Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kadın hakları..2...3....

Lina

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    27 Ocak 2014
  • Mesajlar
    179
  • MFC Puanı
    1
3. TÜRKYE’DE KADIN HAKLARI TARiHi

Her toplumda oldugu gibi kadının Türk toplumunda da önemli bir yeri vardır. Kadın, anne
olarak aile ve toplum arasında bir köprü görevi görür. Kadının toplumdaki yeri ve görevleri
derken önce onun bir fert olarak gerekli kisiligi kazanmasını, sonra da aile içinde ve toplumun
içinde gerekli yeri alması düsünülmelidir.
Tarihsel gelisim içinde Türk kadınının toplumdaki yeri üzerinde durulursa, kadının çesitli
Türk devletlerinde önemli ve saygın bir konuma sahip oldugunu görürüz. Kadın sadece ev
içinde degil, dıs alanda hatta yönetimde bile önemli bir pozisyona sahipti. Ancak Selçuklu ve
Osmanlı dönemlerinde kadının sorumlulugunun eve yönelmesine ve dısarıdan
soyutlanmasına, slam dini dolayısıyla iliskilerin yogunlastıgı geleneksel ortadogu
alıskanlıklarının etkisi olmustur aynı negatif etki Bizans geleneginden de gelmektedir.
Osmanlı toplumunda toplum yapısının cinslerin ayrımı üzerine kurulmus olması, iki ayrı
dünyayı ortaya çıkarmıstır. Erkegin dünyası kamusal, kadının dünyası ise özel ve mahremdi
varlıgı ancak aile içinde söz konusu edilebilirdi. Eve kapanıp örtünmeye mahkum edilen
kadın, toplum hayatındaki rollerini kaybetmistir. Bu durum Tanzimat’la birlikte gelisen
özgürlesme ve egitim talepleriyle degismeye baslamıstır. Tanzimat dönemi yazarlarının batılı
hak taleplerinin içinde kadının sorunlarına çözüm üretmek için kamuoyu olusturma istemi de
vardı. Özellikle 19.yüzyılın sonlarına dogru önemli bir çıkıs olarak “Hanımlara Mahsus
Gazete” üzerinde durmak gerekir. Kadın yazarların önemli katkıları olarak çıkan bu gazeteye
ek olarak bir çok entelektüel erkek de kadın özgürlesmesinin geregi üzerinde durmuslardır.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halit Ziya Usaklıgil, Namık Kemal önemli isimlerdir. Devam eden
dönemde bir çok karmasadan sonra kinci Mesrutiyet bazı tartısmalar için olanak yaratmıs
olmakla birlikte örnegin örtünme ile ilgili yeni yasa taleplerinin de gündeme getirildigi
bilinmektedir. Mesrutiyet döneminde bir çok kadın dernegi kurulmustur. lk kadın
derneklerinin daha çok hayırsever amaçlarla kurulmus oldugunu görürüz. kinci Mesrutiyetle
ortaya çıkan önemli degisimlerden birisi de ev içinde gerçeklesen egitimden kadınlar için de
okulda egitime geçilmis olmasıdır. 1917 tarihli Hukuk-u Aile Kararnamesi üzerinde özel
olarak durmak gerekir. Bu Kanun Hükmünde Kararname, slam ülkelerinde hangi dinden
olursa olsun herkesi kapsayan ilk standart belge olma özelligi göstermektedir. Bu kararname
ile kadınlara bosanma ve poligamiye karsı bazı haklar tanınmakta, evlenmelerde her dinden
teba için devletin kontrolü sart kosulmaktadır. Ancak yasa 1919 Haziranı'nda yürürlükten
kaldırılmıstır.
Birinci Dünya Savasının yarattıgı ortam bütün dünya da oldugu gibi ülkemizde de kadınların
geleneksel rollerinde zorunlu bir degisimi ortaya çıkarmıstır. Savasın çok kısa bir sürede
topyekün bir savasa dönüsmesi erkeklerin cepheye gitmesini kalan alanlarda ve geri
hizmetlerde kadın gücüne ihtiyaç duyulmasına yol açmıstır. Gündelik hizmetlerin yanında
askerlerin gereksinimlerini karsılamak için açılan yeni fabrikalarda kadın isçilerin istihdam
edildigini görmekteyiz.
Ülkemizde, Birinci Dünya Savasının yenilgi ve 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi ile
sonuçlanmasıyla ortaya çıkan acı tabloda hemen hemen hiçbir hakkı olmayan kadınların da
çesitli mitinglerle protestoları vardır. Baslayan Kurtulus savası sadece bir cephe savası olarak
kalmamıs yeni bir yapılanmanın hem kurtulusu hem de kurulusuna dönüsmüstür. Kurtulus
Savasında Türk kadını önemli etkinliklerde bulunmus ve vatanını canı gönülden savunmustur.
Tarihimizin en zorlu dönemi olan 1914-1923 yılları, kadın haklarına iliskin de yeni bir çizgiyi
gündeme getirmistir.
Atatürk’ün Türk toplumunu çagdas uygarlık yörüngesine oturtmak gibi büyük amacının iki
önemli yönü vardır; Birincisi, gelenekçilik tutumunu yok etmek, ikincisi de bu yörüngeye
uygun kuralları, kurumları, örgütleri yerlestirmek, toplumun yeni kusaklarını buna göre
yetistirmektir. Bu anlamda Cumhuriyet dönemi gelismeleri bir yenilenme arayısı olarak
adlandırılabilir.
Atatürk, Türk toplumunun temeli kabul ettigi aileye ve ailenin de diregi olarak gördügü
kadına, çok büyük önem vermistir. Atatürk, ailenin bireylerine bireyler arası iliskilerine ve bu
bireylerin huzur ve mutluluguna egilerek onları egitimde ve iktisatta çagdas medeniyetler
seviyesinin üzerine çıkarmaya çalısmıstır. Özellikle hukuk alanında kadınlara genis haklar
tanımıstır.
Atatürk’ün kadının statüsüne iliskin yaklasımları evrensel niteliktedir ve son derece genis bir
perspektife sahiptir ve bu perspektif yeni cumhuriyetinde en belirgin özelliklerinden birisidir.
Atatürk, 1923 yılında “..suna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördügümüz her sey
kadının eseridir” ya da “ ..toplumun basarısızlıgının asıl sebebi kadınlara karsı olan
bilgisizlikten ileri gelir, bir toplumun bir organı faaliyette iken diger bir organı islemez ise o
toplum felç olur” derken bu yaklasımını dile getirmektedir. Bu hedef için önemli bir baslangıç
olarak 1924 yılında yürürlüge konulan Tevhid-i Tedrisat kanunu bir yandan egitimi
merkezilestirip bir düzene sokarken diger yandan kadın nüfuza ilkokul, orta okul ve
yüksekokul ögreniminin kapılarını açmıstır. Bunun anlamı cinsiyet ayrımı gözetilmeden
egitimde esitlik olanagının yaratılmasıdır.
 
Üst Alt