- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Mavi Kuş, maviye boyanmış,bakımsız,önünden geçenlerin dikkatini çeken, değişen parçaları yüzünden hangi marka olduğu belli olmayan, paslanmış, yer yer dökülmüş ve solmuş boyalı,şoför kapısının üzerinde hangi kuş olduğu belli olmayan,kanatlarını açmış,beyaz bir kuş resmi resmin hemen altında da Mavi Kuş yazısı yer alıyordur.
Deli Kenan otobüsün tamiriyle uğraşırken Seyfide öğle yemeğini yemekteydi. Beyaz keten ceketli, beyaz pantolonlu, hasır şapkalı,şişman,dazlak,yabancı olduğu her halinden belli olan adam kutularını bagaja koyuyordu. Sefa Otelinin üst pencerelerinden bakan adam dürbünle bu adamı gözetliyordu. Daha sonra dürbünü koyarak Çardaklı kahvesine yöneliyor bu defa orada oturan iki bayanı izlemeye başlıyordur. Bu sırada bir köylü sırtında taşıdığı hasta karısını otobüse getirmeye çalışıyordu. Kadın çektiği acıyı saklamaya çalışmaktadır. Otobüse vardıklarında kadın ve adam çocuklarına ve babasına ağlayarak sarılarak vedalaşırlar. Otelde ki genç yine Çardaklı Kahveyi gözlemektedir. Kahvede arkada masaların birinde buralarda görülmeyen iki tip başbaşa vermiş fısıltıyla konuşmaktadırlar.
Adil Ustanın Mardinde askerdeyken Nazım adında bir oğlu olur. Adil Usta Mardinde askerdeyken Arap bir kıza aşık olmuştur. Ondan da Davut isimli bir çocuğu olmuştur. Adil Usta köye geri döndükten sonra karısı kahrından ölmüş Nazıma babaannesi bakmıştır. Sonra Nazımı yanlarına almışlar fakat Nazıma burada üvey annesi ve Davut eziyet etmiş Adil Ustada Nazımı hor görmeye başlamıştır. Buna dayanamayan Nazım, Davutu öldürüp İstanbula kaçmaya karar verir. Otobüs hareket saatine hazırlanırken Nazım dükkanını kapatır ve otobüse biner. Tam bu sırada genç karı-koca yüksek sesle tartışarak otobüse doğru gelmektedir. Erkek alttan aldıkça kadın iyice bağırmaktadır. Erkek öğretmen olduğu için tayini buraya çıkmış , kadın ise burada kalmak istemiyor bunun için tartışıyorlardı. Mavi Kuşun yolcuları arasında Doktor Yahyada vardı. Doktor Yahya karısından boşanmış boşandıktan sonrada bu kasabaya tayinini istemiştir. Senelik iznini kullanmak üzere İstanbula gitmektedir.
Sokağın iki tarafında uzanmış duvarın üzerinde iki çocuktan birisi olan Erol gizli olarak otobüse binme planları yapmaktadır. Planını gerçekleştirerek otobüse binecektir. Az sonra fiyakalı bir atla otobüsün önünde Beşir Ağa belirir. Beşir Ağa Ankaradan gelecek önemli misafirler için trene yetişmek istemektedir. Jandarma da aralarında bir mahkumla gelmektedirler. Jandarmada geldikten sonra Deli Kenan bütün yolcuları otobüse çağırır. Yabancı karı koca bir koltuğa anlarında ki kızda bir koltuğa oturmuştur. Otelin penceresinden meydanı izleyen genç adam gelip güzel kızın yanına oturmuş ve yolculuk başlamıştır. Genç adam kendisini mühendis olarak tanıtsa da aslında tarihi eser kaçakçılığını takip eden polis memurudur.
Deli Kenan kedisi olmadan asla yolculuğa çıkmamaktadır. Kedi gelip Kenanın kucağına oturduktan sonra yolculuk başlar. Yolda biraz ilerledikten sonra köylülerle karşılaşırlar Deli Kenan durup köylülerden domates,maydanoz,salatalık ve ayran alır. Otobüste ki yolculara bunları ikram eder. Almak istemeyen olduğu zaman zorla ikram eder. İleride ki dereden geçerken otobüs çamura saplanır. Koto Bayram inekleriyle otobüsü çamurdan çıkarmak karşılığında Kenandan para alır. Dereyi geçtikten sonra Kenan Bilali görür ve onuda otobüse alır. Bilal bir kızı sevmiş onunla evlenmiş,daha sonra karısı hamile kalmış fakat çocukları ölü doğmuştur. Karısı da bu olaydan sonra can vermiştir. Bilalin bu durumu atlatması için arkadaşı Kenan onu avcılığa alıştırmıştır. Kenan Seyfiden alet çantasını getirmesini istemiştir. Seyfi bagaja çıktığında brandanın altında Erolu görmüştür. Erola orada ne işi olduğunu sorar Erol kendisinin ikinci muavin olduğunu söyler. Seyfi biraz saf olduğu için buna inanır,birinci muavin kendisi olduğu için gururlanarak aşağıya iner ve Kenana olanları anlatır. Hana vardıklarında Hancı Hasan otobüsün geleceği saati bildiği için hazırlıklarını yapmış onları beklemektedir. Herkes bir şeyler yemek için aşağıya iner. Hasta kadını da kocası sırtına alarak indirmiş kadın burada iyice fenalaşmıştır. Erolunda karnı acıkmış yanına aldığı elmaları yemektedir. Doktor hasta kadına bakmak için kadının yanına gider. Fakat kadın vefat etmiştir. Otobüs ölen kadını ve kocasını orada bırakarak yoluna devam etmiştir. Tren garına çok az bir yol kala otobüs aniden durdu. Tekerleğinin patladığını anlayınca tekerleği yaptılar tam takacakları sırada Seyfi tekeri elinden kaçırdı. Hava karanlık olduğu için tekeri biraz zor buldular. Tekerleği bulup taktıktan sonra yollarına devam ettiler. Akşam havanın soğumasından dolayı üşüyen Erol Johnun kutusunun içindeki antikaları aşağıya atarak kutunun içine girerek uyumuştur. Az ilerde istasyonun ışıkları görünmeye başlamıştı ki bu sefer de polis otobüsü arama yapmak için durdurdu. Bunu duyan John ve Elizabethin içine korku düştü. Tam bu esnada nazım Usta vicdan azabına dayanamayarak Ben öldürdüm diye polislerin önüne atladı. Ancak polislerin aradığı kişi o değildi. Polisler Nazımı tutuklayarak aramaya devam ettiler. Kasaların içine bakarlarken aradıkları tarihi ederlerin yerine Erolla karşılaştılar. Polisler çok şaşırdılar. Bunu gören John ve Elizabeth rahat bir nefes aldılar.
Erol yolun vermiş olduğu yorgunluk,uyuşukluk, ve açlık yüzünden kendini toparlayamayarak kendini seyredenlerin yüzüne aptalca bakmaktadır.
Tam bu sırada yüksek bir ses STOP diye bağırır ve ışıklar yanar. Meydanda ki sahnenin bir film seti olduğu anlaşılır.
Adil Ustanın Mardinde askerdeyken Nazım adında bir oğlu olur. Adil Usta Mardinde askerdeyken Arap bir kıza aşık olmuştur. Ondan da Davut isimli bir çocuğu olmuştur. Adil Usta köye geri döndükten sonra karısı kahrından ölmüş Nazıma babaannesi bakmıştır. Sonra Nazımı yanlarına almışlar fakat Nazıma burada üvey annesi ve Davut eziyet etmiş Adil Ustada Nazımı hor görmeye başlamıştır. Buna dayanamayan Nazım, Davutu öldürüp İstanbula kaçmaya karar verir. Otobüs hareket saatine hazırlanırken Nazım dükkanını kapatır ve otobüse biner. Tam bu sırada genç karı-koca yüksek sesle tartışarak otobüse doğru gelmektedir. Erkek alttan aldıkça kadın iyice bağırmaktadır. Erkek öğretmen olduğu için tayini buraya çıkmış , kadın ise burada kalmak istemiyor bunun için tartışıyorlardı. Mavi Kuşun yolcuları arasında Doktor Yahyada vardı. Doktor Yahya karısından boşanmış boşandıktan sonrada bu kasabaya tayinini istemiştir. Senelik iznini kullanmak üzere İstanbula gitmektedir.
Sokağın iki tarafında uzanmış duvarın üzerinde iki çocuktan birisi olan Erol gizli olarak otobüse binme planları yapmaktadır. Planını gerçekleştirerek otobüse binecektir. Az sonra fiyakalı bir atla otobüsün önünde Beşir Ağa belirir. Beşir Ağa Ankaradan gelecek önemli misafirler için trene yetişmek istemektedir. Jandarma da aralarında bir mahkumla gelmektedirler. Jandarmada geldikten sonra Deli Kenan bütün yolcuları otobüse çağırır. Yabancı karı koca bir koltuğa anlarında ki kızda bir koltuğa oturmuştur. Otelin penceresinden meydanı izleyen genç adam gelip güzel kızın yanına oturmuş ve yolculuk başlamıştır. Genç adam kendisini mühendis olarak tanıtsa da aslında tarihi eser kaçakçılığını takip eden polis memurudur.
Deli Kenan kedisi olmadan asla yolculuğa çıkmamaktadır. Kedi gelip Kenanın kucağına oturduktan sonra yolculuk başlar. Yolda biraz ilerledikten sonra köylülerle karşılaşırlar Deli Kenan durup köylülerden domates,maydanoz,salatalık ve ayran alır. Otobüste ki yolculara bunları ikram eder. Almak istemeyen olduğu zaman zorla ikram eder. İleride ki dereden geçerken otobüs çamura saplanır. Koto Bayram inekleriyle otobüsü çamurdan çıkarmak karşılığında Kenandan para alır. Dereyi geçtikten sonra Kenan Bilali görür ve onuda otobüse alır. Bilal bir kızı sevmiş onunla evlenmiş,daha sonra karısı hamile kalmış fakat çocukları ölü doğmuştur. Karısı da bu olaydan sonra can vermiştir. Bilalin bu durumu atlatması için arkadaşı Kenan onu avcılığa alıştırmıştır. Kenan Seyfiden alet çantasını getirmesini istemiştir. Seyfi bagaja çıktığında brandanın altında Erolu görmüştür. Erola orada ne işi olduğunu sorar Erol kendisinin ikinci muavin olduğunu söyler. Seyfi biraz saf olduğu için buna inanır,birinci muavin kendisi olduğu için gururlanarak aşağıya iner ve Kenana olanları anlatır. Hana vardıklarında Hancı Hasan otobüsün geleceği saati bildiği için hazırlıklarını yapmış onları beklemektedir. Herkes bir şeyler yemek için aşağıya iner. Hasta kadını da kocası sırtına alarak indirmiş kadın burada iyice fenalaşmıştır. Erolunda karnı acıkmış yanına aldığı elmaları yemektedir. Doktor hasta kadına bakmak için kadının yanına gider. Fakat kadın vefat etmiştir. Otobüs ölen kadını ve kocasını orada bırakarak yoluna devam etmiştir. Tren garına çok az bir yol kala otobüs aniden durdu. Tekerleğinin patladığını anlayınca tekerleği yaptılar tam takacakları sırada Seyfi tekeri elinden kaçırdı. Hava karanlık olduğu için tekeri biraz zor buldular. Tekerleği bulup taktıktan sonra yollarına devam ettiler. Akşam havanın soğumasından dolayı üşüyen Erol Johnun kutusunun içindeki antikaları aşağıya atarak kutunun içine girerek uyumuştur. Az ilerde istasyonun ışıkları görünmeye başlamıştı ki bu sefer de polis otobüsü arama yapmak için durdurdu. Bunu duyan John ve Elizabethin içine korku düştü. Tam bu esnada nazım Usta vicdan azabına dayanamayarak Ben öldürdüm diye polislerin önüne atladı. Ancak polislerin aradığı kişi o değildi. Polisler Nazımı tutuklayarak aramaya devam ettiler. Kasaların içine bakarlarken aradıkları tarihi ederlerin yerine Erolla karşılaştılar. Polisler çok şaşırdılar. Bunu gören John ve Elizabeth rahat bir nefes aldılar.
Erol yolun vermiş olduğu yorgunluk,uyuşukluk, ve açlık yüzünden kendini toparlayamayarak kendini seyredenlerin yüzüne aptalca bakmaktadır.
Tam bu sırada yüksek bir ses STOP diye bağırır ve ışıklar yanar. Meydanda ki sahnenin bir film seti olduğu anlaşılır.