamış olan bu mumya, insan başını andırdığı için mi insan denmekteydi?
Acaba bu cesedi halk görseydi ne derdi? Belki de "Dev bir ejderha..." diye adlandırılacaktı.
En ilginç olanı ise, o lahdin orada olduğunu ve lahdin sırrını bilen birilerinin asırlarca orada ayin yapmalarıdır.
Bu sırrı Fatih döneminde, Fatih’in bildiğine göre, bu örgüt lahit ile ilgili sırrı kendi üyelerine, lahitteki cesedi göstererek veriyorlardı.

Ta ki, şöyle bir kayıta rastladıktan sonra işin durumu değişmiş olabilirdi:
Bir çingene çocuğu, rivayetlere göre dehlizlerden birine girmiş; cesedi gördükten sonra o da sırra vakıf olmuş. Dışarı çıktıktan sonra tüm İstanbul halkına: "Ben Şahmeran’ı (yarı insan yarı yılan) gördüm demesiyle ve bu söylentinin yayılmasıyla olayın boyutu başka bir yöne kaymıştır."

Tonlarca ağırlıktaki bu lahdi, devrin en güçlü hamal ve tulumbacıları, urganlarla bin bir güçlükle gün yüzüne çıkarmışlar, bugünkü Fatih Camii’nin avlusuna götürüp, halka kısa bir süreliğine teşhir etmişlerdir.
Sultan Abdülhamid Han’ın emriyle lahdin resmi çekilmiş ve devrin gazetelerinde yayınlattırılmıştır. İşte o dönemde yayınlanan "Ressimli Gazeta" de çıkan bu belgeleri sizlere sunuyoruz:
13057d1415745647-medusanin-lahiti-efsanesi-43009.jpg


13058d1415745664-medusanin-lahiti-efsanesi-lahit-2.jpg


13059d1415745680-medusanin-lahiti-efsanesi-lahit-3.jpg


Alıntıdır.
 
Üst Alt