Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kuranda anlaşılmayan birşey varmı?

Kaf_Dağı

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    9 May 2015
  • Mesajlar
    267
  • MFC Puanı
    49
Kuranda anlaşılmayan birşey varmı?


Kur'an’ın önemli özelliklerinden biri, onun insanlarca an*laşılır bir biçimde gönderilmiş olmasıdır. Zira Kur'an anlaşıl*maz olsaydı insanlara şöyle bir itiraz hakkı doğardı: Allah'ım! Bize anlaşılmayan muğlak ve çetin bir kitap göndermiştin, on*daki muradını anlayamadık, dolayısıyla ondan sorumlu olma*mız hikmetine muhaliftir. Birçok âyette, insanlar tarafından ko*layca anlaşılması için Kur'an'ın Arapça indirildiği vurgulan*mıştır.


“Akletmeniz için Kur'an'ı Arapça indirdik.” [64]


“Korun*sunlar diye pürüzsüz Arapça ile bir Kur'an indirdik.” [65] Âyette geçen livec lafzı manayı bozan veya anlaşılmayan çapraşık lafızlardır ki Kur'an ondan beridir. [66]


“Biz onu öğüt alırlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.” [67] âyeti de, Kur'an'ın anlaşılması için Arapça indirildiğini beyan et*mektedir.


Kur'an'da müşkül ve müteşâbih âyetlerin bulunması mutlak anlamda olmayıp, insanların değişik kabiliyetlerde olmaların*dan veya Arapça lisanına vakıf olmamalarından, dilin zamanla dejenere olmasından ve üzerinde gerektiği biçimde düşünme*mekten kaynaklanmaktadır.


“Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa onların kalpleri üzerinde kilitler mi vardır?” [68]


“Eğer müşriklerden biri senden güvence isterse ona güvence ver ki Al*lah'ın kelamını dinleyebilsin.” [69] âyetleri sarih olarak müşrikler dahil, her kesimi Kur'an dinlemeye davet etmektedir. Eğer an*laşılmayan bir kitap olsaydı hem Kur'an'dan böyle bir davet olmazdı ve hem de müşrikler 'bizi davet ettiğin kitap anlaşılmı*yordu ki onu dinlemiş olalım' diye itirazda bulunacaklardı.


Kur'an ne rumuz ne de bilmecedir. O, apaçık olduğunu de*falarca beyan etmektedir. İbn Teymiye, müteşâbih âyetler dahil olmak üzere Kur'an'da anlaşılmayan birşeyin bulunduğunu id*dia etmenin bid'at ehlinin şiarı olduğunu şöyle açıklar: Allah, başta peygamberlerine daha sonra da insanlara anlaşılmayan birşey göndermekten münezzehtir. Müteşâbih dahil, Kur’an'ın tamamı açıktır. Selef ulemasından birçoğu müteşâbih âyetleri bildiklerini söylemişlerdir. Bu bağlamda İbn Abbas'ı zikretmek mümkündür.


“O, Sana bu muazzam kitabı indiren O'dur. Onun bir kısmı anlamları kesin olup kitabın temelini oluşturan âyetlerdir. Diğer birtakımları da anlamları benzeşik olanlardır. Ama kalplerinde bir yamukluk bulunanlar fitne aramak için sa*dece anlamı benzeşiklerin ardına düşerler. Halbuki, onun gerçek yorumunu ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar da: 'İnandık, hepsi Rabbimizdendir.' derler. Bunları özü temiz olanlardan başkası düşünemez.” [70] âyetinde geçen er Râsihun'un; ilimde yüksek payeye ulaşanlar olduğunu söyle*miştir. Rabi b. Enes, (v. 110/728) Muhammed b. Cafer b. Zübeyr de müteşâbihi bilenlerden olduklarını söylemişlerdir. [71] İbn Kuteybe de, 'kimse müteşâbih dahil, Kur'an'da herhangi bir âyetin bilinemeyeceğini söylemesin. Zira her âyet insanların istifade etmeleri için gönderilmiştir.'demiştir. [72] Tabiin dönemi müfessirlerinden Mücahid de Kur'an'ı baştan sona kadar İbn Abbas’a arz ederek öğrendiğini ifade eder. [73] İbn Mesud, 'Al*lah'a yemin ederim ki, ben her sûrenin nerede ve kimin hak*kında indiğini bilirim. Benden daha iyi tefsir bilen birinin oldu*ğunu bilsem, mesafeye bakmadan deveme atlar, ondan öğren*meye giderim.'demiştir. [74] Yukarıda da değindiğimiz gibi bazı alimler müteşâbih âyetlerin bilinemeyeceğini savunmuşlardır. Ancak onlar hakkında da birçok yorum ve kanaat belirtilmiştir.


Kur'an'da mutlak anlamda anlaşılması mümkün olmayan âyet veya lafızlar olsaydı bidat ekol mensupları kendileri için fırsat kollayıp onları arzu ve istekleri istikametinde tefsir et*meye ve Kur'an'ı ta'n etmeye çalışacaklardı. Zira bu durumda vahyin gelmemesi ile anlaşılmayan bir vahyin gelmesi arasında önemli bir fark kalmayacaktı.


“Muhakkak bilen bir topluluk için âyetlerimizi geniş geniş açıkladık.” [75]


“Gerçekten onlara inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak ilim üzere açıkla*dığımız bir kitap getirdik.” [76] Ayetleri Kur'an'da bilinmeyecek herhangi bir âyetin bulunmayacağını göstermektedir.


Anlaşılmaları mümkün olmayan âyetlerin bulunması, “Hz. Peygamber görevini ikmal etmeden gitti.” anlamına gelir ki bu iddia peygamberlik makamıyla bağdaşmaz. Ayetin düşünüp an*lasınlar bölümü de, Kur'an'da açıklanamayacak bir âyetin söz konusu olmadığını vurgulamaktadır, aksi takdirde mümkün ol*mayan birşeyle sorumlu olmak söz konusu olur. Yerine geti*rilmesi mümkün olmayan birşeyden sorumlu tutulmak, ilahî hikmetle bağdaşmamaktadır.


Kıyametin ne zaman kopacağının bilinmemesi, Kur'an'da anlamları bilinemeyen âyetlerin varlığına delil sayılmaz. Zira Allah, Kur'an'da kıyametin zamanını bildirecek herhangi bir âyet indirmemiştir. Zaman zaman müteşâbih âyetlerle saf zihin*ler saptırılmak istenmiştir. Çünkü müteşâbih âyetler istismar edilmeye müsaittirler.


Kur'an'ı tefsir gayesiyle yapılan çalışmalar zaman-zaman Kur'an'ı anlama gayesinden saptırılmış, tılsım ve muamma ol*maktan öteye geçmemiştir. [77]​
 
Üst Alt