s3rdar
MFC Üyesi
- Konum
- Bodrum Muğla
-
- Üyelik Tarihi
- 10 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 768
-
- MFC Puanı
- 54
4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus savaşıdır. Birleşik Krallık, Fransa ve Piyemonte-Sardinyanın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusyayı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır. Savaş, müttefik güçlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır.
Savaşın sebepleri
(Prens) Aleksandr Sergeyeviç Menşikov
(Prens) Aleksandr Sergeyeviç Menşikov
Rusya, 1853 yılından itibaren Kavalalı Mehmet Ali Paşa bunalımı sırasında takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı. Osmanlı Devleti, Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodoks cemaatlerine çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatışmaya başladılar. Bu durumu bahane eden ve asıl amacı Hasta adam gözüyle baktığı Osmanlı Devletine ve onun bekasına son vermek isteyen Rusya, Birleşik Krallıka mirasın paylaşılması teklifinde bulundu. Ancak, çıkarları gereği Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan Birleşik Krallık bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Rusya, tek başına harekete geçerek, Osmanlı Devletine bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sınırları içinde yaşayan Ortodoksların koruyuculuğunun Rusyaya bırakılmasını önerdi. Osmanlı Devleti Britanyanın da desteğine güvenerek Rus isteklerini reddetti.
Bu bağlamda gelişen Osmanlı Devleti-Rusya gerginliği, Birleşik Krallık başta olmak üzere Avrupa devletlerinin de ilgisini çekmekte gecikmedi. Birleşik Krallık hükümeti, 1853te yaşanan gerilim sırasında Rusyaya karşı Osmanlı Devletini destekleme politikasını benimsedi. Bu tercih, Osmanlı Devletine destek olma isteğinin ötesinde, Avrupadaki güç dengelerini yeniden tanımlama amacı taşıyordu. Avusturya İmparatorluğuna karşı 1848 yılında başlayan Macar ayaklanmasının Rusyanın yardımıyla kanlı bir şekilde bastırılması, bu dönemde Rusyanın Avrupada artan bir şekilde güç kazanmasının göstergesi olarak yorumlanmıştı. Birleşik Krallık, bu ve benzer nedenlerle Avrupadaki güç dengesinin kendi aleyhine bozulmasını engellemek istiyor, bu amaç doğrultusunda Rusyanın güçlenmesinin önüne geçmeye çabalıyordu. Bunun yanında, Osmanlı Devletinin dağılması Rusyanın topraklarını güneye doğru genişletmesi anlamına gelecekti; bu durum Birleşik Krallıkın Asyadaki kolonilerine (özellikle Hindistana) ulaşmasını zorlaştıracaktı.
Fransa Rusyanın Avrupa güçler dengesinin dışında tutulması konusunda Büyük Britanya hükümetiyle benzer bir politika izliyordu. Rusyaya bağlı olan Polonya topraklarında yeniden bir bağımsız Polonya kurulması ve bu bağımsız devletin Fransanın müttefiki olması olasığı da Fransayı Rusyaya karşı cephe almaya teşvik ediyordu. Bu ve benzer nedenlerle, Rusyaya karşı girişilebilecek bir müdahale, Fransayı Avrupada yeniden üstün duruma getirebilirdi. Bu nedenlerle Fransa, Osmanlı Devleti-Rusya geriliminde, tıpkı Birleşik Krallık gibi, Osmanlı Devletinden yana bir tutum takındı.
Prusya başta olmak üzere merkezi Avrupa devletleri bu düşüncelere karşıydı. Özellikle Avusturya, savaş sonunda yapılacak antlaşmadan ve ortaya çıkacak yeni statükodan endişeli idi.
Savaşın başlaması ve gelişmesi
usyanın İstanbulda görevli elçisi Aleksandr Mençikof isteklerinin reddedilmesi üzerine 19 Mayıs 1853te İstanbuldan ayrıldı. Rus orduları savaş dahi ilan etmeden 22 Haziran 1853de Eflak ve Boğdanı işgale başladılar. Çar I. Nikolay, bu hareketinin bir savaş başlangıcı kabul edilmemesi gerektiğini açıkladı ve bu teşebbüsün bir güvenlik tedbiri olduğunu belirtti. Ancak, bu durum Avrupanın statüsünü değiştirmeye yönelikti. Bunun üzerine Avusturyanın teklifi ile Viyanada bir konferans toplandı. Fakat toplantıdan sonuç alınamadı. Bu sırada İstanbulda, Rusyaya karşı savaş ilanı için halk padişaha baskı yapmaya başladı. 4 Ekim 1853te Rusyaya bir nota verildi ve Eflak ile Boğdanın 15 gün içinde boşaltılması istendi. Rusya bu notaya kayıtsız kaldı ve tanınan sürenin sonunda savaş fiilen başladı.
Savaşın başlangıcında Osmanlı ordusu Balkanlarda başarılı oldu. Fakat Batuma yardım götüren Osmanlı donanması 30 Kasım 1853te Rus donanması tarafından Sinop açıklarında batırıldı. Rusların bu ani hareketi ve Karadenizde durum üstünlüğü sağlamaları Boğazları ve İstanbulu tehlikeye düşürdü. Bu durum Avrupa devletlerini endişelendirdi. Birleşik Krallık ve Fransa devreye girerek tarafları uzlaştırmak istedi, ancak yapılan teklifi Rusya reddetti. Bunun üzerine Fransa ve Birleşik Krallık, Rusyaya bir ültimatom verdiler ve taraflardan şu isteklerde bulundular:
Eflak ve Boğdandan çekilmesi;
Osmanlı Devletinin ülke bütünlüğüne riayet etmesi;
Ortodoksların himayeciliği iddiasından vazgeçmesi.,
Osmanlı Devletinden;
Vatandaşlarına eşit haklar tanıması ve tatbik etmesi;
Hıristiyanlara olumsuz muamelede bulunulmaması;
Karma mahkemeler kurulması;
Hıristiyan tebaadan vergi alınmaması talep edildi.
Çar, ültimatomu ve istekleri kabul etmedi ve Rus ordusuna Tuna nehrini geçerek ilerleme emrini verdi. Birleşik Krallık ve Fransa, 12 Mart 1854te Rusyaya savaş ilan ettiler.
Birleşik Krallık ve Fransa, Osmanlı Devleti lehine savaşa girerken Avrupa kamuoyunu tatmin edecek ve özel menfaatler sağlayacak tedbirleri almayı da ihmal etmediler. Bu maksatla 12 Mart 1854te İstanbulda; 10 Mayıs 1854te Londrada ve 14 Haziran 1854te Avusturya ile antlaşmalar imzaladılar. Avusturya ile yapılan antlaşma Tuna eyaletlerinin Rus ordusundan boşaltılmasını öngörüyordu ve Avusturya, gerekirse asker göndermeyi taahhüt etmekteydi. Bu nedenle 15 Mart 1855te Sardinya Krallığı da ittifaka katıldığını açıkladı.Savaş devam ederken Osmanlı ülkesinin Epir, Etolya ve Teselya eyaletlerinde Rum halkının isyan hareketleri başladı. Yapılan ikazlar dikkate alınmadı ve bunun üzerine Fransızlar Pire limanına asker çıkararak Yunanistanı abluka altına aldılar. Bu hareket Yunanistanı tarafsızlığa mecbur etti ve Rusya da bir müttefikini kaybetti.
Savaş Tuna, Kafkas ve Karadenizde yoğunluk kazandı. Tuna cephesinde durum önce Osmanlılar lehine gelişti. Fakat bir süre sonra Rus ordusu Silistreye kadar ilerledi. (Bkz. Silistre Kuşatması) Bunun üzerine Britanyalı ve Fransızlar Gelibolu yarımadasına asker çıkardılar ve çıkan birlikleri Varna bölgesine sevk edildi. Bu sırada Avusturya da Rusyayı baskı altına aldı. Rus ordusu Silistre önlerinden çekilmeye mecbur kaldı. Müteakiben de Eflak ve Boğdanı tahliye ederek savunmaya geçti.
Müttefikler, Rusyayı barışa zorlamak için Kırım yarımadasında da bir cephe açmaya karar verdiler. 20 Eylül 1854te 30 bin Fransız, 21 bin Britanyalı ve 60 bin Osmanlı askerinden oluşan müttefik kuvveti 89 harp ve 267 nakliye gemisiyle Kırıma çıkarıldı. Ancak Kırım Savaşı düşünüldüğü gibi kısa sürede tamamlanamadı. 1855 ilkbaharında 140 bin kişilik bir müttefik kuvveti daha bölgeye çıkarıldı. Ruslar mağlup oldu ve çekilmek zorunda kaldılar. Kafkas cephesinde ise Ruslar başarı kazandılar ve Karsı ele geçirmeye muvaffak oldular. Bu sırada Çar I. Nikolay öldü, yerine geçen II. Aleksandr barış istemek zorunda kaldı. Barış şartlan Avusturya tarafından kendisine verilen bir ültimatomla bildirildi. II. Aleksandr istenen şartları esas tutarak barış teklifini kabul etti. Önce 15 Mayıstan 14 Haziran 1855e kadar Viyanada barış için hazırlık görüşmeleri yapıldı ve Paris Konferansı esasları tespit edildi. Rusya ile Osmanlı Devleti, Birleşik Krallık ve Fransa arasında Paris Antlaşmasının imzalanmasıyla savaş sona erdi.
Kırım Savaşında devletlerin harcama tablosu İngiliz Sterlini cinsinden şöyledir:
1852 1853 1854 1855 1856 Toplam
Rusya 15,6 19,9 31,3 39,8 37,9 144,5
Fransa 17,2 17,5 30,3 43,8 36,3 145,1
İngiltere 10,1 10,1: 76,3 36,5 32,3 165,3
Osmanlı İmparatorluğu 2,8 ? ? 3,0 ? ?5,8
Sardunya 1,4 1,4 1,4 2,2 2,5 8,9
Osmanlı devletinin ağır diye nitelendirdiği harcamalar diğer devletlerin harcamalarının yanında kısıtlı kalmıştır.
Savaşın sonuçları
Kâğıt üzerinde, savaşın galiplerinden olan Osmanlı Devleti, aslında savaştan çok büyük zarar alarak çıkmıştır. Çok pahalı olan bu savaşı yürütebilmek için Osmanlı devleti, ödeme yeteneğinin çok üstünde borç almıştır. Endüstrileşmeyi kaçırdığı için ekonomisi çağdışı kalmış olan devlet, bu borçların altından kalkamayacak ve 1881 yılında II. Abdülhamit döneminde Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla, Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girip, yarı sömürge olacaktır.
Kırım Savaşının sonunda ilan edilen Islahat Fermanı, Osmanlı reform hareketlerinde çok önemli bir yer tutar. Islahat Fermanının amacı, imparatorluk içindeki herkese Osmanlı yurttaşlığı vererek, yasalar önünde dine bakılmaksızın eşitlik sağlamaktı. Islahat Fermanı ile Batıda dolaşan liberal düşünceler Osmanlı Devletine girmeye başlayacaktır.
Kırım Savaşı, İtalya birliğine giden yolu hızlandırmıştır. Savaşa asker göndererek Birleşik Krallıkın sempatisi ve Fransanın etkin desteğini kazananSardinya-Piemonte Krallığı, savaşı izleyen yıllarda İtalya birliğini kuracaktır.
Savaşın sebepleri
(Prens) Aleksandr Sergeyeviç Menşikov
(Prens) Aleksandr Sergeyeviç Menşikov
Rusya, 1853 yılından itibaren Kavalalı Mehmet Ali Paşa bunalımı sırasında takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı. Osmanlı Devleti, Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodoks cemaatlerine çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatışmaya başladılar. Bu durumu bahane eden ve asıl amacı Hasta adam gözüyle baktığı Osmanlı Devletine ve onun bekasına son vermek isteyen Rusya, Birleşik Krallıka mirasın paylaşılması teklifinde bulundu. Ancak, çıkarları gereği Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan Birleşik Krallık bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Rusya, tek başına harekete geçerek, Osmanlı Devletine bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sınırları içinde yaşayan Ortodoksların koruyuculuğunun Rusyaya bırakılmasını önerdi. Osmanlı Devleti Britanyanın da desteğine güvenerek Rus isteklerini reddetti.
Bu bağlamda gelişen Osmanlı Devleti-Rusya gerginliği, Birleşik Krallık başta olmak üzere Avrupa devletlerinin de ilgisini çekmekte gecikmedi. Birleşik Krallık hükümeti, 1853te yaşanan gerilim sırasında Rusyaya karşı Osmanlı Devletini destekleme politikasını benimsedi. Bu tercih, Osmanlı Devletine destek olma isteğinin ötesinde, Avrupadaki güç dengelerini yeniden tanımlama amacı taşıyordu. Avusturya İmparatorluğuna karşı 1848 yılında başlayan Macar ayaklanmasının Rusyanın yardımıyla kanlı bir şekilde bastırılması, bu dönemde Rusyanın Avrupada artan bir şekilde güç kazanmasının göstergesi olarak yorumlanmıştı. Birleşik Krallık, bu ve benzer nedenlerle Avrupadaki güç dengesinin kendi aleyhine bozulmasını engellemek istiyor, bu amaç doğrultusunda Rusyanın güçlenmesinin önüne geçmeye çabalıyordu. Bunun yanında, Osmanlı Devletinin dağılması Rusyanın topraklarını güneye doğru genişletmesi anlamına gelecekti; bu durum Birleşik Krallıkın Asyadaki kolonilerine (özellikle Hindistana) ulaşmasını zorlaştıracaktı.
Fransa Rusyanın Avrupa güçler dengesinin dışında tutulması konusunda Büyük Britanya hükümetiyle benzer bir politika izliyordu. Rusyaya bağlı olan Polonya topraklarında yeniden bir bağımsız Polonya kurulması ve bu bağımsız devletin Fransanın müttefiki olması olasığı da Fransayı Rusyaya karşı cephe almaya teşvik ediyordu. Bu ve benzer nedenlerle, Rusyaya karşı girişilebilecek bir müdahale, Fransayı Avrupada yeniden üstün duruma getirebilirdi. Bu nedenlerle Fransa, Osmanlı Devleti-Rusya geriliminde, tıpkı Birleşik Krallık gibi, Osmanlı Devletinden yana bir tutum takındı.
Prusya başta olmak üzere merkezi Avrupa devletleri bu düşüncelere karşıydı. Özellikle Avusturya, savaş sonunda yapılacak antlaşmadan ve ortaya çıkacak yeni statükodan endişeli idi.
Savaşın başlaması ve gelişmesi
usyanın İstanbulda görevli elçisi Aleksandr Mençikof isteklerinin reddedilmesi üzerine 19 Mayıs 1853te İstanbuldan ayrıldı. Rus orduları savaş dahi ilan etmeden 22 Haziran 1853de Eflak ve Boğdanı işgale başladılar. Çar I. Nikolay, bu hareketinin bir savaş başlangıcı kabul edilmemesi gerektiğini açıkladı ve bu teşebbüsün bir güvenlik tedbiri olduğunu belirtti. Ancak, bu durum Avrupanın statüsünü değiştirmeye yönelikti. Bunun üzerine Avusturyanın teklifi ile Viyanada bir konferans toplandı. Fakat toplantıdan sonuç alınamadı. Bu sırada İstanbulda, Rusyaya karşı savaş ilanı için halk padişaha baskı yapmaya başladı. 4 Ekim 1853te Rusyaya bir nota verildi ve Eflak ile Boğdanın 15 gün içinde boşaltılması istendi. Rusya bu notaya kayıtsız kaldı ve tanınan sürenin sonunda savaş fiilen başladı.
Savaşın başlangıcında Osmanlı ordusu Balkanlarda başarılı oldu. Fakat Batuma yardım götüren Osmanlı donanması 30 Kasım 1853te Rus donanması tarafından Sinop açıklarında batırıldı. Rusların bu ani hareketi ve Karadenizde durum üstünlüğü sağlamaları Boğazları ve İstanbulu tehlikeye düşürdü. Bu durum Avrupa devletlerini endişelendirdi. Birleşik Krallık ve Fransa devreye girerek tarafları uzlaştırmak istedi, ancak yapılan teklifi Rusya reddetti. Bunun üzerine Fransa ve Birleşik Krallık, Rusyaya bir ültimatom verdiler ve taraflardan şu isteklerde bulundular:
Eflak ve Boğdandan çekilmesi;
Osmanlı Devletinin ülke bütünlüğüne riayet etmesi;
Ortodoksların himayeciliği iddiasından vazgeçmesi.,
Osmanlı Devletinden;
Vatandaşlarına eşit haklar tanıması ve tatbik etmesi;
Hıristiyanlara olumsuz muamelede bulunulmaması;
Karma mahkemeler kurulması;
Hıristiyan tebaadan vergi alınmaması talep edildi.
Çar, ültimatomu ve istekleri kabul etmedi ve Rus ordusuna Tuna nehrini geçerek ilerleme emrini verdi. Birleşik Krallık ve Fransa, 12 Mart 1854te Rusyaya savaş ilan ettiler.
Birleşik Krallık ve Fransa, Osmanlı Devleti lehine savaşa girerken Avrupa kamuoyunu tatmin edecek ve özel menfaatler sağlayacak tedbirleri almayı da ihmal etmediler. Bu maksatla 12 Mart 1854te İstanbulda; 10 Mayıs 1854te Londrada ve 14 Haziran 1854te Avusturya ile antlaşmalar imzaladılar. Avusturya ile yapılan antlaşma Tuna eyaletlerinin Rus ordusundan boşaltılmasını öngörüyordu ve Avusturya, gerekirse asker göndermeyi taahhüt etmekteydi. Bu nedenle 15 Mart 1855te Sardinya Krallığı da ittifaka katıldığını açıkladı.Savaş devam ederken Osmanlı ülkesinin Epir, Etolya ve Teselya eyaletlerinde Rum halkının isyan hareketleri başladı. Yapılan ikazlar dikkate alınmadı ve bunun üzerine Fransızlar Pire limanına asker çıkararak Yunanistanı abluka altına aldılar. Bu hareket Yunanistanı tarafsızlığa mecbur etti ve Rusya da bir müttefikini kaybetti.
Savaş Tuna, Kafkas ve Karadenizde yoğunluk kazandı. Tuna cephesinde durum önce Osmanlılar lehine gelişti. Fakat bir süre sonra Rus ordusu Silistreye kadar ilerledi. (Bkz. Silistre Kuşatması) Bunun üzerine Britanyalı ve Fransızlar Gelibolu yarımadasına asker çıkardılar ve çıkan birlikleri Varna bölgesine sevk edildi. Bu sırada Avusturya da Rusyayı baskı altına aldı. Rus ordusu Silistre önlerinden çekilmeye mecbur kaldı. Müteakiben de Eflak ve Boğdanı tahliye ederek savunmaya geçti.
Müttefikler, Rusyayı barışa zorlamak için Kırım yarımadasında da bir cephe açmaya karar verdiler. 20 Eylül 1854te 30 bin Fransız, 21 bin Britanyalı ve 60 bin Osmanlı askerinden oluşan müttefik kuvveti 89 harp ve 267 nakliye gemisiyle Kırıma çıkarıldı. Ancak Kırım Savaşı düşünüldüğü gibi kısa sürede tamamlanamadı. 1855 ilkbaharında 140 bin kişilik bir müttefik kuvveti daha bölgeye çıkarıldı. Ruslar mağlup oldu ve çekilmek zorunda kaldılar. Kafkas cephesinde ise Ruslar başarı kazandılar ve Karsı ele geçirmeye muvaffak oldular. Bu sırada Çar I. Nikolay öldü, yerine geçen II. Aleksandr barış istemek zorunda kaldı. Barış şartlan Avusturya tarafından kendisine verilen bir ültimatomla bildirildi. II. Aleksandr istenen şartları esas tutarak barış teklifini kabul etti. Önce 15 Mayıstan 14 Haziran 1855e kadar Viyanada barış için hazırlık görüşmeleri yapıldı ve Paris Konferansı esasları tespit edildi. Rusya ile Osmanlı Devleti, Birleşik Krallık ve Fransa arasında Paris Antlaşmasının imzalanmasıyla savaş sona erdi.
Kırım Savaşında devletlerin harcama tablosu İngiliz Sterlini cinsinden şöyledir:
1852 1853 1854 1855 1856 Toplam
Rusya 15,6 19,9 31,3 39,8 37,9 144,5
Fransa 17,2 17,5 30,3 43,8 36,3 145,1
İngiltere 10,1 10,1: 76,3 36,5 32,3 165,3
Osmanlı İmparatorluğu 2,8 ? ? 3,0 ? ?5,8
Sardunya 1,4 1,4 1,4 2,2 2,5 8,9
Osmanlı devletinin ağır diye nitelendirdiği harcamalar diğer devletlerin harcamalarının yanında kısıtlı kalmıştır.
Savaşın sonuçları
Kâğıt üzerinde, savaşın galiplerinden olan Osmanlı Devleti, aslında savaştan çok büyük zarar alarak çıkmıştır. Çok pahalı olan bu savaşı yürütebilmek için Osmanlı devleti, ödeme yeteneğinin çok üstünde borç almıştır. Endüstrileşmeyi kaçırdığı için ekonomisi çağdışı kalmış olan devlet, bu borçların altından kalkamayacak ve 1881 yılında II. Abdülhamit döneminde Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla, Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girip, yarı sömürge olacaktır.
Kırım Savaşının sonunda ilan edilen Islahat Fermanı, Osmanlı reform hareketlerinde çok önemli bir yer tutar. Islahat Fermanının amacı, imparatorluk içindeki herkese Osmanlı yurttaşlığı vererek, yasalar önünde dine bakılmaksızın eşitlik sağlamaktı. Islahat Fermanı ile Batıda dolaşan liberal düşünceler Osmanlı Devletine girmeye başlayacaktır.
Kırım Savaşı, İtalya birliğine giden yolu hızlandırmıştır. Savaşa asker göndererek Birleşik Krallıkın sempatisi ve Fransanın etkin desteğini kazananSardinya-Piemonte Krallığı, savaşı izleyen yıllarda İtalya birliğini kuracaktır.