- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 29 Eyl 2015
-
- Mesajlar
- 1,638
-
- MFC Puanı
- 94
Vaktin birinde bir keloğlan varmış. Onun bir de kocakarı anası varmış.Kocakarı bu oğlanı hangi işe verse durmazmış.
Bir gün keloğlan padişahın kızını görür, ona aşık olur. Anasına gelir,` ana git bana padişahın kızını iste` der.
Anası da, `oğlum senin beş aran yok, hem bir işte güçte değilsin. Senin gibi bir kele padişah kızını verir mi ? `der .
O da `Elbet verecek.sen git hemen iste der.Kadın başa çıkamaz ne yapsın, kalkar saraya gider. Padişaha varıp,` Aman efendim benim bir oğlum var, her gün beni dövüyor, sizin kızınızı isterim diyor. Ben de artık dayaktan usandım. Beni ister öldür , ister as, ne yaparsan yap.` Der.
Padişah da, `Haydi oğlunu bana getir` der. Kocakarı kalkar eve gelir . keloğlan ne yaptın diye sorunca `padişah seni istiyor` der.
Keloğlan doğru padişaha gider. Padişah bakar ki, bir keloğlan.`Ben buna kızımı nasıl vereyim?` der ve oğlanı başından savmak için, `ben sana kızımı veririm ama dünyada ne kadar kuş varsa onları bana getirmelisin der. Keloğlan saraydan çıkar, düşünür , taşınır.`Şimdi ben bu kuşları nereden bulacağım`? ben bu işi yapamam. Sonra padişahta beni öldürür. Haydi kaçayım` der kendi kendine, başını alır gider.
Gide gide epeyce gider. Günlerden bir gün kırda gezerken bir dervişe rast gelir.
Derviş,`oğlum nereye gidiyorsun? Deyince,keloğlan başına geleni anlatır. Derviş ona,`Haydi filan yere git, orada büyük bir servi ağacı var, orada otur, ne kadar kuş varsa o serviye konarlar. Sen de macun dersin. O zaman hepsi o ağaçta yapışıp kalırlar. Onları topla padişaha götür deyince, keloğlan doğru dervişin yanına gitmiş. Ne kadar kuş varsa gelip serviye konar.Keloğlan bulnalrı görünce` macun` der, kuşlar ağaçta kalır. Sonra hepsini toplayıp doğru padişaha götürür.
Padişah bakar ki, keloğlan dediğini yaptı, o vakit keloğlana,` Haydi şu başının kelini iyi et, yine eskisi gibi başına saçın bitsin, ondan sonra gel sana kızımı vereyim` der.
Keloğlan saraydan çıkıp evine gelir. Birkaç gün evinde oturur.O ne yapayım diye düşünürken, padişah da kızını vezirin oğluyla nişanlar. Keloğlan artık gelmez diye düğün yapar. Keloğlan düğün olduğunu işitince hemen saraya gider. Padişahın kızı, vezirin oğluyla evlendiği gecede sarayın tavan arasına çıkıp saklanır. Onlar yattıkları vakit, keloğlan `macun` deyince ikisi birbirine yapışır.
Sabah olur, bakarlar ki,gelin ve damat odadan çıkmıyorlar. Saat dörde, beşe gelir .Bunlarda hiç kalkmak filan yok.Beriki gelir , kapının deliğinden bakayım derken, keloğlan macun deyince o da kapıya yapışır.Bunu görüp acaba ne oldu d diye yanına gelen, keloğlan `macun` dedikçe yapışır kalır. En sonunda,sarayın içinde kim varsa, birer birer hepsi kapı önüne geldikçe yapışır kalırlar.
Padişah bunları görüp `Acaba bu nedir? Nasıl iştir? Diye durup oturamaz. Birkaç adam çağırıp,`Haydi filan yerde bir hoca vardır, gidin gelsin, şunun çaresini bulsun` diyerek gönderdiği adamlar sokakta gezerlerken bir kasap dükkanına varırlar. Şuradan biraz et alalım diyerek dükkana girerler. Kasap da etleri gösterip` Şundan mı ? Bundan mı ? diyerek etleri tutup gösterirken, keloğlan `macun` diye bağırır hepsi etlere yapışıp kalırlar.
Padişah bekler, bekler bunlar nerede kaldılar diye canı sıkılır.` Bari ben gideyim` der. Sokağa çıkar. Giderken bakar ki, kasap dükkanın da etlere yapışmış olarak adamları duruyor. Padişah` Ben sizi nereye yolladım, siz burada ne geziyorsunuz? Deyince, `Biz gidiyorduk, biraz et almak istedik bilmem ne oldu, buraya yapıştık kaldık` derler.
Padişah` Aman Yarabbi bu nasıl iştir? Diye kalkar doğru hocanın evine gider.
Hoca padişaha derki:`Efendim sizin kızınızı bir keloğlan istemiş, siz de vermemişsiniz, o da size bu işleri yapmış.
Padişah` Aman hoca bunun çaresi nedir ? diye sorar.
Hoca da ` Bunun çaresi kızınızı keloğlana vermenizdir. Yoksa bundan kurtulamazsınız ` der.
Padişah sarayına gelir,. Keloğlanı bulmaları için adamlar yollar. Keloğlan bunu işitince, doğru evine gidip oturur. Padişahın yolladığı adamlar, şurası burası diyerek Keloğlanın evine gelirler. Keloğlan adamların geldiğini görünce anasına` Beni sorarlarsa burada yok, o çok vakitten beri kayboldu de` diye tembih eder.
O sırada adamlar kapıyı çalar. Kocakarı kapıyı açar. Onlar da,`Keloğlan burada mı ?` diye sorarlar. Kocakarı da `Burada yok. Bilmem nerededir.çok vakitten beri eve barka gelmedi derler.Kocakarı `oğullar bilmem ki nereye gitti. Eğer bana bin altın verirseniz, ben de gidip arar bulurum ` demiş.
Adamlar,`aman ninecim, sen git bul da, biz sana daha çok altınlar veririz` deyip, bin altını kocakarının avucuna sayarlar.
Birkaç gün sonra keloğlan saraya gider, padişahın yanına çıkar. Padişah, Keloğlanı görünce` Aman oğlum sen neredesin?Ben seni bu vakte kadar bekledim, gelmedin, neredeydin?` der.
Padişah vezirini çağırır. Keloğlana kızını nikah eder O da yapıştırdığı adamlara,`çözül macun` der, yapıştıkları yerden kurtarır.
Vezirin oğlu yataktan kurtulduğu gibi, öyle bir kaçar ki, arkasından kimse yetişemez. Onlar da kırk gün kırk gece düğün yaparlar.
Bir gün keloğlan padişahın kızını görür, ona aşık olur. Anasına gelir,` ana git bana padişahın kızını iste` der.
Anası da, `oğlum senin beş aran yok, hem bir işte güçte değilsin. Senin gibi bir kele padişah kızını verir mi ? `der .
O da `Elbet verecek.sen git hemen iste der.Kadın başa çıkamaz ne yapsın, kalkar saraya gider. Padişaha varıp,` Aman efendim benim bir oğlum var, her gün beni dövüyor, sizin kızınızı isterim diyor. Ben de artık dayaktan usandım. Beni ister öldür , ister as, ne yaparsan yap.` Der.
Padişah da, `Haydi oğlunu bana getir` der. Kocakarı kalkar eve gelir . keloğlan ne yaptın diye sorunca `padişah seni istiyor` der.
Keloğlan doğru padişaha gider. Padişah bakar ki, bir keloğlan.`Ben buna kızımı nasıl vereyim?` der ve oğlanı başından savmak için, `ben sana kızımı veririm ama dünyada ne kadar kuş varsa onları bana getirmelisin der. Keloğlan saraydan çıkar, düşünür , taşınır.`Şimdi ben bu kuşları nereden bulacağım`? ben bu işi yapamam. Sonra padişahta beni öldürür. Haydi kaçayım` der kendi kendine, başını alır gider.
Gide gide epeyce gider. Günlerden bir gün kırda gezerken bir dervişe rast gelir.
Derviş,`oğlum nereye gidiyorsun? Deyince,keloğlan başına geleni anlatır. Derviş ona,`Haydi filan yere git, orada büyük bir servi ağacı var, orada otur, ne kadar kuş varsa o serviye konarlar. Sen de macun dersin. O zaman hepsi o ağaçta yapışıp kalırlar. Onları topla padişaha götür deyince, keloğlan doğru dervişin yanına gitmiş. Ne kadar kuş varsa gelip serviye konar.Keloğlan bulnalrı görünce` macun` der, kuşlar ağaçta kalır. Sonra hepsini toplayıp doğru padişaha götürür.
Padişah bakar ki, keloğlan dediğini yaptı, o vakit keloğlana,` Haydi şu başının kelini iyi et, yine eskisi gibi başına saçın bitsin, ondan sonra gel sana kızımı vereyim` der.
Keloğlan saraydan çıkıp evine gelir. Birkaç gün evinde oturur.O ne yapayım diye düşünürken, padişah da kızını vezirin oğluyla nişanlar. Keloğlan artık gelmez diye düğün yapar. Keloğlan düğün olduğunu işitince hemen saraya gider. Padişahın kızı, vezirin oğluyla evlendiği gecede sarayın tavan arasına çıkıp saklanır. Onlar yattıkları vakit, keloğlan `macun` deyince ikisi birbirine yapışır.
Sabah olur, bakarlar ki,gelin ve damat odadan çıkmıyorlar. Saat dörde, beşe gelir .Bunlarda hiç kalkmak filan yok.Beriki gelir , kapının deliğinden bakayım derken, keloğlan macun deyince o da kapıya yapışır.Bunu görüp acaba ne oldu d diye yanına gelen, keloğlan `macun` dedikçe yapışır kalır. En sonunda,sarayın içinde kim varsa, birer birer hepsi kapı önüne geldikçe yapışır kalırlar.
Padişah bunları görüp `Acaba bu nedir? Nasıl iştir? Diye durup oturamaz. Birkaç adam çağırıp,`Haydi filan yerde bir hoca vardır, gidin gelsin, şunun çaresini bulsun` diyerek gönderdiği adamlar sokakta gezerlerken bir kasap dükkanına varırlar. Şuradan biraz et alalım diyerek dükkana girerler. Kasap da etleri gösterip` Şundan mı ? Bundan mı ? diyerek etleri tutup gösterirken, keloğlan `macun` diye bağırır hepsi etlere yapışıp kalırlar.
Padişah bekler, bekler bunlar nerede kaldılar diye canı sıkılır.` Bari ben gideyim` der. Sokağa çıkar. Giderken bakar ki, kasap dükkanın da etlere yapışmış olarak adamları duruyor. Padişah` Ben sizi nereye yolladım, siz burada ne geziyorsunuz? Deyince, `Biz gidiyorduk, biraz et almak istedik bilmem ne oldu, buraya yapıştık kaldık` derler.
Padişah` Aman Yarabbi bu nasıl iştir? Diye kalkar doğru hocanın evine gider.
Hoca padişaha derki:`Efendim sizin kızınızı bir keloğlan istemiş, siz de vermemişsiniz, o da size bu işleri yapmış.
Padişah` Aman hoca bunun çaresi nedir ? diye sorar.
Hoca da ` Bunun çaresi kızınızı keloğlana vermenizdir. Yoksa bundan kurtulamazsınız ` der.
Padişah sarayına gelir,. Keloğlanı bulmaları için adamlar yollar. Keloğlan bunu işitince, doğru evine gidip oturur. Padişahın yolladığı adamlar, şurası burası diyerek Keloğlanın evine gelirler. Keloğlan adamların geldiğini görünce anasına` Beni sorarlarsa burada yok, o çok vakitten beri kayboldu de` diye tembih eder.
O sırada adamlar kapıyı çalar. Kocakarı kapıyı açar. Onlar da,`Keloğlan burada mı ?` diye sorarlar. Kocakarı da `Burada yok. Bilmem nerededir.çok vakitten beri eve barka gelmedi derler.Kocakarı `oğullar bilmem ki nereye gitti. Eğer bana bin altın verirseniz, ben de gidip arar bulurum ` demiş.
Adamlar,`aman ninecim, sen git bul da, biz sana daha çok altınlar veririz` deyip, bin altını kocakarının avucuna sayarlar.
Birkaç gün sonra keloğlan saraya gider, padişahın yanına çıkar. Padişah, Keloğlanı görünce` Aman oğlum sen neredesin?Ben seni bu vakte kadar bekledim, gelmedin, neredeydin?` der.
Padişah vezirini çağırır. Keloğlana kızını nikah eder O da yapıştırdığı adamlara,`çözül macun` der, yapıştıkları yerden kurtarır.
Vezirin oğlu yataktan kurtulduğu gibi, öyle bir kaçar ki, arkasından kimse yetişemez. Onlar da kırk gün kırk gece düğün yaparlar.