Ailelere yarı yıl tatili öncesi karne sendromu uyarısı geldi. Uzman Psikolog Hanım Demirbaş, öğrencilerin Kötü karne sendromu ile ilgili velilere çocuklarıyla daha fazla ilgilenmelerini önerirken, "Kötü karne sendromu sadece çocukta korkuya neden olmuyor.
Velilerin beklentilerine uygun olmayan bir karne ailede huzurun kaçmasına sebep olabiliyor. Veliler kötü karne şoku yaşamamaları için çocukları ile eğitim yılı boyunca yakından ilgilenmeli" dedi.
Uzman Psikolog Hanım Demirbaş, çocukta giderek kötü not ve karne korkusu oluşmasının aile içerisindeki iletişimde de sorun olabileceğinin bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Demirbaş, şöyle konuştu:
"Aileler, çocukları ile öyle bir güven bağı kurmaya çalışmalı ki, çocuk karnesi kötü olduğunda anne ve babadan bunu saklama ihtiyacı hissetmesin. Sorunlar hakkında anne ve baba ile rahat konuşabilsin. Kötü karne geldiğinde cezalandırma ve tehditler uygun bir davranış biçimi değildir. Kötü bir karneye bir şans, hem de uyarı olarak bakmak lazım. Bu durum, hem çocuk hem veli için geçerli. İnsanlar, Ben çocuğumla ne kadar ilgilendim diyebilmeli. Başarıyı arttırmak için çözümler aranmalı ve tedbirler alınmalı."
Sınıf tekrarının ya da kötü karnenin hayatın sonu olmadığını dile getiren uzman Pedagog Hanım Demirbaş, kötü karne sahibi çocukları ile ailenin birlikte hareket etmesi ile ileride daha da başarılı olabilecek hayat tarzının da başlangıcı olabileceğine dikkati çekti. Demirtaş, düşük notların bulunduğu karnenin hayatın sonu veya başı olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Karne, çocuğumuz ve kendimizdeki eksileri görmemizi de sağlar. Maalesef günümüzde anne ve babanın çocuk üzerinde başarı beklentisi çok fazladır. Ailenin bu beklentisi zamanla çocuk üzerinde kaygı ve başarısızlığa sebep olan duyguları geliştirmektedir. Kaygı hissi olan çocukların performansları da tabii ki düşmektedir. Kaygı hissi çocuğun derslerine başarısını olumsuz etkilemekle birlikte, Kötü not alırsam babama ya da anneme ne diyeceğim kaygısı ile düşünen çocukların genelinde derslerinde başarısızlık görülmektedir. Çocuklara sen başarılı olursan sen iyi karne getirirsen seviliyorum imajı asla ve asla yansıtılmamalı, onu çocukları olduğu için sevdiklerini belirtmeleri gerekiyor. En önemli konu ise başarılıda olsalar başarısız da olsalar kendileri için çocuklarının değerli olduğu hissi verilirse kaygı ortadan kalkar. Toplumda iyi karne getirirsen sana şunu alacağım ya da seni ödüllendireceğim imajı yansıtılmamalı. Başarı mutlaka ödüllendirilmeli fakat iyi karne getirirsen sana şunu alacağım ya da seni tatile göndereceğim imajı çocuktan silinmeli ve kötü karne kaygısı kendisi üzerinden konuşarak atılmalı."
Velilerin beklentilerine uygun olmayan bir karne ailede huzurun kaçmasına sebep olabiliyor. Veliler kötü karne şoku yaşamamaları için çocukları ile eğitim yılı boyunca yakından ilgilenmeli" dedi.
Uzman Psikolog Hanım Demirbaş, çocukta giderek kötü not ve karne korkusu oluşmasının aile içerisindeki iletişimde de sorun olabileceğinin bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Demirbaş, şöyle konuştu:
"Aileler, çocukları ile öyle bir güven bağı kurmaya çalışmalı ki, çocuk karnesi kötü olduğunda anne ve babadan bunu saklama ihtiyacı hissetmesin. Sorunlar hakkında anne ve baba ile rahat konuşabilsin. Kötü karne geldiğinde cezalandırma ve tehditler uygun bir davranış biçimi değildir. Kötü bir karneye bir şans, hem de uyarı olarak bakmak lazım. Bu durum, hem çocuk hem veli için geçerli. İnsanlar, Ben çocuğumla ne kadar ilgilendim diyebilmeli. Başarıyı arttırmak için çözümler aranmalı ve tedbirler alınmalı."
Sınıf tekrarının ya da kötü karnenin hayatın sonu olmadığını dile getiren uzman Pedagog Hanım Demirbaş, kötü karne sahibi çocukları ile ailenin birlikte hareket etmesi ile ileride daha da başarılı olabilecek hayat tarzının da başlangıcı olabileceğine dikkati çekti. Demirtaş, düşük notların bulunduğu karnenin hayatın sonu veya başı olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Karne, çocuğumuz ve kendimizdeki eksileri görmemizi de sağlar. Maalesef günümüzde anne ve babanın çocuk üzerinde başarı beklentisi çok fazladır. Ailenin bu beklentisi zamanla çocuk üzerinde kaygı ve başarısızlığa sebep olan duyguları geliştirmektedir. Kaygı hissi olan çocukların performansları da tabii ki düşmektedir. Kaygı hissi çocuğun derslerine başarısını olumsuz etkilemekle birlikte, Kötü not alırsam babama ya da anneme ne diyeceğim kaygısı ile düşünen çocukların genelinde derslerinde başarısızlık görülmektedir. Çocuklara sen başarılı olursan sen iyi karne getirirsen seviliyorum imajı asla ve asla yansıtılmamalı, onu çocukları olduğu için sevdiklerini belirtmeleri gerekiyor. En önemli konu ise başarılıda olsalar başarısız da olsalar kendileri için çocuklarının değerli olduğu hissi verilirse kaygı ortadan kalkar. Toplumda iyi karne getirirsen sana şunu alacağım ya da seni ödüllendireceğim imajı yansıtılmamalı. Başarı mutlaka ödüllendirilmeli fakat iyi karne getirirsen sana şunu alacağım ya da seni tatile göndereceğim imajı çocuktan silinmeli ve kötü karne kaygısı kendisi üzerinden konuşarak atılmalı."