PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,671
-
- MFC Puanı
- 26,804
Kartezyen felsefe nedir kısaca açıklamak gerekirse; Modern felsefenin kurucusu olarak bilinen, Rene Descartes’in düşünce ve öğretilerini takip eden filozofların oluşturduğu bir felsefe anlayışıdır. Felsefe literatüründe ‘Kartezyenizm’ ve ‘Descartesçılık’ gibi adlarla da adlandırılmaktadır. Kartezyen adlandırması ise Latincede Rene Decartes’in ‘Renesius Kartesius’ olmasından kaynaklanmaktadır.
Kartezyen Felsefesinin Özü
Kartezyen düşünce nedir? Kartezyen felsefesinin özünü oluşturan şey, Descaters felsefesidir. Descartes’in felsefesine yön veren temel düşünce ise yöntem arayışıdır. Descartes’i yöntem arayışına iten sebep ise onun tüm bilimleri ve felsefeye yeni bir bilgi kazandırma istediği olmuştur. Descartes’i göre bu yeni bilgi anlayışı, sağlam temelleri olan ve tüm alanlar ile ilişkili olan apaçık bir doğrular düzeni olmakta idi. Descartes, bu düzeni ‘Meşhur Ağaç Metafor’ u ile anlatmak istemiştir. Bu ağacın kökleri metafizik, gövdesi fizik, dalları ise tıp, ahlak ve mekaniktir. Böylece Descaters, bilgiyi belirli bir alana ait olan bilgiyi değil, tüm alanlar ile ilişkili olan bir bilgi olarak tasarlamıştır. Ağacın hayata geçirilebilmesi, yani meyvelerinin toplanabilmesi için ise yeni bir yönteme ihtiyacın olduğuna dikkat çekmiştir. Bu yöntem, ‘Metodik Şüphe’ yöntemi olarak adlandırılmaktadır.
Metodik şüphe ile akıl, gerçek gücüne erişecektir. Dolayısı ile Descartes, aklı yanlış bilgilerden arındırmak adına işe her şeyden şüphe duyarak başlamak ister. Apaçık şeylerden şüphe duymak, bu yöntemin bir gereğidir. Descartes, bu nedenle başta duyuların bize sağladığı bilgiler olmak üzere her şeyi şüphe yolu ile reddetmektedir. Ancak her şeyden şüphe edilse bile şüphe ediyor oluşundan şüphe edemeyeceği sonucuna ulaşmaktadır. Çünkü Descaters ‘e göre şüphe etmek, bir tür düşünme biçimidir. Şüphe edilen bir şeyin ise var olmaması imkansızdır. Şüphe edilen bir şeyin varlığı, açık ve seçik bir şekilde elde edilmiş bilgidir. İşte bu noktada Descartes’ Düşünüyorum o halde varım ‘ önermesini elde etmektedir. Böylelikle bahsetmiş olduğu bilgi ağacı için en sağlam temele ulaşmış olmaktadır. Bu temel, bilgi yolu ile edilen ve metafiziğin kurulmasına aracılık eden bir temeldir. Yani düşünen özne, kendi varoşunu kanıtlamış demektir. Ancak burada varoluşu kanıtlanan şey, insanın tüm varlığı değil sadece zihnidir. Böylece Descartes, kendi felsefesinin düşünen bir özneden ya da tözden hareket eden bilgi temelli metafizik olduğunu göstermiştir.
Descartes ve Kartezyen Felsefe
Kendi varlığını kanıtladıktan sonra Descartes, yalnızca kendisinin var olduğu algısını ortadan kaldırmayı kanıtlamak ister. Ayrıca bilgi anlayışını sağlamlaştırabilmek adına Tanrı’nın var oluşunu kanıtlamaya geçer. Bunu da insan zihninin doğuştan var olduğu ideler yolu ile gerçekleştirmektedir.
İnsan, zihninde bulunan yetkinlik idesi, insanın kendisi yetkin olmadığından ancak kendisinin yetkin bir varlık olabileceği düşüncesinden hareketle Tanrının var olduğunu kanıtlar. Bu Tanrı, bizi hiçbir zaman aldatmayan, her şeye gücü yeten zorunlu bir varlıktır. Bir bakıma sonsuz tözdür. İnsan artık kendi varlığını ve Tanrının varlığını açık ve seçik olarak bildiğine göre kendisi dışında var olunan şeyler hakkında neler söylenebilir? Dış dünyada var olan şeyleri, insanın kendisi yaratmış olamaz. Bu şeyler beni duyu deneylerinde yanılttığından ve Tanrı beni aldatmayacağından dolayı onları Tanrı da yaratmış olamaz. O halde sahip olduğumuz idelerin tümü, bizzat bu şeylerin kendileridir. Descartes, buna ‘Madde Tözü’ adını vermektedir. Yani dış dünyada var olan her şey madde tözünden dolayı vardır. Böylece Descartes, madde Tanrı dışında 2 tözü meydana getirmiş olmaktadır. Gündeme getirilmiş olan bu tözlerden bir tanesi ‘Düşünen Töz’, diğeri ise ‘Yer Kaplayan Töz’ dür.
Düşünen şey, yer kaplamaz, yer kaplayan şey ise düşünemez. Dolayısı ile söz konusu insan olduğunda çok sorunlu bir durum ortaya çıkmaktadır. İnsanda ruh ile madde boyutuna karşılık gelen beden, eğer 2 ayrı töz ise bunlar arasındaki ilişki nasıl sağlanmaktadır? İşte bu sorun felsefe tarihinde, ruh beden ya da zihin beden düalizmi olarak bilinmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında Kartezyen nedir? Sorusunun yanıtı verilmiş olmaktadır.
Kartezyen Felsefesinin Özü
Kartezyen düşünce nedir? Kartezyen felsefesinin özünü oluşturan şey, Descaters felsefesidir. Descartes’in felsefesine yön veren temel düşünce ise yöntem arayışıdır. Descartes’i yöntem arayışına iten sebep ise onun tüm bilimleri ve felsefeye yeni bir bilgi kazandırma istediği olmuştur. Descartes’i göre bu yeni bilgi anlayışı, sağlam temelleri olan ve tüm alanlar ile ilişkili olan apaçık bir doğrular düzeni olmakta idi. Descartes, bu düzeni ‘Meşhur Ağaç Metafor’ u ile anlatmak istemiştir. Bu ağacın kökleri metafizik, gövdesi fizik, dalları ise tıp, ahlak ve mekaniktir. Böylece Descaters, bilgiyi belirli bir alana ait olan bilgiyi değil, tüm alanlar ile ilişkili olan bir bilgi olarak tasarlamıştır. Ağacın hayata geçirilebilmesi, yani meyvelerinin toplanabilmesi için ise yeni bir yönteme ihtiyacın olduğuna dikkat çekmiştir. Bu yöntem, ‘Metodik Şüphe’ yöntemi olarak adlandırılmaktadır.
Metodik şüphe ile akıl, gerçek gücüne erişecektir. Dolayısı ile Descartes, aklı yanlış bilgilerden arındırmak adına işe her şeyden şüphe duyarak başlamak ister. Apaçık şeylerden şüphe duymak, bu yöntemin bir gereğidir. Descartes, bu nedenle başta duyuların bize sağladığı bilgiler olmak üzere her şeyi şüphe yolu ile reddetmektedir. Ancak her şeyden şüphe edilse bile şüphe ediyor oluşundan şüphe edemeyeceği sonucuna ulaşmaktadır. Çünkü Descaters ‘e göre şüphe etmek, bir tür düşünme biçimidir. Şüphe edilen bir şeyin ise var olmaması imkansızdır. Şüphe edilen bir şeyin varlığı, açık ve seçik bir şekilde elde edilmiş bilgidir. İşte bu noktada Descartes’ Düşünüyorum o halde varım ‘ önermesini elde etmektedir. Böylelikle bahsetmiş olduğu bilgi ağacı için en sağlam temele ulaşmış olmaktadır. Bu temel, bilgi yolu ile edilen ve metafiziğin kurulmasına aracılık eden bir temeldir. Yani düşünen özne, kendi varoşunu kanıtlamış demektir. Ancak burada varoluşu kanıtlanan şey, insanın tüm varlığı değil sadece zihnidir. Böylece Descartes, kendi felsefesinin düşünen bir özneden ya da tözden hareket eden bilgi temelli metafizik olduğunu göstermiştir.
Descartes ve Kartezyen Felsefe
Kendi varlığını kanıtladıktan sonra Descartes, yalnızca kendisinin var olduğu algısını ortadan kaldırmayı kanıtlamak ister. Ayrıca bilgi anlayışını sağlamlaştırabilmek adına Tanrı’nın var oluşunu kanıtlamaya geçer. Bunu da insan zihninin doğuştan var olduğu ideler yolu ile gerçekleştirmektedir.
İnsan, zihninde bulunan yetkinlik idesi, insanın kendisi yetkin olmadığından ancak kendisinin yetkin bir varlık olabileceği düşüncesinden hareketle Tanrının var olduğunu kanıtlar. Bu Tanrı, bizi hiçbir zaman aldatmayan, her şeye gücü yeten zorunlu bir varlıktır. Bir bakıma sonsuz tözdür. İnsan artık kendi varlığını ve Tanrının varlığını açık ve seçik olarak bildiğine göre kendisi dışında var olunan şeyler hakkında neler söylenebilir? Dış dünyada var olan şeyleri, insanın kendisi yaratmış olamaz. Bu şeyler beni duyu deneylerinde yanılttığından ve Tanrı beni aldatmayacağından dolayı onları Tanrı da yaratmış olamaz. O halde sahip olduğumuz idelerin tümü, bizzat bu şeylerin kendileridir. Descartes, buna ‘Madde Tözü’ adını vermektedir. Yani dış dünyada var olan her şey madde tözünden dolayı vardır. Böylece Descartes, madde Tanrı dışında 2 tözü meydana getirmiş olmaktadır. Gündeme getirilmiş olan bu tözlerden bir tanesi ‘Düşünen Töz’, diğeri ise ‘Yer Kaplayan Töz’ dür.
Düşünen şey, yer kaplamaz, yer kaplayan şey ise düşünemez. Dolayısı ile söz konusu insan olduğunda çok sorunlu bir durum ortaya çıkmaktadır. İnsanda ruh ile madde boyutuna karşılık gelen beden, eğer 2 ayrı töz ise bunlar arasındaki ilişki nasıl sağlanmaktadır? İşte bu sorun felsefe tarihinde, ruh beden ya da zihin beden düalizmi olarak bilinmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında Kartezyen nedir? Sorusunun yanıtı verilmiş olmaktadır.