Türk kağanlarının dokuz tuğu bulunurdu. Radloffun saptadığı Manas Destanında, Manasın gömülüşü anlatılırken, ölüsünün dokuz gün bekletildiği, işlemeli giyimlerinin dokuz parçaya bölünüp halka üleştirildiği anlatılır. Osmanlı Türklerinde de görülen, verilen armağan dokuz sayısı ile ölçülmesi geleneği çok eskilere dayanır. Buna benzer olarak, Marco Polo Cengizli Kağanlığında büyük hana verilen armağanların dokuz kat olarak sunulması gerektiğini söyler. Dede Korkut Kitabında geçen dokuzlama çargap da armağanların en büyüğüdür. Yine Dede Korkut Kitabında, Deli Dumrul doğduğunda babası dokuz buğra öldürür; ana oğlunu dokuz ay dar karnında taşımıştır; Oğuz beğlerinin toylarında onlara dokuz karagözlü kafir kızları sağarak (bardak, kadeh) sürerler, badyalar dokuz yerde kurulur, Oğuz alpı övünürken düşmanın dokuzunu bir yerine saydıracağını söyler, dört tür kadın içinde en kötüsü sabahleyin daha elini yıkamadan dokuz bulamaç yer.