Kosmogonik Mit
Her şey varolmadan önce Beance (Kaos) vardı... Her şey varolmadan önce Beance (Kaos) vardı. Hemen ardından karlı Olimpus'un doruklarıyla ve Tartares'in soluk sisiyle ilgilenen ölümsüzlerin hiçbir zaman oturmadığı geniş yamaçlarla Yer (Gaia) ve aynı zamanda ölümsüz tanrıların en güzeli Aşk (Eros) oluştu" diye yazmıştır Hesiodos. Tüm kozmogonik organizasyon sürecini başlatan ve önce de orada bulunan gücün üçlü tiradını Kaos, Yer ve Aşk oluşturur. Her şeyden önce doğan Beance'nin zirvesi olmadığı gibi tabanı da yoktur: durağanlıktan, şekilden, yoğunluktan ve doluluktan yoksundur. Beance "Çukur" olduğuna göre derin bir uçurumdan çok, soyut bir yer (boşluk), yön durumu tayin etmeden, durmadan dönen sersemlik veren bir kasırgadır. Bununla beraber "delik" olduğuna göre, ona bağlı olanı çözer ve aynı zamanda tersini de yapar. Gaia yürümek için sağlam bir zemin ve dayanmak için emin bir temeldir. Belirli olur olmaz, Gaia tanrılar için temel işlevi içinde, yukarı ve Kutsal kan damlaları Gaia'nın (kara toprak) üzerine düşer. Gaia onları göğsünde toplar. Uzağa fırlatılmış cinsel organ, onu çok ilerilere götürecek olan Pontos'un dalgalarına düşer. Erkekliğini yitirmiş Uranos aşağı iki kutup arasında çekilmiş, loş yeraltı zemininin ve açık karlı zirvelerinin arasında gerilmiş biçimde kendini tanıtır. Aynı şekilde kaos görünür görünmez zıt varlıkların iki çiftine hayat verir: önce Erebos ve siyah Gece (Nux)'a, sonra çocuklarına Ether (Aither) ve Gündüzün Işığına (Hemere). Eros cinslerin bölünmesi ve karşıtların zıtlaşmasından önceki doğurucu gücü temsil eder. Eros, orfikler gibi ilkeseldir. Bu anlamda yaratılışın aynı sürecinde yaratılmış olanda tekrar yenilenmenin gücünü tanıtır. Bu güç, Gaia ve Kaos'da, doğar doğmaz kendi zıtlıklarını ve yansımalarını bir araya getiren kendilerinden başka ardı ardına bir şey yaratma fikrini doğurdu. Böylece, gitgide kendi kendini izleyen yaratılışa evlilikten, döl vermeden, ardı ardına gelen kuşakların rekabetinden, birleşmelerinden ve zaferlerinden oluşmuş dramatik bir ders verecek olan, yüzleşmiş ortakların bulunduğu bir dünya kurulur. Gaia, önce yıldızlı gökyüzüne (Yıldızlı Uranos) hayat verdi; onu kendisini her yandan kaplasın ve örtsün diye "kendi kendine eşit" yarattı. Gaia'nın ikiye bölünmesi, karanlığın ve ışıklı olanın arasında çekip uzatılmış kendi gibi gözüken Yeri ve Kaos'u ortaya koyar; işte bu, gecenin karanlık ama yıldızlı gökyüzüdür. Böylece kozmogoninin birinci evresi sona erer. Buraya kadar yaratılmış olana ulaşan Güçler, doğanın kuvvetleri veya ana unsurları gibi kendilerini tanıtırlar. Şimdi dünyanın tiyatrosu değişik tipte oyuncuların sah-neye girmesi için hazır hale gelmiştir.
Yunan MİTOLOJİSİ
Her şey varolmadan önce Beance (Kaos) vardı... Her şey varolmadan önce Beance (Kaos) vardı. Hemen ardından karlı Olimpus'un doruklarıyla ve Tartares'in soluk sisiyle ilgilenen ölümsüzlerin hiçbir zaman oturmadığı geniş yamaçlarla Yer (Gaia) ve aynı zamanda ölümsüz tanrıların en güzeli Aşk (Eros) oluştu" diye yazmıştır Hesiodos. Tüm kozmogonik organizasyon sürecini başlatan ve önce de orada bulunan gücün üçlü tiradını Kaos, Yer ve Aşk oluşturur. Her şeyden önce doğan Beance'nin zirvesi olmadığı gibi tabanı da yoktur: durağanlıktan, şekilden, yoğunluktan ve doluluktan yoksundur. Beance "Çukur" olduğuna göre derin bir uçurumdan çok, soyut bir yer (boşluk), yön durumu tayin etmeden, durmadan dönen sersemlik veren bir kasırgadır. Bununla beraber "delik" olduğuna göre, ona bağlı olanı çözer ve aynı zamanda tersini de yapar. Gaia yürümek için sağlam bir zemin ve dayanmak için emin bir temeldir. Belirli olur olmaz, Gaia tanrılar için temel işlevi içinde, yukarı ve Kutsal kan damlaları Gaia'nın (kara toprak) üzerine düşer. Gaia onları göğsünde toplar. Uzağa fırlatılmış cinsel organ, onu çok ilerilere götürecek olan Pontos'un dalgalarına düşer. Erkekliğini yitirmiş Uranos aşağı iki kutup arasında çekilmiş, loş yeraltı zemininin ve açık karlı zirvelerinin arasında gerilmiş biçimde kendini tanıtır. Aynı şekilde kaos görünür görünmez zıt varlıkların iki çiftine hayat verir: önce Erebos ve siyah Gece (Nux)'a, sonra çocuklarına Ether (Aither) ve Gündüzün Işığına (Hemere). Eros cinslerin bölünmesi ve karşıtların zıtlaşmasından önceki doğurucu gücü temsil eder. Eros, orfikler gibi ilkeseldir. Bu anlamda yaratılışın aynı sürecinde yaratılmış olanda tekrar yenilenmenin gücünü tanıtır. Bu güç, Gaia ve Kaos'da, doğar doğmaz kendi zıtlıklarını ve yansımalarını bir araya getiren kendilerinden başka ardı ardına bir şey yaratma fikrini doğurdu. Böylece, gitgide kendi kendini izleyen yaratılışa evlilikten, döl vermeden, ardı ardına gelen kuşakların rekabetinden, birleşmelerinden ve zaferlerinden oluşmuş dramatik bir ders verecek olan, yüzleşmiş ortakların bulunduğu bir dünya kurulur. Gaia, önce yıldızlı gökyüzüne (Yıldızlı Uranos) hayat verdi; onu kendisini her yandan kaplasın ve örtsün diye "kendi kendine eşit" yarattı. Gaia'nın ikiye bölünmesi, karanlığın ve ışıklı olanın arasında çekip uzatılmış kendi gibi gözüken Yeri ve Kaos'u ortaya koyar; işte bu, gecenin karanlık ama yıldızlı gökyüzüdür. Böylece kozmogoninin birinci evresi sona erer. Buraya kadar yaratılmış olana ulaşan Güçler, doğanın kuvvetleri veya ana unsurları gibi kendilerini tanıtırlar. Şimdi dünyanın tiyatrosu değişik tipte oyuncuların sah-neye girmesi için hazır hale gelmiştir.
Yunan MİTOLOJİSİ