Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Magazinleşen Entelektüel Hayatımız

hiS

Düşler Prensesi
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    22 Ağu 2008
  • Mesajlar
    61
  • MFC Puanı
    2
Eski Babıâli gazeteciliğinde, istihbarat şefleri, istihbarat defterine, muhabirlerden, onların günlük ödevlerini yazarken, daha önce bir sonuca bağlanmamış konuları da takip etmelerini isterlerdi. O yılların Babıâli jargonunda buna ‘fikr-i takip’ denirdi…

Şimdi medyamız, buna yazılı basın da dahil, belki de televizyon gazeteciliğinin hakimiyeti dolayısıyla, gündelik haberleri vermekle yetiniyor, sonuçlanmamış olayları, deyiş yerindeyse, ‘unutuveriyorlar’!

Bunun, Türkiye’nin entelektüel gündemini oluşturan haberler konusunda tipik bir ‘fikr-i takip’sizlik gösterdiğini söylemek mümkün. Bundan 60 yıl öncesine ve belki daha eskiye gidildiğinde, gazetelerin, özellikle ‘fikir gazeteciliği’ni gözardı etmediklerinin yakın tanığıyım. Gazeteler, 2. sayfalarını, bugünkü gibi dizi oyuncularının, mankenlerin ve futbolcuların magazin haberlerine değil, Türk entelijensiyasının önde gelen isimlerinin makalelerine ayırırlardı. 2. sayfalarda, şimdi hatırlayabildiğim kadarıyla, Tanpınar’ın, Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun, Suut Kemal Yetkin’in, Sabahattin Eyuboğlu’nun, Adnan Benk’in ve daha birçok önemli fikir adamının yazıları yayımlanmıştır... Dahası, 2. sayfalar, romanların tefrika edildiği sayfalardı. Orhan Kemal’in ‘Hanımın Çiftliği’ romanını 1950’li yılların ortalarında ‘Dünya’ gazetesinde tefrika edilirken okumuştum.

Edebiyat ve düşünce, köşe yazarları aracılığı ile de hayatımıza giriyordu: Falih Rıfkı Atay, Peyami Safa, Aziz Nesin, Oktay Akbal, Melih Cevdet Anday, Mehmet Kemal ve daha birçok entelektüel, köşe yazılarıyla, okuru belirli bir düzeyde, zihin hayatımızın meseleleri ile karşı karşıya getirmiştir. O yazılar olsun, makaleler olsun, tefrika romanlar olsun, çok okunmasalar da, onların bir gazetede ‘görülmesi’ bile, okurda, kültürel meselelerin ‘önemi’ konusunda bir bilincin değil, ama en azından bir hassasiyetin doğmasına sebep olabiliyordu.

Şimdi bırakın, makale düzeyinde fikir gazeteciliğini, zihin hayatımızı ilgilendiren haberler konusunda da bir kayıtsızlık, bir gözardı etmişlik ya da unutkanlık var… Mesela, Osmanlıca meselesi ne oldu? Bu konu enine boyuna tartışıldı mı? Gazeteler, artık genellikle her şeyi cıvık bir magazine endekslemiş görünüyor. Entelektüel konuların bile magazinleştirildiği bir medya! Her entelektüel konunun bağlamı, magazin! Mesela, ünlü bir ressamın sergisi hakkında ne düşündüğü Hülya Avşar’a, Osmanlıca konusunda ne düşündüğü Tuğçe Kazaz’a soruluyor. Giderek mesela Enver Paşa ve Sarıkamış harekatı konusunda ne düşündüğü, Galatasaray’lı Felipe Melo’ya ya da Bursaspor’lu Cedric Bakambu’ya sorulursa, şaşmamak gerek!

Diyeceksiniz ki, Türkiye’de ‘fikir’ yok ki, ‘hayatı’ olsun!

Siz de haklısınız!

Hilmi Yavuz..
 
Üst Alt