s3rdar
MFC Üyesi
- Konum
- Bodrum Muğla
-
- Üyelik Tarihi
- 10 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 768
-
- MFC Puanı
- 54
Morada büyük güçler karşısındaki kayıplarını tazmin için Sultan Mahmuttan zengin insan ve doğa kaynakları olan Suriye eyaletinin valiliğini istedi. Sultan Mahmut ona bunun yerine Girit valiliğini verdi ama adada düzen sağlamanın kendisi için büyük mali yük getireceğinin farkında olduğundan Mehmet Ali Paşa bunu reddetti. 1831de Suriyeye karşı karadan ve denizden bir sefere girişti. Yeniden canlandırılan Mısır ordusuna komuta eden oğlu İbrahim Paşa, Akka, Şam, Hama, Humusu alarak Torosları aştı. Anadoluda yerel nüfustan heyecanlı bir karşılama gördü. Sultan Mahmut, böylesine açık bir isyana tahammül gösteremezdi. Mehmet Ali Paşa ve oğlu İbrahim Paşa asi ilan edilip üzerlerine Sadrazam Reşid Mehmet Paşa komutasında bir ordu gönderildi.İki ordu Konyada karşılaştığında Osmanlı ordusu yenildi ve sadrazam esir alındı.
Mehmet Ali Paşanın muhtemelen bu tarihte Osmanlıdan bağımsızlık ilan etmeye niyeti yoktu ancak hırsları onu vasallığın sınırlarını zorlayacak kadar ileri götürmüştü ama büyük olasılıkla imparatorluktan kopmayı düşünmüyordu. Sonuçta oda bir Osmanlı idi. Ama oğlu İbrahim Paşa duruma farklı bakıyordu. Mehmet Ali Paşa, Sultan Mahmuttan af dilemek ve kazandığı toprakları elinde tutmayı talep etmek üzere bir mektup yazarken, İbrahim Paşa babasına kendi adına hutbe okutup, sikke kestirip bağımsızlık ilan etmesi için baskı yapıyordu. 1833 yılının Ocak ayında İbrahim Paşa, Bursaya bir adımlık mesafedeki Kütahyaya varmıştı. Mısırlıların ilerlemesi İstanbulun tedarik hatlarını kısmen kesmiş kentte açlık tehlikesi baş göstermişti. Ne İngiltere ne de Fransada kesin yardım vaadi alamayan Sultan Mahmut yardım için Çar Nikolaya başvurmak zorunda kaldı. Sultan Mahmud, Osmanlı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bu olayı denize düşen yılana sarılır sözü ile açıkladı. Mehmet Ali Paşanın başarıları herkesten çok Rusyada kuşku uyandırmıştı. Çünkü, Mehmet Ali Paşanın İstanbulda yerleşmesi ve Osmanlı yönetimine el koyarak, Rusya dibinde zayıf Osmanlı İmparatorluğu yerine diri ve kuvvetli bir imparatorluk kurması demekti. Bu ise Rusyanın 200 yıldır sürdürdüğü politikasının sonu demekti. Bu düşünceler nedeni ile Rusya Osmanlı İmparatorluğunun toprak bütünlüğü prensibini kabul ettiği gibi bunun için derhal harekete geçti. Rus Çarı, generallerinden Muraviyefi Rus görüşünü bildirmek üzere İstanbula ve Kahireye gönderdi. Çar, Sultan Mahmuta yardım, Mehmet Ali Paşaya da derhal muharebeyi durdurmasını teklif ediyordu.
Sultan Mahmut, Fransanın Mehmet Ali Paşaya sempati beslediği, İngilterenin ise tereddütlü anlar yaşadığı bir durumda, Çarın yardım teklifini sevinçle kabul etti. Hatta, Çar, yardımın yalnız Karadeniz filosu tarafından yapılmasını ileri sürmüşken Sultan Mahmut, Tuna sahillerindeki kuvvetlerden 30 bin kişilik bir birliğin İstanbulu koruması için gönderilmesini de istedi. Rusya bunu memnuniyetle kabul etti. Şubat 1833te Visamiral Lazarev komutasındaki 9 harp gemisinden oluşan bir Rus filosu İstanbul boğazına girerek Büyükdere önlerinde demirledi. Bu olay Fransa ve İngiltereyi o vakte kadar içlerine gömüldükleri uyuşukluktan uyandırdı. Fransa elçisi Rus donanmasının İstanbuldan uzaklaşmasının Sultan Mahmut ile Mehmet Ali Paşanın anlaşmalarına bağlı olduğuna inanıyordu. Bunun üzerine Sultan Mahmutun onaması ile Mehmet Aliye Kudüs, Akka, Trablusşam ve Nablus sancaklarını kabul ettirerek padişahla barış yapmasını teklif etti. Teklifi kabul etmediği takdirde Fransanın da kendisine silahla karşılık vereceğini belirtti. Mehmet Ali Paşa teklifi kabul etmemekle birlikte Beriyettüşşam ve Adana sancağının da kendisine bırakılması için Sultan Mahmuta ültimatom verdi. Bu ültimatoma müspet cevap verilmediği takdirde İbrahim Paşayı Üsküdar üzerine yürümekle görevlendiriyordu. Bu sıralar Mehmet Ali Paşanın entrikaları ile Anadoluda padişaha karşı yer yer isyanlar çıkmış bulunuyordu. Kastamonuda Tahmiscioğlu, İzmirde Mehmet ağa isminde biri padişahın memurlarını atarak, Mehmet Ali Paşanın idaresini kurmaya yeltendiler.
Sultan Mahmut bu durum karşısında başkentin güvenliğini bile tehlikede görüyordu. Ulemanın ve halkın homurdanmalarına 15.000 kişilik bir Rus kuvveti 5 Nisan 1833te Boğaziçinin Anadolu yakasına çıktı. Bu olay Fransız ve İngiliz elçilerine dehşet saldı. Rusların İstanbuldan uzaklaşmaları Mehmet Alinin Anadoluyu boşaltması ile mümkündü. Elçiler Sultan Mahmutu Mehmet Ali ile anlaşma yapması için zorlamaya başladı. Sultan Mahmut yeni barış teşebbüslerinde bulunmayı kabul etti. Amedci Reşit Bey, Fransız elçisi Varenne ile İbrahim Paşanın ordugahına barış tekliflerini götürdü. Uzun boylu tartışmalar neticesinde nihayet Mehmet Ali Paşa ile Sultan Mahmut arasında 14 Mayıs 1833te Kütahya Barış Anlaşması imzalandı. Bu barışa göre Mehmet Ali Paşaya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak, Şam, İbrahim Paşaya ise Cidde veliliğine ek olarak Adana valiliği verildi. Bundan başka Anadoluda Mehmet Ali tarafını tutmuş olanlar için de genel af ilan edildi. Kütahya barışından sonra İbrahim Paşa kuvvetleri Anadoluyu boşalttı.
Kütahya Antlaşması
Osmanlı İmparatorluğu ile Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa arasında 14 Mayıs 1833 tarihinde imzalanmış bir barış ve düzenleme antlaşmasıdır. Birinci Mısır-Osmanlı Savaşını sona erdirmiştir, aynı zamanda bu antlaşma ile Şam, Girit ve Adana vilayetlerinin yeni statüsü de belirlenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu Mora isyanını bastırmak için Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşadan yardım istemişti. Mehmet Ali Paşa Bu yardımına karşılık Morayı istedi. Fakat Yunanistan bağımsız olunca Mora da Yunanistana katıldı ve Mehmet Ali Paşa bu sefer Suriye valiliğini istedi. Osmanlılar Suriyeyi Mehmet Ali Paşaya vermek istemeyince Mehmet Ali Paşa saldırıya geçti ve Konyaya kadar ilerledi. II. Mahmud Mehmet Ali Paşa isyanına karşılık batılı devletlerden yardım istedi. Cevap alamayınca Rusya İmparatorluğundan yardım istedi ve Rusya İmparatorluğuyardıma geldi. Rusyanın Osmanlılara yardıma gelmesi üzerine Rusya İmparatorluğunun bölgede nüfuzunun artmasından endişelenen batılı devletler Mehmet Ali Paşa ile Osmanlıları Kütahya Antlaşması ile barıştırdılar.
Antlaşmanın önemli maddeleri şunlardır:
Mehmet Ali Paşaya Mısır ve Girit valiliklerinin yanı sıra Şam valiliği verilecekti.
Oğlu İbrahim Paşaya Cidde valiliği ile Adana muhassıllığı (vergi toplama hakkı) verilecekti.
Bu antlaşma her iki tarafı da memnun etmemiştir.
Mısır sorunu geçici olarak Kütahya Antlaşması ile tamamen ise Londra Antlaşması ile çözüme kavuşmuştur.
(Arapça: محمد علي باشا, Farsça: محمد علی پاشا, Urduca: محمد علی پاشا, d. 4 Mart 1769 ö. 2 Ağustos 1849), Mısır valisi,Kavalalılar Hanedanının kurucusu, Mısır ve Sudanın ilk hidivi. Osmanlı Devletine karşı başarıyla sonuçlanan bir isyan çıkardı. Her ne kadar Osmanlılara bağlıymış gibi görünsede, o dönem, Sudan, Mısır, Filistin, Lübnan ve Suriyenin gerçek hükümdarı olarak kabul edilmiş ve 150 yıl boyunca hanedanı tarafından bu topraklar yönetilmiştir.
Mısır Valisi olmadan önce
Kavalalı Mehmet Ali Paşa bugünkü Yunanistanın Kavalanın Kondova köyünde dünyaya geldi. Bazı tarihçiler tarafından Arnavut olduğu söylenmektedir, atalarının Konya, hatta Bayburt kökenli oluşu da ihtimal dahilindedir.Napolyonun Mısırı işgaline karşı Osmanlı tarafından Mısıra gönderilen orduda görev aldı ve kısa zamanda komutanlığa yükseldi. Vali Hüsrev Paşaya karşı düzenlenen ayaklanmadan yararlanarak 1805te Mısır valisi oldu.
Mısır Valisi olduktan sonra
Mısırın kalkınması için çeşitli ıslahatlar yaptı. Avrupadan getirttiği hocalarla kendine güçlü bir ordu kurdu. 1811 yılında yönetimde halen etkili durumda bulunan Memlük Beylerine karşı harekete geçerek Mısırdaki Memlük egemenliğine kesin olarak son verdi. Daha sonra 1811-1818 yılları arasında orduları Osmanlı Sultanı adına Arabistan Yarımadasında Vahhabilere karşı savaştı. 1815 yılında Kahirede bulunan Arnavut askerleri kısa süreli bir ayaklanma çıkardılar. Kavalalı, başını ağrıtabileceğini düşündüğü 25.000 Arnavut askerini, Sudanın fethi için 1821de Sudana Func Devletinin üzerine gönderdi. Böylelikle Sudan, Mısırın kontrolü altına girdi. Morada patlak veren isyanı bastırmakta güçlük çeken Osmanlı Devleti, Mehmet Ali Paşadan yardım istedi. Bu başarısına karşılık Mora ve Girit valilikleri söz verildi. İsyan bastırıldı; ama 1829daki Edirne AntlaşmasıylaMora Yunanistana verilince, Kavalalı Mehmet Ali Paşa bu sefer de Suriye valiliğini istedi. Ancak Mehmet Ali Paşanın genişleme siyasetinden çekinen Osmanlı Hükümeti Mehmet Ali Paşanın bu isteğini reddetti.
Hidivliği kuruşu
Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa Filistine yürüdü ve Akka Kalesini ele geçirdi. Osmanlı hükûmeti Mehmet Ali Paşanın üstüne ordu gönderdiyse de Ağa Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Kavalalı Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı. Mısır KuvvetleriHalep, Şam ve Adanayı ele geçirdiler. Konyada Sadrazam Reşit Paşanın kuvvetlerini de yenip Kütahyaya kadar ilerlediler.
II. Mahmud, Büyük Britanya ve Fransadan yardım istedi. Ne var ki Fransanın Mehmet Ali Paşayı desteklemesi, İngilterenin de Osmanlının içişlerine karışmak istememesi üzerine beklediği yardımı alamadı veRusyadan yardım istemek zorunda kaldı. Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması-8Temmuz 1833 yapıldı ve Rus donanması İstanbula demirledi.
Boğazların Rusyanın eline geçmesinden endişe eden İngiltere ve Fransanın araya girmesiyle Kütahya Antlaşması (14 Mayıs 1833) imzalandı. Antlaşmaya göre Mısır, Suriye ve Girit valilikleri Kavalalı Mehmet Ali Paşaya, Cidde ve Adana valilikleri de oğlu İbrahim Paşaya verildi.
Antlaşmadan her iki tarafta hoşnut olmadı. II. Mahmut Mısır valisini ortadan kaldırmak ve kaybettiği toprakları geri almak istiyordu. Osmanlı ordusu ile Mısır ordusu Nizipte karşılaştı. Osmanlı ordusu tekrar bozguna uğrayınca Rusyanın soruna el atmasından ve Mehmet Ali Paşanın güçlenmesinden çekinen Avrupa Devletleri konuyu görüşmek için Londrada konferans düzenledi.
Londrada imzalanan antlaşmaya göre Suriye, Girit ve Adana Osmanlı Devletine geri verildi, Mısır ise Kavalalı Mehmet Ali Paşa ve soyundan gelenlere bırakıldı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa başta antlaşmayı kabul etmese de İngiltere ve Avusturyanın Beyruta asker çıkarması ve İngiliz donanmasının Lübnan kıyılarını topa tutması üzerine antlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. 1845te İstanbula gelip padişaha bağlılığını bildirdi. 1849de Kahirede öldü.
805 yılında Osmanlı İmparatorluğunun Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından kurularak 1914 yılına kadar kadarMısır ve Sudanın büyük bir bölümünün yönetimini elinde tutan, iç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı İmparatorluğuna bağlı özerk devlettir. Mısır Hidivliği, kurulduğu 1805ten 1914 yılına kadar Mehmet Ali Paşanın soyundan gelen Kavalalılar Hanedanı tarafından yönetilmiştir.
Ailenin atası İbrahim Ağa, aslen Konyalı olup, Osmanlılar devrinde Edirneye gelmiş ve Makedonyada Kavala şehri kalesine bekçibaşı tayin edilmişti. Kavalaya yerleşen İbrahim Ağanın kardeşi Tosun Ağa, şehrin mütesellimi, onun oğlu Ali Tosun Paşa da, Osmanlı Devletindebeylerbeyi vazifesindeydi. Kavalalıların en meşhur şahsiyeti, Kavalalı Mehmet Ali Paşadır. Kendisini, Osmanlı Sultanı III. Selim (1789-1807)vezirlik rütbesiyle Mısır valisi tayin etmiş, o da bilâhare Kavalalılar Hanedanını kurmuştur.
Kavalalılar, önceleri Arabistandaki Vehhâbîlere ve Osmanlılara karşı ayaklanan Rumlara karşı mücadelelerde başarılı olarak Osmanlılara yardımcı oldular ama daha sonra Mehmet Ali Paşanın Suriyeyi de ele geçirmek istemesi Osmanlı padişahı II. Mahmutla Mehmed Ali Paşanın arasının açılmasına sebep oldu. Oğlu İbrahim Paşanın isyanı, Osmanlıları içeride ve dışarıda güç duruma düşürdü.
Kurulduğu tarih olan 1805ten 1868 tarihinde kadar olan zaman Mısırın yöneticileri olan Kavalalı soyundan yöneticiler dış işlerinde Osmanlı Devletine bağlı görünmek amacıyla vali unvanını kullanmıştır. 1868den itibaren ise Osmanlı Devletinin merkezi otoriteyi kuvvetlendirmek içineyalet sisteminden vilayet sistemine geçmesiyle beraber ilk defa İsmail Paşa vali unvanı yerine hidiv unvanını kullanarak Mısırın sıradan bir Osmanlı vilayeti olmadığını göstermek istemiştir.
İsmail Paşa, İngiliz ve Fransızların etkisiyle II. Abdülhamid tarafından görevinden alınınca oğlu Tevfik Paşa veraset yasası gereğince hidiv oldu. Hidivliğe gelişinden kısa bir süre sonra, istifa eden Şerif Paşanın yerine başbakanlığı da üstlendi ve bu iki görevi iki yıl birlikte sürdürdü.İngiltere ve Fransanın denetiminde Mısırın yıllık gelirinin yarısının borçların ödenmesine ayrılmasını kabul etti.
Mısır Hidivliği Arması
Mısır Hidivliği Arması
1882de kurulan Mahmud Sami el-Barudi hükümetinde savaş bakanı olan milliyetçilerin önderi Arabi Paşanın saygınlığının iyice artması üzerine Mısırdaki otoritesi zayıflayan ve hidivliği tartışılmaya başlanan Hidiv Tevfik Paşa, İngiltere ve Fransadan yardım istedi. İngiliz donanmasınınİskenderiyeyi bombalaması (Temmuz 1882) üzerine muhalefet tarafından hain ilan edilen Tevfik Paşa İngilizlere sığınmak zorunda kaldı. Osmanlı Devletinin karşı çıkmasına rağmen Mısırı işgal eden İngilizler Et-Tellül-Kebirde Mısır ordusunun başkomutanı Arabi (Urabi) Paşayı bozguna uğratarak (Eylül 1882) milliyetçi hareketi ezdiler böylece Tevfik Paşa, hidiv olarak yeniden Kahireye döndü ve bundan sonra hidivliğini işgal güçlerinin denetimi altında sürdürdü. Osmanlı Devleti, İngilizleri zorla Mısırdan çıkaramayacağını bildiğinden İngilizlerle anlaşmak zorunda kaldı. Bu antlaşmaya göre Mısır hidivleri yine Kavalalılar Hanedanınından olmak şartıyla Osmanlı Devleti ve İngilterenin onayıyla seçilecekti. Böylece İngilterenin Mısırdaki varlığı Osmanlı Devleti tarafından da resmen tanınmış oldu.
Bu tarihten sonra Mısır hidivleri, hidivliklerini işgal güçlerinin denetimi ve baskısı altında sürdürebildiler. Hidiv Tevfik Paşanın oğlu olan Abbas Hilmi Paşa, 1892de hidivliğe getirildi. İngilizler, Abbas Hilmi Paşanın görevi süresince Mısırın iç işlerine karıştılar ve Osmanlıların Mısırdaki etkisi azaldı. Akabenin Hicaz Eyaletine katılmak istenmesi üzerine, İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında Akabe Sorunu adı verilen anlaşmazlık patlak verdi; İngilizler, sert çıkış yapınca Akabe gene Mısıra bağlı kaldı.
Türk dostu, İngiliz düşmanı olan ve sık sık İstanbula gelip giden Abbas Hilmi Paşanın 1914te İstanbulda bulunduğu sırada, Osmanlı Devleti,Almanyanın safında İngiltereye karşı I. Dünya Savaşına girince İngiltere, Osmanlı Devletinin Mısır üstündeki haklarını artık tanımadığını ilan etti ve böylece Abbas Hilmi Paşanın hidivliği de sona erdi. İngilizler, Abbas Hilmi Paşanın yerine amcası Hüseyin Kamil Paşayı sultan unvanıyla Mısırın başına getirdiler. Böylece Mısır Hidivliği de fiilen son bularak İngiliz güdümündeki Mısır Sultanlığına dönüşmüş oldu.
Mehmet Ali Paşanın muhtemelen bu tarihte Osmanlıdan bağımsızlık ilan etmeye niyeti yoktu ancak hırsları onu vasallığın sınırlarını zorlayacak kadar ileri götürmüştü ama büyük olasılıkla imparatorluktan kopmayı düşünmüyordu. Sonuçta oda bir Osmanlı idi. Ama oğlu İbrahim Paşa duruma farklı bakıyordu. Mehmet Ali Paşa, Sultan Mahmuttan af dilemek ve kazandığı toprakları elinde tutmayı talep etmek üzere bir mektup yazarken, İbrahim Paşa babasına kendi adına hutbe okutup, sikke kestirip bağımsızlık ilan etmesi için baskı yapıyordu. 1833 yılının Ocak ayında İbrahim Paşa, Bursaya bir adımlık mesafedeki Kütahyaya varmıştı. Mısırlıların ilerlemesi İstanbulun tedarik hatlarını kısmen kesmiş kentte açlık tehlikesi baş göstermişti. Ne İngiltere ne de Fransada kesin yardım vaadi alamayan Sultan Mahmut yardım için Çar Nikolaya başvurmak zorunda kaldı. Sultan Mahmud, Osmanlı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bu olayı denize düşen yılana sarılır sözü ile açıkladı. Mehmet Ali Paşanın başarıları herkesten çok Rusyada kuşku uyandırmıştı. Çünkü, Mehmet Ali Paşanın İstanbulda yerleşmesi ve Osmanlı yönetimine el koyarak, Rusya dibinde zayıf Osmanlı İmparatorluğu yerine diri ve kuvvetli bir imparatorluk kurması demekti. Bu ise Rusyanın 200 yıldır sürdürdüğü politikasının sonu demekti. Bu düşünceler nedeni ile Rusya Osmanlı İmparatorluğunun toprak bütünlüğü prensibini kabul ettiği gibi bunun için derhal harekete geçti. Rus Çarı, generallerinden Muraviyefi Rus görüşünü bildirmek üzere İstanbula ve Kahireye gönderdi. Çar, Sultan Mahmuta yardım, Mehmet Ali Paşaya da derhal muharebeyi durdurmasını teklif ediyordu.
Sultan Mahmut, Fransanın Mehmet Ali Paşaya sempati beslediği, İngilterenin ise tereddütlü anlar yaşadığı bir durumda, Çarın yardım teklifini sevinçle kabul etti. Hatta, Çar, yardımın yalnız Karadeniz filosu tarafından yapılmasını ileri sürmüşken Sultan Mahmut, Tuna sahillerindeki kuvvetlerden 30 bin kişilik bir birliğin İstanbulu koruması için gönderilmesini de istedi. Rusya bunu memnuniyetle kabul etti. Şubat 1833te Visamiral Lazarev komutasındaki 9 harp gemisinden oluşan bir Rus filosu İstanbul boğazına girerek Büyükdere önlerinde demirledi. Bu olay Fransa ve İngiltereyi o vakte kadar içlerine gömüldükleri uyuşukluktan uyandırdı. Fransa elçisi Rus donanmasının İstanbuldan uzaklaşmasının Sultan Mahmut ile Mehmet Ali Paşanın anlaşmalarına bağlı olduğuna inanıyordu. Bunun üzerine Sultan Mahmutun onaması ile Mehmet Aliye Kudüs, Akka, Trablusşam ve Nablus sancaklarını kabul ettirerek padişahla barış yapmasını teklif etti. Teklifi kabul etmediği takdirde Fransanın da kendisine silahla karşılık vereceğini belirtti. Mehmet Ali Paşa teklifi kabul etmemekle birlikte Beriyettüşşam ve Adana sancağının da kendisine bırakılması için Sultan Mahmuta ültimatom verdi. Bu ültimatoma müspet cevap verilmediği takdirde İbrahim Paşayı Üsküdar üzerine yürümekle görevlendiriyordu. Bu sıralar Mehmet Ali Paşanın entrikaları ile Anadoluda padişaha karşı yer yer isyanlar çıkmış bulunuyordu. Kastamonuda Tahmiscioğlu, İzmirde Mehmet ağa isminde biri padişahın memurlarını atarak, Mehmet Ali Paşanın idaresini kurmaya yeltendiler.
Sultan Mahmut bu durum karşısında başkentin güvenliğini bile tehlikede görüyordu. Ulemanın ve halkın homurdanmalarına 15.000 kişilik bir Rus kuvveti 5 Nisan 1833te Boğaziçinin Anadolu yakasına çıktı. Bu olay Fransız ve İngiliz elçilerine dehşet saldı. Rusların İstanbuldan uzaklaşmaları Mehmet Alinin Anadoluyu boşaltması ile mümkündü. Elçiler Sultan Mahmutu Mehmet Ali ile anlaşma yapması için zorlamaya başladı. Sultan Mahmut yeni barış teşebbüslerinde bulunmayı kabul etti. Amedci Reşit Bey, Fransız elçisi Varenne ile İbrahim Paşanın ordugahına barış tekliflerini götürdü. Uzun boylu tartışmalar neticesinde nihayet Mehmet Ali Paşa ile Sultan Mahmut arasında 14 Mayıs 1833te Kütahya Barış Anlaşması imzalandı. Bu barışa göre Mehmet Ali Paşaya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak, Şam, İbrahim Paşaya ise Cidde veliliğine ek olarak Adana valiliği verildi. Bundan başka Anadoluda Mehmet Ali tarafını tutmuş olanlar için de genel af ilan edildi. Kütahya barışından sonra İbrahim Paşa kuvvetleri Anadoluyu boşalttı.
Kütahya Antlaşması
Osmanlı İmparatorluğu ile Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa arasında 14 Mayıs 1833 tarihinde imzalanmış bir barış ve düzenleme antlaşmasıdır. Birinci Mısır-Osmanlı Savaşını sona erdirmiştir, aynı zamanda bu antlaşma ile Şam, Girit ve Adana vilayetlerinin yeni statüsü de belirlenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu Mora isyanını bastırmak için Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşadan yardım istemişti. Mehmet Ali Paşa Bu yardımına karşılık Morayı istedi. Fakat Yunanistan bağımsız olunca Mora da Yunanistana katıldı ve Mehmet Ali Paşa bu sefer Suriye valiliğini istedi. Osmanlılar Suriyeyi Mehmet Ali Paşaya vermek istemeyince Mehmet Ali Paşa saldırıya geçti ve Konyaya kadar ilerledi. II. Mahmud Mehmet Ali Paşa isyanına karşılık batılı devletlerden yardım istedi. Cevap alamayınca Rusya İmparatorluğundan yardım istedi ve Rusya İmparatorluğuyardıma geldi. Rusyanın Osmanlılara yardıma gelmesi üzerine Rusya İmparatorluğunun bölgede nüfuzunun artmasından endişelenen batılı devletler Mehmet Ali Paşa ile Osmanlıları Kütahya Antlaşması ile barıştırdılar.
Antlaşmanın önemli maddeleri şunlardır:
Mehmet Ali Paşaya Mısır ve Girit valiliklerinin yanı sıra Şam valiliği verilecekti.
Oğlu İbrahim Paşaya Cidde valiliği ile Adana muhassıllığı (vergi toplama hakkı) verilecekti.
Bu antlaşma her iki tarafı da memnun etmemiştir.
Mısır sorunu geçici olarak Kütahya Antlaşması ile tamamen ise Londra Antlaşması ile çözüme kavuşmuştur.
(Arapça: محمد علي باشا, Farsça: محمد علی پاشا, Urduca: محمد علی پاشا, d. 4 Mart 1769 ö. 2 Ağustos 1849), Mısır valisi,Kavalalılar Hanedanının kurucusu, Mısır ve Sudanın ilk hidivi. Osmanlı Devletine karşı başarıyla sonuçlanan bir isyan çıkardı. Her ne kadar Osmanlılara bağlıymış gibi görünsede, o dönem, Sudan, Mısır, Filistin, Lübnan ve Suriyenin gerçek hükümdarı olarak kabul edilmiş ve 150 yıl boyunca hanedanı tarafından bu topraklar yönetilmiştir.
Mısır Valisi olmadan önce
Kavalalı Mehmet Ali Paşa bugünkü Yunanistanın Kavalanın Kondova köyünde dünyaya geldi. Bazı tarihçiler tarafından Arnavut olduğu söylenmektedir, atalarının Konya, hatta Bayburt kökenli oluşu da ihtimal dahilindedir.Napolyonun Mısırı işgaline karşı Osmanlı tarafından Mısıra gönderilen orduda görev aldı ve kısa zamanda komutanlığa yükseldi. Vali Hüsrev Paşaya karşı düzenlenen ayaklanmadan yararlanarak 1805te Mısır valisi oldu.
Mısır Valisi olduktan sonra
Mısırın kalkınması için çeşitli ıslahatlar yaptı. Avrupadan getirttiği hocalarla kendine güçlü bir ordu kurdu. 1811 yılında yönetimde halen etkili durumda bulunan Memlük Beylerine karşı harekete geçerek Mısırdaki Memlük egemenliğine kesin olarak son verdi. Daha sonra 1811-1818 yılları arasında orduları Osmanlı Sultanı adına Arabistan Yarımadasında Vahhabilere karşı savaştı. 1815 yılında Kahirede bulunan Arnavut askerleri kısa süreli bir ayaklanma çıkardılar. Kavalalı, başını ağrıtabileceğini düşündüğü 25.000 Arnavut askerini, Sudanın fethi için 1821de Sudana Func Devletinin üzerine gönderdi. Böylelikle Sudan, Mısırın kontrolü altına girdi. Morada patlak veren isyanı bastırmakta güçlük çeken Osmanlı Devleti, Mehmet Ali Paşadan yardım istedi. Bu başarısına karşılık Mora ve Girit valilikleri söz verildi. İsyan bastırıldı; ama 1829daki Edirne AntlaşmasıylaMora Yunanistana verilince, Kavalalı Mehmet Ali Paşa bu sefer de Suriye valiliğini istedi. Ancak Mehmet Ali Paşanın genişleme siyasetinden çekinen Osmanlı Hükümeti Mehmet Ali Paşanın bu isteğini reddetti.
Hidivliği kuruşu
Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa Filistine yürüdü ve Akka Kalesini ele geçirdi. Osmanlı hükûmeti Mehmet Ali Paşanın üstüne ordu gönderdiyse de Ağa Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Kavalalı Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı. Mısır KuvvetleriHalep, Şam ve Adanayı ele geçirdiler. Konyada Sadrazam Reşit Paşanın kuvvetlerini de yenip Kütahyaya kadar ilerlediler.
II. Mahmud, Büyük Britanya ve Fransadan yardım istedi. Ne var ki Fransanın Mehmet Ali Paşayı desteklemesi, İngilterenin de Osmanlının içişlerine karışmak istememesi üzerine beklediği yardımı alamadı veRusyadan yardım istemek zorunda kaldı. Rusya ile Hünkar İskelesi Antlaşması-8Temmuz 1833 yapıldı ve Rus donanması İstanbula demirledi.
Boğazların Rusyanın eline geçmesinden endişe eden İngiltere ve Fransanın araya girmesiyle Kütahya Antlaşması (14 Mayıs 1833) imzalandı. Antlaşmaya göre Mısır, Suriye ve Girit valilikleri Kavalalı Mehmet Ali Paşaya, Cidde ve Adana valilikleri de oğlu İbrahim Paşaya verildi.
Antlaşmadan her iki tarafta hoşnut olmadı. II. Mahmut Mısır valisini ortadan kaldırmak ve kaybettiği toprakları geri almak istiyordu. Osmanlı ordusu ile Mısır ordusu Nizipte karşılaştı. Osmanlı ordusu tekrar bozguna uğrayınca Rusyanın soruna el atmasından ve Mehmet Ali Paşanın güçlenmesinden çekinen Avrupa Devletleri konuyu görüşmek için Londrada konferans düzenledi.
Londrada imzalanan antlaşmaya göre Suriye, Girit ve Adana Osmanlı Devletine geri verildi, Mısır ise Kavalalı Mehmet Ali Paşa ve soyundan gelenlere bırakıldı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa başta antlaşmayı kabul etmese de İngiltere ve Avusturyanın Beyruta asker çıkarması ve İngiliz donanmasının Lübnan kıyılarını topa tutması üzerine antlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. 1845te İstanbula gelip padişaha bağlılığını bildirdi. 1849de Kahirede öldü.
805 yılında Osmanlı İmparatorluğunun Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından kurularak 1914 yılına kadar kadarMısır ve Sudanın büyük bir bölümünün yönetimini elinde tutan, iç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı İmparatorluğuna bağlı özerk devlettir. Mısır Hidivliği, kurulduğu 1805ten 1914 yılına kadar Mehmet Ali Paşanın soyundan gelen Kavalalılar Hanedanı tarafından yönetilmiştir.
Ailenin atası İbrahim Ağa, aslen Konyalı olup, Osmanlılar devrinde Edirneye gelmiş ve Makedonyada Kavala şehri kalesine bekçibaşı tayin edilmişti. Kavalaya yerleşen İbrahim Ağanın kardeşi Tosun Ağa, şehrin mütesellimi, onun oğlu Ali Tosun Paşa da, Osmanlı Devletindebeylerbeyi vazifesindeydi. Kavalalıların en meşhur şahsiyeti, Kavalalı Mehmet Ali Paşadır. Kendisini, Osmanlı Sultanı III. Selim (1789-1807)vezirlik rütbesiyle Mısır valisi tayin etmiş, o da bilâhare Kavalalılar Hanedanını kurmuştur.
Kavalalılar, önceleri Arabistandaki Vehhâbîlere ve Osmanlılara karşı ayaklanan Rumlara karşı mücadelelerde başarılı olarak Osmanlılara yardımcı oldular ama daha sonra Mehmet Ali Paşanın Suriyeyi de ele geçirmek istemesi Osmanlı padişahı II. Mahmutla Mehmed Ali Paşanın arasının açılmasına sebep oldu. Oğlu İbrahim Paşanın isyanı, Osmanlıları içeride ve dışarıda güç duruma düşürdü.
Kurulduğu tarih olan 1805ten 1868 tarihinde kadar olan zaman Mısırın yöneticileri olan Kavalalı soyundan yöneticiler dış işlerinde Osmanlı Devletine bağlı görünmek amacıyla vali unvanını kullanmıştır. 1868den itibaren ise Osmanlı Devletinin merkezi otoriteyi kuvvetlendirmek içineyalet sisteminden vilayet sistemine geçmesiyle beraber ilk defa İsmail Paşa vali unvanı yerine hidiv unvanını kullanarak Mısırın sıradan bir Osmanlı vilayeti olmadığını göstermek istemiştir.
İsmail Paşa, İngiliz ve Fransızların etkisiyle II. Abdülhamid tarafından görevinden alınınca oğlu Tevfik Paşa veraset yasası gereğince hidiv oldu. Hidivliğe gelişinden kısa bir süre sonra, istifa eden Şerif Paşanın yerine başbakanlığı da üstlendi ve bu iki görevi iki yıl birlikte sürdürdü.İngiltere ve Fransanın denetiminde Mısırın yıllık gelirinin yarısının borçların ödenmesine ayrılmasını kabul etti.
Mısır Hidivliği Arması
Mısır Hidivliği Arması
1882de kurulan Mahmud Sami el-Barudi hükümetinde savaş bakanı olan milliyetçilerin önderi Arabi Paşanın saygınlığının iyice artması üzerine Mısırdaki otoritesi zayıflayan ve hidivliği tartışılmaya başlanan Hidiv Tevfik Paşa, İngiltere ve Fransadan yardım istedi. İngiliz donanmasınınİskenderiyeyi bombalaması (Temmuz 1882) üzerine muhalefet tarafından hain ilan edilen Tevfik Paşa İngilizlere sığınmak zorunda kaldı. Osmanlı Devletinin karşı çıkmasına rağmen Mısırı işgal eden İngilizler Et-Tellül-Kebirde Mısır ordusunun başkomutanı Arabi (Urabi) Paşayı bozguna uğratarak (Eylül 1882) milliyetçi hareketi ezdiler böylece Tevfik Paşa, hidiv olarak yeniden Kahireye döndü ve bundan sonra hidivliğini işgal güçlerinin denetimi altında sürdürdü. Osmanlı Devleti, İngilizleri zorla Mısırdan çıkaramayacağını bildiğinden İngilizlerle anlaşmak zorunda kaldı. Bu antlaşmaya göre Mısır hidivleri yine Kavalalılar Hanedanınından olmak şartıyla Osmanlı Devleti ve İngilterenin onayıyla seçilecekti. Böylece İngilterenin Mısırdaki varlığı Osmanlı Devleti tarafından da resmen tanınmış oldu.
Bu tarihten sonra Mısır hidivleri, hidivliklerini işgal güçlerinin denetimi ve baskısı altında sürdürebildiler. Hidiv Tevfik Paşanın oğlu olan Abbas Hilmi Paşa, 1892de hidivliğe getirildi. İngilizler, Abbas Hilmi Paşanın görevi süresince Mısırın iç işlerine karıştılar ve Osmanlıların Mısırdaki etkisi azaldı. Akabenin Hicaz Eyaletine katılmak istenmesi üzerine, İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında Akabe Sorunu adı verilen anlaşmazlık patlak verdi; İngilizler, sert çıkış yapınca Akabe gene Mısıra bağlı kaldı.
Türk dostu, İngiliz düşmanı olan ve sık sık İstanbula gelip giden Abbas Hilmi Paşanın 1914te İstanbulda bulunduğu sırada, Osmanlı Devleti,Almanyanın safında İngiltereye karşı I. Dünya Savaşına girince İngiltere, Osmanlı Devletinin Mısır üstündeki haklarını artık tanımadığını ilan etti ve böylece Abbas Hilmi Paşanın hidivliği de sona erdi. İngilizler, Abbas Hilmi Paşanın yerine amcası Hüseyin Kamil Paşayı sultan unvanıyla Mısırın başına getirdiler. Böylece Mısır Hidivliği de fiilen son bularak İngiliz güdümündeki Mısır Sultanlığına dönüşmüş oldu.