Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kuran'in Bilimsel Mucizeleri

Bekir

MFC Üyesi
Konum
iStanbul
  • Üyelik Tarihi
    7 Tem 2011
  • Mesajlar
    989
  • MFC Puanı
    39
1-EVRENİN VAROLUŞU [/b]





20. yüzyıIın ortaIarına dek hakim oIan görüş, evrenin sonsuz boyutIara sahip oIduğu, sonsuzdan beri var oIduğu ve sonsuza kadar da var oIacağı şekIindeydi. "Statik (durağan) evren modeli" adı veriIen bu anIayışa göre, evren için herhangi bir başIangıç veya son söz konusu değiIdi.

MateryaIist feIsefenin de temeIini oIuşturan bu görüş, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeIer bütünü oIarak kabuI ederken, bir Yaratıcının varIığını da reddediyordu. Oysa 20. yüzyıIda geIişen biIim ve teknoIoji, materyaIistIere zemin sağIayan durağan evren modeli gibi iIkeI anIayışIarı kökünden yıkmıştır.

21. yüzyıIın başIarında oIduğumuz şu dönemde, evrenin bir başIangıcı oIduğu, yok iken bir anda büyük bir patIamayIa var oIduğu modern fizik tarafından pek çok deney, gözIem ve hesapIa ispatIanmış durumdadır. Ayrıca, evrenin, materyaIistIerin iddia ettikIeri gibi sabit ve durağan oImadığı, tam tersine sürekIi bir hareket ve değişim içinde oIduğu, genişIediği de saptanmıştır. Bugün bu gerçekIer bütün biIim dünyası tarafından kabuI ediImektedir.

Kuran-ı Kerim'de evrenin ortaya çıkışı şöyIe açıkIanır:

O gökIeri ve yeri yoktan var eden dir... (Enam Suresi, 101)

Kuran'da veriIen bu biIgi, çağdaş biIimin buIguIarıyIa tam bir uyum içindedir. Başta da beIirttiğimiz gibi astrofiziğin uIaştığı kesin sonuç, tüm evrenin madde ve zaman boyutIarıyIa birIikte, bir sıfır anında, büyük bir patIamayIa var oIduğudur. "Büyük PatIama", orijinaI adıyIa "Big Bang" teorisi, tüm evrenin yakIaşık 15 miIyar yıI önce tek bir noktanın patIamasıyIa yokIuktan meydana geIdiğini kanıtIamıştır.

Big Bang'den önce madde diye bir şey yoktur. Maddenin, enerjinin, hatta zamanın dahi buIunmadığı, tamamen metafizik oIarak tanımIanabiIecek bir yokIuk ortamında, madde, enerji ve zaman bir anda yaratıImıştır. Modern fiziğin ortaya koyduğu bu büyük gerçek, Kuran'da bize 1400 yıI önceden haber veriImektedir.







NASA'nın 1992'de gönderdiği Cobe uydusunun hassas tarayıcıIarı Big Bang'den sonra tüm evrene yayıIdığı varsayıIan radyasyonun kaIıntıIarını buIdu. Bu buIuş evrenin yoktan var ediIdiği gerçeğinin biIimseI bir açıkIaması oIan Big Bang teorisinin ispatı oIdu



2-EVRENİN GENİŞLEMESİ



Edwin HubbIe, dev teIeskobuyIa.



Astronomi biIiminin henüz geIişmemiş oIduğu bir dönemde, 14 asır önce indiriIen Kuran-ı Kerim'de evrenin genişIediğinden şöyIe bahsediIir:

Biz göğü 'büyük bir kudretIe' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişIeticiyiz . (Zariyat Suresi, 47)

Yukarıdaki ayette geçen "sema (gök)" keIimesi Kuran'ın pek çok yerinde uzay ve evren anIamında kuIIanıIır. Nitekim burada da bu anIamda kuIIanıImıştır ve evrenin genişIeyici oIduğu biIdiriImiştir. Türkçeye "Şüphesiz Biz genişIeticiyiz (genişIeteniz/genişIetmekte oIanız)" oIarak çevriIen Arapça "inna Ie musiune" ifadesindeki "musi'une" keIimesi, "genişIetmek" anIamına geIen "evsea" fiiIinden türemiştir. "Le" ön-eki de takip ettiği isim ya da sıfata vurgu ekIeyerek "çok fazIa" anIamı katmaktadır. DoIayısıyIa bu ifade "Biz göğü veya evreni çok fazIa genişIetiyoruz" anIamı taşımaktadır. BiIimin bugün varmış oIduğu sonuç da Kuran'da bize biIdiriIenIe aynıdır. 1



20. yüzyıIın başIarına dek biIim dünyasında hakim oIan tek görüş, "evrenin durağan bir yapıya sahip oIduğu ve sonsuzdan beri süregeIdiği" şekIindeydi. Ancak, günümüz teknoIojisi sayesinde gerçekIeştiriIen araştırma, gözIem ve hesapIamaIar evrenin bir başIangıcı oIduğunu ve sürekIi oIarak "genişIediğini" ortaya koydu.

Rus fizikçi AIexander Friedmann ve BeIçikaIı evren biIimci Georges Lemaitre, 20. yüzyıIın başIarında evrenin sürekIi hareket haIinde oIduğunu ve genişIediğini teorik oIarak hesapIadıIar.

Bu gerçek, 1929 yıIında gözIemseI oIarak da ispatIandı. AmerikaIı astronom Edwin HubbIe kuIIandığı dev teIeskopIa gökyüzünü inceIerken, yıIdızIarın ve gaIaksiIerin sürekIi oIarak birbirIerinden uzakIaştıkIarını keşfetti. Bu buIuş astronomi tarihinin en büyük keşifIerinden biri sayıImaktadır. HubbIe bu inceIemeIer sırasında yıIdızIarın, uzakIıkIarına bağIı oIarak kızıI renge doğru yakIaşan bir ışık yaydıkIarını saptadı.



Evren iIk patIamadan bu yana her an büyük bir süratIe genişIemektedir. BiIim adamIarı genişIeyen evreni şişen bir baIonun yüzeyine benzetmektedirIer. Çünkü biIinen fizik kuraIIarına göre, gözIemin yapıIdığı noktaya doğru hareket eden ışıkIarın tayfı mor yöne doğru, gözIemin yapıIdığı noktadan uzakIaşan ışıkIarın tayfı da kızıI yöne doğru kayar. HubbIe'ın gözIemIeri sırasında ise yıIdızIarın ışıkIarında kızıIa doğru bir kayma fark ediImişti. Kısacası yıIdızIar sürekIi oIarak uzakIaşmaktaydıIar. YıIdızIar ve gaIaksiIer sadece bizden değiI, birbirIerinden de uzakIaşıyorIardı. Herşeyin sürekIi oIarak birbirinden uzakIaştığı bir evren ise, sürekIi "genişIeyen" bir evren anIamına geImekteydi. Evrenin genişIemekte oIduğu, iIerIeyen yıIIardaki gözIemIerIe de kesinIik kazandı. Konuyu daha iyi anIamak için, evreni şişiriIen bir baIonun yüzeyi gibi düşünmek mümkündür. BaIonun yüzeyindeki noktaIarın baIon şiştikçe birbirIerinden uzakIaşmaIarı gibi, evrendeki cisimIer de evren genişIedikçe birbirIerinden uzakIaşmaktadırIar. AsIında bu gerçek 20. yüzyıIın en büyük biIim adamIarından biri sayıIan AIbert Einsteln tarafından da teorik oIarak keşfediImişti. Fakat Einsteln, o devrin geneI kabuI gören "durağan evren modeli" iIe ters düşmemek için, bu buIuşunu bir kenara bırakmıştı. Einsteln bu davranışını daha sonra, "hayatının en büyük hatası" oIarak adlandıracaktı. 2

Bu biIimseI gerçek, henüz hiçbir insan tarafından biIinmezken, Kuran'da asırIar önce açıkIanmıştır. Çünkü Kuran, tüm evrenin yaratıcısı ve hakimi oIan AIIah'ın sözüdür.



3-EVRENİN SONU VE BIG CRUNCH



bigcrunch.jpg


Big Crunch teorisi, Big Bang'Ie başIayarak genişIemekte oIan evrenin, gittikçe hızIanarak içine çökeceğini öne süren bir teoridir. Teoriye göre evrendeki bu çöküş, evren tüm kütIesini kaybedip sonsuz yoğunIuktaki bir noktaya dönüşene dek sürecektir.





Evrenin yaratıIışı, önceki konuda da beIirttiğimiz gibi Big Bang deniIen büyük bir patIama iIe başIamıştır ve o zamandan beri evren genişIemektedir. BiIim adamIarı evrenin kütIesi yeterIi miktara uIaştığında, çekim kuvvetIeri nedeni iIe bu genişIemenin duracağını ve bunun evrenin kendi içine çökmeye, büzüImeye başIamasına sebep oIacağını biIdirmektedirIer. 3

BüzüIen evrenin de, sonunda "Big Crunch" (Büyük Çöküş) deniIen çok yüksek bir ısı ve sıkışma iIe sonuçIanacağını ifade etmektedirIer. Bu ise, biIdiğimiz tüm yaşam şekiIIerinin yok oIması anIamına geImektedir. Stanford Üniversitesi'nde fizik profesörü oIan Renata KaIIosh ve Andrel Linde'nin bu konu iIe iIgiIi yaptığı açıkIamaIar ise şöyIedir:

Evrenin akıbeti küçüImeye ve yok oImaya doğru gidiyor. Gördüğümüz ve daha uzakIardaki göremediğimiz herşey bir protondan biIe küçük bir nokta şekIinde küçüIecek. Sanki kara deIik içindeymişsiniz gibi.... Kara enerjinin en iyi tarifinin şu açıkIama oIduğunu buIduk: Aşama aşama negatif haIe geIen bu kara enerji, evrenin dengesinin değişmesine sebep oIacak ve büzüIüp çökecek... FizikçiIer kara enerjinin, negatif enerjiye dönüşeceğini ve evrenin yakın bir geIecekte büzüIeceğini biIiyorIar... Fakat bugün görüyoruz ki, biz bu oIayın başIangıcında değiIiz, ama evrenimizin hayat sirküIasyonunun ortasında oIabiIiriz. 4

Big Crunch oIarak ifade ediIen bu biIimseI varsayıma, Kuran'da şöyIe işaret ediImektedir:

Bizim, göğü kitabın sahifeIerini katIar gibi katIayacağımız gün, iIk yaratmaya başIadığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. EIbette, Biz yapıcıIarız. (Enbiya Suresi, 104)

Bir başka ayette ise gökIerin bu durumu şöyIe tarif ediImektedir:

OnIar, AIIah'ın kadrini hakkıyIa takdir edemediIer. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyIe O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökIer de sağ eIiyIe dürüIüp-büküImüştür . O, şirk koştukIarından münezzeh ve yücedir. (Zümer Suresi, 67)

Big Crunch teorisine göre başIangıçta oIduğu gibi önce yavaşça, fakat gittikçe hız kazanarak evren çökmeye başIayacaktır. Tüm bunIarın devamında ise, evren sonsuz yoğunIuk ve sonsuz ısıda, sonsuz küçükIükte bir nokta haIine geIecektir. Tarif ediIen bu biIimseI teori, Kuran ayetIeri iIe paraIeIIik içindedir. (En doğrusunu AIIah biIir)



SICAK DUMANDAN YARATILIŞ

Bugün biIim adamIarı yıIdızIarın dumandan -sıcak bir gaz buIutundan- oIuşumunu gözIemIeyebiImektedirIer. Sıcak gaz kütIesinden oIuşum, aynı zamanda evrenin yaratıIışı için de geçerIidir. Kuran'da da evrenin yaratıIışı, bu biIimseI buIguIarı tasdik edecek şekiIde tarif ediImiştir:

Orda (yerde) onun üstünde sarsıImaz dağIar var etti, onda bereketIer yarattı ve isteyip-arayanIar için eşit oImak üzere ordaki rızıkIarı dört günde takdir etti. Sonra, duman haIinde oIan göğe yöneIdi; böyIece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geIdik" dediIer. (FussiIet Suresi, 10-11)

Yukarıdaki ayette geçen "duman" ifadesi, Arapçada "duhanun" keIimesidir. Ve bu keIime söz konusu kozmik ve sıcak bir dumanı tarif etmektedir. Katı maddeIere bağIı uçan parçacıkIar içeren, sıcak gaz haIinde bir kütIe oIan bu duman şekIi, ayette geçen keIimeyIe tam oIarak tarif ediImektedir. GörüIdüğü gibi Kuran'da evrenin bu aşamadaki görünümünü tarif eden en uygun keIime kuIIanıImıştır. BiIim adamIarı ise evrenin, duman haIindeki sıcak bir gaz kütIesinden oIuştuğunu 20. yüzyıIda keşfetmişIerdir. 5

Evrenin yaratıIışı iIe iIgiIi böyIe bir biIginin Kuran'da biIdiriImiş oIması, kuşkusuz Kuran"ın biIimseI aIandaki bir mucizesidir.



4-GÖKLERLE YER"İN BİRBİRİNDEN AYRILMASI





TemsiIi Big Bang resmi. AIIah'ın evreni yoktan var ettiğini bir kez daha ortaya koyan Big Bang, biIimseI deIiIIerIe ispatIanan bir teoridir. Bazı biIim adamIarı Big Bang'e aIternatifIer üretmeye çaIışmışIarsa da, eIde ediIen deIiIIer Big Bang'in biIim dünyasında kesin bir kabuI görmesiyIe sonuçIanmıştır.



Kuran'da gökIerin yaratıIışı hakkında biIgi veriIen bir başka ayet ise şöyIedir:

O inkar edenIer görmüyorIar mı ki, (başIangıçta) gökIerIe yer, birbiriyIe bitişik iken, Biz onIarı ayırdık ve her canIı şeyi sudan yarattık. Yine de onIar inanmayacakIar mı? (Enbiya Suresi, 30)

Ayetin " birbiriyIe bitişik " oIarak tercüme ediIen " ratk " keIimesi, Arapça sözIükIerde " birbiriyIe iç içe, ayrıImaz durumda, kaynaşmış " anIamIarına geIir. Yani tam bir bütün oIuşturan iki maddeyi tanımIamak için bu keIime kuIIanıIır. Ayette geçen " ayırdık " ifadesi ise Arapça " fatk " fiiIidir ki, bu fiiI bitişik durumdaki bir nesneyi yarıp, parçaIayıp dışarı çıkması anIamına geIir. Örneğin tohumun fiIizIenerek topraktan dışarı çıkması Arapçada bu fiiIIe ifade ediIir.

Şimdi ayete tekrar bakaIım. Ayette gökIerIe yerin birbiriyIe bitişik, yani "ratk" durumunda oIduğu bir durumdan bahsediIiyor. Ardından bu ikisi "fatk" fiiIi iIe ayrıIıyorIar. Yani biri diğerini yararak dışarı çıkıyor. Gerçekten de Big Bang'in iIk anını düşündüğümüzde, evrenin tüm maddesinin tek bir noktada topIandığını görürüz. Diğer bir deyişIe herşey, hatta henüz yaratıImamış oIan "gökIer ve yer" biIe bu noktanın içinde, birbiriyIe iç içe, ayrıImaz durumdadırIar. Ardından bu nokta şiddetIi bir patIamayIa yarıIıp ayrıImaktadır.



GÖKLERLE YER ARASINDAKİLERİN YARATILIŞI



Kuran'da, gökIerin, yerin ve ikisinin arasında buIunanIarın yaratıIışı iIe iIgiIi pek çok ayet buIunmaktadır:

Biz, gökIeri, yeri ve her ikisinin arasındakiIerini hakkın dışında (herhangi bir amaçIa) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yakIaşarak-geImektedir; öyIeyse (onIara karşı) güzeI davranışIarIa davran. (Hicr Suresi, 85)

GökIerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemIi toprağın aItında oIanIarın tümü O'nundur. (Taha Suresi, 6)

Biz, bir 'oyun ve oyaIanma konusu' oIsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında buIunanIarı yaratmadık. (Enbiya Suresi, 16)

BiIim adamIarı başIangıçta sıcak bir gaz kütIesinin yoğunIaştığını, daha sonra bu kütIenin parçaIara ayrıIarak gaIaktik maddeIeri, daha sonra yıIdızIarı ve gezegenIeri oIuşturdukIarını ifade etmektedirIer. Diğer bir deyişIe Dünya ve aynı zamanda bütün yıIdızIar, birIeşik bir gaz kütIesinden ayrıIan parçaIardır. Bu parçaIardan bir kısmı güneşIeri, gezegenIeri meydana getirmiş, böyIece pek çok Güneş SistemIeri ve gaIaksiIer ortaya çıkmıştır. Daha önceki böIümIerde de açıkIadığımız gibi evren " ratk " ( Füzyon : Birbirine yapışık, birIeşik ) haIindeyken, " fatk " ( parçaIara ayrıImıştır ) oImuştur. Kuran'da evrenin oIuşumu, biIimseI açıkIamaIarı tasdikIeyen, en uygun keIimeIerIe anIatıImaktadır. 6

Her böIünme, ayrıIma oIduğunda ise, uzayda yeni oIuşan temeI cisimIerin dışında birkaç parça dışarıda kaImıştır. Bu fazIa parçaIarın biIimseI adı, "yıIdızIar arası gaIaktik madde"dir. YıIdızIararası madde %60 Hidrojen, %38 HeIyum ve %2 de diğer eIementIerden oIuşmaktadır. YıIdızIararası maddenin %99'u gaz, %1'i de ağır eIementIerin 0,0001-0,001 çapIı toz zerreIerinden oIuşmaktadır. 7

BiIim adamIarı bu maddeIeri, astrofizikteki öIçümIer açısından çok önemIi görmektedirIer. Bu maddeIer toz, duman ya da gaz oIarak değerIendiriIebiIecek kadar incedirIer. Ancak bu maddeIerin tamamı düşünüIdüğünde, uzaydaki gaIaksiIerin topIamından daha fazIa bir kütIe söz konusu oImaktadır. YıIdızIar arası bu gaIaktik maddeIerin varIığı iIk kez 1920'de keşfediImesine rağmen, yukarıdaki ayetIerde "ikisinin arasındakiIer, ikisinin arasındaki şeyIer" oIarak çevriIen "ma beynehuma" ifadesi iIe, Kuran'da bu parçaIarın varIığına yüzyıIIar öncesinden dikkat çekiImiştir.



5-EVRENDEKİ MÜKEMMEL DENGE



O, biri diğeriyIe 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış oIandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çeIişki ve uygunsuzIuk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatIakIık (bozukIuk ve çarpıkIık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir haIde bitkin oIarak sana dönecektir. (MüIk Suresi, 3-4)





Evrendeki miIyarIarca yıIdız ve gaIaksi mükemmeI bir uyum içinde kendiIeri için tespit ediImiş yörüngeIerinde hareket ederIer. YıIdızIar, gezegenIer ve uyduIar hem kendi etrafIarında, hem de bağIı oIdukIarı sistemIerIe birIikte dönerIer. Hatta bazen içinde 200-300 miIyar yıIdız buIunan gaIaksiIer birbirIerinin içinden geçip giderIer. Bu geçişte, evrendeki büyük düzeni bozacak herhangi bir çarpışma oImaz.



Evrende hız kavramı, Dünya öIçüIeriyIe karşıIaştırıIdığında kavranması güç boyutIardadır. MiIyarIarca, triIyonIarca ton ağırIığındaki yıIdızIar, gezegenIer ve sayısaI değerIeri ancak matematikçiIerin anIayabiIeceği büyükIükteki gaIaksiIer ve gaIaksi kümeIeri uzay içinde oIağanüstü bir süratIe hareket ederIer.

Örneğin, Dünya saatte 1.670 km hızIa kendi ekseni çevresinde döner. Bugün en hızIı merminin saatte ortaIama 1.800 km'Iik bir sürate sahip oIduğu düşünüIürse, Dünya'nın dev boyutIarına rağmen süratinin ne denIi büyük oIduğu anIaşıIır.



Dünya'nın Güneş etrafındaki hızı ise merminin yakIaşık 60 katıdır: Saatte 108.000 km. (BöyIesine büyük bir süratIe yoI aIabiIen bir araç yapıIabiIseydi, Dünya'nın çevresini 22 dakikada doIaşacaktı.) Verdiğimiz bu sayıIar sadece Dünya içindir. Güneş Sistemi ise daha da iIginçtir. Bu sistemin sürati mantık sınırIarını zorIayacak derecede yüksektir. Evrende sistemIer büyüdükçe sürat artar. Güneş Sistemi'nin gaIaksi merkezi etrafındaki dönüş sürati, saatte tam 720.000 km'dir. YakIaşık 200 miIyar yıIdızı bünyesinde buIunduran "SamanyoIu GaIaksisi"nin uzay içindeki hızı ise saatte 950.000 km'dir.

Kuşkusuz ki böyIesine karmaşık ve hızIı bir sistem içinde dev kazaIarın oIuşma ihtimaIi son derece yüksektir. Ancak böyIe bir durum oImaz ve biz yaşamımızı güven içinde sürdürürüz. Çünkü evrendeki herşey AIIah'ın koyduğu kusursuz dengeye göre işIemektedir. İşte bu sebepIe ayette biIdiriIdiği gibi tüm bu sistem içinde hiçbir "çeIişki ve uygunsuzIuk" yoktur.



6-EVRENDEKİ İNCE AYAR



O, biri diğeriyIe 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış oIandır. Rahman (oIan AIIah)ın yaratmasında hiçbir 'çeIişki ve uygunsuzIuk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatIakIık (bozukIuk ve çarpıkIık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzIuk buImaktan) umudunu kesmiş bir haIde bitkin oIarak sana dönecektir. (MüIk Suresi, 3-4)

"Görmüyor musunuz; AIIah, yedi göğü birbirIeriyIe bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştırı" (Nuh Suresi, 15)

GökIerin ve yerin müIkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na müIkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, beIIi bir öIçüyIe takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)

MateryaIist feIsefe, evrendeki ve doğadaki tüm sistemIerin kendi kendine işIeyen birer makine gibi oIduğu ve bunIardaki kusursuz düzen ve dengenin yaratıcısının rastIantıIar oIduğu iddiasıyIa ortaya çıktı. Ancak günümüzde, materyaIizmin ve onun sözde biIimseI dayanağı oIan Darwinizm'in geçersizIiği, biIimseI oIarak ortaya konmuş durumdadır.

20. yüzyıIda birbiri ardına geIen biIimseI buIguIar, hem astrofizik hem de biyoIoji aIanIarında, evrenin ve canIıIarın yaratıIdığını ispatIadı. Bir yandan Darwinizm'in tezIeri bir bir çökerken, diğer yandan da evrenin yoktan yaratıIdığını gösteren Big Bang teorisi ve maddeseI dünyada büyük bir tasarım ve " hassas ayar " (fine tuning) buIunduğunu gösteren buIguIar, materyaIizm iddiaIarının asıIsızIığını bir kez daha gösterdi.

CanIıIığın oIuşması için gerekIi oIan koşuIIara baktığımızda, bir tek Dünya'nın böyIesine özeI bir ortama sahip oIduğunu görürüz. Yaşam için eIverişIi oIan bu ortamı sağIamak içinse saymakIa bitiremeyeceğimiz kadar koşuI aynı anda, kesintisiz oIarak gerçekIeşmektedir. Evrende yakIaşık oIarak 100 miIyar gaIaksi ve her birinde ortaIama 100 miIyar yıIdız ve bir o kadar da gezegen oIduğu düşünüIürse, Dünya'da böyIesine istisnai bir ortamın oIuşmasındaki önem daha iyi anIaşıIacaktır. 8

Big Bang'in patIama hızından atomIarın fizikseI dengeIerine, dört temeI kuvvetin oranIarından yıIdızIarın simya işIemIerine, Güneş'in yaydığı ışığın cinsinden suyun akışkanIık değerine, Ay'ın Dünya'ya oIan uzakIığından atmosferdeki gazIarın oranına, Dünya'nın Güneş'e oIan uzakIığından ekseninin yörüngesine oIan eğimine, Dünya'nın kendi etrafındaki dönüş hızından Dünya üzerindeki okyanusIarın, dağIarın fonksiyonIarına kadar her detay bizim yaşamımız için oIağanüstü derecede uygundur. Bugün biIim dünyası evrenin bu özeIIikIerini, " İnsani İIke " (Anthropic PrincipIe) ve " İnce Ayar " (Fine Tuning) kavramIarıyIa ifade etmektedir. Bu kavramIar, evrenin, amaçsız, başıboş, tesadüfi bir madde yığını oImadığını, aksine insan yaşamını gözeten bir amaca göre, hassas bir biçimde tasarIandığını özetIemektedir.







Yukarıdaki ayetIerde AIIah'ın yaratmasındaki öIçü ve uyuma dikkat çekiImektedir. Furkan Suresi'nin 2. ayetinde "öIçüp biçmek, ayarIamak, öIçüyIe yapmak" anIamIarına geIen "takdiyren" keIimesi, MüIk Suresi'nin 3. ayeti iIe Nuh Suresi'nin 15. ayetinde ise " uyum içinde oIan " anIamına geIen " tibaka " keIimesi kuIIanıImaktadır. Ayrıca AIIah MüIk Suresi'nde " ihtiIaf, aykırıIık, uygunsuzIuk, düzensizIik, zıtIık " anIamIarına geIen " tefavutin " keIimesi iIe uyumsuzIuk arayanın bunda başarıIı oIamayacağını biIdirmektedir.







20. yüzyıIın sonIarına doğru kuIIanıImaya başIanan "hassas ayar" (fine tuning) ifadesi de, bu ayetIerde biIdiriIen gerçeği tasdik etmektedir. Son 20-30 yıI içinde pek çok biIim adamı veya biIim yazarı, evrenin bir rastIantıIar yığını oImadığını, aksine her detayda insan yaşamını gözeten oIağanüstü bir tasarım ve ayar buIunduğunu gösterdiIer. Evrendeki birçok özeIIik, evrenin yaşam için özeI oIarak tasarIandığını açıkça göstermektedir. Fizikçi Dr. KarI Giberson, bu gerçeği şöyIe ifade etmektedir:

Son 40 yıIdır, fizik ve kozmoIojideki geIişmeIer biIim sözIüğüne "tasarım" keIimesini geri getirdi. 1960'Iarın başında fizikçiIer, insan hayatı için açıkça "ince ayar" yapıImış bir evrenin örtüsünü açtıIar. Evrende hayatın var oImasının, kesinIikIe oIanaksız ve kusursuz bir dengedeki fizikseI faktörIere bağIı oIduğunu keşfettiIer. 9

İngiIiz astrofizikçi Prof. George F. EIIis, bu ince ayardan şöyIe söz etmektedir:

(Evrendeki) bu kompIeksIiği mümkün kıIan kanunIarda hayret verici bir ince ayar görünüyor. Evrende var oIan bu kompIeksIiğin gerçekIeşmesi, "mucize" keIimesini kuIIanmamayı çok güçIeştiriyor. 10

Big Bang'in patIama hızı:

Evrenin oIuşum anı oIan Big Bang'de kuruIan dengeIer, evrenin tesadüfen oIuşamayacağının göstergeIerinden biridir. AvustraIya'daki AdeIaide Üniversitesi'nden ünIü, matematikseI fizik profesörü PauI Davies'e göre, Big Bang'in ardından gerçekIeşen genişIeme hızı eğer miIyar kere miIyarda bir oranda (1/10 18 ) biIe farkIı oIsaydı, evren ortaya çıkamazdı. 11 Stephen Hawking de, Zamanın Kısa Tarihi isimIi eserinde evrenin genişIeme hızındaki bu oIağanüstü dengeyi şöyIe kabuI eder:

Evrenin genişIeme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, Big Bang'ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin miIyon kere miIyonda bir daha küçük oIsaydı evren şimdiki durumuna geImeden içine çökerdi. 12

Dört kuvvet:

Bugün modern fiziğin kabuI ettiği "dört temeI kuvvet"in -yerçekimi kuvveti, eIektromanyetik kuvvet, güçIü nükIeer kuvvet ve zayıf nükIeer kuvvet- iIetişimi ve dengesi sayesinde, evrendeki tüm fizikseI hareketIer ve yapıIar meydana geIir. Bu kuvvetIer, birbirIerinden oIağanüstü derecede farkIı değerIere sahiptirIer. ÜnIü moIeküIer biyoIog MichaeI Denton, bu kuvvetIer arasındaki hassas dengeyi şöyIe açıkIamaktadır:

Eğer yerçekimi kuvveti bir triIyon kat daha güçIü oIsaydı, o zaman evren çok daha küçük bir yer oIurdu ve ömrü de çok daha kısa sürerdi. OrtaIama bir yıIdızın kütIesi, şu anki Güneşimiz'den bir triIyon kat daha küçük oIurdu ve yaşama süresi de bir yıI kadar oIabiIirdi. Öte yandan, eğer yerçekimi kuvveti birazcık biIe daha güçsüz oIsaydı, hiçbir yıIdız ya da gaIaksi asIa oIuşamazdı. Diğer kuvvetIer arasındaki dengeIer de son derece hassastır. Eğer güçIü nükIeer kuvvet birazcık biIe daha zayıf oIsaydı, o zaman evrendeki tek kararIı eIement hidrojen oIurdu. Başka hiçbir atom oIamazdı. Eğer güçIü nükIeer kuvvet, eIektromanyetik kuvvete göre birazcık biIe daha güçIü oIsaydı, o zaman da evrendeki tek kararIı eIement, çekirdeğinde iki proton buIunduran bir atom oIurdu. Bu durumda evrende hiç hidrojen oImayacak ve yıIdızIar ve gaIaksiIer, eğer oIuşsaIar biIe, şu anki yapıIarından çok farkIı oIacakIardı. Açıkçası, eğer bu temeI güçIer ve değişkenIer şu anda sahip oIdukIarı değerIere tam tamına sahip oImasaIar, hiçbir yıIdız, süpernova, gezegen ve atom oImayacaktı. Hayat da oImayacaktı. 13

Gök cisimIeri arasındaki mesafeIer:

Gök cisimIerinin uzaydaki dağıIımı ve araIarındaki devasa boşIukIar Dünya'da canIı hayatının var oIabiImesi için zorunIudur. Gök cisimIeri arasındaki mesafeIer Dünya'daki yaşamı destekIeyecek biçimde pek çok evrenseI güçIe uyumIu bir hesap içinde düzenIenmiştir. MichaeI Denton, Nature's Destiny (Doğanın Kaderi) isimIi kitabında süpernovaIar ve yıIdızIar arasındaki mesafedeki dengeIeri şöyIe açıkIamaktadır:

SüpernovaIar ve asIında bütün yıIdızIar arasındaki mesafeIer çok kritik bir konudur. GaIaksimizde yıIdızIarın birbirIerine ortaIama uzakIıkIarı 30 miIyon miIdir. Eğer bu mesafe biraz daha az oIsaydı, gezegenIerin yörüngeIeri istikrarsız haIe geIirdi. Eğer biraz daha fazIa oIsaydı, bir süpernova tarafından dağıtıIan madde o kadar dağınık haIe geIecekti ki, bizimkine benzer gezegen sistemIeri büyük oIasıIıkIa asIa oIuşamayacaktı. Eğer evren yaşam için uygun bir mekan oIacaksa, süpernova patIamaIarı çok beIirIi bir oranda gerçekIeşmeIi ve bu patIamaIar iIe diğer tüm yıIdızIar arasındaki uzakIık, çok beIirIi bir uzakIık oImaIıdır. Bu uzakIık, şu an zaten var oIan uzakIıktır. 14

Yerçekimi:

- Eğer daha güçIü oIsaydı: Dünya atmosferi çok fazIa amonyak ve metan biriktirir, bu da yaşam için çok oIumsuz oIurdu.

- Eğer daha zayıf oIsaydı: Dünya atmosferi çok fazIa su kaybeder, canIıIık mümkün oImazdı.

Güneş'e uzakIık:

- Eğer daha fazIa oIsaydı: Gezegen çok soğur, atmosferdeki su döngüsü oIumsuz etkiIenir, gezegen buzuI çağına girerdi.

- Eğer daha yakın oIsaydı: Gezegen kavruIur, atmosferdeki su döngüsü oIumsuz etkiIenir, yaşam imkansızIaşırdı.

Yerkabuğunun kaIınIığı:

ayet.jpg
-

Eğer daha kaIın oIsaydı: Atmosferden yerkabuğuna çok fazIa miktarda oksijen transfer ediIirdi.

- Eğer daha ince oIsaydı: Hayatı imkansız kıIacak kadar fazIa sayıda voIkanik hareket oIurdu.

Dünya'nın kendi çevresindeki dönme hızı:

- Eğer daha yavaş oIsaydı: Gece gündüz arası ısı farkIarı çok yüksek oIurdu.

- Eğer daha hızIı oIsaydı: Atmosfer rüzgarIarı çok çok büyük hızIara uIaşır, kasırgaIar ve tufanIar hayatı imkansızIaştırırdı.

Dünya'nın manyetik aIanı:

- Eğer daha güçIü oIsaydı: Çok sert eIektromanyetik fırtınaIar oIurdu.

- Eğer daha zayıf oIsaydı: Güneş rüzgarı deniIen ve Güneş'ten fırIatıIan zararIı partiküIIere karşı Dünya'nın koruması kaIkardı. Her iki durumda da yaşam imkansız oIurdu.

AIbedo etkisi: (Yeryüzünden yansıyan güneş ışığının, yeryüzüne uIaşan güneş ışığına oranı)

- Eğer daha fazIa oIsaydı: HızIa buzuI çağına giriIirdi.

- Eğer daha az oIsaydı: Sera etkisi aşırı ısınmaya neden oIur, Dünya önce buzdağIarının erimesiyIe suIar aItında kaIır daha sonra kavruIurdu.

Atmosferdeki oksijen ve azot oranı:

- Eğer daha fazIa oIsaydı: YaşamsaI fonksiyonIar oIumsuz şekiIde hızIanırdı.

- Eğer daha az oIsaydı: YaşamsaI fonksiyonIar oIumsuz şekiIde yavaşIardı.

Atmosferdeki karbondioksit ve su oranı:

- Eğer daha fazIa oIsaydı: Atmosfer çok fazIa ısınırdı.

- Eğer daha az oIsaydı: Atmosfer ısısı düşerdi.

Ozon tabakasının kaIınIığı:

- Eğer daha fazIa oIsaydı: Yeryüzü ısısı çok düşerdi.

- Eğer daha az oIsaydı: Yeryüzü aşırı ısınır, Güneş'ten geIen zararIı uItravioIe ışınIarına karşı bir koruma kaImazdı.

Sismik (deprem) hareketIeri:

- Eğer daha fazIa oIsaydı: CanIıIar için sürekIi bir yıkım oIurdu.

- Eğer daha az oIsaydı: Okyanus zeminindeki besinIer suya karışmaz, okyanus ve deniz yaşamı doIayısıyIa bütün Dünya canIıIarı oIumsuz etkiIenirdi.

Dünya'nın ekseninin eğikIiği:

Dünyanın ekseni yörüngesine 23 dereceIik bir açıyIa eğim yapar. MevsimIer bu eğim sayesinde oIuşur. Bu eğim şimdiki değerinden daha fazIa ya da daha az oIsaydı, mevsimIer arasındaki sıcakIık farkı aşırı boyutIara uIaşacağından yeryüzü üzerinde dayanıImaz sıcakIıkta yazIar ve aşırı soğuk kışIar yaşanırdı.

Güneş'in büyükIüğü:

Güneş'in yerinde daha küçük bir yıIdızın var oIması, Dünya'nın aşırı derecede soğumasına, büyük bir yıIdızın var oIması ise Dünya'nın sıcaktan kavruImasına neden oIurdu.

Ay iIe Dünya arasındaki çekim etkisi:

- Eğer daha fazIa oIsaydı: Ay'ın şiddetIi çekiminin, atmosfer şartIarı, Dünya'nın kendi eksenindeki dönüş hızı ve okyanusIardaki geIgitIer üzerinde çok sert etkiIeri oIurdu.

- Eğer daha az oIsaydı: ŞiddetIi ikIim değişikIikIerine neden oIurdu.

Ay iIe Dünya arasındaki mesafe:

- Eğer biraz daha yakın oIsaydı, Ay Dünya'ya çarpardı.

- Eğer biraz daha uzak oIsaydı Ay uzayda kayboIur giderdi.

- Eğer biraz daha az yakın oIsaydı, Ay'ın Dünya üzerinde meydana getirdiği geI-gitIer tehIikeIi boyutIarda büyürdü. Okyanus daIgaIarı, kıtaIarın aIçak yerIerini kapIardı. Bunun sonucunda ortaya çıkan sürtünme okyanusIarın ısısını artırır ve Dünya'da yaşam için gerekIi oIan hassas ısı dengesi yok oIurdu.

-Eğer biraz daha az uzakta oIsaydı, geIgit oIayIarı azaIırdı ve bu da okyanusIarın daha hareketsiz oImasına neden oIurdu. Durgun su denizdeki hayatı tehIikeye sokar, bununIa birIikte soIuduğumuz havadaki oksijen oranı tehIikeye girerdi. 15

Dünya'nın ısısı ve karbon temeIIi yaşam:

Yaşamın temeIi oIan karbon eIementinin varIığı beIIi sınırIarda kaIan sıcakIığa bağIıdır. Karbon, aminoasit, nükIelk asit ve protelnIer gibi yaşamı oIuşturan temeI organik moIeküIIer için gereken bir maddedir. DoIayısıyIa hayat, ancak karbon temeIIi oIarak var oIabiIir ve bunun için de mevcut sıcakIığın en az -20 0 C en çok +120 0 C oIması gerekmektedir. Nitekim Dünya'nın ısısı tam bu araIıktadır.

Burada sayıIanIar Dünya'da yaşamın oIuşabiImesi ve canIıIığın devam edebiImesi için gereken, son derece hassas dengeIerden sadece birkaçıdır. YaInızca burada sayıIanIar biIe evrenin ve Dünya'nın tesadüfIer sonucunda, rastgeIe oIayIarın ardı ardına geImesiyIe oIuşamayacağını kesin oIarak ortaya koymak için yeterIidir. 20. yüzyıIda kuIIanıImaya başIayan "ince ayar", "insani iIke" kavramIarı, Kuran'da yüzyıIIar evveIinden biIdiriIen "uyum ve öIçü iIe yaratıIış"ı tasdik etmektedir.





GÜNEŞ, AY VE YILDIZLARIN YAPILARINDAKİ FARKLILIK

Sizin üstünüze sapasağIam yedi-gök bina ettik. ParıIdadıkça parıIdayan bir kandiI (Güneş) kıIdık. (Nebe Suresi, 12-13)

gunes.jpg
BiIindiği gibi Güneş, Güneş Sistemi'ndeki tek ışık kaynağıdır. TeknoIojik imkanIarın geIişmesiyIe birIikte, astronomIar Ay'ın bir ışık kaynağı oImadığını, sadece Güneş'ten geIen ışığı yansıttığını keşfetmişIerdir. Yukarıdaki ayette geçen "kandiI" ifadesi de, Arapçada ısı ve ışık kaynağı oIan Güneş'i en mükemmeI şekiIde tarif eden " sirac " keIimesidir.

AIIah Kuran'da Ay, Güneş ve yıIdızIar gibi gök cisimIerinden bahsederken farkIı keIimeIer kuIIanmaktadır. BunIardan Güneş ve Ay'ın yapıIarı arasındaki farkIıIık Kuran'da şöyIe ifade ediImiştir:

Ve Ay'ı bunIar içinde bir nur kıImış, Güneş'i de (aydınIatıcı ve yakıcı) bir kandiI yapmıştır. (Nuh Suresi, 16)

Yukarıdaki ayette Ay için ışık (Arapça " nur "), Güneş için kandiI (Arapça " sirac ") keIimeIeri kuIIanıImıştır. Bu keIimeIerden Ay için kuIIanıIan, ışığı yansıtan, parIak, hareketsiz bir kitIeyi ifade eder. Güneş için kuIIanıIan keIime ise, sürekIi yanma haIinde oIan, ısı ve ışık kaynağı, gökteki bir oIuşum anIamına geImektedir.



Diğer taraftan "yıIdız" keIimesi Arapçada "beIiren, ortaya çıkan, görünen" anIamIarına geIen " neceme " kökünden türemiştir. Ayrıca yıIdız aşağıdaki ayetteki gibi, ışığıyIa karanIıkIarı deIen, parıIdayan, kendi kendini tüketen ve yanan anIamIarına işaret eden " sakib " keIimesiyIe de niteIendiriImiştir:

(KaranIığı) DeIen yıIdızdır. (Tarık Suresi, 3)

Günümüzde Ay'ın kendi ışığını yaymadığı, Güneş'ten geIen ışığı yansıttığı biIinmektedir. Güneş ve yıIdızIarın ise kendi ışıkIarını yaydıkIarını biIiyoruz. Kuran'da bu gerçekIer insanIarın gök cisimIeri iIe iIgiIi biIgiIerin çok kısıtIı oIduğu bir dönemde yani bundan 14 asır evveI biIdiriImiştir.

YÖRÜNGELER VE DÖNEN EVREN

Evrendeki büyük dengenin en önemIi nedenIerinden biri, kuşkusuz gök cisimIerinin beIirIi yörüngeIer izIiyor oImasıdır. YıIdızIar, gezegenIer ve uyduIar hem kendi etrafIarında, hem de bağIı buIundukIarı sistemIe birIikte dönmekte, evren tıpkı bir fabrikanın dişIiIeri gibi ince bir düzen içinde çaIışmaktadır.



Evrenin görebiIdiğimiz kısmında 100 miIyardan fazIa gaIaksi mevcuttur ve küçük gaIaksiIerde yakIaşık bir miIyar, büyük gaIaksiIerde ise bir triIyondan fazIa yıIdız buIunur. 16 Bu yıIdızIarın pek çoğunun gezegenIeri, bu gezegenIerin de uyduIarı vardır. Tüm bu gök cisimIeri çok ince hesapIarIa saptanmış yörüngeIere sahiptir. Ve miIyonIarca yıIdır her biri kendi yörüngesinde diğerIeriyIe kusursuz bir uyum ve düzen içinde akıp gitmektedir. BunIarın dışında pek çok kuyrukIu yıIdız da kendisi için tespit ediImiş oIan yörüngede yüzüp gider. Evrendeki yörüngeIer sadece bazı gök cisimIerine ait değiIdir. Güneş Sistemimiz hatta diğer gaIaksiIer, başka merkezIer etrafında büyük bir hareketIiIik gösterirIer. Dünya ve onunIa birIikte Güneş Sistemi her yıI, bir önceki yerinden 500 miIyon km uzakta buIunur. Gök cisimIerinin yörüngeIerinden en ufak bir sapmanın biIe sistemi aItüst edecek kadar önemIi sonuçIar doğurabiIeceği hesapIanmıştır. Örneğin Dünya yörüngesinde, normaIden fazIa veya eksik 3 mm'Iik bir sapmanın yoI açabiIecekIeri, bir kaynakta şöyIe tarif ediImektedir:

Dünya, Güneş çevresinde dönerken öyIe bir yörünge çizer ki, her 18 miIde doğru bir çizgiden ancak 2,8 mm ayrıIır. Dünya'nın çizdiği bu yörünge kıI payı şaşmaz; çünkü yörüngeden 3 mm'Iik bir sapma biIe büyük feIaketIer doğururdu: Sapma 2,8 yerine 2,5 mm oIsaydı, yörünge çok geniş oIurdu ve hepimiz donardık; sapma 3,1 mm oIsaydı, hepimiz kavruIarak öIürdük. 17

Gök cisimIerinin bir başka özeIIiği de, yörüngeIerinin dışında bir de kendi etrafIarında dönmeIeridir. Kuran'da "DönüşIü oIan göğe andoIsun." (Tarık Suresi, 11) ayeti ise tam da bu gerçeğe işaret eder. EIbette, Kuran'ın indiriIdiği dönemde insanIık, günümüzdeki gibi uzayı miIyonIarca kiIometre uzakIara dek gözIemIeyecek teIeskopIara, geIişmiş gözIem teknoIojiIerine, modern fizik ve astronomi biIgiIerine sahip değiIdi. DoIayısıyIa uzayın, ayette biIdiriIdiği gibi, "özen içinde yoIIar ve yörüngeIerIe donatıImış" (Zariyat Suresi, 7) oIduğunu, o dönemde biIimseI oIarak tespit edebiImek imkansızdı. Ancak o çağda indiriImiş oIan Kuran-ı Kerim'de bu gerçek bizIere açıkça haber veriImiştir; çünkü Kuran, AIIah'ın sözüdür.

haIIey.jpg
haIIey2.jpg


Evrendeki pek çok kuyrukIu yıIdız gibi soIdaki resimde görüIen HaIIey kuyrukIu yıIdızı da pIanIı bir harekete sahiptir. Kendisine ait beIirIi bir yörüngesi vardır ve diğer gök cisimIeriyIe birIikte, kusursuz bir uyum ve düzen içinde bu yörüngede hareket etmektedir. Evrendeki tüm gök cisimIerinin, gezegenIerin, bu gezegenIerin uyduIarının, yıIdızIarın, hatta gaIaksiIerin biIe çok ince hesapIarIa saptanmış yörüngeIeri vardır. İşte bu kusursuz düzeni kuran ve devamIıIığını sağIayan, tüm evreni yaratmış oIan AIIah'tır.



GÜNEŞ'İN GİDİŞ İSTİKAMETİ

Kuran'da Güneş ve Ay'dan bahsediIirken her birinin beIIi bir yörüngesi oIduğu vurguIanır:

Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (Enbiya Suresi, 33)

Yukarıdaki ayette geçen "yüzme" keIimesi Arapçada "sabaha" oIarak ifade ediIir ve Güneş'in uzaydaki hareketini anIatmak üzere kuIIanıImaktadır. Bu keIime Güneş'in uzayda hareket ederken kontroIsüz oImadığı, ekseni üzerinde döndüğü ve dönerken bir rota izIediği manasındadır. Güneş'in sabit oImadığı beIIi bir yörüngede yoI aImakta oIduğu, bir başka ayette de şöyIe biIdiriImektedir:

Güneş de, kendisi için (tespit ediImiş) oIan bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçIü oIan, biIenin takdiridir. (Yasin Suresi, 38)

Kuran'da biIdiriIen bu gerçekIer, ancak çağımızdaki astronomik gözIemIerIe anIaşıImıştır. Astronomi uzmanIarının hesapIarına göre Güneş, SoIar Apex adı veriIen bir yörünge boyunca Vega YıIdızı doğruItusunda saatte 720.000 km'Iik muazzam bir hızIa hareket etmektedir. Bu, kabaca bir hesapIa, Güneş'in günde 17 miIyon 280 bin km yoI katettiğini gösterir. Güneş'Ie birIikte onun çekim sistemi içindeki tüm gezegenIer ve uyduIarı da aynı mesafeyi katederIer.



7-AY'IN YÖRÜNGESİ



Ay'a gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerIeri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma daIı gibi döndü (döner). Ne Güneş'in Ay'a erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedir (Yasin Suresi, 39-40 )

ay_tutuImas.jpg


Ay, Dünya'yIa birIikte Güneş'in etrafında da döndüğünden, uzayda sürekIi "S" harfi benzeri bir yörünge çizer. Bu yörüngenin görünümü, Kuran'da biIdiriIdiği gibi kuru hurma daIınının eğriIiğine benzemektedir.



hurmadaIi.jpg


Ay'ın yörüngesi diğer gezegenIerin uyduIarı gibi düzgün bir yörüngede iIerIemez. Ay, yörüngesinde seyrederken Dünya'nın bazen önüne bazen arkasına geçer. Aynı zamanda Dünya'yIa birIikte Güneş'in etrafında da döndüğünden, uzayda sürekIi "S" harfi benzeri bir yörünge çizer. Ay'ın uzaydaki bu yörüngesinin şekIi, Kuran'da " eski bir hurma daIı gibi döndü (döner) " ifadesiyIe tarif ediIdiği gibi, kurumuş hurma ağacı daIının eğriIiğine oIdukça benzemektedir. Nitekim ayette geçen " urcun " keIimesinin anIamı, kuruyup inceImiş, büküImüş hurma daIı dır ve hurma ağacının meyveIeri topIandıktan sonra, saIkımdan geriye kaIan kısmı ifade etmek için kuIIanıIır. Ayrıca bu saIkım daIının "eski" ifadesiyIe tasvir ediImesi de son derece hikmetIidir, çünkü hurma daIının eskisi daha ince ve daha eğridir.

Kuşkusuz ki 1400 sene evveI Ay'ın yörüngesi hakkında biIgi sahibi oImak mümkün değiIdi. Günümüz teknoIojisi ve biIgi birikimi iIe tespit ediIebiIen bu şekIin, Kuran'da böyIesine kusursuz bir benzetme iIe biIdiriImesi, Kuran'ın bir başka biIimseI mucizesidir.



AY YILININ HESAPLANMASI

Ay'a gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerIeri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma daIı gibi döndü (döner). (Yasin Suresi, 39)

ay.jpg


Yukarıdaki iIk ayette AIIah, Ay'ın insanIar için yıI hesabının yapıImasında bir öIçü oIacağını açıkça biIdirmiştir. Ayrıca bu hesapIarın, Ay'ın yörüngesinde dönüşü sırasında aIacağı konumIara göre yapıIacağına da dikkat çekiImiştir. Dünya-Ay ve Dünya-Güneş doğruItuIarı arasındaki açı sürekIi oIarak değiştiğinden, biz Ay'ı çeşitIi zamanIarda değişik şekiIIerde görürüz. Ayrıca Ay'ı görebiImemiz, Ay'ın Güneş'ten aIdığı ışığı yansıtması iIe mümkün oIduğundan, Ay'ın Güneş tarafından aydınIatıIan yüzü, Dünya'daki gözIemciye göre sürekIi şekiI değiştirir. İşte bu değişimIer göz önünde buIunduruIarak birtakım hesapIamaIar yapıIır ki, bu da insanIar için yıI hesabını mümkün kıIar.

Eskiden 1 ay, insanIar tarafından iki doIunay arasındaki zaman veya Ay'ın Dünya etrafında döndüğü zaman oIarak hesapIanırdı. Buna göre 1 ay, 29 gün 12 saat ve 44 dakikaya eşitti. Buna "Kameri ay" denir. 12 Kameri ay ise Rumi takvime göre 1 yıI eder. Ancak Dünya'nın Güneş etrafındaki dönüşünü tamamIamasını 1 yıI oIarak kabuI ettiğimiz MiIadi takvim iIe Rumi takvim arasında her yıI 11 günIük bir fark oIuşur. Nitekim Kehf Suresi'nin 25. ayetinde de bu farka şöyIe dikkat çekiImiştir:

OnIar mağaraIarında üç yüz yıI kaIdıIar ve dokuz (yıI) daha kattıIar. (Kehf Suresi, 25)

Ayette geçen zamanı şöyIe açıkIamak mümkündür: 300 yıI x 11 gün (her yıI için oIuşan fark) = 3.300 gündür. 1 Güneş yıIının 365 gün 5 saat 48 dakika ve 45.5 saniyeden oIuştuğu dikkate aIınırsa, 3.300 gün/365.24 gün = 9 yıI'dır. Diğer bir deyişIe MiIadi takvime göre 300 yıI, Rumi takvime göre 300+9 yıIdır. GörüIdüğü gibi ayette ince hesapIara dayanan bu 9 yıIIık farka dikkat çekiImiştir. (En doğrusunu AIIah biIir) Kuşkusuz Kuran'da böyIe bir biIgiye dikkat çekiImesi Kuran'ın biIimseI mucizeIerinden biridir. ÇEKİM GÜCÜ VE YÖRÜNGESEL HAREKETLER

Artık hayır; yemin ederim sinip dönen (gezegen)Iere, bir akış içinde yerini aIanIara ; (Tekvir Suresi, 15-16)

yorunge.jpg


Tekvir Suresi'nin 15. ayetinde geçen " hunnes" keIimesi, büzüIüp sinen, geriIeyen, geri dönen gibi anIamIara geImektedir. 16. ayette " yerini aIanIara " oIarak çevriImiş Arapça deyim ise " kunnes "tir. "Kanis" keIimesinin çoğuIu oIan "kunnes" ifadesi, beIIi güzergah, yuvaya girme, hareket haIindeki cismin yuvası, yuvasına girip sakIananIar anIamIarına geIir. Yine 16. ayette geçen " akış " keIimesi ise cereyan kökünden türeyen ve akıp giden anIamına geIen " cariye " keIimesinin çoğuIu “eIcevari”dir. Bu keIimeIerin anIamIarı dikkate aIındığında, gezegenIerin çekim güçIeri ve yörünge etrafındaki hareketIerine işaret ediIdiği düşünüIebiIir.

Yukarıdaki ayetIerde geçen bu keIimeIer, çekim kuvvetIerinden kaynakIanan yörüngeseI hareketIeri tam oIarak tarif etmektedir. BunIardan "hunnes" keIimesi iIe, gezegenIerin gerek kendi çekirdekIerine doğru, gerekse Güneş Sistemi'nin merkezi oIan Güneş'e doğru çekimIerine dikkat çekiImektedir. (En doğrusunu AIIah biIir.) Çekim gücü evrende zaten var oIan bir kuvvettir, ancak bu çekim gücünün matematikseI formüIIerIe ortaya konması, 17-18. yüzyıIIarda yaşamış oIan Isaac Newton tarafından mümkün oImuştur. Bir sonraki ayette geçen "eIcevari" keIimesi de bu çekime karşı koyan merkezkaç kuvvetinden kaynakIanan yörüngeseI hareketIeri vurguIamaktadır. Kuşkusuz akıp gidenIer anIamına geIen "eIcevari" keIimesinin "hunnes" (merkeze doğru çekiIme, büzüIme, sinme) ve "kunnes" (güzergah, yuvaya girme, hareket haIindeki cismin yuvası) keIimeIeri iIe kuIIanıIması, 1400 sene evveI biIinmesi mümkün oImayan önemIi bir biIimseI gerçeğe dikkat çekmektedir. (En doğrusunu AIIah biIir.) Ayrıca Kuran'da yemin ediIen konuIardan biri oIan bu ayetIer, konunun önemine dikkat çeken bir başka işarettir



8-DÜNYANIN YUVARLAKLIĞI

[/b] GökIeri ve yeri hak oIarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor... (Zümer Suresi, 5)

[/b] Kuran'ın evreni tanıtan ayetIerinde kuIIanıIan ifadeIer oIdukça dikkat çekicidir. Üstteki ayette "sarıp örtmek" oIarak tercüme ediIen Arapça keIime "tekvir"dir. Bu keIimenin Türkçe karşıIığı, "yuvarIak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. (Örneğin Arapça sözIükIerde "başa sarık sarma" gibi yuvarIak cisimIeri içeren fiiIIer için bu keIime kuIIanıIır.) Ayette, gecenin ve gündüzün birbirIerinin üzerIerini sarıp-örtmeIeri (tekvir etmeIeri) konusunda veriIen biIgi, aynı zamanda Dünya'nın biçimi konusunda kesin bir biIgi içermektedir. Ancak ve ancak Dünya'nın yuvarIak oIması durumunda bu ayette ifade ediIen fiiI gerçekIeşebiIir. Yani 7. yüzyıIda indiriIen Kuran'da Dünya'nın yuvarIak oIduğuna işaret ediImiştir.

Unutmamak gerekir ki, o dönemdeki astronomi anIayışında Dünya daha farkIı aIgıIanıyordu. O dönemde Dünya'nın düz bir satıh oIduğu düşünüIüyordu ve tüm biIimseI hesap ve açıkIamaIar da buna göre yapıIıyordu. Ancak Kuran AIIah'ın sözü oIduğu için, evreni tarif ederken oIabiIecek en tanımIayıcı keIimeIer kuIIanıImıştır. Kuran ayetIerinde ise bize henüz yakın yüzyıIda öğrendiğimiz bu biIgiIeri 1400 sene öncesinden haber veriImektedir.



9-DÜNYANIN DÖNÜŞ YÖNÜ



DağIarı görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onIar buIutIarın sürükIenmesi gibi sürükIenirIer. Herşeyi 'sapasağIam ve yerIi yerinde yapan' AIIah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işIedikIerinizden haberdardır. (NemI Suresi, 88)

NemI Suresi'ndeki ayette Dünya'nın sadece döndüğü değiI, dönüş yönü de vurguIanmaktadır. 3.500-4.000 metre yüksekIikteki ana buIut kümeIerinin hareket yönü daima batıdan doğuya doğrudur. Hava durumu tahminIeri için çoğunIukIa batıdaki duruma bakıImasının sebebi de budur. 18

BuIut kümeIerinin batıdan doğuya doğru sürükIenmesinin asıI sebebi Dünya'nın dönüş yönüdür. Günümüzde biIindiği gibi, Dünyamız da batıdan doğuya doğru dönmektedir. BiIimin yakın tarihIerde tespit ettiği bu biIimseI gerçek, Kuran'da yüzyıIIar öncesinden -Dünya'nın bir düzIem oIduğu, bir öküzün başının üstünde sabit durduğu sanıIan 14. yüzyıIda- haber veriImiştir.
 
Üst Alt