1. KAÇA KADAR SAYABİLİRSİNİZ?
En büyük sayıyı söyleyebilenin kazanacağı bir oyun oynamaya karar veren iki Macar soylusuyla ilgili bir öykü vardır.
Biri "Pekâlâ, önce sen sayını söyle" der.
İkinci soylu, birkaç dakika sonra, sıkı bir zihinsel çalışma sonunda düşünebildiği en büyük sayıyı söyler, "Üç".
Şimdi düşünme sırası birinciye gelmiştir ama o, bir çeyrek saat kadar düşündükten sonra bırakır.
"Pekâlâ, sen kazandın" der.
Kuşkusuz, bu iki Macar soylu, yüksek bir akıl düzeyini temsil etmemektedir (2) belki de bu öykü bilerek uydurulmuş bir karalamadır. Ama böyle bir konuşma, bunlar Macar değil de Hotantolu olsalardı gerçekten olabilirdi. Afrika'yı bulanların yetkiyle bildirdiklerine göre, birçok Hotanto kabilesinin sözlüğünde üçten büyük sayıların adları yoktur. Ora yerlilerinden birine kaç oğlu olduğunu ya da kaç düşmanını öldürdüğünü sorun, sayıları üçten çoksa yanıtı "birçok" olacaktır. Öyleyse, Hotantolar ülkesinde vahşi bir savaşçı sayı sayma konusunda, ana okulu yaşında ve daha ona kadar sayabilen bir Amerikalı çocukla başa çıkamayacaktır.
Bugün bizler, büyük sayıları ister savaş giderlerini kuruş cinsinden, isterse yıldız uzaklıklarını santimetre cinsinden göstermek için olsun bir rakamın sağına yeteri kadar sıfır koyarak yazabileceğimiz fikrine alışmışızdır. Elimiz yoruluncaya kadar sıfır koymayı sürdürebilir ve bilmeden evrendeki atomların sayısından, (3) 300,000,000,000,000, 000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 ,000,000,000, da büyük bir sayı elde edebiliriz.
Ya da bunu kısaca 3.l074 biçiminde yazabiliriz.
Burada, 10'un sağ üstünde bulunan küçük 74 sayısı 3'ün sağına bu kadar sıfır yazılacağını ya da 3'ün 74 kez 10 ile çarpılacağını gösterir.
Ama bu aritmetik kolaylık, yüzyıllar önce bilinmiyordu. Gerçekten, bu yöntem, iki bin yıl kadar bir zaman önce, adı bilinmeyen Hint'li bir matematikçi tarafından bulunmuştur. Bu buluştan önce (biz ayrımsayamıyor olsak da bu büyük bir buluştur) sayılar, şimdi ondalık birim dediğimiz, her bir basamak için ayrı bir işaret kullanarak ve bu basamaktaki birimleri bildirmek için o basamak işaretini gerektiği kadar yineleyerek yazılırdı. Örneğin 8732 sayısını eski Mısırlılar şöyle yazarlardı:
Oysa Sezar'ın sarayında bir sayman aynı sayıyı M M M M M M M M D C C X X X I I biçiminde yazacaktı.
En büyük sayıyı söyleyebilenin kazanacağı bir oyun oynamaya karar veren iki Macar soylusuyla ilgili bir öykü vardır.
Biri "Pekâlâ, önce sen sayını söyle" der.
İkinci soylu, birkaç dakika sonra, sıkı bir zihinsel çalışma sonunda düşünebildiği en büyük sayıyı söyler, "Üç".
Şimdi düşünme sırası birinciye gelmiştir ama o, bir çeyrek saat kadar düşündükten sonra bırakır.
"Pekâlâ, sen kazandın" der.
Kuşkusuz, bu iki Macar soylu, yüksek bir akıl düzeyini temsil etmemektedir (2) belki de bu öykü bilerek uydurulmuş bir karalamadır. Ama böyle bir konuşma, bunlar Macar değil de Hotantolu olsalardı gerçekten olabilirdi. Afrika'yı bulanların yetkiyle bildirdiklerine göre, birçok Hotanto kabilesinin sözlüğünde üçten büyük sayıların adları yoktur. Ora yerlilerinden birine kaç oğlu olduğunu ya da kaç düşmanını öldürdüğünü sorun, sayıları üçten çoksa yanıtı "birçok" olacaktır. Öyleyse, Hotantolar ülkesinde vahşi bir savaşçı sayı sayma konusunda, ana okulu yaşında ve daha ona kadar sayabilen bir Amerikalı çocukla başa çıkamayacaktır.
Bugün bizler, büyük sayıları ister savaş giderlerini kuruş cinsinden, isterse yıldız uzaklıklarını santimetre cinsinden göstermek için olsun bir rakamın sağına yeteri kadar sıfır koyarak yazabileceğimiz fikrine alışmışızdır. Elimiz yoruluncaya kadar sıfır koymayı sürdürebilir ve bilmeden evrendeki atomların sayısından, (3) 300,000,000,000,000, 000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 ,000,000,000, da büyük bir sayı elde edebiliriz.
Ya da bunu kısaca 3.l074 biçiminde yazabiliriz.
Burada, 10'un sağ üstünde bulunan küçük 74 sayısı 3'ün sağına bu kadar sıfır yazılacağını ya da 3'ün 74 kez 10 ile çarpılacağını gösterir.
Ama bu aritmetik kolaylık, yüzyıllar önce bilinmiyordu. Gerçekten, bu yöntem, iki bin yıl kadar bir zaman önce, adı bilinmeyen Hint'li bir matematikçi tarafından bulunmuştur. Bu buluştan önce (biz ayrımsayamıyor olsak da bu büyük bir buluştur) sayılar, şimdi ondalık birim dediğimiz, her bir basamak için ayrı bir işaret kullanarak ve bu basamaktaki birimleri bildirmek için o basamak işaretini gerektiği kadar yineleyerek yazılırdı. Örneğin 8732 sayısını eski Mısırlılar şöyle yazarlardı:
Oysa Sezar'ın sarayında bir sayman aynı sayıyı M M M M M M M M D C C X X X I I biçiminde yazacaktı.