Mutlak büyük
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"O, gaybı da, müsahede edileni de bilendir. Pek büyüktür, yücedir." (Ra'd, 9)
"Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür." (Nisa, 34)
"Gerçekten Allah, Yücedir, büyüktür." (Hacc, 62)
"Şüphesiz Allah, Yücedir, büyüktür." (Lokman, 30)
"O, çok Yücedir, çok büyüktür." (Sebe, 23)
"Artık hüküm, Yüce, büyük olan Allah'ındır." (Mumin, 12)
O, her şey kendisinden daha küçük olan ve hiçbir şekilde, hiçbir çerçeveye sığdırılamayan tek ve biricik büyüktür.
Mevla'nın büyüklüğü hudutsuzdur. Kendisinden başka O'nu bilen kimse yoktur. O'nun büyüklüğünü anlayamayız. Ancak yarattığı şeylerin ne kadar büyük olduğunu düşünürsek O'nun büyüklüğünü anlamış oluruz.
Kebir, büyüklük sahibi demektir. Büyüklük, zatın kemale kavuşmasından ve varlığının mükemmel oluşundan ibarettir. Bu yalnız Allah için geçerlidir.
Bu sıfat mutlak olarak sadece Allah'a mahsustur. Yaratıklar için sadece mecazi olarak kullanılabilir.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"O, gaybı da, müsahede edileni de bilendir. Pek büyüktür, yücedir." (Ra'd, 9)
"Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür." (Nisa, 34)
"Gerçekten Allah, Yücedir, büyüktür." (Hacc, 62)
"Şüphesiz Allah, Yücedir, büyüktür." (Lokman, 30)
"O, çok Yücedir, çok büyüktür." (Sebe, 23)
"Artık hüküm, Yüce, büyük olan Allah'ındır." (Mumin, 12)
O, her şey kendisinden daha küçük olan ve hiçbir şekilde, hiçbir çerçeveye sığdırılamayan tek ve biricik büyüktür.
Mevla'nın büyüklüğü hudutsuzdur. Kendisinden başka O'nu bilen kimse yoktur. O'nun büyüklüğünü anlayamayız. Ancak yarattığı şeylerin ne kadar büyük olduğunu düşünürsek O'nun büyüklüğünü anlamış oluruz.
Kebir, büyüklük sahibi demektir. Büyüklük, zatın kemale kavuşmasından ve varlığının mükemmel oluşundan ibarettir. Bu yalnız Allah için geçerlidir.
Bu sıfat mutlak olarak sadece Allah'a mahsustur. Yaratıklar için sadece mecazi olarak kullanılabilir.