Sana romantik şiirler yazmayacağım artık Ne şiir, ne edebiyat.. Sana senin anlayacağın dilden yazacağım Matematikle yazacağım. Neymiş edebiyatın yalancı sevdaları bir geometrici matematikten anlar ve reel olur.. Dedim ya gülüm, sana senin anlayacağın dilden yazacağım. Matematikle yazacağım bulunduğum koordinatlara bakıp düşündüm. Sonra kendimi buldum Ben aşk çemberine teğet geçen bir doğruyum tek tesellim hala doğru oluşum. Teğet geçme nedenim ise; Çemberin yerinde sabit durmayışından. Eksiğim yokmuydu? Vardı tabi iki komşu dik kenar arasındaki bir açı kadar diktim. Doksan dereceydim yani, ve senide hipotenüs gibi hep karşıma duracak sandım. lakin aldanmışım. İlişkimizin boyutları bir üçgen gibi genişleseydi tamam, ama sen bir gün çekip gidince üçgenimiz bozuldu.! bende iki vektör arasındaki açı olup çıktım. Oysa; üçgen olmalıydık, dörtgen olmalıydık, beşgen olmalıydık, ne bileyim çokgen olmalıydık.. ama asla yamuk olmamalıydık.. Yamuğa hep acırım, hem de nefret ederim. Ne zaman yamuk dense bir dik inerdi içime, aklıma ve içim cız ederdi. Bundan sonra sen düşeceksin aklıma ve inan içim cız etmeyecek sana. Matematik her zaman sabittir. 2x2=4 P=3,14... Edebiyat ise değişkendir. "Ah aman gider o yare haber, yarda yanar bir zaman." misali olmayacak hayalleri vardır edebiyatın. Lakin ne yare haber gider, Ne de yar yanar. Olan yine sana olur, Eczacılara gün doğar. Düşünüyorum da kıskanırdım eskiden seni. Paylaşmam derdim, yarin yanağından gayri demiştim asla. Ve de sen tektin, paylaşılmazdın. Şimdilerde bunun da formülünü buldum. "Dört çarpı sen kare artı sen" bu formülden içi boş kaç tane sen türetilebilir? Senden korkmuyorum artık, umarım sen utanırsın bütün kalbimle, benliğimle sana karşı hissettiklerimi ve seni her şekilde görmek istediğimi bildiğin halde gittin ya git git... Zıkkımın kareköküne kadar yolun var diyemiyorum. yine de reel sayılar kadar reel mutluluklar dilerim sana. Dört işlem bilirdim önce, senden önce yani. En çok bölmeyi severdim, yanlış anlama! ekmeğimi bölerdim, yüreğimi bölerdim. Senden sonra çarpmaya başladım, kafamı bütün duvarlara! Toplamayı severdim senden önce. Toplardım bütün güzellikleri sen beni bu güzelliklerden çıkardın da eline ne geçti? Altıyla beşin toplamlarından bile elde bir kalırken Senin bu sevdada elinde ne kaldı? Sen payı paydasından küçük, Sen dört işlemi yutan eleman, Sen çarpım tablosunda yolunu şaşırmış (x). Sen bir bilsen, biz sana ne değerler verdik de sen eşitliğin sağına hep değersiz olarak geçtin. Bense x'in yanına yazılmış herhangi bir rakam. ve sen her dafasında X'i yalnız bırakmak için beni benle sadeleştirdin. Eline ne geçti diyorum? X'i yalnız bırakabildin mi bari? Yalnız bırakabildin mi X'i? Neyi, niçin istedim anlamazdım bir türlü Seni memnun etmek için ne olmalıydım? Parabol mü yoksa parası bol mu? Sana kafiyeler dizmeyeceğim artık. Serbest, müsaaaat ve ölçüsüz şiirler yazmayacağım. Kırmızı panjurlu bir evimiz olacaktı. bir de havuzumuz olacaktı. Havuzumuzu iki musluk dört saatte doldururken, bir saatte iki musluk boşaltacaktı. İki de oğlumuz olacaktı, birinin ismini PASCAL, diğerininki ABDÜLKERİM koyacaktık. İkisinin yaşlarının toplamı babalarından bir eksik, annelerinden dört fazla olacaktı. aaaatlar ülkesinin en aaaat çifti olacaktık. Sen profiterol yerken ben acılı lahmacun yiyecektim... Artık hiç biri olmayacak çünkü sen sevgimin değerimi sıfır'a eşitledin, Sen beni terkettin...