Klasik Dönem Tiyatro Yapısı
Koro, hem tragedya, hem de komedya için en önemli dramatik öğeydi, bunun için de çok geniş bir oyun yerinin yapılması şarttı. Tiyatro sanatının yönünü din tayin ediyordu ve bunun için de çok sayıda seyirciye yönelmesi gereken oyun yerleri gerekiyordu. Halkın rahatça seyredebileceği bir dağın eteği ve oyunun oynanacağı bir düzlük, seyir olanağını artırmak için de oyun yerinin bir daire biçiminde olması gerekiyordu. Buna orkestra deniliyordu. Oyun yerinin ortasına da Tanrı Dionysos’a adakların yapılacağı bir sunak yapıldı. Bu ilkel gösterilerin yeri, zaman geçtikçe gelişmeye başladı. Önce bayıra, seyircilerin daha oturabilmesi için tahta sıralar yapıldı. Oyun yerinin arkasına ise; oyuncuların kostüm değiştirebilmeleri için önce bir tente, sonar bir çadır, daha sonra da ahşap kulübeler kuruldu. İ.Ö. 499 yılında büyük bir kaza oldu ve tahta sırlar çöktü. Bunun üzerine seyir yeri taş sıralardan yapılmaya başlandı. Oyunun daha iyi görülebilmesi için de taş sıralar daire biçimindeki orkestranın yarıçapını saracak yolda yanlara doğru da genişletildi. Böylece klasik dönem tiyatro yapısının son biçimi ortaya çıktı. Daire biçiminde bir oyun yeri, ortada bir sunak ve yine yarım daire biçiminde oyun yerini saran seyirci yeri. İ.Ö. 465 tarihlerinde yapılan tahta skenenin yerini böylece İ.Ö. 425’te alt kısmı taştan bir yapı aldı. Taştan yapılan skene daha ayrıntılı bir yapıydı. İ.Ö. V.YY. sonunda skene iki katlı oldu. Üst kata episkenion adı verildi. Burası sahne araçlarının ve vinçlerin kullanımı için yapılmıştır. İkinci kat; birinci katın biraz gerisine yapılmış olduğu için 2. katın önü “Konuşma Yeri” anlamına gelen logeion adını aldı. Tanrılar buradan konuşurlardı.
Yunan MİTOLOJİSİ
Koro, hem tragedya, hem de komedya için en önemli dramatik öğeydi, bunun için de çok geniş bir oyun yerinin yapılması şarttı. Tiyatro sanatının yönünü din tayin ediyordu ve bunun için de çok sayıda seyirciye yönelmesi gereken oyun yerleri gerekiyordu. Halkın rahatça seyredebileceği bir dağın eteği ve oyunun oynanacağı bir düzlük, seyir olanağını artırmak için de oyun yerinin bir daire biçiminde olması gerekiyordu. Buna orkestra deniliyordu. Oyun yerinin ortasına da Tanrı Dionysos’a adakların yapılacağı bir sunak yapıldı. Bu ilkel gösterilerin yeri, zaman geçtikçe gelişmeye başladı. Önce bayıra, seyircilerin daha oturabilmesi için tahta sıralar yapıldı. Oyun yerinin arkasına ise; oyuncuların kostüm değiştirebilmeleri için önce bir tente, sonar bir çadır, daha sonra da ahşap kulübeler kuruldu. İ.Ö. 499 yılında büyük bir kaza oldu ve tahta sırlar çöktü. Bunun üzerine seyir yeri taş sıralardan yapılmaya başlandı. Oyunun daha iyi görülebilmesi için de taş sıralar daire biçimindeki orkestranın yarıçapını saracak yolda yanlara doğru da genişletildi. Böylece klasik dönem tiyatro yapısının son biçimi ortaya çıktı. Daire biçiminde bir oyun yeri, ortada bir sunak ve yine yarım daire biçiminde oyun yerini saran seyirci yeri. İ.Ö. 465 tarihlerinde yapılan tahta skenenin yerini böylece İ.Ö. 425’te alt kısmı taştan bir yapı aldı. Taştan yapılan skene daha ayrıntılı bir yapıydı. İ.Ö. V.YY. sonunda skene iki katlı oldu. Üst kata episkenion adı verildi. Burası sahne araçlarının ve vinçlerin kullanımı için yapılmıştır. İkinci kat; birinci katın biraz gerisine yapılmış olduğu için 2. katın önü “Konuşma Yeri” anlamına gelen logeion adını aldı. Tanrılar buradan konuşurlardı.
Yunan MİTOLOJİSİ