Kadeş Savaşı
Kadeş Savaşı
Hititler ile Mısır arasında yapılan
tarihteki en fazla savaş arabasının kullanıldığı söylenen savaştır.[1] Mîlâttan önce 1296 yılında
bugünkü Humus yakınlarında harâbeleri bulunan antik kent Kadeş önünde cereyan etmiştir.[2]
Sebepleri
M.Ö. 1274 yılında yapılan savaşın nedeni savaşın çıkış nedeni bugünkü Suriye sınırları içinde kalan Amurru ve Amka toprakları gibi büyük ticaret yollarını ele geçirmektir.[1] Suriye
ilkçağ tarihinde askerlik ve ticâret bakımından çok önemli bir ülkeydi. Hitit Kralı Muvattaliş'in [Mutavalli
Mutavallis]
Şuppiluliuma'nın siyâsetini devam ettirerek Suriye'den vazgeçmemesi
Mısır Firavunu İkinci Ramses'in Suriye'ye hâkim olma isteği
savaşın başlamasına sebep oldu.[2]
II. Ramses tahta geçince
genel olarak mimârî yönden ülkesini güzelleştirdi. Ancak hükümdarlığının beşinci yılında tek tanrılı Mısır dininin kurucusu Akhenaton'un dul eşi Nefertiti'yle evlenmesi için gönderdiği bir Hitit prensi yolda tuzağa düşürülüp öldürülünce; Hitit Kralı Mutavallis
Mısır'a savaş açtı. Savaş Kadeş Kalesi önlerinde yapıldı. Savaşın nedeni
M.Ö. 13. yüzyıl başlarında Mısır ve Hitit devletlerinin birbirine eşit kuvvetler haline gelmesi ve bu iki büyük devletin ekonomik çıkarlarının Kuzey Suriye toprakları üzerinde birleşmesidir.[3]
Savaşta Hititler mi Yoksa Mısırlılar mı Daha Üstündü?
Bu konuda da çeşitli tezler ileri sürülebilir. Çoğu çıkarsamalar yine tapınaklarda yer alan yazı ve resimlerden geliyor. Buna karşılık bugün elimizde iki önemli bulgu var Hititlerin savaş gücü ve tekniğiyle ilgili. Bunlardan ilki Hitit başkenti Hattuşa'daki kazılar sırasında bulunmuş olan yaklaşık bin satır uzunluğundaki bir metni içeren bir tablet. Hititçe yazılmış olan tablette at yetiştiriciliği ve binicilik kuralları anlatılıyor. Bu metin
Hititlerin bu konuyu hangi uzmanlık düzeyine getirdiklerini ortaya koyuyor. Gerçi metnin yazarı Kikkuli adında bir Hurri ve Mitanni ülkesinden getirtilmiş ama Hititler ondan aldıkları eğitimle işi bir sanata dönüştürmüşler.
Hititlerin savaş gücünü gösteren ikinci kanıt savaş arabaları. Hitit savaş arabası o zamana kadar kullanılan 4 tekerlekli savaş arabalarından farklı olarak 6 tekerlekliydi. Tekerlekler de
diğer ülkelerin savaş arabalarında kullanılan tek parça tahtadan yapılmış tekerleklerden değildi. Bugünkü tekerleklere benzeyen çubuklarla desteklenmiş tekerlekler kullanılıyordu. Dolayısıyla savaş arabaları çok daha hafif ve hareket yeteneği yüksek olabiliyordu. Arabanın benzerlerine göre hafif olması her savaş arabasında iki yerine üç askerin yer almasına olanak sağlıyordu. Askerlerden birisi arabayı sürüyor
ikincisi arabadaki diğer iki kişiyi koruyacak biçimde kalkan kullanıyor
üçüncüsü ise ok ve mızrak atıyordu.
Kadeş savaşında Mısır ve Hitit ordularının sayıları hakkında çeşitli iddialar var. Mısırlılar
savaştaki fedakarlık ve kahramanlıklarını abartmak için rakibi fazla sayıda göstermek ihtiyacı duymuşlar. Bugün kabul edilen genel görüşe göre Hititler bu savaşa 17
000 piyade ve 4
500 savaş arabasıyla katılmışlar. Her savaş arabasında 3 asker olduğuna göre 13
500 de arabalı asker demektir. Buna göre Hititlerin toplam savaşçı sayısı 30
000 dolayında bir sayıyı göstermektedir. Buna karşılık Mısırlıların 20
000 dolayında olduğu sanılmaktadır. Bu sayılar kesin değil. Buna karşın Kadeş savaşında Hititlerin Mısırlılara karşı sayısal üstünlüğü olduğu biliniyor. Bu da Hititlerin savaş gücünü ve üstünlüğünü gösteren üçüncü kanıt. [4]
Savaşa Giden Yol
O zamana kadar bilinen dünyanın en büyük iki imparatorluğu olan Hititlerle Mısırlılar niçin savaşa girdiler? Bu soruyu yanıtlamak için biraz geriye gidelim.
Tek tanrıya inandığı için sapkın firavun diye adlandırılan firavun Akhenaton'un ölümünden sonra yerine büyük oğlu Smenkare geçiyor. Smenkare'nin ölümle sonuçlanan kısa süren firavunluğu sonrasında Mısır tahtına Tutankamon geçer. Tahta geçtiğinde Tutankamon henüz çocuk yaştadır ve üvey kız kardeşi Ankesenamon ile evlendirilir. Tutankamon 18 yaşındayken
sonradan mumyası üzerinde yapılan röntgen incelemeleriyle anlaşıldığı üzere
kafatasına aldığı bir darbeyle öldürülmüştür. Bugün
cinayetin Baş rahip Eje tarafından işlendiği kabul ediliyor.
Buraya kadarki öykü konumuzu çok yakından ilgilendirmiyor. Yalnızca altyapıyı verebilmek için değindim. Konumuzu asıl ilgilendiren bölüm dul kalan kraliçe Ankesenamon'un başına gelenler ve bunların Hititlerle ve Kadeş savaşıyla ilgisi.
Baş rahip Eje
firavun Tutankamon'u öldürdükten sonra firavun olmak ister. Bunun en kestirme yolu kraliçe Ankesenamon ile evlenip tahta geçmektir. Ankesenamon
kocasını
Eje'nin öldürdüğünü bildiği için mi
yoksa Eje kendisinden çok yaşlı olduğu için mi bilinmez; onunla asla evlenmek istemiyor. Ama Eje
bu konuda kararlıdır. Ankesenamon'un bulabildiği tek çözüm adını ve ününü duyduğu Hitit kralı Suppiluliuma'dan yardım istemektir.
Suppiluliuma'nın oğlu II. Murşiliş'in yazdığına göre bu yardım isteği şöyle çıkıyor ortaya:
"Mısırlılar
Amka zaferini duyunca korktular. Üstelik firavunları da ölmüş olduğu için
Mısır'ın dul kraliçesi
babama bir elçi ile şu mektubu yolladı: Kocam öldü. Benim oğlum yok. Duyduğuma göre sende oğul çokmuş. Eğer bana oğullarından birisini verirsen onu koca yapacağım. Tebamdan birisini kocam yapmayı asla istemiyorum. Ona koca olarak saygı duyamam."
II. Murşiliş
şöyle devam ediyor:
“Babam
bunu duyunca inanamadı. Hatti'nin büyüklerini toplayıp danıştı."
Sonunda Suppiluliuma
danışmanı Hattuşa-ziti'yi Mısır'a elçi olarak gönderip durumu tam olarak anlamayı kararlaştırdı. Hattuşa-ziti
Mısır'da gerekli araştırmaları yaparken Suppiluliuma bir yandan da Karkamış'ı ele geçirir ve inanılmaz büyüklükte bir savaş ganimeti elde eder. Bu
onun Ortadoğu'daki ününü iyiden iyiye arttırmış olmalı. Bir süre sonra Hattuşa-ziti
Ankesenamon'un ikinci mektubuyla döner. Mektupta Suppiluliuma'ya hitaben şunlar yazılıdır:
"Niçin bana inanmıyorsun? Niçin alay edildiğini sanıyorsun? Ben başkasına değil yalnızca sana yazdım. Bir çok oğlun olduğu söyleniyor. Oğullarından birini bana verirsen o
hem bana koca hem de Mısır'a kral olacak."
II. Murşiliş
devam ediyor anılarına:
“Babam
iyi yürekli olduğu için kadının sözünü dinledi ve göndereceği oğlunu seçti.”
Suppiluliuma
Mısır firavunluk soyunun Hititlere geçeceği hayalini kurarak oğlu Zannanza'yı küçük bir askeri birlikle Mısır'a yollar. Hitit tabletlerinden anlaşılacağı üzere
prens Zannanza'nın sınırı geçtikten bir süre sonra öldürüldüğü haberi gelir Hitit ülkesine. Firavun olmak için gün sayan Eje
Ankesenamon'un bu girişimini öğrenmiş ve Mısır orduları başkomutanı Horemheb aracılığıyla yolladığı orduyla Zannanza'nın birliğini kuşatarak yok ettirmiş hepsini. Suppiluliuma
bu olaya çok üzülmüştür. Yine tabletlerden anlaşıldığına göre günlerce ağlamış ve intikam yeminleri ederek başta fırtına tanrısı Teşup olmak üzere tanrılara kurbanlar sunmuş.
Zannanza'nın davet edildiği bir ülkede cinayete kurban gitmiş olması Suppiluliuma ve bütün ailesi üzerinde bir Mısır nefreti yaratmış olsa gerek. Ne var ki o sırada Anadolu'da yayılmağa başlamış olan veba salgını bu nefret ve intikam duygularının yoğunluğuna karşın Suppiluliuma'nın Mısır üzerine bir seferi göze almasını engeller. Nitekim Suppiluliuma da vebaya yakalanıp M.Ö. 1335 yılında ölür. Ardından tahta geçen oğlu III. Arnuvandas da yalnızca bir yıl krallık yaptıktan sonra vebadan ölünce tahta II. Murşiliş geçer. Tahta geçer geçmez
Hitit imparatorluğunda bu kadar taht değişimini fırsat bilerek ayaklanan Arzavalılar'la savaşa girişir. İki yıl süren bu savaş sonunda Arzava ülkesini yıkar. Kuzey'de ayaklanan Kaşka'lıları ve diğer ulusları da yener. II. Murşiliş'ten günümüze kalanlar yalnızca babası Suppiluliuma'yı anlattığı anılar değil; O'nun çok ünlü bir de veba duası vardır. II. Murşiliş
ardında büyük ve güçlü bir imparatorluk bırakarak M.Ö. 1306'da ölür ve tahta oğlu Muvatallis geçer.
Bu sırada Mısır tahtında Akhenaton'la birlikte ortaya çıkan gevşeklik ve karışıklıklar sonrasında artık güçlü bir firavun vardır: II.Ramses. II. Ramses
daha imparatorluğunun ilk yıllarında düzeni kurmak ve Mısır'ın gücünü çevreye kabul ettirebilmek için seferlere başlar. Hititler açısından bardağı taşıran damla
Suriye topraklarında Hititler'e bağlı olarak yaşayan Amurrular'ın birden Ramses'e bağlılıklarını açıklamalarıdır. Amurru prensi Benteşina
kendisine çok daha fazla tâvizler önermiş olan II. Ramses'in sözüne güvenerek Hititler'den kopmuş ve Mısırlıların safına katılmıştır.
O dönemin güç dengeleri içinde II. Ramses'in ilerleyişini durduracak tek güç vardı dünyada: Hititler. Artık Muvatallis için yapacak başka bir şey kalmamıştı: Hem sınırlarına yeniden biçim vermek hem de Suppiluliuma'dan kalma intikamı almak (Prens Zannanza'nın öldürülmesi olayı). Dolayısıyla iki ulusun savaşa girişmesi kaçınılmazdı. Öyle de oldu. İki ordu
Halep ile Şam'ın ortasında bir yerde olan Kadeş'te karşı karşıya geldiler. [4]
Savaşın Seyri
Hitit ordusunda 3.000 savaş aracı ile 17.000 zırhlı asker
Mısır ordusunda ise 4 bölükten oluşan
her birine bir tanrının ismini verdiği (Amon
Ra
Ptah
Seth) 20.000 asker ve 2.000 savaş aracı vardı. Mısır kralı II. Ramses
tümenlerin en önde gideni olan Amon'un başında duruyordu.
Hitit casusları
Mısır ordusu Asi nehrini geçmeden Hititlerin Halep yakınlarında olduğunu Mısır ordusu içine yaydı. Bunun üzerine II. Ramses tümeni Amon ile beraber diğer tümenlerle arasını çok fazla açtı. Birliklerin arasının açılmasını fırsat bilen Hitit kralı Muvatallis Mısır ordusuna bir baskın düzenledi. Savaşın başlarında savaş arabaları sâyesinde Hititler üstünlük sağladılar.. Savaşı kazandıklarını düşünen Hitit ordusu
savaş ganimetlerini toplamaya başladı. Bunun üzerine Mısır ordusu toparlanıp karşı taarruza geçti ve böylece II. Ramses mutlak yenilgiden kurtuldu.
Savaşın sonucunda Hititler galip gelmiş ve Amurru ve Amka toprakları ellerinde kalmıştır. Mısır kayıtlarına göre II. Ramses bir zafer kazanmıştır.[2]
Bu baskından sonra savaş Mısırlılar tarafından kazanılmış gibi göründü. Fakat kesin bir sonuç alınamadı ve her iki taraf savaş meydanından çekildi. Üçüncü Hattuşil zamanında da Suriye'ye sahip olma mücâdelesi devâm etti. Fakat Önasya'da gittikçe güçlenen Asurlular'ın Mitanni ülkesini ele geçirip
Suriye üzerine yürümeleri bu iki devleti telâşa düşürüp birbirine yakınlaştırdı. Neticede Hitit hükümdarı Üçüncü Hattuşil ile Mısır Firavunu İkinci Ramses arasında M.Ö. 1280 de Kadeş Antlaşması imzalanarak savaşa son verildi..[2]
Kadeş Savaşı'nı Aslında Kim Kazandı: Hititler mi
Mısırlılar mı?
İki büyük ordu M.Ö. 1296'da Kadeş yakınlarında karşılaştılar. Ramses'in Kadeş'e yaklaşımı askeri strateji açısından hataların en büyüklerinden birisi olarak tanımlanıyor bugün. Ordusunu dört bölüme ayırmıştı. Her bir bölüm Mısır'ın en büyük tanrılarının adını taşıyordu: Amon
Ra
Ptah ve Seth.
İlk karşılaşmada Muvatallis'in
kardeşi III. Hattuşiliş ve oğlu Urhi Teşup ile birlikte kumanda ettiği Hitit birlikleri
Ramses'in ordularını darmadağın edivermişti. Ramses
canını zor kurtarmış; kendisini Amon tümeninin içine zor atmıştı. Savaşa soktuğu Ra tümeninden geriye çok az asker kaldığı anlaşılıyor. Onlar da tam bir bozgun halinde kaçmağa başlamışlar. Bu ilk yenilgi
Mısır yazıtlarında şöyle anlatılıyor: “Yürüyüş kolundaki Ra tümeninin ortasına saldırdılar. Ra tümeni
harekat halindeydi. Savaşa hazır değildi. Bu nedenle majestelerinin (II. Ramses) askerleri de savaş arabaları da onlar (Hititler) karşısında yenildi.”
Amon tümeni
ordunun geri kalanından ayrılmıştı. Hitit savaş arabaları yapılarının getirdiği hafiflik ve manevra üstünlüğüyle kısa sürede Amon tümenini de sarmışlardı. Üstelik Ramses de sarılmış olan Amon tümeninin ortasındaydı. Tam anlamıyla bir toplu yok edilmenin eşiğindeydi Ramses ve Amon tümeni. Onların yok edilişinin ardından başsız kalan Ptah ve Seth tümenlerinin yok edilmesi çok kolay olacaktı. Hitit imparatorluğunun önünde Mısır toprakları açılıyordu artık.
Hitit ordusu pek çok ulustan derlenmiş askerlerden oluştuğu için disiplini çok güçlü değildi. Mısır ordugahına girdikleri anda yağmaya başladılar. Emir komuta her şey bir anda yok olmuştu. Mısır ordugahı çok zengindi. İşte tam bu sırada Mısır yazmanları ve şairlerine göre Ramses
tanrısal bir güçle Hitit askerlerine saldırıp onları dağıtıyor ve savaşı birden lehine döndürüyor. Bundan sonra Ramses'in kahramanlığı üzerine öyküler sonu gelmez biçimde sıralanıp duruyor Mısır yazıtlarında. Aynı kaynakları kullanan Christian Jacq da Ramses dizisinin Kadeş adlı bölümünde Ramses'in kahramanlıklarını ve elde ettiği zaferin öyküsünü anlatıyor.
Oysa Hitit kaynakları böyle anlatmıyor. Mısır ordugahının yağmasına dalmış bulunan ve emir dinlemez halde olan Hitit askerleri hiç beklenmeyen anda küçük ve düzenli bir birliğin saldırısına uğruyorlar ve toparlanmaya fırsat bulamadan dağılıyorlar. Bu birliğin nereden geldiği bugün hâlâ bir sır. Fakat bu birliğin Ramses ordularına ait olmadığı kesine yakın bir biçimde biliniyor. Çünkü Ramses'in ağzından şöyle anlatılıyor: “Yanımda ne bir prens var
ne bir sürücü
ne bir piyade subayı
ne de bir araba savaşçısı. Yaya askerim de araba savaşçılarım da beni onların karşısında ganimet gibi bırakarak çekip gitti. Onlarla savaşmak için kimse beklemedi.”
Savaş bir süre daha sürüyor. Ondan sonra her iki ordu da geri çekildiği için kimse kimseye üstünlük sağlayamıyor. Mısır kaynaklarında Muvatallis'in Ramses'e şöyle bir mektup yolladığı yazılı: “…Mısır ve Hatti ülkeleri senin emrindedir ve ayaklarının altına serilmiştir...” Oysa o durumda Hitit kralı Muvatallis başkent Hattuşa'dan yaklaşık 600 kilometre uzakta
Suriye topraklarında bulunmaktadır. Daha iki ordu arasındaki ilk çatışmada Mısır orduları geriye dönmek zorunda kalmışlardır. Dolayısıyla Muvatallis'in bu tür bir mektup yazması için ortada hiç bir neden yok. Bugün
çoğu araştırmacı böyle bir mektubun Ramses'in hayal ürünü olduğu konusunda hemfikir.
Mısır tapınaklarında
mezarlarında ve saraylarında Ramses'in Kadeş savaşını kazandığına ilişkin yazılara ve resimlere karşılık savaşı Hititlerin kazandığını gösteren bazı kanıtlar var ortada.
İlk kanıt: Prens Benteşina'nın Mısır'a bağladığı Amurru ülkesinin savaştan hemen sonra yeniden Hititlere bağlı hale getirilmesidir.
İkinci kanıt: savaştan yaklaşık 9 yıl sonra Hitit kralı III. Hattuşiliş ile II. Ramses arasında imzalanan Kadeş barış antlaşması (M.Ö. 1286) sonrasında Hattuşiliş'in büyük kızını Ramses'e çok büyük törenlerle gelin vermesidir. Ramses
sonradan Maatnefrure adını alan bu kızı Başkraliçe yapmıştır. Böylece bir Hititli Mısır sarayında başkraliçeliğe gelmiştir. Savaşı kazananın değil kaybedenin kabul edebileceği bir gelişme bu.
Hitit kaynakları ve diğer kaynaklar bulununcaya kadar Kadeş savaşının kesin galibinin Mısırlılar olduğu sanılıyordu. Buna karşın böyle bir galibiyetten sonra nasıl olup da Hititlerin Amurru prensliğini kendilerine yeniden bağladıkları ve yine nasıl olup da Mısır'ın Hitit ülkesini haraca bağlamadığı anlaşılamıyordu. Bugün bilinen
Hititlerin bu savaşı kazandıkları ama galibiyetlerinin sonradan yağma sırasında müdahale eden bir birlikçe durdurulduğu biçimindedir. Özetle her iki ulus da bu savaştan kesin galibiyet elde edemese de savaştan sonra Hititler'in
Mısırlılara karşı çok daha üstün bir konuma geçmiş olması savaşta Hititlerin üstün geldiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Mısır kaynaklarına dayanarak aksini anlatan öyküler ya da yorumlar doğru değildir.
Hititleri
Christian Jacq'ın
dünya çapında çok satan Ramses romanından barbar ve istilacı bir ulus olarak tanıyanları ve Mısırlılar'ın Hititleri Kadeş Savaşı'nda yendiğini düşünenleri hayal kırıklığına uğrattığımızın farkındayız. Ama öyküler ile bilimsel kanıtlar her zaman örtüşmüyor. [4]
Kadeş Antlaşması
Kadeş Antlaşması
tarihteki bilinen ilk yazılı antlaşmadır.M.Ö 1280'de Mısırlılar ile Hititler arasında yapılmıştır.
Christian Jacq'ın "Ramses Kadeş Savaşı" isimli kitabında; Tanrı Amon'un Ramses'i ilahi bir güç ile 43.500 kişilik orduya karşı başarı kazandığından bahseder. Oysa ki
Mutavallis'in geride bıraktığı iki [casus] bedevî
Ramses'i kandırarak savaşın Ramses'in aleyhine olmasını sağladılar. Ancak iki gün boyunca devam eden savaşı kimse kazanamayınca Kadeş Antlaşması imzalandı. Kadeş Antlaşması sonucu her iki taraf birbirine kardeşçe yaklaşmaya karar verseler de herkesin gözü kralın tahtındaydı...[3]
Kadeş Barış Antlaşması sırasında orduda çıkan bir isyanda
Muvattalli öldürülmüştür. Antlaşma
onun yerine geçen III. Hattuşili tarafından imzalanmıştır. (M.Ö.1269)
Bu antlaşma dünya tarihinde eşitlik ilkesine dayanan en eski antlaşmadır. Antlaşma çivi yazısıyla gümüş plakalar üzerine Akadca olarak yazılmıştır. Ayrıca Kralın mührünün yanında Kraliçenin mührü de vardır.[5]
Bazı tarihçiler
savaşın sona ermesinin sebebinin o gün meydana gelen Güneş tutulmasından korkarak
tanrıları kızdırdığını düşünen tarafların savaşmak istememesi olduğunu söyler. Bazıları ise bu savaşın sonunun gelmeyeceği düşüncesindedir. Çünkü her iki taraf da güçlü olduğundan dolayı savaşın bitmeyeceğini umuyorlardır.Fakat bitse bile o zamana kadar bir çok yer yıkılıp insanları ölecek düşüncesinde de olabilirler.
Ebu Simbel tapınağına Ramses'in kazandığı yazılırken
Hitit kil yazılarında bu tam tersidir.
Antlaşmanın temel düzenlemesi bu iki ülkeden birisine yönelik bir saldırı ya da tehdide karşı ötekinin ona yardım edeceği ve savaşa birlikte gireceğidir.
Anlaşma Doğu'daki Asur tehdidine karşı da yazılmıştır.
Bugün NATO Antlaşmasının 5. maddesini aşağı yukarı aynı düzenlemeye sahiptir.[3]
Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır. Mısır'da tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da
Boğazköy (Boğazkale) kazılarında kil tablet olarak bulunmuş olup Istanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Kadeş antlaşmasının Hattuşa'da bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New York'ta Birleşmiş Milletler Binasında asılıdır.[5]
Kadeş Antlaşması Metni
Mısır Memleketi Kralı
Büyük Kral
Kahraman Ra-maşe-şa mai Amana'nın Hatti memleketlerinin büyük Kralı Hattuşili ile iyi dostluklarının
kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır.
Bunlar
Mısır memleketi Büyük Kralı
bütün memleketlerin kahramanı
Mısır memleketi Kralı
Büyük Kral
kahraman Minmua-rea'nın oğlu
Mısır memleketi Kralı
Büyük Kral
kahraman Min-pahirita'rea'nın torunu
Rea-Maşeşta-Mai Amana'nın
Hatti memleketi Kralı
Büyük Kral
Murşili'nin oğlu
Büyük Kral
Hatti memleketi Kralı
kahraman Şuppiluliuma'nın torunu
Büyük Kral
Hatti memleketi Kralı
kahraman Hattuşili'ye söylediği sözlerdir.
Aramızda daima olarak iyi kardeşlik ve iyi sulh kurdum. Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki münasebetlerde iyi kardeşliğin ve iyi sulhun tesisi için şunları söylüyorum: İşte
Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki münasebete gelince
ezelden beri tanrı onlar arasında düşmanlığa müsaade etmediğinden antlaşma ebedidir. Büyük Kral
Mısır memleketi Kralı
Rea-Maşeşa Mai Amana
güneş ve fırtına tanrılarının münasebeti gibi öyle edebi bir münasebet tesis etti ki
o aralarında daima düşmanlık yapmağa mani olur.
Mısır memleketi Kralı
büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana gümüş bir tablet üzerine kardeşlik Hatti memleketi Kralı
büyük Kral Hattuşili ile bugünden itibaren aramızda iyi sulh ve iyi bir kardeşlik tesisi için bir muahede yaptı. O benim kardeşimdir
ben de onun kardeşiyim ve onunla daima sulh halindeyiz. Bize gelince: Bizim kardeşliğimiz ve sulhumuz evvelce Mısır memleketi arasındaki sulh ve kardeşlikten daha iyi olacaktır.
Bak
Mısır memleketi Kralı
Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana Hatti memleketi Kralı
Büyük Kral Hattuşili ile sulh ve kardeşlik halindedir.
Bak
Mısır memleketi Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana'nın oğulları Hatti memleketi Kralı
Büyük Kral Hattuşili'nin oğulları ile ve kardeşleri ile sulh ve dostluk daimidir. Onlar da bizim gibi kardeş ve sulh halindedir.
Mısır memleketiyle Hatti memleketi arasındaki münasebete gelince: Onlarda bizim gibi daima kardeşlik ve sulh halindedirler.
Mısır memleketi Kralı
büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana istikbalde her hangi bir şey almak için Hatti memleketine girmeyecektir. Hatti memleketi Kralı
Büyük Kral Hattuşili de istikbalde herhangi bir şey almak için Mısır memleketine girmeyecektir.
Bak Güneş ve Fırtına tanrılarının Mısır memleketi ile Hatti memleketi için getirmiş oldukları ilahi nizam
onlar arasındaki sulh ve kardeşliktir
düşmanlık değildir. Bak Mısır memleketi Kralı; Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana bugünden itibaren iyi durumu muhafazada sebat edecektir. İşte Mısır memleketi Hatti memleketi ile daimi sulh ve kardeşlik halindedir.
Eğer yabancı bir memlekette bir düşman Hatti memleketine gelirse ve Hatti memleketi Kralı
Büyük Kral Hattuşili bana “Ona karşı koymak için bana yardıma gel” diye bir haber gönderirse Mısır memleketi Kralı
Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana piyadesini süvarisini gönderecek onu öldürecek
Hatti memleketi için ondan intikam alacak.
Eğer Hatti memleketi Kralı
Büyük Kral Hattuşili tâbi beylerine kızarsa
onlar ona karşı bir kusurda bulunursa Mısır memleketi Kralı Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana'ya haber gönderirse Mısır memleketi Kralı piyadesini ve süvarisini ona gönderir. O kimlere kızmışsa onları imha eder.
Eğer dış memleketlerden yabancı bir düşman Mısır Kralı kardeşin Rea-Maşeşa Mai Amana'ya ve Mısır memleketine karşı gelirse ve onun kardeşi Hatti memleketi Kralı Hattuşili'ye “Ona karşı koymak için bana yardıma gel” diye bir haber gönderirse Hatti memleketi Kralı Hattuşili piyadesini
süvarisini gönderecek ve benim düşmanımı öldürecek.
Eğer Mısır Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana tâbi beylerden birine kızarsa
onlar ona karşı birleşirlerse ve ben Hatti Kralı kardeşim Hattuşili'ye “Haydi” dersem Hatti memleketi Büyük Kralı Hattuşili piyadelerini ve harp arabalarını gönderecek
o kimlere kızmışsa onların hepsini mahvedecek.
Bak
Hatti memleketi Kralı Hattuşili'nin oğlu babası Hattuşili'nin bir çok senelerinden sonra Hattuşili'nin yerine Hatti memleketi Kralı olacak. Eğer Hatti memleketinin asilzadeleri ona karşı birleşirlerse Mısır memleketi Kralı
Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana piyadelerini ve harp arabalarını Hatti memleketinin hatırı için onlardan intikam almak üzere gönderecek. Hatti memleketinin Kralının ülkesinde asayişi temin ettikten sonra memleketleri Mısır'a dönecekler.
Eğer bir asilzade Hatti memleketinden kaçarsa böyle bir adam Mısır memleketi Kralı
Büyük Kral Rea Maşeşa Mai Amana'ya iltica ederse vazifesini yerine getirmek için
ister Hatti memleketi Kralı Hattuşili'ye ait olsun
ister ayrı bir şehre ait olsun
onu yakalayacak ve onu Hatti Kralı
Büyük Kral Hattuşili'ye iade edecektir.
Eğer bir asilzade Mısır memleketi Büyük Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana'dan kaçarsa ve böyle birisi Hatti memleketine
Hatti memleketi Kralı Büyük Kral Hattuşili'ye gelirse onu yakalayacak
kardeşi Mısır memleketi Kralı Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana'ya iade edecektir.
Eğer bir adam veya iki üç adam Hatti memleketinden kaçarsa
Mısır memleketi Kralı
Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana'ya gelirse Mısır memleketi Kralı Büyük Kral onları yakalayacak ve kardeşi Hattuşili'ye iade edecek. Mısır Kralı ve Hatti Kralı kardeştirler
bu sebepten onları bu kabahatleri için şiddetle cezalandırmasınlar
onların gözlerinden yaş akmasın
bu şahıslardan karıları ve çocuklarından intikam alınmasın.[5]
Başvurulan Kaynaklar
[1] tr.wikipedia.org/wiki/Kadeş_Savaşı
[2] ansiklopedi.turkcebilgi.com/Kadeş_Savaşı
[3] tr.wikipedia.org/wiki/Kadeş_Antlaşması
[4] web.boun.edu.tr/kurnaz/misir/tarih/mahfi.htm
[5] toplumvetarih.blogcu.com/kades-savasi-ve-baris-antlasmasi_38425571.html
Kadeş Savaşı
Sebepleri
M.Ö. 1274 yılında yapılan savaşın nedeni savaşın çıkış nedeni bugünkü Suriye sınırları içinde kalan Amurru ve Amka toprakları gibi büyük ticaret yollarını ele geçirmektir.[1] Suriye
II. Ramses tahta geçince
Savaşta Hititler mi Yoksa Mısırlılar mı Daha Üstündü?
Bu konuda da çeşitli tezler ileri sürülebilir. Çoğu çıkarsamalar yine tapınaklarda yer alan yazı ve resimlerden geliyor. Buna karşılık bugün elimizde iki önemli bulgu var Hititlerin savaş gücü ve tekniğiyle ilgili. Bunlardan ilki Hitit başkenti Hattuşa'daki kazılar sırasında bulunmuş olan yaklaşık bin satır uzunluğundaki bir metni içeren bir tablet. Hititçe yazılmış olan tablette at yetiştiriciliği ve binicilik kuralları anlatılıyor. Bu metin
Hititlerin savaş gücünü gösteren ikinci kanıt savaş arabaları. Hitit savaş arabası o zamana kadar kullanılan 4 tekerlekli savaş arabalarından farklı olarak 6 tekerlekliydi. Tekerlekler de
Kadeş savaşında Mısır ve Hitit ordularının sayıları hakkında çeşitli iddialar var. Mısırlılar
Savaşa Giden Yol
O zamana kadar bilinen dünyanın en büyük iki imparatorluğu olan Hititlerle Mısırlılar niçin savaşa girdiler? Bu soruyu yanıtlamak için biraz geriye gidelim.
Tek tanrıya inandığı için sapkın firavun diye adlandırılan firavun Akhenaton'un ölümünden sonra yerine büyük oğlu Smenkare geçiyor. Smenkare'nin ölümle sonuçlanan kısa süren firavunluğu sonrasında Mısır tahtına Tutankamon geçer. Tahta geçtiğinde Tutankamon henüz çocuk yaştadır ve üvey kız kardeşi Ankesenamon ile evlendirilir. Tutankamon 18 yaşındayken
Buraya kadarki öykü konumuzu çok yakından ilgilendirmiyor. Yalnızca altyapıyı verebilmek için değindim. Konumuzu asıl ilgilendiren bölüm dul kalan kraliçe Ankesenamon'un başına gelenler ve bunların Hititlerle ve Kadeş savaşıyla ilgisi.
Baş rahip Eje
Suppiluliuma'nın oğlu II. Murşiliş'in yazdığına göre bu yardım isteği şöyle çıkıyor ortaya:
"Mısırlılar
II. Murşiliş
“Babam
Sonunda Suppiluliuma
"Niçin bana inanmıyorsun? Niçin alay edildiğini sanıyorsun? Ben başkasına değil yalnızca sana yazdım. Bir çok oğlun olduğu söyleniyor. Oğullarından birini bana verirsen o
II. Murşiliş
“Babam
Suppiluliuma
Zannanza'nın davet edildiği bir ülkede cinayete kurban gitmiş olması Suppiluliuma ve bütün ailesi üzerinde bir Mısır nefreti yaratmış olsa gerek. Ne var ki o sırada Anadolu'da yayılmağa başlamış olan veba salgını bu nefret ve intikam duygularının yoğunluğuna karşın Suppiluliuma'nın Mısır üzerine bir seferi göze almasını engeller. Nitekim Suppiluliuma da vebaya yakalanıp M.Ö. 1335 yılında ölür. Ardından tahta geçen oğlu III. Arnuvandas da yalnızca bir yıl krallık yaptıktan sonra vebadan ölünce tahta II. Murşiliş geçer. Tahta geçer geçmez
Bu sırada Mısır tahtında Akhenaton'la birlikte ortaya çıkan gevşeklik ve karışıklıklar sonrasında artık güçlü bir firavun vardır: II.Ramses. II. Ramses
O dönemin güç dengeleri içinde II. Ramses'in ilerleyişini durduracak tek güç vardı dünyada: Hititler. Artık Muvatallis için yapacak başka bir şey kalmamıştı: Hem sınırlarına yeniden biçim vermek hem de Suppiluliuma'dan kalma intikamı almak (Prens Zannanza'nın öldürülmesi olayı). Dolayısıyla iki ulusun savaşa girişmesi kaçınılmazdı. Öyle de oldu. İki ordu
Savaşın Seyri
Hitit ordusunda 3.000 savaş aracı ile 17.000 zırhlı asker
Hitit casusları
Savaşın sonucunda Hititler galip gelmiş ve Amurru ve Amka toprakları ellerinde kalmıştır. Mısır kayıtlarına göre II. Ramses bir zafer kazanmıştır.[2]
Bu baskından sonra savaş Mısırlılar tarafından kazanılmış gibi göründü. Fakat kesin bir sonuç alınamadı ve her iki taraf savaş meydanından çekildi. Üçüncü Hattuşil zamanında da Suriye'ye sahip olma mücâdelesi devâm etti. Fakat Önasya'da gittikçe güçlenen Asurlular'ın Mitanni ülkesini ele geçirip
Kadeş Savaşı'nı Aslında Kim Kazandı: Hititler mi
İki büyük ordu M.Ö. 1296'da Kadeş yakınlarında karşılaştılar. Ramses'in Kadeş'e yaklaşımı askeri strateji açısından hataların en büyüklerinden birisi olarak tanımlanıyor bugün. Ordusunu dört bölüme ayırmıştı. Her bir bölüm Mısır'ın en büyük tanrılarının adını taşıyordu: Amon
İlk karşılaşmada Muvatallis'in
Amon tümeni
Hitit ordusu pek çok ulustan derlenmiş askerlerden oluştuğu için disiplini çok güçlü değildi. Mısır ordugahına girdikleri anda yağmaya başladılar. Emir komuta her şey bir anda yok olmuştu. Mısır ordugahı çok zengindi. İşte tam bu sırada Mısır yazmanları ve şairlerine göre Ramses
Oysa Hitit kaynakları böyle anlatmıyor. Mısır ordugahının yağmasına dalmış bulunan ve emir dinlemez halde olan Hitit askerleri hiç beklenmeyen anda küçük ve düzenli bir birliğin saldırısına uğruyorlar ve toparlanmaya fırsat bulamadan dağılıyorlar. Bu birliğin nereden geldiği bugün hâlâ bir sır. Fakat bu birliğin Ramses ordularına ait olmadığı kesine yakın bir biçimde biliniyor. Çünkü Ramses'in ağzından şöyle anlatılıyor: “Yanımda ne bir prens var
Savaş bir süre daha sürüyor. Ondan sonra her iki ordu da geri çekildiği için kimse kimseye üstünlük sağlayamıyor. Mısır kaynaklarında Muvatallis'in Ramses'e şöyle bir mektup yolladığı yazılı: “…Mısır ve Hatti ülkeleri senin emrindedir ve ayaklarının altına serilmiştir...” Oysa o durumda Hitit kralı Muvatallis başkent Hattuşa'dan yaklaşık 600 kilometre uzakta
Mısır tapınaklarında
İlk kanıt: Prens Benteşina'nın Mısır'a bağladığı Amurru ülkesinin savaştan hemen sonra yeniden Hititlere bağlı hale getirilmesidir.
İkinci kanıt: savaştan yaklaşık 9 yıl sonra Hitit kralı III. Hattuşiliş ile II. Ramses arasında imzalanan Kadeş barış antlaşması (M.Ö. 1286) sonrasında Hattuşiliş'in büyük kızını Ramses'e çok büyük törenlerle gelin vermesidir. Ramses
Hitit kaynakları ve diğer kaynaklar bulununcaya kadar Kadeş savaşının kesin galibinin Mısırlılar olduğu sanılıyordu. Buna karşın böyle bir galibiyetten sonra nasıl olup da Hititlerin Amurru prensliğini kendilerine yeniden bağladıkları ve yine nasıl olup da Mısır'ın Hitit ülkesini haraca bağlamadığı anlaşılamıyordu. Bugün bilinen
Hititleri
Kadeş Antlaşması
Kadeş Antlaşması
Christian Jacq'ın "Ramses Kadeş Savaşı" isimli kitabında; Tanrı Amon'un Ramses'i ilahi bir güç ile 43.500 kişilik orduya karşı başarı kazandığından bahseder. Oysa ki
Kadeş Barış Antlaşması sırasında orduda çıkan bir isyanda
Bu antlaşma dünya tarihinde eşitlik ilkesine dayanan en eski antlaşmadır. Antlaşma çivi yazısıyla gümüş plakalar üzerine Akadca olarak yazılmıştır. Ayrıca Kralın mührünün yanında Kraliçenin mührü de vardır.[5]
Bazı tarihçiler
Ebu Simbel tapınağına Ramses'in kazandığı yazılırken
Antlaşmanın temel düzenlemesi bu iki ülkeden birisine yönelik bir saldırı ya da tehdide karşı ötekinin ona yardım edeceği ve savaşa birlikte gireceğidir.
Anlaşma Doğu'daki Asur tehdidine karşı da yazılmıştır.
Bugün NATO Antlaşmasının 5. maddesini aşağı yukarı aynı düzenlemeye sahiptir.[3]
Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır. Mısır'da tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da
Kadeş antlaşmasının Hattuşa'da bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New York'ta Birleşmiş Milletler Binasında asılıdır.[5]
Kadeş Antlaşması Metni
Mısır Memleketi Kralı
Bunlar
Aramızda daima olarak iyi kardeşlik ve iyi sulh kurdum. Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki münasebetlerde iyi kardeşliğin ve iyi sulhun tesisi için şunları söylüyorum: İşte
Mısır memleketi Kralı
Bak
Bak
Mısır memleketiyle Hatti memleketi arasındaki münasebete gelince: Onlarda bizim gibi daima kardeşlik ve sulh halindedirler.
Mısır memleketi Kralı
Bak Güneş ve Fırtına tanrılarının Mısır memleketi ile Hatti memleketi için getirmiş oldukları ilahi nizam
Eğer yabancı bir memlekette bir düşman Hatti memleketine gelirse ve Hatti memleketi Kralı
Eğer Hatti memleketi Kralı
Eğer dış memleketlerden yabancı bir düşman Mısır Kralı kardeşin Rea-Maşeşa Mai Amana'ya ve Mısır memleketine karşı gelirse ve onun kardeşi Hatti memleketi Kralı Hattuşili'ye “Ona karşı koymak için bana yardıma gel” diye bir haber gönderirse Hatti memleketi Kralı Hattuşili piyadesini
Eğer Mısır Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana tâbi beylerden birine kızarsa
Bak
Eğer bir asilzade Hatti memleketinden kaçarsa böyle bir adam Mısır memleketi Kralı
Eğer bir asilzade Mısır memleketi Büyük Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana'dan kaçarsa ve böyle birisi Hatti memleketine
Eğer bir adam veya iki üç adam Hatti memleketinden kaçarsa
Başvurulan Kaynaklar
[1] tr.wikipedia.org/wiki/Kadeş_Savaşı
[2] ansiklopedi.turkcebilgi.com/Kadeş_Savaşı
[3] tr.wikipedia.org/wiki/Kadeş_Antlaşması
[4] web.boun.edu.tr/kurnaz/misir/tarih/mahfi.htm
[5] toplumvetarih.blogcu.com/kades-savasi-ve-baris-antlasmasi_38425571.html