-Ruhefza-
MFC Üyesi
- Üyelik Tarihi
- 4 Mar 2019
- Konular
- 932
- Mesajlar
- 4,109
- MFC Puanı
- 1,190
Madem yaşamın iki yüzüyle de durmaksızın muhatabız, gündüzün güneşi kadar gecenin karanlığına da muhtacız, sahip olduğumuz iyiliklerin arasına serpişen ufak tefek kötülüklerden de sonsuza dek kaçamayız! Koçun sayısız iyiliğinin arasına sıkışan, kimi zaman yaşamı zorlaştıran en çok da kendine zarar vermesine yol açan özelliklerinde sıra! Bakalım kimler hatalı davranışlarıyla yüzleşip kendini tümüyle kabul edebilecek? Kimler itiraz edip sesini yükseltecek?
Öfkeyle Kalkıp Zararla Oturmadan Durulmaz!
Eğri oturup doğru konuşalım, insanlar temiz kalbini görüp taşkınlıklarının da çabuk geçtiğini biliyor, seslerini çıkarmıyorlar diye öfkeni tümüyle yok saymayalım! Zodyakta senin kadar sinirli bir ikinci insan bulunmaz kabul edelim. Ansızın yanan ateşinin, davetsiz gazabının sebebi belli olmaz, temelsiz bir öfkeyi yatıştırmak da elbette mümkün olmaz. Bazen tansiyonun yükseldiğinde, çığlıkların arttığında, bir hışımla tartışmaya balıklama dalmak, olay çıkarmak yerine derin bir nefes alsan, keskin sirkenin küpüne zarar verdiğini hatırlasan da durulsan, ne güzel olmaz mı? Sende bu heyecan varken, öfkenin önü kolay kolay alınmaz! Kendini kavga yoluyla ifade etmeyi seçtiğin, alçak sesle konuşamadığın sürece değişim başlayamaz. Bir de tabi ki yenilmezlik nişanını koruma içgüdün var!
Dilinin Kemiği Yoktur, Dokunduğu Kalbi Kırar!
Kimin sesi yüksek çıkarsa o haklı olmuyor ama bu bilgide bir yanlışlık olmalı! Tabi ki dürüst olmanın, fikirlerini açıkça söylemenin de bir adabı olmalı! Koçun Ne yani yalan mı söyleyeyim? diyerek kırıcı konuşmalarını dürüstlüğün ardına sakladığı sıkça görülür. Ancak dürüstlük kaba olmayı gerektirmez, doğrular pekâlâ nezaketle, uygun dille izah edilebilir, insanlar kavga etmeden de konuşabilir. Bu siz Koçlara çok uzak ve zorlayıcı gibi görünse de doğru insanlardan oluşan bir çevre ve mutlu bir yaşantı huzuru sağlamanızı kolaylaştırabilir. Biraz kilo mu almışsın sanki? yerine O göbek ne? Dana gibi olmuşsun! derseniz, bu hiç de hoş karşılanmaz! İnsanları sıradan kırarsanız günün sonunda etrafınızda kimseler kalmaz! Kalp kırmak kolay da onarmak hiç kolay olmaz!
Başladığı Her İşi Yarım Bırakır, Sabrı Oldukça Zayıftır!
Emin adımlar atan, sağlam kararlar alan, azimle çıktıkları yolda istikrar gösteren insanlar huzurla varırken bitiş noktasına, Koçun aceleyle yakalandığı öfkesi döner dolaşır kendine zarar verir! Yarım yamalak işler dağ gibi birikince arkasında durup bir düşünmek yerine, yepyeni bir işe kalkışır! Her işi aceleyle başlar, elindeki nihayetlenmeden çoktan sabrı tükenen Koç, aceleyle yeni bir girişim yapar, önü, arkası, sağı, solu bitirilmeyi bekleyen işlerle dolar! Aklına yeni bir fikir geldiği an saatin kaç olduğunu, yapılacaklar listesinin çoktan taştığını umursamaz, her ne olursa olsun henüz geliştirilmemiş başlangıç düzeyindeki fikrini yaşama geçirmek için kolları sıvar! Heyecanı geçince oracıkta canla başla girdiği, ortalığı ayağa kaldırdığı işine kırk kat yabancı gibi bakar, bir anda soğur çalışma alanını öylece bırakıp zihnini sıfırlar!
Fazla Aceleciliği Hata Paylarını Artırır!
Herkesten önce yola çıkar, kaplumbağaya yenilen tavşan misali zafer sarhoşluğu yaşarken ipi de unutur zaferi de! Koçu tribünlere oynaması meşhurdur, dili susmaz, rakibini bertaraf etmek için başvurmadığı yol kalmaz! Hızının kurbanı olur Koç! Her şeye yetişmeye çalışırken, durup düşünmez, son kontrol nedir deseniz bilmez! tatile çıkar bavulu baştan aşağı eksik çıkar, arkası toplanmazsa kendi dağınıklığında kaybolur! En iyi yemeği ben yaparım iddiasıyla mutfağa girer, ne yapar eder lezzetini tutturur ama ardında koca bir savaş alanı bırakır! Koçun elinin değdiği her yer bomba patlamışçasına karışır. Tabi ki üzerine iki saniye dahi düşünülmeden aceleye getirilen her işte hataya rastlanır.
Öfkeyle Kalkıp Zararla Oturmadan Durulmaz!
Eğri oturup doğru konuşalım, insanlar temiz kalbini görüp taşkınlıklarının da çabuk geçtiğini biliyor, seslerini çıkarmıyorlar diye öfkeni tümüyle yok saymayalım! Zodyakta senin kadar sinirli bir ikinci insan bulunmaz kabul edelim. Ansızın yanan ateşinin, davetsiz gazabının sebebi belli olmaz, temelsiz bir öfkeyi yatıştırmak da elbette mümkün olmaz. Bazen tansiyonun yükseldiğinde, çığlıkların arttığında, bir hışımla tartışmaya balıklama dalmak, olay çıkarmak yerine derin bir nefes alsan, keskin sirkenin küpüne zarar verdiğini hatırlasan da durulsan, ne güzel olmaz mı? Sende bu heyecan varken, öfkenin önü kolay kolay alınmaz! Kendini kavga yoluyla ifade etmeyi seçtiğin, alçak sesle konuşamadığın sürece değişim başlayamaz. Bir de tabi ki yenilmezlik nişanını koruma içgüdün var!
Dilinin Kemiği Yoktur, Dokunduğu Kalbi Kırar!
Kimin sesi yüksek çıkarsa o haklı olmuyor ama bu bilgide bir yanlışlık olmalı! Tabi ki dürüst olmanın, fikirlerini açıkça söylemenin de bir adabı olmalı! Koçun Ne yani yalan mı söyleyeyim? diyerek kırıcı konuşmalarını dürüstlüğün ardına sakladığı sıkça görülür. Ancak dürüstlük kaba olmayı gerektirmez, doğrular pekâlâ nezaketle, uygun dille izah edilebilir, insanlar kavga etmeden de konuşabilir. Bu siz Koçlara çok uzak ve zorlayıcı gibi görünse de doğru insanlardan oluşan bir çevre ve mutlu bir yaşantı huzuru sağlamanızı kolaylaştırabilir. Biraz kilo mu almışsın sanki? yerine O göbek ne? Dana gibi olmuşsun! derseniz, bu hiç de hoş karşılanmaz! İnsanları sıradan kırarsanız günün sonunda etrafınızda kimseler kalmaz! Kalp kırmak kolay da onarmak hiç kolay olmaz!
Başladığı Her İşi Yarım Bırakır, Sabrı Oldukça Zayıftır!
Emin adımlar atan, sağlam kararlar alan, azimle çıktıkları yolda istikrar gösteren insanlar huzurla varırken bitiş noktasına, Koçun aceleyle yakalandığı öfkesi döner dolaşır kendine zarar verir! Yarım yamalak işler dağ gibi birikince arkasında durup bir düşünmek yerine, yepyeni bir işe kalkışır! Her işi aceleyle başlar, elindeki nihayetlenmeden çoktan sabrı tükenen Koç, aceleyle yeni bir girişim yapar, önü, arkası, sağı, solu bitirilmeyi bekleyen işlerle dolar! Aklına yeni bir fikir geldiği an saatin kaç olduğunu, yapılacaklar listesinin çoktan taştığını umursamaz, her ne olursa olsun henüz geliştirilmemiş başlangıç düzeyindeki fikrini yaşama geçirmek için kolları sıvar! Heyecanı geçince oracıkta canla başla girdiği, ortalığı ayağa kaldırdığı işine kırk kat yabancı gibi bakar, bir anda soğur çalışma alanını öylece bırakıp zihnini sıfırlar!
Fazla Aceleciliği Hata Paylarını Artırır!
Herkesten önce yola çıkar, kaplumbağaya yenilen tavşan misali zafer sarhoşluğu yaşarken ipi de unutur zaferi de! Koçu tribünlere oynaması meşhurdur, dili susmaz, rakibini bertaraf etmek için başvurmadığı yol kalmaz! Hızının kurbanı olur Koç! Her şeye yetişmeye çalışırken, durup düşünmez, son kontrol nedir deseniz bilmez! tatile çıkar bavulu baştan aşağı eksik çıkar, arkası toplanmazsa kendi dağınıklığında kaybolur! En iyi yemeği ben yaparım iddiasıyla mutfağa girer, ne yapar eder lezzetini tutturur ama ardında koca bir savaş alanı bırakır! Koçun elinin değdiği her yer bomba patlamışçasına karışır. Tabi ki üzerine iki saniye dahi düşünülmeden aceleye getirilen her işte hataya rastlanır.