-
- Üyelik Tarihi
- 5 Nis 2013
-
- Mesajlar
- 4,580
-
- MFC Puanı
- 855
Eskiden zayıflamak için yağ oranı düşük karbonhidrat oranı yüksek diyetler yapılırdı. Fakat zamanla yapılan çalışmalarla diyette yağın kısıtlanmasının, diyetin karbonhidrat oranını arttırmakta ve karbonhidratın fazlasının da yağ olarak depolanmakta olduğu görüldü. Bu durum ise diyabete ve kalp hastalıklarına zemin hazırlamaktaydı.
Bunun üzerine düşük karbonhidratlı ve yüksek yağ ve protein içeren diyetler karşımıza çıkmaya başladı. Son yıllarda adı duyulan Atkins, South Beach, Scarsdale gibi diyetler karbonhidrat içeriği çok düşük diyetlerdir. Bu tip diyetlerin zararları ise artık kanıtlandı. Low-carb olarak anılan bu diyetler kalp, kanser, böbrek hastalıklarına ciddi sinir sistemi bozukluklarına, hormonal problemlere yol açmaktadır.
Eğer amacımız sağlıklı zayıflamak ve hastalıklardan korunmak ise karbonhidratları kesinlikle beslenmemizden çıkarmamamız gerekmektedir. Fakat burada önemli nokta beslenmemizde aldığımız karbonhidratların oranı ve çeşididir. Beslenmemizde kompleks karbonhidratlara ağırlık vermeli, basit karbonhidratları ise azaltmalıyız. Ayrıca besinlerin kan şekerimize olan etkisi çok önemlidir.1980 li yıllarda Prof.Dr.David Jenkins tarafından ortaya konan Glisemik Indeks kavramı sağlıklı beslenmede bir devrim niteliğindedir. Glisemik indeks bir besinin kan şekerini yükseltme hızıdır. Glisemik indeksi yüksek besinler kan şekerini hızlı yükseltirler. Dolayısıyla çabuk acıkmaya, enerji düşüklüğüne ve yağlanmaya yol açarlar.
Bir besinin GI i 55 ten küçük ise düşük, 56-69 arasında orta, 70 ten büyük ise yüksek glisemik indeksli besin denir. Yüksek GIli gıdalar beyaz ekmek, pirinç, tatlı kekler ve pastalardır. Düşük GIli gıdalar ise sebzeler, meyvelerin çoğu ve tam tahıllardır. Kuru yemişler (badem, ceviz fındık) düşük GIlidir. Süt ürünlerinin GIi de düşüktür. Fakat burada önemli olan başka bir nokta GI düşük yiyecekleri fazla tüketmemizin de zararlı olacağıdır. Bu sebeple glisemik yük kavramı ortaya çıkmıştır. Glisemik yük (GY) bir günde yenen karbonhidrat miktarının oluşturduğu toplam şeker yüküdür.Beslenmemizde karbonhidratları seçerken önce Glisemik indeksine sonra da Glisemik yüküne bakmalıyız.
Bunun üzerine düşük karbonhidratlı ve yüksek yağ ve protein içeren diyetler karşımıza çıkmaya başladı. Son yıllarda adı duyulan Atkins, South Beach, Scarsdale gibi diyetler karbonhidrat içeriği çok düşük diyetlerdir. Bu tip diyetlerin zararları ise artık kanıtlandı. Low-carb olarak anılan bu diyetler kalp, kanser, böbrek hastalıklarına ciddi sinir sistemi bozukluklarına, hormonal problemlere yol açmaktadır.
Eğer amacımız sağlıklı zayıflamak ve hastalıklardan korunmak ise karbonhidratları kesinlikle beslenmemizden çıkarmamamız gerekmektedir. Fakat burada önemli nokta beslenmemizde aldığımız karbonhidratların oranı ve çeşididir. Beslenmemizde kompleks karbonhidratlara ağırlık vermeli, basit karbonhidratları ise azaltmalıyız. Ayrıca besinlerin kan şekerimize olan etkisi çok önemlidir.1980 li yıllarda Prof.Dr.David Jenkins tarafından ortaya konan Glisemik Indeks kavramı sağlıklı beslenmede bir devrim niteliğindedir. Glisemik indeks bir besinin kan şekerini yükseltme hızıdır. Glisemik indeksi yüksek besinler kan şekerini hızlı yükseltirler. Dolayısıyla çabuk acıkmaya, enerji düşüklüğüne ve yağlanmaya yol açarlar.
Bir besinin GI i 55 ten küçük ise düşük, 56-69 arasında orta, 70 ten büyük ise yüksek glisemik indeksli besin denir. Yüksek GIli gıdalar beyaz ekmek, pirinç, tatlı kekler ve pastalardır. Düşük GIli gıdalar ise sebzeler, meyvelerin çoğu ve tam tahıllardır. Kuru yemişler (badem, ceviz fındık) düşük GIlidir. Süt ürünlerinin GIi de düşüktür. Fakat burada önemli olan başka bir nokta GI düşük yiyecekleri fazla tüketmemizin de zararlı olacağıdır. Bu sebeple glisemik yük kavramı ortaya çıkmıştır. Glisemik yük (GY) bir günde yenen karbonhidrat miktarının oluşturduğu toplam şeker yüküdür.Beslenmemizde karbonhidratları seçerken önce Glisemik indeksine sonra da Glisemik yüküne bakmalıyız.