• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

KAPADOKYANIN JEOLOJİK OLUŞUMUNDA BİLİNMEYENLER

DarkWoman

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
27 Kas 2019
Konular
5,318
Mesajlar
11,488
MFC Puanı
66,370
cappadocia-fairychimneys-and-valley-tour.jpg



Kapadokya son yıllarda gerekli yerli gerekse yabancı ziyaretçileri çok rağbet ettikleri bir bölge. Bu bölgeyi gerek tarihsel, gerek folklorik veya din öğelerini ön plana çıkartarak tanıtırız, ancak pek de fikir birliğine varamadığımız bir jeolojik geçmişi vardır. Bazen eksik, bazen de yanlış bilgileri duyuyor veya aktarıyoruz. Bu derlemede jeolojik oluşumda kafa karıştıran bazı temel bilgilere değinilecektir.

Bugün coğrafik bir terim olan Kapadokya Orta Anadolu platosunda volkanik faaliyetlerin özel bazı şartlarla birleşip özel bir topografya yaratması neticesinde oluşmuştur. Doğal sınırları Aksaray Tuz gölü fayı- Niğde – Ecemiş fayı- Kayseri arasındadır.

Kapadokya şekillenmesi sadece o bölgeye ait bir şey değildir.(Bkz.Resim Erzurum Narman oluşumları). Dünya yüzeyinde daha birçok bölgede böyle oluşumlar vardır. Ancak Kapadokya’nın özelliği kapladığı alanın çok büyük olması ve bu bölgenin insanlık tarihinde yerleşime sahip olmasıdır.
Anadolu’daki bu bölgenin oluşmasında etken olan volkanik faaliyetlerin oluşma nedenlerini öncelikle incelemek gerekir. Anadolu yüksek bir platodur. Doğu Akdeniz platosu Anadolu Platosunun altına dalar. 5-6 derecelik bir açıyla daldığında mantonun altındaki sert maddeler neredeyse süpürüldüğü için hafif üst katmanlar yükselir. Bir yandan yükselme, diğer yandan direncin azalması sonucu manto altı basıncı volkanik faaliyetlere neden olur.




Dalam-batma-olay%C4%B1-300x151.jpg

Akdeniz platosunun Anadolu Platosu altına kayması

Anadolu platosunun yükselmesi güney sahillerinde daha fazladır. Bir araştırmaya göre Orta Anadolu milyon senede 50 metre yükselirken, yükselme Toroslarda milyon senede 500 metreye ulaşır. Torosların oluşmasıyla güney Alplerin oluşması paralellik gösterir.
Bu bölgede volkanizma 13,5 milyon yıl önce başlar. Ama asıl bölgeyi oluşturan ‘’kaldera ‘’ oluşumları 9,5 milyon yıl önce başlamıştır. Kalderalar, volkanik patlamalar sonucu oluşan kazan şeklinde büyük çöküntülerdir. Genişlemiş krater olarak da bilinirler. Bunlara ‘’Strato Volkanlar’’ veya süper yanardağlar da denilir. Kalderalar çok büyük patlamalardır. Düdüklü tencereyle karşılaştırırsak düdük kısmı volkan ağzı ise kaldera düdüklü tencerenin tüm kapağıdır. Kapadokya patlamalarının büyük kısmı kaldera patlamalarıdır. Günümüzden 2,5 milyon yıl öncesine kadar devam eder. Örneğin Kızıl kaya patlaması 10 bin km² yi kaplamış. Ve 10 – 15 m. tüf birikmiştir. Son kaldera patlaması günümüzden 2-3 milyon yıl önce olmuştur.

Kapadokya-fiziki-300x198.png



Eski yeni volkanlar

Çok bilinen Hasandağ, Erciyes gibi dağlar bu oluşuma çok daha sonra dahil olmuşlardır, çünkü yaşları yaklaşık 3 milyon yıldır ve görece çok genç volkanlardır. Bugün gördüğümüz yer şekilleri ignimbirit yığılmalarıdır ve bu adı geçen dağların oluşumundan çok eskidir (yaklaşık 9-10 milyon yıl).
Aslında Kapadokya bölgesinde değişik zamanlarda değişik volkanik hareketler vardır. Bunlardan bazıları en eski kaldera patlamaları iken, Hasandağ –Erciyes ve Melendiz dağları gibi Strato volkanlar da vardır. Bu tür volkanlar değişik zamanlar da tekrar tekrar patlamışlardır. Monojenik denilen tek patlamalı volkanlar da bölgede mevcuttur. (resim Kapadokya fiziki)


Hangi tür volkanın hangi zamanda aktif olduğu üzerine bugün bazı araştırmalar mevcut. Erciyes’i ele aldığımızda Erciyes tek bir volkandan meydana gelmiş gibi gözükmesine rağmen 68 lav çıkış yani krateri mevcut. Tüm Kapadokya da bu sayı 800’ü bulur. Birçoğu gençtir. Bunlar çevrede cüruf kolonileri oluşturmuştur. Bakıldığında ufak tepeler veya yer seviyesinde krater gölleridir. En iyi örnek olarak Acıgöl’ü gösterebiliriz. 20 bin yaşındadır. 9 bin yıl önce son patlama tespit edilmiştir. Hala jeotermal aktivitesi vardır. Erciyes’in günümüzden 10 bin yıl önce son patlaması olmuştur. Hasandağ da aynı dönemlerde son aktivitesi görülmüştür. Görülmüştür diyoruz, çünkü bunu bilhassa Çatalhöyük kazılarında daha iyi anlarız. Bu konuya daha sonra yeniden değineceğiz.

Bizim kısaca tüf dediğimiz volkan küllerine ‘’ignimbirit ‘’denir. Sözcük Latinceden gelir. İgnis (lat. “Ateş”), imber (“Yağmur”) und lithos (“Taş”), anlamına geldiğinden buna ‘’ateş taşı yağmuru’’ da diyebiliriz. Bu ignimbirit atılımında sıcaklıklar 300 dereceye ulaştığından, soğuduğunda tüf çimentosu oluşturur. Lavlar kraterden akarlar. Bazalt tipi oluşumlar olduğundan çok yavaşça ağdalı bir şekilde akarken kısa sürede soğuyarak lava ağzı yakınlarında sertleşirler. İglimbiritler ise yüksek basınçta su buharı ve gazlarla yerden onlarca kilometreye kadar yükselebilirler ve çok geniş alana yayılırlar. Bir örnek vermek gerekirse, bugün Sinasos yolu üzerindeki Cemil köy ignimbiriti 8-10 km² yayılmıştır.

Bugün bölgede gördüğümüz yeryüzü şekilleri sadece tüf kökenli değildir. Bir kısmı göl sedimantasyonundan oluşur. Bölgede bugünün Tuz gölüne benzer göller vardı. Ve bu göle akan nehirler. Patlamalar sonucu bu göl ve nehirlerin tabanına kendi çökelti tortusu üzerine tüf tabakası yığılıyor. Göl tabanı bölgenin de yükselmesi neticesinde bir süre sonra suyunu kaybediyor ve bu bölge tabakalı bir pasta haini alıyor.

katmanlar%C4%B1n-ya%C5%9Flar%C4%B1-300x298.jpg



Bugün masa şeklindeki tepeler eski göl yataklarıdır. Ne kadar yükseldiklerini kolayca görebiliriz. Nehirler de farklı zamanlarda farklı yükseklikteki seviyede akıyor ve taraçalar oluşturuyor Yer yükselmesi nedeniyle rakımları değişiyor. Bugün fark ettiğimiz 70- 80 metrelik kod farkı var. Taraça nehir vadisi denilebilir. Bugün bunu Avanos içinden akan Kızılırmak’ta tespit edilebiliyoruz.

Tekrar başa dönersek; Anadolu Platosunun yükselmesi ve ardından gelen volkanik faaliyetler sonucu tüf birikmesi ve bunun aşınması söz konusu. Ancak bir Kapadokya benzeri bölgenin oluşumu için bazı şartların oluşması gerekli. Bunlar: 1- Yatay tabaka olacak,2-Yükselen alan, 3-Kurak olaca ,4- mevsimsel afet halinde yağmur yağacak.

Yaklaşık birer milyon yıl arayla meydana gelen patlamalar, tüf birikintileri ve kod farkları zamanla çatlar. Biraz rüzgar ama en çok aşırı yağmurlar bu çatlakların genişlemesine ve aşınmasına neden olur. Peribacalarının ve hatta Ihlara’nın oluşumu böyledir. Ihlara bazen lav akıntılarının aşınması diye bilinir. Aslında o da sert tüf tabakasıdır. Zemin yükselmiş, çatlamış ve çatlaklar içinden akan nehir ‘’Grand Canyon’’ gibi bu bölgeyi oluşturmuştur. Ihlara’nın oluşumundaki kaldera patlaması o kadar büyük ki,10 km² alana yayılıyor, Soğanlı’ya kadar uzanıyor.


Ihlara.jpg

Ihlara oluşumu

Gelelim Peri bacalarına;

peribaca-olu%C5%9Fumu-300x102.jpg


Resimde de görüleceği üzere çeşitli katmanlardan oluşmuş ( tüf,göl çökeltisi) alan zaman için de çatlar.Öncelikle nispeten aşınması kolay göl tortusu kaybolur. Üst tabaka sert birikim zamanla bir şapka gibi gözükür. Ancak bu bulunduğu yerden düştüğünde erozyonun hızı artar. Resimde görülen Plato aşınması başlarda yılda 1 cm’i bulmazken şekillerin ortaya çıkmasından sonra 3-4 cm ulaşır. Şapkasını kaybettiğinde aşınma hızı yılda 28 cm’e ulaşmış olur. Peribacalarının oluşması ve yok olması milyon yıl sürer. Bugün örneğin Paşabağ’da 70 bin yaşında peribacaları görmekteyiz. Ancak bu konuda bir yaş vermek doğru olmaz.

Peribacalarının şapkalarının ağır ve sert tortullar neticesi olduğu söylenir ancak başka tür şapka oluşumu da mümkündür. Yine Cemil köye giderken görülen peribacası şapkaları yakınındaki başka oluşumlardan düşme sert kayaçlardır.

Birde zombi diye tanımlanan gizli peribacaları vardır. Bir şekilde oluşmuş olan peribacası zamanla bir nehir tortusu altında kaldığında ilerleyen zamanlarda katmanlar arasında hayali bir peribacası şeklinde gözükür. Bölgede buna benzer çok örnek mevcuttur.

Peribacaları her zaman tüf tabakalarının üst üste birikmesiyle oluşmaz. Göl sedimentasyunu birikimiyle oluşmuş çok örnek vardır. Bunlar da tipik Kapadokya görüntüsü oluşturur ancak oluşum biçimleri farlıdır. Yurdumuzda Erzurum Narman peribacaları, Amerika Utah eyaletindeki ‘’Grand Staircase’’ peribacaları en iyi örnektir. Son olarak İsviçre Alplerinde gözüken buzul çağ çökeltilerin oluşturduğu formasyonlar da değişik peribacalarına örnek gösterilebilir.


de%C4%9Fi%C5%9Fik-peribacalar%C4%B1-200x300.jpeg


Tekrardan Kapadokya’ya dönecek olursak ve Paşabağ ‘da bugün Jandarma karakolu olarak kullanılan yapıya bakacak olursak
pa%C5%9Faba%C4%9F-jandarma-peri-bacas%C4%B1-300x169.jpg

en alt kısmı

Kavak ignimbiriti, orta kısmı gölsel sedimantasyon, ki en fazla erozyona uğramıştır, Sonrasında en üstte sert tüf tabakası.
Aynı şekilde Zelve vadisi 8,5 – 9 milyon yaşındadır. Kızılvadide’deki değişik renk formları yine değişik zamanlardaki değişik mineralleri barındıran tüf birikintisi.
K%C4%B1z%C4%B1lvadi-kapadokya-300x200.jpg


Resimde görülen Kızılvadinin en alttaki beyaz rengi Kavak ignimbirit patlaması ve 9,5 milyon yaşında. 3-4 bin km² lik alana yayılmış. Onun üstündeki pembe zelve ignimbiriti ve 8,5 milyon yaşında. En üstte göl sedimantasyonu var.
Hasandağ’ın son patlamasından bahsetmiş ve gözlendiğini söylemiştik. Çatalhöyük kazılarında bu tür bir patlama duvar resimlerinde görülür. Hemen ilk şehir planı diye anlattığımız evlerin arka planında bu püskürme resmedilmiştir. Burada ilginç nokta dağın daha doğrusu büyük ve küçük Hasan dağ’ın kraterleri boynuz şeklinde resmedilmiştir.

hasan-da%C4%9F-%C3%B6k%C3%BCz-boynuzu-horz-300x104.jpg


Hasan dağ – Çatalhöyük ilişkisi

Hasandağ boynuzlu, çift boynuzlu dağdır. Neolitik insanların bu betimlemesi kuzeyden bakıldığında açıkça görülür. Bu çift boynuz şekilleri ve duvarlardaki öküz boynuzlarıyla ilişkilendirmek mümkündür. Bugün Anadolu coğrafyasında nesli tükenmiş ‘’Bos-Taurus’’ öküzleri o dönem yaşayan öküzler. Boynuzları ile boyları 3 metreye ulaşıyor. Derileri avlanmak için çok kalın ve saygı duyuluyorlar. Güçlü ve ulaşılamazlar olarak görülüyorlar ve ilahlaştırılıyorlar.

bos-taurus-300x225.jpg


Aynı ilişkiyi Caracalla dönemi sikkelerinde de günümüzden 1700 yıl öncesinde görebiliriz.(resim caracalla). Hasandağ o nedenle boynuzlu dağ olarak görülür ve saygı duyulur.

Caracalla-d%C3%B6nemi-Hasada%C4%9F-boynuz-motifi-272x300.jpg


Son olarak Kapadokya isminin etimolojisine de değinmek uygun olur. Bu konuda değişik tezler mevcut:

‘’Aşağı ülke’’ teriminden geldiğini iddia edenler gibi Hititçedeki ‘’Tanrısal Memleket’’ terimi ve hatta Persçe’den gelme ‘’Güzel atlar ülkesinden’’ geldiğini söyleyenler var.

Nereden gelirse gelsin, ilk çağ insanlarından günümüz turistlerine kadar hep bir cazibe merkezi olmuş.

Yazı ‘’Habertürk TV’’ kanalında yayınlanan bir programdan derlenmiştir.


Katılımcılar: Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Attila Çiner
 
Üst