Keşanlı Ali Destanı Özeti HALDUN TANER
1. KİTABIN KONUSU:
İşlemediği bir suç yüzünden hapishaneyeatılan bir delikanlının başından geçen olaylardır.
2. ESERİN ÖZETİ :
Ali, Sineklidağda oturan bir gençtir. Zilha isminde bir kızı çok sever. Birgün Zilhanın amcası öldürülür ve suçu Alinin üzerine atarlar. Zilhanın amcasıda mahallenin belalılarından biridir. Herkesten haraç toplar ve kimse tarafından sevilmez. Ali birtürlü suçsuzluğunu ispat edemez. Mahallenin en sevilmeyen adamını öldürdü diye herkes tarafından sevilir ve mahallede ünlenir. Hapishaneden çıkınca muhteşem bir karşılama töreni hazırlanır.Herkes ona sevgi gösterir.Ali mahallesine gelir gelmez, mahallenin muhtarlığına adaylığını koyar. Ali seçimleri kazanır ve muhtar olur. Mahallede kısa sürede çok şey değiştirir. Haraç olayını kaldırır ve mahalleyi bir düzene koyar. Zilha amcasını öldürdü diye Aliye yüz vermez. Ali kıskançlığından çatlamaktadır. Bu arada, Aliyi sevmeyen kişiler yavaş yavaş ortaya çıkmakta ve arkasından sessizce kuyusunu kazmaktadırlar. Bülent Bey adıyla anılan zengin birisi mahalleye gelir. Mahallede bir işi vardır. Mahallede gezerken Zilhayı görür. Zilhayı görünce çok şaşırır.Çünkü eski eşi Nevvareye çok benzemektedir. Nevvare kızını ve Bülent Beyi terketip, başkasına kaçmıştır. Kızıda Zilhaya inanılmaz bir yakınlık duymuştur. O yüzden, Bülent Bey Zilhayı evinde çalışması için ikna eder. Zilhayı evine götürür. Ali bunu duyunca çok sinirlenir ve Zilhayı Bülent Beyin evinden almaya gider. Bu arada Bülent Beyin eski eşi Nevvare, evini çok özlemiş ve evine dönmüştür. Ali, kapıyı çaldığında , kapıya Nevvare çıkmıştır ve Zilha diye yanlışlıkla Nevvareyi kaçırır. Sonunda onun Zilha olmadığını anlar, fakat iş işten geçmiştir. Bu arada, Zilhanın amcasının gerçek katili ortaya çıkmıştır. İsmi de Caferdir. Caferden Aliyi öldürmesini isterler. Çünkü Ali gerçektençok şeyler başardığı için bunu çekemezler.Durumu geç de olsa anlayan Zilha ,Alinin yanına döner ve barışırlar. Beraber mutlu bir hayat sürceklerini zannederler, fakat Cafer Aliyi öldürmekte kararlıdır. Cafer evin önüne gelir ve Aliden evden çıkmasını ister. Ali tam evden çıkarken Cafer ateş ederve Ali vurulur. O acıyla Ali silahı tuttuğu gibi Caferi öldürür. Bu sefer Ali gerçekten katil olur. Böylece Ali tekrar hapishaneye döner, ama Keşanlı Ali Destanı ömür boyu sürecektir.
3. ANAFİKRİ: Kitap bize, kendi kişiliğimizin dışında başka bir kişiliğe bürünmememizi ve daima dürüst, namuslu olmamızı anlatmak istiyor.
4. KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ: Ali, cesur, genç ve iyi niyetli bir delikanlıdır. Olayların akışını değiştirecek güce sahiptir.
Zilha, gururlu aynı zamanda çok asabi, fakat Aliyi peşinden sürükliyecek kadar güzel bir kız.
Cafer ise kötü niyetli, başkaların isteği ile adam öldürecek kadar kötü birisi. Mahalledeki diğer insanlar ise iyi niyetlidirler.
5. KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:Epik tiyatronun en güzel örneklerinden biri sayılan bu oyunda, eski tiyatro geleneğinin birçok özelliğini çağdaş bir yorumla seyirciye sunmaktadır. Yarattığı tipler öylesine gerçek, öylesine canlıdır ki, hemen her toplumun sosyal ve ekonomik açıdan benzerlik gösteren kesimlerinde karşımıza çıkıverirler. Keşanlı Ali Destanı yazarı kadar ünlü bir oyundur. Üstelik ünü sınırları aşmıştır. Avrupanın pek çok ülkesinde, Amerikada, Lübnanda oynamış bir oyundur. Dilden dile çevrilen, oynadığı her ülkede, oyuncusuyla, seyircisiyle bütünleşen mükemmel bir oyundur.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Galatasaray Lisesi ni bitirdi (1935). Almanya ya gitti, Heidelberg Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi nde okudu, yurda dönünce (1938) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü nü bitirdi (1950). Edebiyat Fakültesi nde tiyatro tarihi dersleri verdi.
Tercüman gazetesinde sanat ve kültür yazıları, fıkralar yazmış (1955-1960), bir ara gazetenin baş yazarı olmuştu (1960). Bu fıkralarından bir kısmını genel başlıklarıyla kitap halinde de topladı. (Devekuşuna Mektuplar, 1960, 1977). Pazar sohbetlerini Milliyet gazetesinde sürdürdü ( Mart 1974-Mayıs 1986 ).
İlk hilkayesi Töhmet, Haldun Yağcıoğlu takma adıyla Yedigün dergisinde (1946) çıkan Taner, gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan; konuları büyük şehrin tipik ve türedi yaşamlarından gelme hikayeleriyle tanındı.
1. KİTABIN KONUSU:
İşlemediği bir suç yüzünden hapishaneyeatılan bir delikanlının başından geçen olaylardır.
2. ESERİN ÖZETİ :
Ali, Sineklidağda oturan bir gençtir. Zilha isminde bir kızı çok sever. Birgün Zilhanın amcası öldürülür ve suçu Alinin üzerine atarlar. Zilhanın amcasıda mahallenin belalılarından biridir. Herkesten haraç toplar ve kimse tarafından sevilmez. Ali birtürlü suçsuzluğunu ispat edemez. Mahallenin en sevilmeyen adamını öldürdü diye herkes tarafından sevilir ve mahallede ünlenir. Hapishaneden çıkınca muhteşem bir karşılama töreni hazırlanır.Herkes ona sevgi gösterir.Ali mahallesine gelir gelmez, mahallenin muhtarlığına adaylığını koyar. Ali seçimleri kazanır ve muhtar olur. Mahallede kısa sürede çok şey değiştirir. Haraç olayını kaldırır ve mahalleyi bir düzene koyar. Zilha amcasını öldürdü diye Aliye yüz vermez. Ali kıskançlığından çatlamaktadır. Bu arada, Aliyi sevmeyen kişiler yavaş yavaş ortaya çıkmakta ve arkasından sessizce kuyusunu kazmaktadırlar. Bülent Bey adıyla anılan zengin birisi mahalleye gelir. Mahallede bir işi vardır. Mahallede gezerken Zilhayı görür. Zilhayı görünce çok şaşırır.Çünkü eski eşi Nevvareye çok benzemektedir. Nevvare kızını ve Bülent Beyi terketip, başkasına kaçmıştır. Kızıda Zilhaya inanılmaz bir yakınlık duymuştur. O yüzden, Bülent Bey Zilhayı evinde çalışması için ikna eder. Zilhayı evine götürür. Ali bunu duyunca çok sinirlenir ve Zilhayı Bülent Beyin evinden almaya gider. Bu arada Bülent Beyin eski eşi Nevvare, evini çok özlemiş ve evine dönmüştür. Ali, kapıyı çaldığında , kapıya Nevvare çıkmıştır ve Zilha diye yanlışlıkla Nevvareyi kaçırır. Sonunda onun Zilha olmadığını anlar, fakat iş işten geçmiştir. Bu arada, Zilhanın amcasının gerçek katili ortaya çıkmıştır. İsmi de Caferdir. Caferden Aliyi öldürmesini isterler. Çünkü Ali gerçektençok şeyler başardığı için bunu çekemezler.Durumu geç de olsa anlayan Zilha ,Alinin yanına döner ve barışırlar. Beraber mutlu bir hayat sürceklerini zannederler, fakat Cafer Aliyi öldürmekte kararlıdır. Cafer evin önüne gelir ve Aliden evden çıkmasını ister. Ali tam evden çıkarken Cafer ateş ederve Ali vurulur. O acıyla Ali silahı tuttuğu gibi Caferi öldürür. Bu sefer Ali gerçekten katil olur. Böylece Ali tekrar hapishaneye döner, ama Keşanlı Ali Destanı ömür boyu sürecektir.
3. ANAFİKRİ: Kitap bize, kendi kişiliğimizin dışında başka bir kişiliğe bürünmememizi ve daima dürüst, namuslu olmamızı anlatmak istiyor.
4. KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRMESİ: Ali, cesur, genç ve iyi niyetli bir delikanlıdır. Olayların akışını değiştirecek güce sahiptir.
Zilha, gururlu aynı zamanda çok asabi, fakat Aliyi peşinden sürükliyecek kadar güzel bir kız.
Cafer ise kötü niyetli, başkaların isteği ile adam öldürecek kadar kötü birisi. Mahalledeki diğer insanlar ise iyi niyetlidirler.
5. KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:Epik tiyatronun en güzel örneklerinden biri sayılan bu oyunda, eski tiyatro geleneğinin birçok özelliğini çağdaş bir yorumla seyirciye sunmaktadır. Yarattığı tipler öylesine gerçek, öylesine canlıdır ki, hemen her toplumun sosyal ve ekonomik açıdan benzerlik gösteren kesimlerinde karşımıza çıkıverirler. Keşanlı Ali Destanı yazarı kadar ünlü bir oyundur. Üstelik ünü sınırları aşmıştır. Avrupanın pek çok ülkesinde, Amerikada, Lübnanda oynamış bir oyundur. Dilden dile çevrilen, oynadığı her ülkede, oyuncusuyla, seyircisiyle bütünleşen mükemmel bir oyundur.
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Galatasaray Lisesi ni bitirdi (1935). Almanya ya gitti, Heidelberg Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi nde okudu, yurda dönünce (1938) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü nü bitirdi (1950). Edebiyat Fakültesi nde tiyatro tarihi dersleri verdi.
Tercüman gazetesinde sanat ve kültür yazıları, fıkralar yazmış (1955-1960), bir ara gazetenin baş yazarı olmuştu (1960). Bu fıkralarından bir kısmını genel başlıklarıyla kitap halinde de topladı. (Devekuşuna Mektuplar, 1960, 1977). Pazar sohbetlerini Milliyet gazetesinde sürdürdü ( Mart 1974-Mayıs 1986 ).
İlk hilkayesi Töhmet, Haldun Yağcıoğlu takma adıyla Yedigün dergisinde (1946) çıkan Taner, gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan; konuları büyük şehrin tipik ve türedi yaşamlarından gelme hikayeleriyle tanındı.