halukgta
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 26 Ağu 2011
-
- Mesajlar
- 320
-
- MFC Puanı
- 29
Allah Kur’an ı bizlere bir rehber, yol gösteri bir güneş olsun diye gönderdiğini söyler. Ama bizler İslam toplumları olarak, Kur’an dan öyle uzak yaşıyoruz ki, kendi nefsimizde bir din yarattık adeta.
Kur’an ile yönetildiğini iddia eden ülkeler bile, zina yapanın cezası Kur’an da belli olduğu halde, zinanın cezasının recim, yani taşlayarak öldürme olduğunu iddia ederek, Allah a da böylece iftira atarak, kadını taşlayarak öldürmeyi, dinden saymışlardır.
Her ne hikmetse, kadın taşlayarak öldürüldüğü halde, bu zinayı yapan erkekten hiç haber alınmaz. O masumdur, sanki kadın zinayı tek başına yapmış gibi. Erkeğin siz taşlanarak öldürüldüğünü duydunuz mu? Duymazsınız, çünkü öyle bir din yarattık ki Kur’an dan uzaklaşarak, erkeklerin hükümranlığında, kadınlara baskı ve adeta zulüm dini oluşturuldu. ELBETTE BU ALLAH IN DİNİ, ASLA DEĞİLDİR.
Hatırlayınız Allah Âdemi yarattı, ama onu yalnız bırakmadı. Çünkü yaratılan hiçbir canlı tek başına yaşayamaz. Bizleri Rabbimiz çifter çifter yaratmıştır. Allah Âdem peygamberimize yaşamında eşlik etmesi, ona uyum sağlaması için, aynı nefisten kadını da yarattı ki, böylece anlaşabilsinler. Buradan da şu anlaşılıyor, kadın erkeksiz, erkekte kadınsız olamaz. Ama biz erkekler her nedense kadına, yaşantımızda gereken değeri veremedik. Eğer erkek kadın olmadan, huzurlu bir ortam kuramıyor ve yaşayamıyorsa, bu demektir ki kadın ve erkek bir birlerine karşı aynı değerdedir. Allah Kur’an da kadın ve erkeğin, bir birine ayrılmaz bir ikili oluşunu, şu cümle ile anlatır.
( ONLAR, SİZİN ÖRTÜLERİNİZ, SİZ DE ONLARA ÖRTÜSÜNÜZ. )
Birbirini tamamlayan, bir diğeri olmadan gerçek hayatı yaşayamayan, birbirlerinin eksiğini, noksanını örten nasıl olurda bir diğerinden daha üstün olur?
İslam toplumlarına şöyle bir bakın. Kadının Kılık kıyafetinden tutun, özlük haklarına kadar, erkeklerin insafına bırakılmıştır. Üzücü olan ise kadınlarımıza, bunun erkeklerin hakkı olduğuna inandırılmasıdır. İlginçtir Ülkemizde türbanlı bir yazar, ortaya çıkıp, KADINA ŞİDDET ERKEĞİN HAKKIDIR diyebiliyor. Eli kalem tutan bir kadın bunu söylüyorsa, tutmayanın kafası nasıl karışır bunu da siz düşünün. Onun içindir ki kadınlar okullara gönderilmek, uyandırılmak istenmiyor. Burada kadınlarımıza çok iş düşüyor.
Bizlere dini anlatanlar, buna Diyanette dâhil, Kur’an ı anlamasan da oku, Allah sevap yazar mantığını bizlere yerleştirdikleri için, Allah ın Kur’an da bizlere tebliği, uyarıları toplum tarafından hiç anlaşılamadı. Topluma bunlarda dindendir dediler, bizlerde Kur’an ile sorgulayamadığımız için kabul ettik.
Ülkemizin yanı başında bir savaş yaşanıyor. Müslüman ı Müslüman a kırdıran bir savaş. Hani Allah Müslüman ın Müslüman a kanı haram demişti, ne oldu? İslam ı ön plana çıkartarak, İNSANLARIN BAŞLARI KESİLİYOR, CANLI CANLI YAKILIYOR. Bumu Müslümanlık. Bu davranışlarla mı İslam ı dünyaya anlatacağız. Tam tersine iyi ki Müslüman olmamışım diyen Ehli kitabın, ekmeğine yağ sürdüğümüzün farkında değil miyiz? Bu işte de bir Yahudi parmağı, var gibi geliyor bana.
Allah vahşice ölüme, asla izin vermez. Bırakın insanı, hayvan bile vahşice öldürülemez. Kur’an ın emri kısasa kısas tır. Eğer bir kişi senin yakınını haksız yere öldürmüşse, onunda ölümünü isteme hakkının olduğunu söyler Kur’an. Bu halde bile Allah, eğer bağışlarsan, sana kat kat sevap yazarım diye de uyarır. Bazı durumlarda, toleranslı davranılabileceği uyarısını yapar böylece. Çünkü Kur'an her detayı düşünmüş ve bizlere bildirmiştir. Bu ayette Allah, ölüm cezasının gerekli şartlar oluştuğunda, uygulanmasının önemine dikkat çeker.
ÖLÜM CEZASI, İNSANLIK SUÇUDUR DİYENLER VARDIR. KUR'AN A İMAN EDEN BİR İNSAN, BUNU SÖYLEYEMEZ. Bakara suresi 179. ayetinde Allah, kısas konusunun öneminden bahsederken, bizleri bakın nasıl uyarır.
Bakara 179: Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. UMULUR Kİ SUÇ İŞLEMEKTEN SAKINIRSINIZ. ( Diyanet vakfı meali)
Peygamberimizin savaşlarını düşünün, tamamı peygamberimize savaş açanlara karşı, savunma amacıyla yapılmıştır. Allah Kur’an da peygamberimize, seninle barış yapmak isterlerse, sende onlarla barış yap asla savaşma, diye ayetini indirmiştir. Yani bizlere elinde silahla savaşmayanı, düşman kabul edip, asla öldüremeyiz.
Ülkemiz olarak ölüm cezasını kaldırdık. Peki, neye dayanarak kaldırdık. Avrupa birliğine girecekmişiz. Girmeye çalıştığımız toplum, biz Hıristiyan toplumuyuz siz Müslümansınız. Sizi aramıza almayız dedikleri halde, bizleri yönetenlerin siyasi çıkarları yüzünden, toplum olarak bozulduk ve şaşırmış bir şekilde adeta orta kalmış durumdayız. Açıkça toplum aldatılıyor.
Bizler Müslüman’ız, Hıristiyanların kanunlarına nasıl tabi oluruz diyen yok. Elbette hep birlikte yaşamalıyız, hatta İslam ı onlara anlatabilmek için, onlarla yakın temasta bulunmalıyız. AMA ONLARIN KANUNLARINA, KURALLARINA ASLA TABİ OLAMAYIZ. Türk toplumu olarak atalarımız, yüzlerce yıl her türlü inançtaki toplumlarla, barış ve özgürce birlikte yaşamıştır.
Dini ön plana çıkartan, bizleri yönetenlere soruyorum, dilinden Allah, Kur’an ismi düşmediği halde, Allah ın ve Kur’an ın kanunlarına ters düşen, bu kanunları neden çıkardınız ülkemizde? Allah Kur’an da Yahudi ve Hıristiyanları gönül dostu edinmeyin, onlara çok fazla güvenmeyin dediği ve uyardığı halde, nasıl olurda onların kanunlarına uymayı seçersiniz? Bunları yaparak, bu toplumu aldatanları Yüce Rabbime şikâyet ediyorum. TOPLUMU DA BU KONUDA, DUYARLI OLMAYA DAVET EDİYORUM.
Geçen gün hunharca bir cinayet işlendi. Bir sapık, genç kızımızı öldürüp yakıyor. Biz Türk halkı olarak da, film seyreder gibi seyrediyoruz. Sağdan, soldan bu adamı idam etmeliyiz sözleri duyuluyor. Bizleri yönetenlerin içleri çok rahat olsa gerek, onlardan ses bile çıkmıyor. Ama kendi yakınlarına aynı şeyler yapılsa, kim bilir nasıl bir durumda bağırıp çağırırlar. Kendi menfaatlerine bir kanun, bir saat içinde meclisten çıkartılabiliyor. ADALETSİZLİĞİ SEYREDENLER, MUTLAKA AYNI ADALETSİZLİĞİN KURBANI OLURLAR, BUNU DA UNUTMASINLAR.
Allah ın kanunlarından uzak yaşayan bir toplum, bir devlet olursak, toplum olarak bu acıları hep birlikte yaşarız. Kendi kendimize de yakınıp, dövünüp dururuz. Kur’an daha 1400 yıl önce bizleri uyarmış ve demiş ki;
(SİZLERİ YÖNETECEKLERİ, EHİL İNSANLARDAN SEÇİNİZ)
Bu uyarıyı dikkate almayı bırakın, bu bilgiden habersiz bir İslam toplumu olarak, bizler kendi ellerimizle yaptıklarımızın acısını çekiyoruz. Allah neye layık olursanız, ben onu veririm sizlere der. Bizlerde layık olduğumuzu yaşıyoruz.
Bizleri yönetenlere sesleniyorum; Bırakın şahsi çıkar ve kendi nefsinizde oluşturmaya çalıştığınız dünyayı. Ülkemizi, hurafe ve batıl karışmamış, ALLAH IN ADALETİ İLE YÖNETİN. HAKKI, ADALETİ TÜM TOPLUM İÇİN SAĞLAYIN. Din öne sürülerek, toplumu dinden soğutmayın. Dinin yaşanması, Allah ve kulu arasındadır, lütfen ona müdahale etmeyin. Bizleri yöneten sizlerin yapacağı, Allah ın Kur’an da ki adaleti ile hükmetmek olmalıdır.
Bunu yapmayan ve bizleri Kur’an ın hükümlerinden çok uzakta yönetmeye çalışanları, Yüce Rabbime şikâyet ediyorum.
ALLAH IN KANUNU, KISASA KISAS İDAM CEZASI, MUTLAKA ÜLKEMİZDE TEKRAR UYGULANMALIDIR.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Kur’an ile yönetildiğini iddia eden ülkeler bile, zina yapanın cezası Kur’an da belli olduğu halde, zinanın cezasının recim, yani taşlayarak öldürme olduğunu iddia ederek, Allah a da böylece iftira atarak, kadını taşlayarak öldürmeyi, dinden saymışlardır.
Her ne hikmetse, kadın taşlayarak öldürüldüğü halde, bu zinayı yapan erkekten hiç haber alınmaz. O masumdur, sanki kadın zinayı tek başına yapmış gibi. Erkeğin siz taşlanarak öldürüldüğünü duydunuz mu? Duymazsınız, çünkü öyle bir din yarattık ki Kur’an dan uzaklaşarak, erkeklerin hükümranlığında, kadınlara baskı ve adeta zulüm dini oluşturuldu. ELBETTE BU ALLAH IN DİNİ, ASLA DEĞİLDİR.
Hatırlayınız Allah Âdemi yarattı, ama onu yalnız bırakmadı. Çünkü yaratılan hiçbir canlı tek başına yaşayamaz. Bizleri Rabbimiz çifter çifter yaratmıştır. Allah Âdem peygamberimize yaşamında eşlik etmesi, ona uyum sağlaması için, aynı nefisten kadını da yarattı ki, böylece anlaşabilsinler. Buradan da şu anlaşılıyor, kadın erkeksiz, erkekte kadınsız olamaz. Ama biz erkekler her nedense kadına, yaşantımızda gereken değeri veremedik. Eğer erkek kadın olmadan, huzurlu bir ortam kuramıyor ve yaşayamıyorsa, bu demektir ki kadın ve erkek bir birlerine karşı aynı değerdedir. Allah Kur’an da kadın ve erkeğin, bir birine ayrılmaz bir ikili oluşunu, şu cümle ile anlatır.
( ONLAR, SİZİN ÖRTÜLERİNİZ, SİZ DE ONLARA ÖRTÜSÜNÜZ. )
Birbirini tamamlayan, bir diğeri olmadan gerçek hayatı yaşayamayan, birbirlerinin eksiğini, noksanını örten nasıl olurda bir diğerinden daha üstün olur?
İslam toplumlarına şöyle bir bakın. Kadının Kılık kıyafetinden tutun, özlük haklarına kadar, erkeklerin insafına bırakılmıştır. Üzücü olan ise kadınlarımıza, bunun erkeklerin hakkı olduğuna inandırılmasıdır. İlginçtir Ülkemizde türbanlı bir yazar, ortaya çıkıp, KADINA ŞİDDET ERKEĞİN HAKKIDIR diyebiliyor. Eli kalem tutan bir kadın bunu söylüyorsa, tutmayanın kafası nasıl karışır bunu da siz düşünün. Onun içindir ki kadınlar okullara gönderilmek, uyandırılmak istenmiyor. Burada kadınlarımıza çok iş düşüyor.
Bizlere dini anlatanlar, buna Diyanette dâhil, Kur’an ı anlamasan da oku, Allah sevap yazar mantığını bizlere yerleştirdikleri için, Allah ın Kur’an da bizlere tebliği, uyarıları toplum tarafından hiç anlaşılamadı. Topluma bunlarda dindendir dediler, bizlerde Kur’an ile sorgulayamadığımız için kabul ettik.
Ülkemizin yanı başında bir savaş yaşanıyor. Müslüman ı Müslüman a kırdıran bir savaş. Hani Allah Müslüman ın Müslüman a kanı haram demişti, ne oldu? İslam ı ön plana çıkartarak, İNSANLARIN BAŞLARI KESİLİYOR, CANLI CANLI YAKILIYOR. Bumu Müslümanlık. Bu davranışlarla mı İslam ı dünyaya anlatacağız. Tam tersine iyi ki Müslüman olmamışım diyen Ehli kitabın, ekmeğine yağ sürdüğümüzün farkında değil miyiz? Bu işte de bir Yahudi parmağı, var gibi geliyor bana.
Allah vahşice ölüme, asla izin vermez. Bırakın insanı, hayvan bile vahşice öldürülemez. Kur’an ın emri kısasa kısas tır. Eğer bir kişi senin yakınını haksız yere öldürmüşse, onunda ölümünü isteme hakkının olduğunu söyler Kur’an. Bu halde bile Allah, eğer bağışlarsan, sana kat kat sevap yazarım diye de uyarır. Bazı durumlarda, toleranslı davranılabileceği uyarısını yapar böylece. Çünkü Kur'an her detayı düşünmüş ve bizlere bildirmiştir. Bu ayette Allah, ölüm cezasının gerekli şartlar oluştuğunda, uygulanmasının önemine dikkat çeker.
ÖLÜM CEZASI, İNSANLIK SUÇUDUR DİYENLER VARDIR. KUR'AN A İMAN EDEN BİR İNSAN, BUNU SÖYLEYEMEZ. Bakara suresi 179. ayetinde Allah, kısas konusunun öneminden bahsederken, bizleri bakın nasıl uyarır.
Bakara 179: Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. UMULUR Kİ SUÇ İŞLEMEKTEN SAKINIRSINIZ. ( Diyanet vakfı meali)
Peygamberimizin savaşlarını düşünün, tamamı peygamberimize savaş açanlara karşı, savunma amacıyla yapılmıştır. Allah Kur’an da peygamberimize, seninle barış yapmak isterlerse, sende onlarla barış yap asla savaşma, diye ayetini indirmiştir. Yani bizlere elinde silahla savaşmayanı, düşman kabul edip, asla öldüremeyiz.
Ülkemiz olarak ölüm cezasını kaldırdık. Peki, neye dayanarak kaldırdık. Avrupa birliğine girecekmişiz. Girmeye çalıştığımız toplum, biz Hıristiyan toplumuyuz siz Müslümansınız. Sizi aramıza almayız dedikleri halde, bizleri yönetenlerin siyasi çıkarları yüzünden, toplum olarak bozulduk ve şaşırmış bir şekilde adeta orta kalmış durumdayız. Açıkça toplum aldatılıyor.
Bizler Müslüman’ız, Hıristiyanların kanunlarına nasıl tabi oluruz diyen yok. Elbette hep birlikte yaşamalıyız, hatta İslam ı onlara anlatabilmek için, onlarla yakın temasta bulunmalıyız. AMA ONLARIN KANUNLARINA, KURALLARINA ASLA TABİ OLAMAYIZ. Türk toplumu olarak atalarımız, yüzlerce yıl her türlü inançtaki toplumlarla, barış ve özgürce birlikte yaşamıştır.
Dini ön plana çıkartan, bizleri yönetenlere soruyorum, dilinden Allah, Kur’an ismi düşmediği halde, Allah ın ve Kur’an ın kanunlarına ters düşen, bu kanunları neden çıkardınız ülkemizde? Allah Kur’an da Yahudi ve Hıristiyanları gönül dostu edinmeyin, onlara çok fazla güvenmeyin dediği ve uyardığı halde, nasıl olurda onların kanunlarına uymayı seçersiniz? Bunları yaparak, bu toplumu aldatanları Yüce Rabbime şikâyet ediyorum. TOPLUMU DA BU KONUDA, DUYARLI OLMAYA DAVET EDİYORUM.
Geçen gün hunharca bir cinayet işlendi. Bir sapık, genç kızımızı öldürüp yakıyor. Biz Türk halkı olarak da, film seyreder gibi seyrediyoruz. Sağdan, soldan bu adamı idam etmeliyiz sözleri duyuluyor. Bizleri yönetenlerin içleri çok rahat olsa gerek, onlardan ses bile çıkmıyor. Ama kendi yakınlarına aynı şeyler yapılsa, kim bilir nasıl bir durumda bağırıp çağırırlar. Kendi menfaatlerine bir kanun, bir saat içinde meclisten çıkartılabiliyor. ADALETSİZLİĞİ SEYREDENLER, MUTLAKA AYNI ADALETSİZLİĞİN KURBANI OLURLAR, BUNU DA UNUTMASINLAR.
Allah ın kanunlarından uzak yaşayan bir toplum, bir devlet olursak, toplum olarak bu acıları hep birlikte yaşarız. Kendi kendimize de yakınıp, dövünüp dururuz. Kur’an daha 1400 yıl önce bizleri uyarmış ve demiş ki;
(SİZLERİ YÖNETECEKLERİ, EHİL İNSANLARDAN SEÇİNİZ)
Bu uyarıyı dikkate almayı bırakın, bu bilgiden habersiz bir İslam toplumu olarak, bizler kendi ellerimizle yaptıklarımızın acısını çekiyoruz. Allah neye layık olursanız, ben onu veririm sizlere der. Bizlerde layık olduğumuzu yaşıyoruz.
Bizleri yönetenlere sesleniyorum; Bırakın şahsi çıkar ve kendi nefsinizde oluşturmaya çalıştığınız dünyayı. Ülkemizi, hurafe ve batıl karışmamış, ALLAH IN ADALETİ İLE YÖNETİN. HAKKI, ADALETİ TÜM TOPLUM İÇİN SAĞLAYIN. Din öne sürülerek, toplumu dinden soğutmayın. Dinin yaşanması, Allah ve kulu arasındadır, lütfen ona müdahale etmeyin. Bizleri yöneten sizlerin yapacağı, Allah ın Kur’an da ki adaleti ile hükmetmek olmalıdır.
Bunu yapmayan ve bizleri Kur’an ın hükümlerinden çok uzakta yönetmeye çalışanları, Yüce Rabbime şikâyet ediyorum.
ALLAH IN KANUNU, KISASA KISAS İDAM CEZASI, MUTLAKA ÜLKEMİZDE TEKRAR UYGULANMALIDIR.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK