halukgta
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 26 Ağu 2011
-
- Mesajlar
- 320
-
- MFC Puanı
- 29
Kur’an ı anlayarak birkaç kez okuyan bir Müslüman, onun aydınlık nuruyla aydınlanacak ve Kur’an ın gerçeklerini görecektir. Eğer anlamını bilmeden okuyor, üzerinde hiç düşünemiyorsak, işte o zaman Rabbin nurundan, güneşinden de, istifade edemiyoruz demektir. Çünkü Allah ayetlerin üzerinde, özellikle bizlerin düşünmesini ve aklımızı kullanmamızı emreder.
Allah Kur’an ı sizlere rehber, yol gösterici olsun diye gönderdim diyor da, onu anlayarak okuyup, üzerinde düşünen kullarının, gönül gözlerini açacağı müjdesini veriyorsa, bizlere düşen Rabbin rehberini bilerek, anlayarak, düşünerek okumak olmalıdır.
Allah Kur’an ın yarısından fazlasında verdiği, kıssadan hisseler ve örneklerle, bizlere nasıl yaşamamız gerektiğini, geçmiş toplumların yaptığı hataları örnekler göstererek anlatmıştır. Bunu yapmasının nedeni, aynı hataya bizlerinde düşmemesi içindir. Geçmiş kavimlerin yaptığı yanlışların sonunda, Allah ın bu toplumlara verdiği cezalardan da örnekler vererek, ibret almamızı sağlamıştır.
Bizler Kur’an ın verdiği örnekleri, ne yazık ki hikâye dinler gibi dinleyip, o günkü yanlış olayların, bizlere hitap ettiğinin de, farkında değiliz. Daha açıkçası bizler günümüzde, Allah ın ayetlerinde verdiği örnekler, kıssalar sanki o devrin toplumuna has indirilmiş gibi, verilen örneklerden hiç üzerimize alınmıyoruz bile.
Hatta bazen bizler, Allah ın o devrin toplumuna, atalarının sanı ve rivayetlere dayalı itikatlarından vazgeçmeyenlere, Araf suresi 185. Ankebut 51. ayetinde seslendiği aşağıdaki uyarıları, bugün görmezden gelenler, üzerine alınmayanlar, acaba Kur’an dan ne derece istifade ediyor olabilir?
— Peki, bu Kuran'dan sonra hangi söze iman ediyorlar.
— Karşılarında okunup duran bir kitabı, sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?
Gerçektende bizler, Kur’an dan gereği gibi istifade edemiyoruz. Çünkü onu anlamak için çaba göstermiyoruz. Anlamını bilmeden okumanın yarışlarını yaptığımız gibi, anlamadan okuyanların kulaklarına ve nefislerine hoş gelmesi adına, onu makamla okuyoruz. Hâlbuki Allah bizlere, Kur’an ı nasıl okumamız gerektiği konusunda, birçok öğütler vermiştir.
Kur’an dan istifade edebilmek için, önce anlayarak ve üzerinde düşünerek okumamız gerektiği anlatılır. Kur’an ne bir şiirdir nede masal kitabıdır. Kur’an bir öğüt, yol gösterici ve ilim rehberidir. Onu yavaş yavaş, düşünerek okumamız öğütlenir Kur’an da. Onun içinde bölüm bölüm, zamana yayılarak indirilmiştir.
Sizlere bu yazımda, Allah ın bizlere ibret olsun diye örnekler vererek, Yahudi ve Hıristiyan toplumlarının yaptığı yanlışları anlatan, ayetleri hatırlatmak istiyorum.
Geçmiş kavimler, Allah ın elçilerine ve gönderdiği kitaplarına, o devirde uyacaklarını, onun dışına sapmayacaklarını Allah a vaat etmiş, sözler vermişlerdi. Fakat daha sonra bu toplumlar sözlerinde durmayıp, Allah ın apaçık söylediklerinin tersine nasıl hareket ettiklerini, gönderdiği rehber kitaplardan nasıl saptığını, Kur’an da örnek vermesi ve bu yanlışları yapan toplumları nasıl cezalandırdığını, birlikte hatırlayalım. Hatırlayalım ki, aynı yanlışı bizlerde yapmayalım, eğer yapıyorsak da farkında olalım ve vazgeçelim.
MAİDE 13-Sonra bu sözleşmelerini bozmaları yüzünden, Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik. Onlar, kelimeleri yerlerinden oynatarak değiştirirler, uyarıldıkları gerçeklerden paylarını almayı unuttular. İçlerinden pek azı dışında, onlardan sürekli bir hainlik görürsün, yine de sen, onları affet ve aldırma! Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.
14-Ve: 'Biz Hıristiyanlarız' diyenlerden kesin söz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapa geldikleri şeyi onlara haber verecektir.
Allah o kadar güzel örnekler veriyor ki Kur’an da, anlayana anlamak isteyene elbette. Bu iki ayet bizlere, günümüzde yaptığımız yanlışları, yüzümüze bir tokat gibi vuruyor, ama anlayan nerede?
Allah Yahudilerin, yaptığı çok büyük yanlışa dikkat çekerek, bizim gönderdiğimiz kitabı zamanla devre dışı bırakarak, büyük çoğunluğu gönderdiğimiz kitapta hüküm verdiklerimizin anlamlarını değiştirip, kendi hurafe inançlarının peşi sıra gittiklerini söylüyor. Maide 13. ayetinde elçisine seslenerek, bunları yapanları da sen yinede affet ve onlara aldırma tebliğine devam et diyor Yaradan.
Maide 14. ayette de, Hıristiyanların yaptığı yanlışlara örnek vererek, onlardan da söz aldığımız halde, onlarda zamanla gönderdiğimiz rehberin dışına çıktılar ve kitabı unuttular diyor.
Şimdi gelelim bu sözlerinde durmayıp, Allah ın rehberinin dışına çıkanlara, onu yeterli görmeyip atalarının rivayetlerinin ardı sıra gidenlere, Allah dışında Veliler edinenlere karşı, Allah ın verdiği cezalara bakalım. Çünkü burası çok önemli. Bakın Allah Rabbin rehberinin dışına çıkanlara, nasıl cezalar vermiş.
— Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik.
— Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık.
Yüce Rabbim bizleri affet. Çünkü biz senin verdiğin bu ve buna benzer birçok örnekten hiç ders almadığımız gibi, aynı hataları bugünde bizlerin çoğunluğu ne yazık ki yapıyor. Hatırlarsanız yukarıda ki ayette, içlerinden pek azı dışında bu hatayı yaptıklarını Allah söylüyordu. Evet, bugün bizlerinde pek azımız dışında, aynı hatalar yapılmaktadır.
Geçmiş toplumlarda, bu hataları yapanlara Rabbin verdiği cezalar, elbette bugünde aynı hataları bizler yaptığımız için, bizlerin üzerine de olması kaçınılmazdır. Yani Allah ın rehberinin dışına çıkıp, onu anlaşılması zor ilan edip, beşerin kitapları, rivayetleri peşi sıra gittiğimizde, Kur’an da hükmü olmadığı halde, bunlarda Allah katındandır diyenlere inandığımızda, Allah ın laneti elbette üzerimize olacaktır. Kalpler kaskatı, toplumlar birbirine düşman kesilmiş, kendi din kardeşini bile öldürmekten çekinmeyen, birbirine kin ve nefret duyan toplumlar olmamız kaçınılmazdır.
İslam toplumlarının bugünkü halini düşündüğümüzde, Allah ın kitabına yaptığımız saygısızlığın, Kur’an ı devre dışı bırakmanın cezasını çektiğimizi, Allah ın bizleri nasıl cezalandırdığını görebilirsiniz.
Çünkü bizler, tıpkı bizden önceki ehli kitap gibi, Allah ın rehberinden saptık. Sözlerini değiştirdik, anlamlarını kaydırdık. Onu sen alayamazsın diyerek, Kur’an ı anlayarak okumalarını, üzerinde düşünmelerini engelledik. Yani Allah ve Kur’an ın arasına, emin olamayacağımız kişileri soktuk. Kur’an ın önüne perde çektik. Böylece akıl ve Kur’an devre dışı kaldı, beşerin kitapları dinde yerini aldı, topluma hükmetti.
Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya çalışalım.
MAİDE 15-Ey kitap verilenler, şimdi size, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere açıklayan birçoğunu da geçiveren Peygamberimiz geldi. İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi.
Hâlbuki Allah, elçisi kanalıyla Yahudi ve Hıristiyanlara yaptıkları yanlışları hatırlatarak, sizlere daha önce gönderdiğim kitaplardan gizlediklerinizi, unuttuklarınızı, uygulamadıklarınızı hatırlatan, açıklayan hatta bazı hükümleri de sizler için kaldıran Allah ın ayetlerini tebliğ eden, peygamberimizin getirdiği KUR’AN IN geldiğini anlatıyor o günkü topluma. Ayetin son cümlesi üzerinde lütfen dikkatle düşünelim.
İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi.
Yahudi ve Hıristiyanların yaptığı hatalar yüzünden, Allah ın onları nasıl cezalandırdığını, yukarıdaki ayetlerde apaçık gördük. Elbette bizler tüm bu ayetlerden hiç ders almadığımız içinde, aynı hataları daha da ileri götürerek yaptık ve yapıyoruz.
Allah peygamberimiz yoluyla, o günkü tüm Ehlikitaba seslenerek, sizlere bir nur ve parlak bir kitap, rehber indirdim dediği halde, bizler bu nura karşı öyle saygısızlıklar yaptık ve yapıyoruz ki, Allah ın lanetinden bu gidişle kurtulmamız pek mümkün olmayacak görünüyor.
Bizden önceki ehli kitabın yaptığı hataları, bizlerde yapıyoruz. Onların hatalarını düzeltmeleri için Kur’an ı gönderdiğini söyleyen Rabbin sözlerini hiç anlamadık, anlamakta istemediğimiz görülüyor. Elbette bunu yaptığımız için de aynı kaderi paylaşıyor ve Rabbin lanetini kazanıyoruz.
Bizler Allah ın gönderdiği nuruna, aşağıdaki saygısızlığı yaptığımız sürece, İslam toplumu içinde bir birine karşı, kin ve düşmanlık asla bitmeyecektir.
- Kur’an her konuda açıklama yapmaz, özet bilgiler verir.
- Kur’an ı herkes anlayamaz, âlim ve veli insanlar anlar.
- Kur’an her dile çevrilemez.
- İslam ı doğru anlamak istiyorsanız, fıkıh kitaplarından öğrenebilirsiniz.
- Velisi olmayan İslam ı doğru anlayamaz ve cennete gidemez.
İşte bu düşünce ve fikre bizlerde inandığımızda, bizden önceki Ehlikitabın yanılgısına düşmüş oluruz. Onlarda Rabbin rehberine, nuruna aynı yakıştırmaları, saygısızlıkları yaptığı içindir ki, yoldan çıkarak Allah tarafından cezalandırıldılar.
Elbette bizlerde Allah tarafından cezalandırılıyoruz, ama farkında bile değiliz. Bizden önceki Ehlikitabın yanlışlarını, bizlerde yaptığımızı kendimize ne yazık ki itiraf edemiyoruz.
Allah geçmiş kavimlerin çoğunluğunun, Allah ın gösterdiği yoldan saptığını söylerken, içlerinden çok azının, doğru yolda çaba harcadıklarından bahsediyor. Hatta Enam suresi 116. ayetinde bizleri uyararak bakın ne söylüyor.
(Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.)
Bizler sanıya, rivayetlere değil, Allah ın nuruna, güneşine, rehberine uymalıyız, sarılmalıyız ki, kurtuluşa erebilelim. Böylece Rabbin gerçekten iman eden, O azınlık olan Halis kullarından olabilelim.
Azınlık olmak zordur. İtilirsin, kakılırsın, dışlanırsın belki bu âlemde. Ama sabredersen, Rabbin gerçeklerini anlamak adına çaba harcarsan, mutlaka ebedi mutluluğa kavuşursun.
Dilerim Rabbin doğru yolundan giden mutlu, gelecekten umutlu azınlık kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Allah Kur’an ı sizlere rehber, yol gösterici olsun diye gönderdim diyor da, onu anlayarak okuyup, üzerinde düşünen kullarının, gönül gözlerini açacağı müjdesini veriyorsa, bizlere düşen Rabbin rehberini bilerek, anlayarak, düşünerek okumak olmalıdır.
Allah Kur’an ın yarısından fazlasında verdiği, kıssadan hisseler ve örneklerle, bizlere nasıl yaşamamız gerektiğini, geçmiş toplumların yaptığı hataları örnekler göstererek anlatmıştır. Bunu yapmasının nedeni, aynı hataya bizlerinde düşmemesi içindir. Geçmiş kavimlerin yaptığı yanlışların sonunda, Allah ın bu toplumlara verdiği cezalardan da örnekler vererek, ibret almamızı sağlamıştır.
Bizler Kur’an ın verdiği örnekleri, ne yazık ki hikâye dinler gibi dinleyip, o günkü yanlış olayların, bizlere hitap ettiğinin de, farkında değiliz. Daha açıkçası bizler günümüzde, Allah ın ayetlerinde verdiği örnekler, kıssalar sanki o devrin toplumuna has indirilmiş gibi, verilen örneklerden hiç üzerimize alınmıyoruz bile.
Hatta bazen bizler, Allah ın o devrin toplumuna, atalarının sanı ve rivayetlere dayalı itikatlarından vazgeçmeyenlere, Araf suresi 185. Ankebut 51. ayetinde seslendiği aşağıdaki uyarıları, bugün görmezden gelenler, üzerine alınmayanlar, acaba Kur’an dan ne derece istifade ediyor olabilir?
— Peki, bu Kuran'dan sonra hangi söze iman ediyorlar.
— Karşılarında okunup duran bir kitabı, sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?
Gerçektende bizler, Kur’an dan gereği gibi istifade edemiyoruz. Çünkü onu anlamak için çaba göstermiyoruz. Anlamını bilmeden okumanın yarışlarını yaptığımız gibi, anlamadan okuyanların kulaklarına ve nefislerine hoş gelmesi adına, onu makamla okuyoruz. Hâlbuki Allah bizlere, Kur’an ı nasıl okumamız gerektiği konusunda, birçok öğütler vermiştir.
Kur’an dan istifade edebilmek için, önce anlayarak ve üzerinde düşünerek okumamız gerektiği anlatılır. Kur’an ne bir şiirdir nede masal kitabıdır. Kur’an bir öğüt, yol gösterici ve ilim rehberidir. Onu yavaş yavaş, düşünerek okumamız öğütlenir Kur’an da. Onun içinde bölüm bölüm, zamana yayılarak indirilmiştir.
Sizlere bu yazımda, Allah ın bizlere ibret olsun diye örnekler vererek, Yahudi ve Hıristiyan toplumlarının yaptığı yanlışları anlatan, ayetleri hatırlatmak istiyorum.
Geçmiş kavimler, Allah ın elçilerine ve gönderdiği kitaplarına, o devirde uyacaklarını, onun dışına sapmayacaklarını Allah a vaat etmiş, sözler vermişlerdi. Fakat daha sonra bu toplumlar sözlerinde durmayıp, Allah ın apaçık söylediklerinin tersine nasıl hareket ettiklerini, gönderdiği rehber kitaplardan nasıl saptığını, Kur’an da örnek vermesi ve bu yanlışları yapan toplumları nasıl cezalandırdığını, birlikte hatırlayalım. Hatırlayalım ki, aynı yanlışı bizlerde yapmayalım, eğer yapıyorsak da farkında olalım ve vazgeçelim.
MAİDE 13-Sonra bu sözleşmelerini bozmaları yüzünden, Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik. Onlar, kelimeleri yerlerinden oynatarak değiştirirler, uyarıldıkları gerçeklerden paylarını almayı unuttular. İçlerinden pek azı dışında, onlardan sürekli bir hainlik görürsün, yine de sen, onları affet ve aldırma! Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.
14-Ve: 'Biz Hıristiyanlarız' diyenlerden kesin söz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapa geldikleri şeyi onlara haber verecektir.
Allah o kadar güzel örnekler veriyor ki Kur’an da, anlayana anlamak isteyene elbette. Bu iki ayet bizlere, günümüzde yaptığımız yanlışları, yüzümüze bir tokat gibi vuruyor, ama anlayan nerede?
Allah Yahudilerin, yaptığı çok büyük yanlışa dikkat çekerek, bizim gönderdiğimiz kitabı zamanla devre dışı bırakarak, büyük çoğunluğu gönderdiğimiz kitapta hüküm verdiklerimizin anlamlarını değiştirip, kendi hurafe inançlarının peşi sıra gittiklerini söylüyor. Maide 13. ayetinde elçisine seslenerek, bunları yapanları da sen yinede affet ve onlara aldırma tebliğine devam et diyor Yaradan.
Maide 14. ayette de, Hıristiyanların yaptığı yanlışlara örnek vererek, onlardan da söz aldığımız halde, onlarda zamanla gönderdiğimiz rehberin dışına çıktılar ve kitabı unuttular diyor.
Şimdi gelelim bu sözlerinde durmayıp, Allah ın rehberinin dışına çıkanlara, onu yeterli görmeyip atalarının rivayetlerinin ardı sıra gidenlere, Allah dışında Veliler edinenlere karşı, Allah ın verdiği cezalara bakalım. Çünkü burası çok önemli. Bakın Allah Rabbin rehberinin dışına çıkanlara, nasıl cezalar vermiş.
— Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik.
— Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık.
Yüce Rabbim bizleri affet. Çünkü biz senin verdiğin bu ve buna benzer birçok örnekten hiç ders almadığımız gibi, aynı hataları bugünde bizlerin çoğunluğu ne yazık ki yapıyor. Hatırlarsanız yukarıda ki ayette, içlerinden pek azı dışında bu hatayı yaptıklarını Allah söylüyordu. Evet, bugün bizlerinde pek azımız dışında, aynı hatalar yapılmaktadır.
Geçmiş toplumlarda, bu hataları yapanlara Rabbin verdiği cezalar, elbette bugünde aynı hataları bizler yaptığımız için, bizlerin üzerine de olması kaçınılmazdır. Yani Allah ın rehberinin dışına çıkıp, onu anlaşılması zor ilan edip, beşerin kitapları, rivayetleri peşi sıra gittiğimizde, Kur’an da hükmü olmadığı halde, bunlarda Allah katındandır diyenlere inandığımızda, Allah ın laneti elbette üzerimize olacaktır. Kalpler kaskatı, toplumlar birbirine düşman kesilmiş, kendi din kardeşini bile öldürmekten çekinmeyen, birbirine kin ve nefret duyan toplumlar olmamız kaçınılmazdır.
İslam toplumlarının bugünkü halini düşündüğümüzde, Allah ın kitabına yaptığımız saygısızlığın, Kur’an ı devre dışı bırakmanın cezasını çektiğimizi, Allah ın bizleri nasıl cezalandırdığını görebilirsiniz.
Çünkü bizler, tıpkı bizden önceki ehli kitap gibi, Allah ın rehberinden saptık. Sözlerini değiştirdik, anlamlarını kaydırdık. Onu sen alayamazsın diyerek, Kur’an ı anlayarak okumalarını, üzerinde düşünmelerini engelledik. Yani Allah ve Kur’an ın arasına, emin olamayacağımız kişileri soktuk. Kur’an ın önüne perde çektik. Böylece akıl ve Kur’an devre dışı kaldı, beşerin kitapları dinde yerini aldı, topluma hükmetti.
Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya çalışalım.
MAİDE 15-Ey kitap verilenler, şimdi size, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere açıklayan birçoğunu da geçiveren Peygamberimiz geldi. İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi.
Hâlbuki Allah, elçisi kanalıyla Yahudi ve Hıristiyanlara yaptıkları yanlışları hatırlatarak, sizlere daha önce gönderdiğim kitaplardan gizlediklerinizi, unuttuklarınızı, uygulamadıklarınızı hatırlatan, açıklayan hatta bazı hükümleri de sizler için kaldıran Allah ın ayetlerini tebliğ eden, peygamberimizin getirdiği KUR’AN IN geldiğini anlatıyor o günkü topluma. Ayetin son cümlesi üzerinde lütfen dikkatle düşünelim.
İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi.
Yahudi ve Hıristiyanların yaptığı hatalar yüzünden, Allah ın onları nasıl cezalandırdığını, yukarıdaki ayetlerde apaçık gördük. Elbette bizler tüm bu ayetlerden hiç ders almadığımız içinde, aynı hataları daha da ileri götürerek yaptık ve yapıyoruz.
Allah peygamberimiz yoluyla, o günkü tüm Ehlikitaba seslenerek, sizlere bir nur ve parlak bir kitap, rehber indirdim dediği halde, bizler bu nura karşı öyle saygısızlıklar yaptık ve yapıyoruz ki, Allah ın lanetinden bu gidişle kurtulmamız pek mümkün olmayacak görünüyor.
Bizden önceki ehli kitabın yaptığı hataları, bizlerde yapıyoruz. Onların hatalarını düzeltmeleri için Kur’an ı gönderdiğini söyleyen Rabbin sözlerini hiç anlamadık, anlamakta istemediğimiz görülüyor. Elbette bunu yaptığımız için de aynı kaderi paylaşıyor ve Rabbin lanetini kazanıyoruz.
Bizler Allah ın gönderdiği nuruna, aşağıdaki saygısızlığı yaptığımız sürece, İslam toplumu içinde bir birine karşı, kin ve düşmanlık asla bitmeyecektir.
- Kur’an her konuda açıklama yapmaz, özet bilgiler verir.
- Kur’an ı herkes anlayamaz, âlim ve veli insanlar anlar.
- Kur’an her dile çevrilemez.
- İslam ı doğru anlamak istiyorsanız, fıkıh kitaplarından öğrenebilirsiniz.
- Velisi olmayan İslam ı doğru anlayamaz ve cennete gidemez.
İşte bu düşünce ve fikre bizlerde inandığımızda, bizden önceki Ehlikitabın yanılgısına düşmüş oluruz. Onlarda Rabbin rehberine, nuruna aynı yakıştırmaları, saygısızlıkları yaptığı içindir ki, yoldan çıkarak Allah tarafından cezalandırıldılar.
Elbette bizlerde Allah tarafından cezalandırılıyoruz, ama farkında bile değiliz. Bizden önceki Ehlikitabın yanlışlarını, bizlerde yaptığımızı kendimize ne yazık ki itiraf edemiyoruz.
Allah geçmiş kavimlerin çoğunluğunun, Allah ın gösterdiği yoldan saptığını söylerken, içlerinden çok azının, doğru yolda çaba harcadıklarından bahsediyor. Hatta Enam suresi 116. ayetinde bizleri uyararak bakın ne söylüyor.
(Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.)
Bizler sanıya, rivayetlere değil, Allah ın nuruna, güneşine, rehberine uymalıyız, sarılmalıyız ki, kurtuluşa erebilelim. Böylece Rabbin gerçekten iman eden, O azınlık olan Halis kullarından olabilelim.
Azınlık olmak zordur. İtilirsin, kakılırsın, dışlanırsın belki bu âlemde. Ama sabredersen, Rabbin gerçeklerini anlamak adına çaba harcarsan, mutlaka ebedi mutluluğa kavuşursun.
Dilerim Rabbin doğru yolundan giden mutlu, gelecekten umutlu azınlık kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK