Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kıyamet ve Armageddon savaşı başladı

ielyase

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    4 Ağu 2014
  • Mesajlar
    7
  • MFC Puanı
    0
· Dünya galaksideki açı değişimine bağlı olarak güneş sisteminin rüzgarda savrulmasını andıran bir değişim gerçekleştirdiği için dünya açısının 23 dereceden 35 derece gibi bir aralığı görmesi ve tekrar eski derecesine geleceği bilinmektedir. Bu değişim biraz zaman alacak. Yaklaşık 7 yıl sürecek bu dönemde insanlar çok büyük sıkıntı çekecek. Bu dönemde dünyanın hızı ve savrulması biraz arttı. 21 Aralık 2012’de güneş sistemi, galaksinin epliktik merkezinini dik olarak görmüştü. Burada çekim kuvvetine bağlı hız ve savrulma dünya üzerinde normal dışı iklim şartlarına neden olmaktadır. Bu durum da küresel ısınmaya neden oldu. Ve tanrı herşeyi dünya bilincini ve afetleri bir plan dahilinde gerçekleştirmiş. Günümüzde yaşanan dünya siyaseti ve afetler dönemi bir hikaye değildir. Tamamen tanrısal bir gerçekliktir.
· Dünya açısındaki değişiklikten dolayı kuzey yarım küre donacak, güney yarım küre yanacak. Sanki bir kesimde buzul çagı, bir kesimde ateş çağı yaşanacak. Bir kesimde tehlikeli don olayları ve dolu yağmurları, bir kesimde kuraklık ve orman yangınları gözlenecek.
· Tanrı gerçekleri açığa çıkartmasaydı gerçekler bilinmezdi. Tanrı sayesinde insanlar uyandı. Tanrı yaşananlarla insanlara bir gerçeklik gösterdi. Eski kavimlerin başına gelenler bugün yeryüzünün her yerinde çeşitli afetlerle görülmekte. Çünkü müthiş bir dönemden geçiyoruz. İyilerin ve kötülerin savaşı hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde yaşanıyor. İklim değişikliği ve afetler haklı bir gerekçe, afetler sebepsiz yere yaşanmıyor.
· Dünya tarihine baktığınızda Afetlerin tavan yaptığı ve bolca yaşandığı dönemlerde siyasi gerginliklerin değişimin ve savaşların bolca yaşandığını görmekteyiz. Bu dönemlerde insanlar mazlum halklar güçlüler tarafından öldürülüyorlardı. İnsanların ve inananların öldürüldüğü dönemlere afetlerde çok fazla yükselişler gözlenmiştir.
· Dünya çarkı kötülük ile dönüyordu. Küresel güçler ve yeryüzündeki varlıklılar haksız kazancı kötülük ederek ve açgözlülük üzerinden sağlıyorlardı. Egemenler yönetenleri yönettiler. Bozgunculuk ediyorlardı. Ekonomiler ve dünya siyaseti onların elindeydi. Kötülüğün temsilcisi küresel patronlar ayrımcılık yapıp tehdit gördükleri doğrucuları yok ediyorlardı. Liderleri öldürtüp, ülkelere saldırı kararları alıyorlardı. Artık onların devri bitiyor. Tanrı onların dönemini kapatıyordu. . Tanrı’nın emriyle yıkılış yaşıyorlar. Kötü düzeni sürdüren kötü güçlere yalakalık eden inançsız halklar bu yıkılıştan kötü etkilenecekler. Dünya için yaşayanlar büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklar. Kötü düzenden beslenen inançsız azınlık afetlerden büyük zarar görecek.
· Allah küresel bozguncuların haksızlıkla kazandıkları şehirleri yıkıyor. Onların yaptıkları şehirleri darmadağın ediyor. Gasbederek öldürerek sahip oldukları topraklarda rahat edemiyorlar. Dün coğrafi kesifler gibi haksız gasplarını bugün açgözlülükle sürdürüyorlar.Allah bozguncuların halkıyla savaşıyor ve onlara fırsat vermeyecek.
· İklim değişikliği kaçınılmaz ve açıkça yaşanıyor. Nedeni ise şeytani anlayışın yönetimlere egemen olması ve mazlum halkların özgürlük çabalarının bastırılmasıdır. İklim değişikliğinin sonuçlarının geniş alanda ve sürekli görülmeye başlandığı bir dünyada yaşıyoruz. Etkileri kutuplardan ekvatora, sahillerden dağlara kadar görebiliyoruz. Şuna şüphe yok ki çoktan iklim değişikliğinin şekillendirdiği bir dünyada yaşamaya başladık. İklim değişikliği dünya genelinde doğal felaketleri hat safhaya çıkartacak. Özellikle büyük şehirlerde gıda ve su sıkıntısı baş gösterecek, hastalıklar ve şiddet artacak ve zaten hiç olmamış olan dünya barışı sarsılacak. Resmen kaos dönemi görülecek. Kaliforniya eyaletinin güneyinde yer alan Los Angeles'ta 10 günde büyüklüğü 3'ün üzerinde 10 sarsıntı yaşandı. Şili’de ardı ardına 8’lerdeki depremler dikkat çekici ve orta Amerika sallanıyor. Amerika kıtası ve Avrupa büyük tehdit altında görünüyor. Batıda yıkıcı bir deprem ve kitlesel bir tsunami yaşanma ihtimali var.
· Kölüğün düzeni yıkılırken kötülerin hepsi amaçlarına göre farklı nedenlerle yeryüzünden temizlenecek. Farklı afetlerle farklı sebeplerle ölecekler. Tanrıya inat dünya yaşamını isteyenler kaybedecekler. Tanrı düşmanlarına isabetli cezalarla dünya yaşamından el çektirecek.
· Dünyanın her yerinde inananlara halklara eziyet ve işkence ediyorlardı. Müslümanlar ve doğrucular büyük bir baskı altındaydı. Tanrı artık bu gidişe ve inanan halklarının öldürülmesine dur demektedir.
· İnsan faktörü ile iklim değişikliği arasında doğrudan bir bağlantı var. O da mazlum ve inanan toplumların özgürlük ve adil bir düzen istemelerini bastıran eski düzen yanlıların öldürücü ve yıkıcı mücadelesidir. Allah taraftarlarının eski düzen sahibi şeytan taraftarları tarafından engellenmesi ve öldürülmesi nedeniyle Afetlerin yaşanması tavan yapmıştır. Nedeni de Tanrı’nın ordularıyla yeryüzüne yönelmesi ile eski kötü yönetimlerin ardındaki halklar başlarına doğal afetler gelmektedir.
· İnançsızlar son yüzyıllarda Allah’ın düzenini ve sistemini reddetmiş ve küresel egemenliklerini kurmuşlardı. Yönetimleri bırakmadılar çünkü yönetimler üzerinden halkları sömürüyorlardı. Halkların (insanların) insanca ve adil bir şekilde yaşayacağı düzeni istemiyorlardı. Mazlumları ve inananları öldürmeyi bırakmadılar. Tanrı da afetleri kaçınılmaz olarak yaşatıyor. Tanrı pek çok kişi ve olaylarla onları doğru yola çağırdı. Ama onlar hem anlamazlar hem de bırakmazlar. Çünkü önce Tanrı’ya inanmıyorlar, ahireti ve iyiliği reddetmişler. Dünyaya sahip olmak için her şeyi yapıyorlar. Bu dünya hayatına saplanmışlar.
· Deccal’in ordusu inananlara karşı saldırı için hazırlandığında başlarına büyük bir bela yaklaşacak. Hiç beklemedikleri bir yerden Tanrı’nın orduları onları gökten taşlayacaklar. Tam saldıracakları bir anda Gökten meteor yağmuru yağacak. Ve yatmış saman çöpleri gibi yere yığılacaklar. Ordu tamamen ölecek. Uçaklarıyla savaş arabalarıyla beraber azaba uğrayacaklar.
· Her beldede Afetler görülmeye başlandı. Afetlere maruz kalan belde sakinleri 2daha önce buralarda böyle doğal afetler olmazdı.’diyorlar. Şaşkınlıklarıyla olanlara anlam veremiyorlar. Onlar 11 Eylül düzmecesiyle ortadoğuya savaş fikrine onay vermişlerdi. Şimndi kendilerini tanrı yolunda zannedip doğru yolda mı görüyorlar. Onlar zulmeden bir topluluktu. Şimdi başlarına gelenleri nasıl anlamlandıramıyorlar.
· İnananları öldürmeye yönelik hamleler Afrika ve Ortadoğu’da arttıkça Amerika ve Avrupa’da afetlerde büyük bir artış olacaktır. Afrika Avrupalı sömürgecilerin, Ortadoğu Amerikalı sömürgecilerindi. İslam terör, el-kaide gibi safsatalarla inanan yerli halkları öldürüyorlardı.
· İnananların bastırılmasına yönelik saldırılar arttıkça kıtlığın her türlüsünü görecekler. Şiddetli yağış ve sel ile ürünleri vurulacak. Yağışsızlık ve kuraklık ile ürünleri zarar görecek. Tanrı soğuk rüzgarlarla, şiddetli dolular ile ürünlerine darbe vuracak. Daha sayamadığım çeşitli afetleri insanlık yaşayacaklar. Tanrı eski düzenin yıkılmasına yönelik her türlü hamleyi yapacak.
· Bu dönem İncil kayıtlarında şöyle geçer. O zaman gökten ateş ve duman düşecek ve okyanusların suları göğe doğru köpüklerini kusacak, buharlaşacak ve ayakta olan her şey baş aşağı gelecek. Ve milyon kere milyon insan çok geçmeden hayatını kaybedecek.’
· İnananlar ile inançsızlar bir şehirde yaşarlar. Yani bu iktidar ile muhalefet anlayışı her beldede vardır. Allah afetler döneminde inançsızlar hedef alacak. Bir afet bir şehre geldiğinde inananlar çok az zarar görecek.
· Bazı bölgelerde ve şehirlerde bitmek bilmeyen dolu belası gözlenecek. İnandığını zanneden dünyacılar tanrıya küfredecekler.
· Kıyı kentleri sular altında kalacak. Deniz seviyesi yükselecek. Okyanuslarda açıklarda deniz seviyesinden 30 metre yükseklikler tehdit altında olacak. 30 metre altındaki kıyı yerleşim yerleri büyük sıkıntı çekecek. İç denizlerde izmir şirince gibi ege denizinde bu seviye 15 metreye kadar düşecek. Marmara ve karadenizde 2-7 metre gibi daha düşük yükselişler gözlenecek.
· Kutsal kayıtlarda dünyada 2014-2022 arasında fırtınalar dönemi, kıyı kentlerinin sular altında kalması, Yıldırımlar yılı, don belası, dolu belası, büyük bir deprem belası, ses belası, küresel bir salgın belası gözlenecek. 2023’e gelindiğinde insanların 1/3 i ölmüş olacak.
· Büyük bir deprem olacak. Amerika kıtasını oluşturan ana kara üçe kırılacak. Ve okyanus kıtayı mahvedecek. Dünya oldu olalı böyle bir deprem görmemişti. Avrupanın ve afrikanın batı kıyıları sular altında kalacak. Dünyanın 3/2sini etkileyecek bu olay zamanın bile az bir şey kaymasına neden olacak. .Kıyı kentleri sular altında kalacak
· Öyle afetler görülecek ki tüm insanlık bunlara şahit olacak. Şiddetli bir sesle bir küfür yöresinde insanlar ölecek. Suda dinamit patlatıp balıkların öldüğü gibi şiddetli bir sesle insanlar ölecek, kulaklarını tutacaklar ve kulaklarından kan gelecek. Allah inananları öldüren küresel güçleri ve yandaş yönetimlere karşı ordularını seferber edecek. Büyük kayalar dünya semasına girecek ve bir küfür beldesine meteorlar düşecek ve ses belası böyle gerçekleşecek.
· İnançsızlar küresel ısınmanın etkilerini hafifletmek için çaba içindeler. Uluslararası işbirliğiile tanrıya kafa tutabileceklerini mi zannediyorlar. İklim değişikliği sanayileşmeden ve gaz salınımından değildir. İnsanların şeytani psikolojilerinden dolayı tanrıyı öfkelendirmelerindendir. İklim değişikliği milyarlarca insanın hayatını tehlikeye atacak. Daha en kötüsünün görülmedi. Gelecek 5 yılda iklimde korkutucu değişikliklerin yaşanacağını kaçınılmazdır.
· İklim değişikliği bilim adamlarının beklediği gibi uzun sürede değil tam tersi çok kısa sürede çok şaşıracakları hızlı bir değişim olacak. Ve doğal afetler birden gerçekleşmeye başlayacak. Ardı ardına afetler dizilecek. İklim değişimine kısa sürede olabilecek bir şey değil diyen bilim adamları son günlerde yaşananlara büyük bir hayret duymaktadırlar. Tanrı dilerse elbette her şey olur.
· Avrupa’nın Atlantik kıyıları 2014 kışında 10 metreye yaklaşan dev dalgaların hedefi oldu. Portekiz’den başlayıp İspanya’dan geçerek Fransa’ya ulaşan kıyı bölgesinde arka arkaya yaşanan fırtınalar ölümlere, erozyona ve maddi zarara yol açtı. Aynı dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin ise dev bir patinaj pistinden farkı kalmadı. Dondurucu soğuklar haftalar boyunca ülke ekonomisini felç etti. Normalde ılıman bir kış geçiren güneydoğu bölgeleri de soğuktan payını aldı. Güney Yarımküre’de ise rekor kıran sıcaklar adeta kavurdu. Avustralya’da sıcak hava dalgası, evleri kül eden dev yangınlara yol açtı.
· İnançsızların şehirlerinin bir bir yıkıldığını göreceksiniz.Venedik, Hollanda, Fransa, İtalya, amerika kıtasının doğu sahilleri, avrupa kıtasının batı ve kuzey sahilleri, Avrupanın kuzeyindeki ülkeler, Afrika’nın kuzey ve batı kıyıları, orta amerika hep sulardan etkilenecek. Akdeniz ülkeleri kıyı kentleri yükselen sulardan etkilenecek. Kıyı kentleri sular altında kalacak. Herşey bir anda ansızın olacak.
· Allah herkesin içini bilir. Menfaat yüklü iç dünyası olanlar şeytanın yolunu seçtiğinden belalar onların üzerine olacak.
· Küresel ısınma birçok bölgedeki tarım randımanını olumsuz etkileyecek. Yeryüzü kıtlık yaşayacak. Ayrıca sağlık konusundaki tehditlerin de hızla artmasına neden olacak. Salgınlar her yeri kaplayacak. Kuraklık dönemini en belirgin Rusya hissedecek. Çünkü Rusya Suriye’de Esad’ı destekleyerek bir insanlık dramı yaşatmıştı. Allah önce Rusya’ya karşı bir savaş ihtimali oluşturacak. Ve bu durum güç kaybetmesine neden olacak. Sonra da afetlerden ve kuraklıktan nasibini alacak.
· Can alıcı hızda bir 2015 göreceğiz. 1915 yılının tam tersi gelişmeler hızla yaşanacak. Çatışma ve gerginlik hat safhaya çıktığında değişim ve düzelmede kendiliğinden başlayacak.
· 2014-2017 çok yoğun olacak. Ve çok şey hızla değişecek. Değişim o kadar güçlü ve külliyen olacak ki herkes kendi derdine düşecek. Mesela Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi, yeni anayasa, yargı paketleri ve her alanda değişimler görülecek. Bunu yeryüzündeki her insan kendi üzerinde, evinde, işyerinde ve ülkesinde yaşayacak.
· 2014 yılının altıncı ayından itibaren salgınlar başlayacak. 2019 yılına kadar salgınlar hızla ve artarak devam edecek. En çok ölümler 2019 yılında görülecek. 2022 yılına gelindiğinde neredeyse insanların üçte biri ölmüş olacak.
· Tanrı asıl 2016 da tüm ordularını seferber edecek. Tanrının dinine saldırlar olacak. Mazlumlara ve inananlara yönelik saldırılar katliamlar yaşanacak. Tanrı da 2016-2023 arasındaki yedi yıllık dönemde yeryüzünü kılıçtan geçirecek. Yeryüzünde sayısız ve ardı ardına her türlü afetler yaşayacak. Özellikle inançsızların ve egemenlerin zarar gördüğüne şahit olacaksınız.
· Bozguncu milletler diyorlar ki “Şu bir gerçek ki basit olarak iklim her zaman değişti ve her zaman değişecek.” Bu doğal bir durum. Gibi makul sözlerle kendilerini kandırıyorlar. Bu Afetler neden bizim başımıza geliyor diye sorgulamıyorlar. İklim ile mücadele edelim diye toplantılar yapıyorlar. Sığınaklar ve erken haber alma kaçma çalışmaları yapıyorlar. Bak o çok istediğiniz ve zulüm ile sahip olduğunuz dünyayı Allah size veriyor mu?
· Afet olan şehirlerde insanların ortak bir söylemi var. Hep şunu söylüyorlar. ‘Buralarda hiç böyle afetler olmazdı. Çok uzun yıllar bu tür olaylara şahit olmadık. Şaşkınlık içindeyiz.’ diyorlardı. Tanrı bize neden öfkelenmiş olabilir.’ dediklerini hissediyorum. Biz doğru yoldaydık. Yoksa yanlış yoldamıyız bu olaylar neden bizim başımıza geldi diye sorgulamalara maruz kalmalıdırlar.
· Büyük bir dolu belası gözlenecek. Durmak bilmeyen ve yaşamı çok kötü etkileyen bir bela. O kadar çok ve şiddetli, yağacak ki herşey zarar görecek yollar kapanacak.
· 2015-2019 yılında kış dönemleri çok aşırı soğuk geçecek ve don olayları yaşanacak. İnsanlar buzul çağı mı geldi diyecekler. Soğuktan ölenler olacak, yaygın ve salgın gribal enfeksiyonlar yaşanacak.
· 2017-2021 aralığında büyük bir deprem olacak. Dünya var oldu olalı böyle bir büyük deprem görmemişti. Ana kara bir levha üçe kırılacak. Ve Amerika kıtası bundan en çok etkilenecek bölge olacak.
· Bozguncu zalimler insansız hava araçlarıyla Afganistan’da, Pakistan’da ve Yemen’de inanlara yönelik saldırılar yapıyor ve mazlumları el kaide saçmalığı ile öldürüyorlar. Allah da onların insansız hava araçlarını düşürecek uydularını meteorlarla vuracak.İsrail, Amerika sürekli uydu ile Ortadoğu’da inanan halkları izliyorlar. Allah da onlara karşı yapacaklarını yapacak.
· Dünyanın sıcaklığı yani küresel ısınma hızla artacak. İklim değişiklikleri kargaşaya, savaşlara, çekişmelere bölünmelere neden olacak.
· İstanbul'un bazı semtlerinde bir anda ani hava değişikliği yaşandı. Önce gökyüzü karardı ardından yoğun bir toz bulutu geldi, bu sırada göz gözü görmedi. Görüş mesafesinin kısalması sürücüleri de etkiledi. Bu tür ani hava değişimleri ve fırtınalar saniyeler içinde oluşacak. Bu tür vakalar dünyanın her yerinde çokça görülecektir.
· 30 saniyede bir dakikada yıkımlar yaşanacak. Ani hava değişimi bir anda yüksek alçak basınç değişimleri görecekler. Hava değişimleri yıkımlı ve fırtınalı gibi olacak.
· Havalar bir anda değişecek. Bir anda yağmurlu, bir anda kavurucu güneşli olacak. Bir anda hava soğuyacak bir anda ısınacak. Bazen şiddetli dolu bazen azgın bir yağmur görecekler.
· Dünyanın kuzey yarım küresinde kışlar dondurucu ve buzul çağı gibi geçecek. Özellikle 2015-2019 yılları arası çok çetin olacak. İngiltere’de sel baskınları 2015-2019 baharında daha fazla yaşanacak.
· İnananların nesli çoğalmasın diye nüfus planlaması adı altında çoğalmalarını engelliyorlardı. Bu onların geçmişte kız çocuklarını öldürmelerine, Musa döneminde Musa’nın gelişini engellemek için erkek çocuklarını öldürmelerine benziyordu. Allah Musa döneminde zalim egemenler olan firavunlara karşı nasıl çocuk ölümleri verdiyse günümüzde de benzer çocuk ölümlerine de şahit olacağımız kaçınılmazdır. Ortadoğu’ya saldıran NATO ve batının insanlıksız saldırgan askerleri bilerek ve gizlice pek çok çocuğu öldürmüştü. Tenhada çocuğun kafasına silah sıkan Amerikan askerleri vardı. Afganistan’da,Irakta, Suriye’de çocuk katliamları ve kayıp çocuklar gözlenmişti. Bu durumlar gösteriyor ki Allah benzer intikam alacaktır. Bu da yakında dünyanın bazı beldelerinde çocuk ölümleri göreceğimize işarettir. Allah ta inançsızların çocuklarını öldürerek aynı acıyı tattıracak. Katliamı yapan anlayışa sahip milletlerin kök nesilleri hedef alınacak. Allah birtakım salgınlarla sadece çocuk ölümlerini zalimlerin sahip olduğu kültür ve anlayışı taşıyan beldelere yaşatacak.
· İklim değişiklikleri için tedbirler almaya çalışıyorlar. Siz ne yapabilirsiniz ki. Hem suç işliyorlar hem de nasıl korunuruz hesabı yapıyorlar. Siz Rabbinizin kudretinden kendinizi koruyacağınızı mı sandınız. Bunların inançsız oldukları buradan belli. Afetlerin Allah tarafından geldiğine de inanmıyorlar. Akıllarına hiç tanrı gelmiyor. Tabiat ana dedikleri oluşum geliyor.
· İklim değişikliği çok hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Bu yüzden oranlar ve boyutu çok önemli. Geçmişte bu kadar hızlı değişim görülmemişti.
· İnançsızların ordularından birisi toprağın altında kalacak. Bir ordu depremle toprağın altında gark olacak.
· BM'den 'afet risk' raporu yayınlandı.Rapor'da afetlerde geçtiğimiz yıl 22 bin kişinin öldüğü bildirildi. Birleşmiş Milletler (BM), geçen yıl dünya genelinde meydana gelen 315 doğal afet nedeniyle 22 bin kişinin hayatını kaybettiğini, 95 milyon kişinin bu afetlerden etkilendiğini bildirdi. BM Afet Risk Azaltma Ofisi'nden (UNISDR) yapılan yazılı açıklamada,dünya genelinde kayıt altına alınmış afetlerin neden olduğu doğrudan ekonomik kayıpların son dört yılda peş peşe her yıl için 100 milyar doların üstünde gerçekleştiği belirtildi. Açıklamada, afetlerden kaynaklanan ekonomik zararın 2010'da 138 milyar dolar, 2011'de 371 milyar dolar, 2012'de 138 milyar dolar ve 2013'te 116 milyar dolar olduğu kaydedildi. UNISDR tarafından verilen bilgiye göre, geçen yıl 22 bin kişinin ölümüne yol açan tayfun, deprem ve sellerin meydana geldiği Filipinler, Hindistan, Çin, Pakistan ve Japonya'da 13 bin 700 kişinin hayatını kaybett Afetlerden etkilenen 95 milyon kişinin 84 milyonun Çin, Filipinler, Hindistan, Vietnam, Tayland, Pakistan, Bangladeş ve Kamboçya'dan yaşadığı belirtildi.
· ABD'nin doğu kıyısında bulunan milyonlarca ev ve iş yerinin, küresel ısınma nedeniyle gelecek 15 yıl içinde sular altında kalabileceği belirtildi. Küresel ısınmanın Amerikan ekonomisi üzerindeki etkilerini araştıran Risky Business adlı kar amacı gütmeyen kuruluş, bu konudaki tehlikenin, 25 yıl içinde ciddi boyutlara ulaşacağına dikkati çeken rapor yayımladı.Raporda, ABD'nin doğu kıyısında yer alan birçok gayrimenkul ve iş yerinin, deniz seviyesinin yükselmesi kasırgalardaki artış nedeniyle büyük tehdit altında olduğuna işaret ederek, küresel ısınma konusunda yeterli adım atılmazsa ABD'nin 15 yıl içinde yıllık 2 ila 3,5 milyar dolar değerinde gayrimenkul kaybına uğrayabileceği vurgulandı. Raporda, küresel ısınmaya karşı önlem alınmaması halinde, uzun vadede yılın bazı dönemlerinde sıcaklığın insan vücudunun kaldıramayacağı seviyelere çıkabileceği de ifade edildi. Kayıpların telafi edilemeyecek düzeye ulaşabileceği konusunda uyarılarda bulunulan raporda, gerekli.
· Gökten taş yağacak. Belirli beldelere meteor lar düşecek. Kimileri çok tehlikeli olacak.
· Yer çökmeleri yer kaymaları, heyelanlar müthiş derecede artacak. Dünya’nın her yerinde heyelanlarda aşırı artışlar olacak. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington eyaletinde yaşanan toprak kaymaları canlar aldı.
· Bir şehirde sayısız hortum çıkacak. Yüzü aşkın hortumla tanrı o şeyri yerle bir edecek. İrili ufaklı hortumların en büyüğü 2 km çapında olacak ve önüne gelen herşeyi kökünden kazıyacak araçları fırlatacak sözü geçen bu fırtınanın hangi şehirde gerçekleşeceğini bilmiyoruz ama tarihi 2015-2016 yıllarında olacak.
· Sel baskınları Avrupa’da binlerce insanı etkiledi. 2012 yılından sonra sellerde büyük bir artış görülen Avrupa’da yeni tedbirler ve çalışmalar yapılıyor.Avrupa sel ve doğal afetler için uydu ve çeşitli çalışmalar ile afetlere karşı tedbirler almayı amaçlıyorlar. Allah’a karşı savunma teknikleri arama yerine kendilerini ve amaçlarını neden düzeltmiyorlar. Onlar felaketlere karşı korunacaklarını mı sanıyorlar. Allah’ın azabı pek çetindir ve ne kadar tedbirli olurlarsa olsunlar ansızın yakalayıverir. İnananları öldürmeyi, Afrika’da Müslümanlara zulmü, mazlum halkların özgürlük arayışının bastırılması, Afganistan, Irak savaşı sonrası değişen Ortadoğu’ya baskıları, Türkiye’ye kirli planlarını tanrı bilmiyor mu. Batılılar inananlara savaş açtıkça Tanrı da savaşacaktır.
· Şiddetli yağmurların sellerin etkisiyle birtakım haşere ve sivrisinekler çoğalacak, bakteri ve virüsler üreyecek ve her yere yayılacaklar.
· Yeryüzünde aşırı yağışlar toprak kaymalarına neden olacak. Pek çok insan toprak altında kalacak.
· Ölümcül salgın hastalıklar yaygınlaşacak. Çok insan ölecek.
· Salgınlar inançsızları vuracak. Zayıf inananlar bile durumdan zarar görmeyecekler. Güçlü dirençli, iyi beslenen inançsızları saran vebalar gözlenecek.
· Göktaşı yağmurları yaşanacak. Korkunç görüntülere şahit olacaklar. Bir gece şehrin gündüz gibi ışıdığını görecekler. Yüksek seslerle yere yığılanlar olacak. Ateş yağmuru gibi olaylar gözlenecek. Yüksek seslerle diz üstü yere çökecekler. Kulakları sağar olanlar olacak.
· Yangınlar ve toprak kaymaları çokça yaşanmaya başladı. Büyük yangınlar şehirleri vuruyor. Çok ev yanabiliyor. Bazen bir mahallenin bir köyün tamamen yandığını görüyoruz. Defalarca bu tür olaylara şahit olduk. Allah kimlerin evine ateş atacağını kimlerin evinin toprak altında kalacağını iyi bilir. Önceden haksızlıkla yerleşmiş olanlar mutlaka karşılığını tanrıdan alacaktır. Çünkü tanrı her şeyin karşılığını verme dönemi yaşatıyor. Nesillerin kökeni ve ilk yerleşimleri incelerseniz tanrının ne kadar haklı ve adil kararlar verdiğini göreceksiniz.
· Buzulların erimesi sonucunda dünyadaki denizlerde yükseliş olacak. En ağır hasarı Londra, Amsterdam ve Berlin alacak. Avustralya'nın büyük bölümü suların altında kalacak ve devasa bataklıklar ortaya çıkacak. Güney Amerika'da ise Amazon ormanlarının neredeyse tamamı suların altında kalarak Amazon Denizi'ne dönüşecek. Türkiye'de buzulların erimesi durumunda ege ve akdeniz kıyıları hafif etkilenecek. Genel olarak etkilenmeyecek. Diğer ülkeler kadar agır geçirmeyecek. Deniz seviyesinde büyük yükseliş bütün uygarlık ve dünya biyosferi için büyük bir felaket anlamına geliyor. Ve bu kaçınılmaz olarak yaşanacak. Dünya nüfusunun yüzde 75'inden fazlası deniz seviyesinin 100 metre altında yaşıyor. Bilim adamları küresel ısınma devam ederse hava durumunda ciddi değişikler olacağı, kasırga, tayfun ve devasa su baskınları gibi felaketlerin daha büyük ölçeklerde ve sıklaşacağı konusunda uyarıda bulunuyor. ABD Çevre Koruma Ajansı'nın hazırladığı rapora göre geçtiğimiz yüzyılda deniz seviyesi 18cm kadar arttı. Bunun sebebinin ise dünya ısısının 0,5°C ısınmasından ötürü olduğunu açıkladı.
· Yerel mikro afetler görülecek. Bir fırtına sadece bir köyü etkileyecek. Artık tanrı ordularını tek kişiye dahi gönderecek. Mesela Çorlu’da fırtına bir kesimi yıktı geçti.
· Dünyanın çeşitli yerlerinde zararlı ve yıkıcı orman yangınları görülecek. Şiddetli rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüyen alevler yerleşim alanlarını tehdit edecek.
· Ceviz ve elma büyüklüğünde dolu yağacak. Dolu belası her yerde görülecek ve inançsızları hedef alacak. İnsanlar dışarı çıkamaz olacaklar.
ARAP BAHARI VE ORTADOĞU
· Yönetimlere karşı bir direniş yaşanıyor. İlk Türkiye’de seçimlerle ve refarandumla bu süreç başladı. Sonra bu sürece arap baharı, afrika müslümanları ve avrupa madurları katılmaya başladı. Yönetimlere karşı başkaldırı küreselleşti. Çünkü dinsiz yönetimler mazlum ve inanan halkları sömürüyor ve zulmediyordu.
· El Kaide ile islama saldıran şeytan artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Ortadoğu’da Işid ve hamas halk hareketi olarak ortaya çıkmışitır. Afrika’da halk hareketine Boko haram dediler. Afrikada müslümanlar da özgürlük talep ettiler. Işid ve Boko haramı terör diye kötülüyorlar. Halkın hareketini bastırmaya çalışıyorlar. Afganistan ve pakistan’da inançlı halkların çabalarını da el kaide terörü diye bastırmışlardı.
· Dünya hep küresel bozguncuların yalanı ve dayatmasıyla yürümektedir. Bu düzenleri artık yıkılmak üzeredir. Arap baharı yeni düzenin ilk işaretini vermektedir.
· Arap baharı, afrika baharı şimdide avrupa baharı ile küresel değişim güç kazanıyor. Dünya değişiyor ve yeni bir merkez gün yüzüne çıkıyor. İnancın temsili Türkiye yeni tarih sahnesinde yerini alacaktır. Müslümanlar ve inananlar lidersiz ve sahipsiz idiler. Osmanlı yıkılınca doğunun ve inananların egemenliği yıkıldı. Batının ve inançsız dünyacıların egemenliği kurulmuştu. Tam yüz yıldır dünya kötülükle yönetildi. 2008 krizi ile bir değişim başladı. 2012’de bu değişim güç kazandı. 2014’den sonra zafere doğru gidecektir.
· Önce arap baharı başladı. Daha sonra Arap baharını mevcut yönetimler bastırdılar. Savaş ve çatışmalar çoğaldı. Yönetimlere yerleşmiş bozguncular silahla ve öldürerek halkları bastırmaktadırlar.
· Her bölgede savaş ve çatışmaların artmasıyla dünya daha kötü bir hale geldi. Her ülkede her şehirde ve her beldede inananların ve inanmayanların oluşturduğu çatışma ve gerilim hat safhaya çıkacaktır. Mesela ırkçılık yapanlar ile barışı savunanların gerginliği bir şehirde yaşanırken başka şehirde şii suni gerginliği yaşanmaktadır. Bir bölgede cumhuriyetçi-*demokrat gerginliği görülürken bir bölgede Müslüman hristiyan gerginliği görülecektir. Korkmayın bu gerginlik ve çatışmaların olması gerekli. İnsanlar ölse de sonu hayıra çıkacak. Ve sonunda esenlik gelecek.
· Katolik dünyası yıllarca savaş istedi 11 eylül sürecine destek verdi ve ortadoğuya zulmetti. Şimdi kötü hale getirdikleri ortadoğunun tepkilerine karşı barış söylemlerinde bulunma saçmalığına girmektedir. Ruhani lideri Papa Franciscus Vatikan'da 'Barış için Dua Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Papa'nın geçen ay Ürdün İsrail ve Filistin'e gerçekleştirdiği ziyarette ortadoğunun çok karışık olduğunu öğrendi. Bölge bozguncuları Papa’dan dua istediler. Müslümanlar harekete geçti dediler. Papa’nın gündeme getirdiği "Ortadoğu'da barış için birlikte dua etme fikri", Vatikan'daki tarihi törenle gerçekleşti. Allah bozguncuların sömürgecilerin ve zulmedenlerin duasını kabul etmez.
· Suriye, Mısır ve libya’da inananlar harekete geçti. Müslüman kardeşler başa geçti. Ama sonra darbe ve baskılarla inananlar yönetimlerden düşürüldü. Önce başa geçen inananlar sonra tekrar gerilediler. Suriye ve Mısır’da göstermelik bir seçim yaptılar. Katılım oranlarının çok az olduğu ve hile yaparak kendilerince seçim kazandıklarını iddia ettiler. İnançsızlar Suriye ve Mısır’da zafer kazandıklarını sanıyorlar. Durun bakalım. Tanrının savaşı daha yeni başladı. Çok şeyler yaşanacak. Azınlık zorbalıkla çogunluktaki inanan halkları bastıramayacak.
· Ortadoğu’da değişime küresel güçlerin gücü yetmiyor. Değişimi savaş ile de olsa durduramıyorlar. Ve uzun vadeli analiz ederseniz öldürerek bu savaş bitmeyecek. Ve kaybeden mutlaka batıl olacak. Doğruluk ve insanlık kazanacaktır.
· ABD ve batı ortadoğudaki ve dünyadaki değişimi durduramıyor. Yandaş yönetimlere ve halklara silah desteği versede savaşla devam edemeyecekler ve yenik düşecekler. Çünkü değişim çogunluk halktan ve güçlü olarak gelmektedir. Batıla kim prim verir ki. Ve batıl aldatarak ve halkı bastırarark ne kadar devam edebilirdi ki.
· Masum insanlar katloluncaya kadar Hz. Mehdi (as) çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir...aynen bu dönem yaşanmaktadır. yönetimdekiler mazlum halkları öldürmektedirler.
· BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Suriye'ye ilişkin açıklama yaptı. "Hayal edilemeyecek ihlaller yaşandı"
· Suriye’de gerginlikler çevre ülkelere de sıçrıyor. Bazen esad-Lübnan bazen esad-Türkiye gerginlikleri yaşanıyor. Lübnan'da Esed yanlıları ile karşıtları arasında çatışmalar yaşanıyor. Devam eden çatışmalarda ölü sayısı 23'e, yaralı sayısı 120'ye yükseldi.
· Suriye’de artık halk ülkeyi terk etti. Suriye’de Rusya yanlıları ile islam yanlıları savaşıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden cihad için bölgeye gelen savaşçı insanlar Esad rejimine karşı savaşıyorlar. Amaçlarının Allah ve din davası olduğuna inanan bu askerler şeytanın yandaşı küresel güçlerle savaştıklarını düşünmektedirler. Kendilerini Mehdi’nin ordusu olarak niteliyorlar. Küresel güçlerin G-7 nin Esad’a destek vermesinin ardından islamcı halklara destek sürekli artmış ve savaşın ve işin içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Ayrıca Deccal’in ordusu da avrupa taraflarından toplandı. Esad’ın ordusunda artık çok az suriye’li var. Koreli, sırp, kıbrıslı, rum, kosovalı, ispanyollar vardı. Suriye savaşı küresel bir savaşa dönmüştü. Bu savaş şeytanın ve Tanrının arasında gerçekleşiyordu. İki anlayış ikiside kendini hak yolda sanıyordu. Birisi dünyacılar diğeri ahiretçilerdi. Tarih önemli dönüm noktalarında böyle savaşlara şahitlik etmiştir.
· Suriye’de korkunç şehir görüntüleri var. Evler sokaklar savaştan nasibini fazlasıyla almış. Büyük bir yıkım ve yüzbinleri aşkın ölüm yaşandı.
· ABD'nin Suriye politikasının sahadaki gelişmelerin hızına yetişecek şekilde gelişmediğini ifade eden Eski ABD'nin Şam Büyükelçisi Robert Ford, “Devamlı olarak virajın arkasında kaldık. Dolayısıyla, bu politikayı kamusal olarak daha fazla savunamaz noktaya gelmiştim, böyle olduğunuzda da artık gitme zamanıdır” diyerek, görevinden ayrılmasının gerekçesini açıkladı. Ford, Suriyeli ılımlı muhaliflere ABD'nin silah ve diğer ölümcül olmayan yardımları göndermesi gerektiğine işaret ederek, “Eğer bunu birkaç yıl önce yapsaydık, yardımları artırsaydık, bugün El Kaide ılımlı muhaliflerle rekabet eder hale gelemezdi” diye konuştu.Ford, ılımlı muhaliflerin silahlar konusunda ellerinin bağlı olduğunu, çünkü ne Esed ne de El Kaide destekli grupların sahip olduğu gibi kaynaklarının bulunmadığını dile getirdi.ABD'nin de şimdi ılımlı muhaliflere yardımlarını bu yönde artırmaya hazır olup olmadığının hala net görünmediğini belirten Ford, Obama yönetiminin Suriye’de askeri değil siyasi çözüm aranması gerektiğine yönelik yaklaşımını ise "Bu bir iç savaş ve sahada dengeler zorlanana kadar siyasi müzakerelere ulaşamazsınız. Sahadaki durum burada kilit konumda" şeklinde eleştirdi.Ford, Suriye’deki meşruluğu tartışmalı devlet başkanlığı seçiminin ise savaş alanında değişiklik yaratmasını beklemediğini, ancak bunun, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in iktidardan vazgeçmeye niyetli olmadığını gösterdiğini kaydetti.
· Suriye’de 2013 sonunda varil bombalı saldırılar 949 can aldı Ve her geçen gün can alamaya devam ediyor..Ölenlerin yüzde 96'sının sivillerden oluştuğu belirtiliyor.
· Sivillere saldırılar dehşet terör eylemleridir. BM Sözcülüğü'nden Humus'taki saldırılara yönelik açıklama geldi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Suriye'nin Humus kentinde dün düzenlenen saldırıları kınayarak sivillerin hedef alınması ve sivillerin bulunduğu bölgelere hava saldırısı ile varil bombası atılmasının durdurulmasını istedi.
· Suriye’de Humus harabe kente döndü.
· Yemen'de son iki haftada gerçekleşen çatışmalarda 455 kişi hayatını kaybetti.
· Küresel ekonomi nedeniyle iyice gerileyen ABD Afganistan’dan çekilecek. Çekilirken kimseyi geride bırakmamak için Taliban ile esir takası yapıyor. ABD’de esir takası tartışma konusu olsada ABD çekilmeye mecbur. ABD’Yi bekleyen çok sorun var. Ekonomileri de çökme noktasında. Karışan Afrika ve savaşan bir doğu avrupa var. Ortadoğu karışık ve herşeye yetişemiyor.
· Libya bir türlü durulmuyor.Libya’da hükümet bazı bölgelerdeki silahlı birlikleri denetim altına alamadı.
· Irak Kürt Bölgesel Hükümeti Sözcüsü Sefin Dizayi, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) petrol satışında Bağdat hükümetinin onayını istemesine ilişkin, "ABD'nin tavsiyelerine saygı duyduk. ABD, Kürdistan bölgesinden ziyade Bağdat hükümetine baskı uygulamalıdır" dedi. Musul petrolleri Allah’ın izniyle eski sahiplerine döndü.
· Irak parlamentosunda Güvenlik ve Savunma Komisyonu Başkan Yardımcısı İskender Vetut, İsrail'i, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütüne silah vermekle suçlayarak, IŞİD'den ele geçirilen bazı silahların İsrail yapımı olduğunun tespit edildiğini söyledi.
· Irak’ta Yine birileri kendilerince seçim yapıyorlar. Seçim adil bir düzende yapılmıyor. Seçim sonuçlarını daha önceki seçimlerdeki gibi hile ile sonuçlandırılacak. Maliki yönetimi amerika’nın istekleri doğrultusunda seçimlere hile karıştırıyor. Irak bombardıman ateşinde sürekli iç çatışmalar devam ediyor.
· Irak kaosta bırakıldı. Her gün kan gölü. Devlet, adalet ve düzen yok. Öldürerek yok ederek hayatta kalma dönemi yaşıyorlar. Bu ülkeyi bu halde bırakanlara lanet olsun.
· Mısır ordusunun, Refah kentinde altından tünel geçtiği gerekçesiyle bazı evlerin yıkımı için patlayıcı madde kullanması sonucu Gazze tarafında çok sayıda ev ve bir cami hasar gördü.
· Mısır’da halkın bastırılması sonucu darbe gerçekleştirlmişti. Darbeciler silah ve şiddet ile halkı bastırdı. Halk çeşitli zamanlarda gösteriler yapmaktadır. Mısır’da darbeci yönetim bu tür gösterileri şiddet ile bastırmaktadır. Darbeci hükümete resti çeken Türkiye ile ilişkiler Mursi dönemindeki gibi değil. Ticaret neredeyse yok. Darbeci Sisi’yi bir kurtarıcı gibi dürüst insan şeklinde tanıtıp medya ile yönlendirme siyaseti yaptılar. Mısır’da yine tipik Amerikan ve israil siyaseti gördük. Yalan ve yönlendirme ile bir algı oluşturarak insanların iradeleri çalındı ve aldatma yöntemi Mısır’da çok iyi uygulandı. Tamamen taraflı medyaları ve ülkenin eski sahiplerinin zenginlerin israil ve Amerikan yanlılarıyla bezenmesi Mısır’da inanan halkların gelişim sürecini tıkamaktadır. Mısır’da Üniversitelerde insan zinciri eylemleri ve yürüyüş düzenleyen darbe karşıtı öğrenciler, güvenlik güçlerinin göstericilere sert müdahalesini kınayan sloganlar atarak, tutuklu arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep etti.
· Mısır’da siyaseti engelleyen demokrasiyi yasaklayan darbeci bir anlayış, insanların düşüncelerini ölümle sonuçlandıracak kadar diktatördür. Mısır mahkemeleri 529 Müslüman Kardeşler üyesini İdam cezasına çarptırdı.
· Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) adına yapılan yazılı açıklamada, darbecilerin, basını, "insanları yanıltmak", polis ve askeri, "halkı öldürmek", yargıyı ise "İhvan'ı bitirmek için" kullandığı savunularak, idam kararlarının "İhvan'ı yok etmeye yönelik" yeni bir operasyon olduğu ifade edildi.
· İktidarların yönetimi yıkılıyor. Mısır’da idam kararları ve baskı sonucundan korkuyorlar. Sürekli büyüyen hak ve mazlum halklar hak arayışını arttırıyor. Uluslararası kamuoyu dediğiniz şey iktidarlarsa, bir kısmı korkusundan, bir kısmı çıkar hesapları ile ses çıkartmıyor. Mısır'da iktidarın tek alternatifi var, o da İhvan. Mısırı kaybederlerse bu Afrika’nın ve Arap dünyasının kaybı olacak.Dahası, Onlar açısından İsrail'in varlığı ve güvenliği tehlikeye girecek.. Bunu düşünmek bile istemiyorlar..
· Mısır'ın başkenti Kahire'de, mahkeme yakınındaki kontrol noktasında meydana gelen patlamada bir polis hayatını kaybetti.
· Genel Sekreter'in, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin "Mısır’da uluslararası insan hakları hukukunun ihlal edildiğini" bildiren açıklamasını desteklediğini ifade eden Haq, Ban'ın bu konudan endişe duyduğunu ve yakından izlemeye devam edeceğini söyledi. BM Genel Kurulu'nda idam cezalarının infazlarının ertelenmesi konusunda kabul edilen karara uymalarını istiyor" dedi. (BM bu durumu istese de İsrail darbeci mısır yönetimine idamların gerçekleştirmesi baskısı yapacak. Ve Mısır’ın darbeci lideri Sisi idamları gerçekleştirecek. Ancak bu Sisi ve darbecilerin en büyük hatası olacak. Çünkü ülkede darbeciler etkisini zamanla kaybedecek. Küresel değişimin de bu duruma etkisi olacak. Ve İsrail gün gectikçe bölgede cılız kalacak.)
· Irak’ta tam bir kaos yaşanıyor. Her yerde çatışma ve savaş var. Irak'ta evlere tank ve top mermileri isabet etmesi sonucu 8 kişi öldü, 9 kişi yaralandı.
· Irak Parlamento Başkanı Usame el-Nuceyfi'den ise çok çarpıcı açıklamalar geldi. Musul kentinin çok kısa bir sürede terör örgütü IŞİD'in eline geçtiğine yönelik bir başka soruya ise Nuceyfi, "Ordu güçleri hiç bir neden olmadan görev yerlerini terk etti. Asker de başındaki komutan da yerinde durmadı. Ordu silahları yerlerde, zırhlı araçlar bomboş sokaklarda bırakılmış durumda.Halk güvenlik nedeniyle göç etti. Türk konsolosluğu ve Türkler rehin alındı.
· Önce ülkeler arası sorunlar ve çatışmalar artacak hatta tavan yapacak. Gerilimler savaşlar gözlenecek. Sonra Türkiye tüm bu çatışmaları ve sorunları gidermeye başlayacak.
· Esad uydurma bir seçim yaptı. Katılımın çok az olduğu ve ülkenin çok azında sandık uygulayabildiği saçma bir seçimle zafer kazandıklarını iddia ettiler.
· Maliki ve IŞİD'in eylemleri nedeniyle 800 bin kişinin yerinden olduğunu bildirdi.
· İsrail'in yeni yerleşim birimleri oluşturma planına İngiltere'den tepki geldi. Ardından AB’de tepki gösterdi. İsrail ağresif tepkiler gösteriyor.
· Filistin'de İsrail'i kızdıran gelişme oldu. Filistin'de El Fetih ile Hamas uzun bir aradan sonra birleşme konusunda ciddi bir adım attı. 5 hafta içerisinde ulusal birlik hükümeti kurulması gündemde. İsrail ise bu duruma tepkili. Filistin'de El Fetih ve Hamas'ın birleşmesi ile işgalcilere karşı Müslümanlar kendi vatanlarında daha güçlü olacak.
· Avrupa Birliği'nden İsrail'e uyarı! Hamas ile El Fetih arasında sağlanan anlaşmaya tepki olarak Filistin'le barış müzakerelerini askıya aldığını açıklayan İsrail'e Avrupa Birliği'nden uyarı geldi.
· İsrail asıllı caz sanatçısı Gilat atzmon, "İsrailliler sömürmekten çok Filistinlilerin gitmelerini istiyor. İsrail, etnik temizleme sistemidir. Diğer bir deyişle İsrail, Nazi Almanyası'ndan hiç farklı değildir" dedi. İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) İstanbul Şubesi tarafından şubenin Vefa'daki merkezinde düzenlenen toplantıda konuşan Atzmon, çatışmalara dair yaklaşımının politik değil, teorik bir tarz olduğunu söyledi. "Siyonist Yahudiliğin tehlikeli bir olgu olduğunu ve bunun mahiyetinin sorgulanmasına izin verilmediğini" dile getiren Atzmon, şunları kaydetti: "Problem sadece Filistin'de değil. Aynı zamanda Türkiye'de de hükümet üzerinde baskı kuran Yahudi lobileri var. İkinci Irak savaşı bu lobiler tarafından hazırlandı. Filistin'den bahsederken sömürgecilikten bahsetmek gerekir. Yahudiler kendileri Fransızlara, Almanlara benzetir. Ancak şunu unutuyorlar; siyonizm başka hiç bir şeye benzemez. İsrailliler sömürmekten çok Filistinlilerin gitmelerini istiyor. İsrail, etnik temizleme sistemidir. Diğer bir deyişle İsrail, Nazi Almanyası'ndan hiç farklı değildir." Atzmon, yatırımcı George Soros'un, Gezi Parkı olayları sırasında eylemcileri desteklediğini ileri sürerek, "Soros adındaki bir Yahudi'nin bu grupları desteklediğini göreceksiniz. İran'da da Mısır'da da başardı. Arap Baharı'nı kışa çevirdi. Şu anda Ukrayna'da çalışıyor" dedi.
· İsrail Başbakanlığı, Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, "2011'de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la barış anlaşmasına varıldığı ancak bununBinyamin Netanyahu tarafından engellendiği" yönündeki ifadeleriyle ilgili açıklamada bulundu.
· Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Washington’daki görüşmelerine eşlik eden Filistinli Başmüzakereci Saib Erakat, devam eden müzakerelerle ilgili soruları cevapladı. Varılacak nihai bir anlaşmanın her iki tarafa birçok kazanımlar sağlayacağını dile getiren Erakat, “ABD Başkanı Barack Obama ve Dışişleri Bakanı John Kerry’nin başarıya ulaşması, en fazla Filistinlilere yarar sağlar, başarısızlıktan ise hiç kimse Filistinliler kadar kayba uğramaz. Biz gerçekten başarmak istiyoruz. Obama ve Kerry’nin hakikaten başarılı olmasını istiyoruz. Onların başarısı benim için özgürlük, bağımsızlık, devlet olma durumu anlamına geliyor. Filistinlilerin sahip olabilecekleri bir ev anlamına geliyor. 29 Nisan’a kadar, 9 ayın başarılabilir ve yapılabilir bir çözüm getirmesini ümit ediyorum” diye konuştu.(Garibim Erakat bilmiyor mu Obama ve Kery israile sürekli sadık kalacaklarını ve israil çıkarlarının daima yanında olacaklarını 2013 yılında defalarca söylemişlerdi. Barış görüşmelerinde sadece İsrail’in birtakım çıkarları aranmaktadır. Ve İsrail hiçbir zaman Flistin’e nefes aldırmak istemeyecek. Bölgede savaş siyaseti yapan ve bunun üzerinden kazanan ülke İsrail ve onun ardındaki küresel güçlerdir. Bu tür görüşmeler yüzlerce kez yapıldı bazen neden tekrar bu görşmeler gündeme geliyor diye sorduğumda israil çözüm ve barış istemiyor cevabını defalarca teyit ettik. Çünkü israili kuran Amerikalı birkaç zengin bozgunculukla kazanmayı yol edinmiş. Ve zorbalıkla haklılıkları için çabalıyorlar.)
· Dünyada Flistin ve İsrail mücadelesini incelediğinizde haksızlık ve hukuksuzluk üzerine kurulu bir düzenin getirdiği savaşı görürsünüz. Haksız zorbalar sahiplenmesi sürekli savaşla sürdürmeye çalışacaklardır. Buna mecburdurlar. Bu stres halklara yüklediğiniz bu düşmanlık sadece birkaç kendini inanan sanan amerikalı işadamın isteğidir. Ancak sayısız ölümlere neden olmaktadırlar. Hem Flistin topraklarına geleceksiniz, oradaki barışı bozacaksınız. Kutsal kitap’ta Tanrının krallığına Siyon gösterildi diye bu bölgeye gelerek zorbayla bir krallık kurma çabaları ne kadar tanrısaldır sizce. Amerikada güç sahibi birkaç zengin kendilerini tanrı yolunda sayarak haksız kazanç ile Filistin bölgesindeki halka haksızlık ve zulüm üzerinden mehdi krallığı kurmaya çalışmışlardır. Yeni dünya dedikleri kıtalara zorbalıkla sahip olanlar o bölgenin halklarını öldürenler kalkıp hak yoldayız diyorlar. Zorbalıkla topraklara sahip olma çabası ve tanrı yolunda bölge halkına fitne ve savaş çabası ne kadar doğru ve tanrısaldır. Haksızlık fitne ve savaş üzerinden tanrı krallığı kurulmaz. Bu İsrail zihniyeti ile bu savaş hiç bitmez. Savaşta kazanan olmaz ama barıştan herkez kazanır. Esenlik ancak barış ile mümkündür. İsrail, Filistine ve ortadoğuya savaş siyasetiyle ayakta durmayı ve kazanmayı yol edinmiş. Güttükleri savaş ve düşmanlık siyaseti boştur. Batıl, hükmetmek ve sahip olmak için bu yöntemleri kullanır. Ancak nereye kadar haksızlıkla sahip olacak ve hükmedecektir. Haksızlığa mutlaka tepki doğar ve bu savaşın sonu yoktur. İnsanlara ve yeryüzüne zorla sahip olmak ve yönetme düşüncesi çok şeytanidir. Bu savaş haklı gerekçeli olmayınca yıllarca sürmektedir. Ve sonsuza kadar da sürer.
· Savunma Bakanı Moshe Yalon, yazılı açıklamasında, "Başarıyla fırlatılan Ofek 10 uydusu, İsrail'in olağanüstü teknolojik yeteneklerinin ek kanıtıdır" ifadesini kullandı. Yalon, Ofek 10 uydusunun, İsrail devletinin istihbarat toplama yeteneğini geliştirip, savunma topluluğuna, günün her saatinde her türlü hava koşullarında uzaktaki ve yakındaki tehditleri yönetmesine imkan sağlayacağını belirtti. Çalışmada emeği geçen Savunma Bakanlığı Uzay Ajansı ile İsrail Uzay Endüstrisi'ne teşekkür eden Yalon, "Komşularımız üzerindeki önemli teknolojik üstünlüğümüzü güçlendirmeye devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu. İsrail, 4 yıl önce de benzer bir "casus uydu"yu uzaya fırlatmıştı. "Casus uydu" İsrail'e, İran'ın yanı sıra bölgedeki diğer Ortadoğu ülkelerini de izleyebilme kabiliyeti kazandırdı. Hepsinden önemlisi Türkiye’yi izliyorlar. Geçtiğimiz aylarda Türkiye’de bir uydusunu Kazakistan’dan fırlatmıştı.
· İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Filistin'de kurulacak uzlaşı hükumetinin tanınmaması çağrısında bulundu.
· İsrail, Kıbrıs’ta petrolü çıkarmak ve dağıtmak için Amerika’dan yardım istedi. ABD dışişleri bakanı Con Biden Kıbrıs’a gelerek Güney ve Kuzey kıbrısa barış girişiminde bulundu. Sırf çıkarlarından dolayı amerikayı kullanan İsrail Petrolün taşınması konusunda çıkmazda kaldı. Bir de ziyaretinin k.kıbrıs türk kesiminin tanındığı anlamına gelmez diyor. Tanrı onların kirli planlarına izin vermeyecek. Batmakta olan Kıbrıs’a israil sahip çıktı. Para yardımı yaptı, karşılığında ucuz petrolü çıkarma ve satma fırsatı yakaladı. Şimdi bu çıkmazdaki durumunu kullanmak istiyor. Ama her yoldan önleri kapalı. Türkiye’ye mecbur kalıyorlar. Anlaşmak için kuzey kıbrısı ikna ederek Türkiye üzerini kullanmak istiyorlardı. Yıkılmak üzere olan Yunanistan’a da Avrupa ve İngiltere destek çıktı. Amaçları Türkiye’ye karşı kullanmaktır. Zamanla bu durum daha net görülecektir.
· İsrail mescid-i Aksa’yı işgal ediyor. Diğer dinlerin özellikle de müslümanların ibadet etmesi engelleniyor. Müslümanlar Mescid’i aksadan yaka paça dışarı atılıyor. İsrail askerleri ile müslümanlar ibadet için aksa çevresinde tartışıyor ve çatışıyorlar. İşte dinlerin özgürlük merkezinde neler yaşanıyor. Gerçekten tanrı yolunda hak bir egemenlik olsaydı orada tüm dinlerin tanrıya ibadet etmelerine fırsat ve zemin hazırlanırdı. Ama günümüzde şeytanın egemenliğini ve sıkı tarafgirliği görmekteyiz. Kutsal topraklar artık zorbaların merkzi durumdadır. Mescid-i Aksayı işgal eden diğer dinlere kapatan ırkçı ve saldırgan tavır sergileyen İsrail bu kafayla mutlaka kaybedecektir. Zorbalıkla sahip olmak ve hükmetmek inançsızların felsefesidir.
· İsrail dünyanın bu kargaşalı ve yoğun siyasi atmosferini fırsat bilip Filistinlilere baskı ve zulmünü arttırdı. Filistinlileri öldürüyorlar. Yerleşim yerlerini gasbediyorlar. Bazı ibadethaneleri ilhak ediyorlar. İbadetlerini ve yaşamsal gerekliliklerini engelliyorlar.
· ABD ve İsrail ortadoğuda ortak çalışma sergiliyorlar. İsrail’in insansız hava araçları da kullanılıyor. Pakistan’da, Afganistan’da, Suriye’de,Yemen’de insansız hava araçlarıyla inanan halkların liderlerini avlıyorlar. Gökten bilinmedik bir yerden bir füzenin bir anda tepenize düşmesi ne kadar haince bir saldırıdır. İnsansız hava araçlarıyla saldırılar çok canicedir. Böyle silahlar gözlem haricinde yasaklanmalıdır.
· ABD’ yönetiminin Taliban ile esir takası ABD’yi karıştırdı. Müslümanların adam yerine konulmasına ve esirlerin bağışlanmasına tahammül edemeyen din düşmanları bu durumu medyalarında kullanmaktadır. Halkı daha çok islamafobiye yöneltmektedirler.
· ABD afganistan’da taliban’ı bitiremez. Halkın yüzde yetmişi inançlı halktır. ABD inananlara taliban ve Elkaide diyor. İnananların hepsini öldürerek bitiremezler. Zaten bitiremediler ve Afganistanı yenemediler. Azınlık yandaş afganları destekleyip çogunluk müslüman halka zulmeden ve madenlerinde gözü olan ABD Afganistanda büyük bir kayıp yaşamıştır. Afganistan’da her geçen gün ABD’ye tepki artmaktadır. Bir zamanlar bu tepkiyi küçümsüyorlardı. Ama bugün bu tepki çok önemlidir. Afgan halkı kendi geleceğini Amerika olmadan özgürce kurmak istiyor.ABD yandaşı yönetimin gitmesini istiyorlar. Orada halkın gerçek bir temsili olmalıdır.
· ABD'ye ait insansız hava aracının el-Bayda kentinde, El-Kaide üyeleri olduğu tahmin edilen kişileri taşıyan araca düzenlediği saldırıda 13 kişinin öldüğü bildirildi.
· İHA’ların bölgeyi bombalaması sonucu militan olduğu şüphelenilen en az 11 kişinin öldürüldüğü kaydedildi. Namaz kıldıklarını görünce insansız hava aracıyla vurdular.İstihbarat kaynakları, iki füzenin atıldığını ve ölenlerin kimliklerinin henüz bilinemediğini bildirdi.ABD namaz kılanları öldürüyor.
· İhvan'dan Suudi Arabistan'a cevap! Mısır Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan), Suudi Arabistan'ın, teşkilatı terör örgütleri listesine almasının üzüntüyle karşılandığını bildirdi.
· Ortadoğu barış sürecini görüşmek üzere Mısır’ın başkenti Kahire’de toplanan Arap Birliği Dışişleri Bakanları, Amerika Birleşik Devletleri’ni müzakerelerin yeniden başlaması için İsrail üzerinde baskı kurmaya çağırdı. Aslında Arap ülkeleri liderleri çözüm istemiyor. Çözümcü olsalardı bir şeyler yapardı. Katar emiri dışında Erdoğan’ı seçim sonunda tebrik eden olmadı. Mevcut yönetimler hem Ortadoğu düzeninden besleniyorlar hem de halkları kandırmak için çözüm bulunsun taktiğini kullanıyorlar. Onlar da eski düzenin İsrail egemenliğinin meyvelerini yiyorlar. Mevcut yönetimlere sahip olan Arap ülkeleri Türkiye’nin gelişiminden hoşnut değiller.
· Katar ile gerilim yaşanıyor. “Bölgede süregelen gerilim Katarlı doktor Mahmud Abdurrahman el Cidde’nin 7 yıl hapisle cezalandırılmasıyla yeniden yükselmişti. Doktor Cidde’nin yasaklı Müslüman Kardeşler grubunu desteklediği iddia ediliyor. Gelinen nokta ise 80’lerde iyice belirginleşen Batı yanlısı ittifakta önemli bir çatlak anlamına geliyor.” (François Chignac, Dubai)
· Sağlık alanında üç yeni nükleer projenin tanıtımının yapıldığı bir törene katılan İran’ın ruhani lişderi Ruhani, "Nükleer teknoloji alanında geri adım atmayacak ve bu alandaki ayrımcılığa boyun eğmeyeceğiz" diye konuştu. Ilımlı amerika ilişkilerine rest çekti. Erdoğan zamanla hem bozgunculara hemde silahlanmak isteyen islamcılara tepkisi olacaktır. Çünkü o barışı ögütlüyor.
· Obama'nın İran'ın nükleer programını diyalogla çözme çabasına öfkelenen Suudi Arabistan, Washington'un bu politikasından rahatsız olduğunun sinyalini, askeri gövde gösterisinde verdi. Suudilerden Çin füzesiyle ABD'ye gözdağı verdi.
· Afganistan ve Pakistan’da intihar saldırıları bitmek bilmiyor. Ardı ardına bombalar patlıyor.

 

Forum Kalbi

Root
MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    11 Tem 2010
  • Mesajlar
    1,232
  • MFC Puanı
    23
Paylaşımlarınızda Kaynak Belirtirseniz Seviniriz.

SecreT
 
Üst Alt