Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kıskanç kardeşler

Sır

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    1 Tem 2013
  • Mesajlar
    1,170
  • MFC Puanı
    44
Sevgili çocuklar,bu kitapta anlatacağımız hikayede Yusuf peygamberin karşılaştığı zorlukları göreceksiniz. Bu zorluklara onun nasıl sabırla direndiğini ve kendisini Allah’ın sevgili kulu yapmak için nasıl gayret ettiğini okuyacaksınız.

Okuduğunuz bu peygamber hikayeleri,Allah’ın bizlere bildirdiği en doğru bilgilerdendir. Uydurma şeyler değildir. Rabbimiz Allah,bu peygamberlerin hayatlarını onlardan dersler ve öğütler almamız için bizlere bildirmiştir.Şimdi sizleri Yusuf peygamberin hikayesiyle baş başa bırakalım.

Yusuf,Yakup peygamberin oğullarındandı. Onun on bir kardeşi vardı. Fakat öz olarak Bünyamin adlı bir kardeşi bulunuyordu. Yakup peygamber,Yusuf ile Bünyamin küçük oldukları için onları daha çok seviyordu.

Yakup peygamberin bu davranışı diğer çocuklarının kıskançlığına neden oluyordu. Ağabeyler Yusuf ile Bünyamine öfke ve nefret ile bakıyorlardı. Devamlı olarak onları babalarının yanından uzaklaştırmanın yollarını arıyorlardı.

Yusuf ile Bünyamin ise çocukluğun masumluğunun getirdiği güzel duygularla ağabeylerine karşı sevgi ve saygıda kusur etmiyorlardı. Onlarla iyi geçinmeye çalışıyorlardı.

Yusuf çok güzel bir çocuktu. Saflığın dürüstlüğün tüm güzellikleri yüzüne yansımıştı. Onu görüp de sevmeyen hiç kimse yoktu. Yalnız ağabeyleri onu sevmiyorlardı. Bu da onların kıskançlığından kaynaklanıyordu.

Kıskançlık insana güzellikleri bile kötü gösterebiliyordu.

Günlerden bir gün Yakup peygamber ikindiye doğru çadırının önüne oturmuştu. Yusuf’un ve Bünyaminin oyun oynamalarını seyrediyordu Yusuf biraz sonra kardeşinin yanından ayrıldı. Güneşin batışını yalnız başına seyretmek istedi. Güneş batarken etrafı hafif bir kızıllık kapladı. Gün,yıldız ve ay desenli yorganını üstüne çekerek uykuya hazırlanıyordu.

Yusuf,güneşin batışını ve onu sonrasında ay ve yıldızların oluşturduğu manzara karşısında sevgi dolu gözlerle gökyüzünü seyretti. Yusuf akşamın serinliğinde Allah’ın yarattığı güzellikleri seyrederek derin ve tatlı bir uykuya daldı.

Yusuf uykuya daldıktan bir müddet sonra rüyasında güneş,ay ve on bir yıldızın karşısında saygıyla eğildiklerini gördü. Güneş,ay ve on bir yıldız Yusuf’un önünde boyun eğmiş sevgi ve saygıyla onu selamlıyorlardı.

Rüyada gördükleri Yusuf’u çok şaşırtmıştı. Sabah gün doğar doğmaz hemen babasının yanına koştu; babacığım,babacığım,ben bu gece rüyamda güneşin ayın ve on bir yıldızın benim önümde saygıyla eğildiklerini gördüm,dedi.

Yakup peygamber Yusuf’un rüyasına tebessümle karşılık verdi. Çünkü o rüyanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Allah bu rüyayla onun güzelliğini peygamberlikle süsleyeceğini müjdeliyordu.

Fakat diğer çocuklarının kıskançlığını hatırlayınca yüzündeki sevgi bulutları yerini üzüntüye bıraktı. Büyük çocukları Yusuf’un rüyasından haberdar olurlarsa mutlaka ona bir kötülük yaparlardı.

Yakup peygamber bunu çok iyi biliyordu. Bunun için de Yusuf’a şöyle dedi,

- Bak sevgili oğlum,beni iyi dinle. Bu rüyanı sakın ağabeylerine anlatma! Ağabeylerin bu rüyanı öğrenirlerse sana bir kötülük yapabilirler. Çünkü şeytan insanları kötülüğe sürükler. Şeytan insan için büyük bir düşmandır. İşte şeytan düşmanlığından dolayı yapacakları kötülüğü onlara güzel gösterir. Hem onları günaha yöneltir,hem de sana bir kötülük yapmalarını sağlar.

Bak sevgili oğlum,bu rüyanda Allah,dedelerin İbrahim ve İshak’ı ve beni peygamber seçtiği gibi seni de peygamber seçeceğini bildiriyor. Bu Allah’ın sana bir lutfudur.

Allah,Yakup ailesine de nimetini tamamlayacaktır. Doğrusu Rabbin Allah’ın yaptığı her işte bir güzellik ve gaye vardır.

Yusuf,babasının bu anlattıklarını can kulağıyla dinledi. Kendisini hayretler içinde bırakan rüyasının yorumunu dinledikten sonra bir müddet düşündü. Verdiği ve vereceği nimetlerden dolayı Allah’a şükür etti.

İşte yine böyle günlerden birinde Yakup peygamber,Yusuf’la Bünyamini yanına almış onlarla oynuyordu. Bu esnada işten dönen diğer çocukları bu durumu gördüler.

Kıskançlık ateşi kalplerini alevlendirdi. Kin ve nefret kıvılcımları gözbebeklerinden fışkırıyordu. Yusuf’la Bünyamin’e yiyecek gibi bakıyorlardı.

Güneşin batışından sonra on kardeş bir çadırda toplandılar. Kalplerinde yeşeren nefretin acımasızlığını tek tek dile getirmeye başladılar.İçlerinden birisi;

- Babamız neden Yusuf’u bizden daha çok seviyor. Biz babamızın sevgisine daha çok layığız. Güçlüyüz,kuvvetliyiz,birbirine bağlı bir topluluğuz. Her işinde ona yardım ediyoruz.

Şayet Yusuf’u babamızın yanından uzaklaştırırsak ancak o zaman babamızın sevgisi bize döner. Ne dersiniz?

Bir diğer kardeş ise;

- Babamız onu gözünün önünden ayırmıyor. Ki nasıl uzaklaştırabiliriz? Benim şöyle bir düşüncem var; Gelin isterseniz onu öldürelim. Böylece babamızın sevgisi tamamen bize döner.

Kıskançlık ateşiyle yanan kardeşler neredeyse Yusuf’u öldürmeye karar vereceklerdi. Niçin? Babalarının sevgisini kazanmak gibi güzel bir duygu için değil mi? İstek ne kadar güzel,saf ve masumane. Fakat bu isteği gerçekleştirmek için tercih ettikleri yol ne kadar acımasızca değil mi?

İşte sevgili çocuklar doğru ve güzel bir isteği kötü ve yanlış bir yolla gerçekleştirmeye çalışmak şeytanın işidir. Şeytan insanın en büyük düşmanıdır.

Şeytan bir insana kötülük yaptıracağı zaman onu güzel göstermeye çalışır. Kardeşlerine,Yusuf’u öldürtmek için de baba sevgisini bahane gösteriyordu.

S.AHMET UZUN
 
Üst Alt