-
- Üyelik Tarihi
- 8 Ara 2012
-
- Mesajlar
- 17,522
-
- MFC Puanı
- 3,901
M.Ö. 15 Mart tarihinde bir grup Roma senatörü, senato toplantısında podyumda otururken Julius Caesarı öldürdü. Julius Caesar, senatörlerin dehşet verici gözlerinin önünde 23 bıçak darbesi almış bir şekilde yerde ölü yatıyordu. Bu olay kayıtlara ayın orta günü olarak geçildiğinden tarihinin 15 Mart olduğu düşünülmektedir. Öğleden sonra gerçekleşen bu olaydan sonra Büyük Roma İmparatorluğunun sonunun yaklaşmakta olduğunu kimse farketmemişti. Peki, bu büyük suikastin katili kimdi?
Shakespearein okuyucuları için tek bir katil vardır o da çoğu filmlere dahi konu olmuş olan Marcus Junius Brutustür. Çünkü Shakespeare göre büyük imparator Julius Caesar son nefesinde Sen de mi Brütüs demiştir. Ama gerçekte bu sözlerin söylendiğine dair bir kayıt elimizde bulunmamaktadır. Aslında bakarsak büyük imparator Julius Caesarın yakın arkadaşı olun Marcus Junius Brutusun onu arkadan vurduğuna, ihanet ettiğine, dair bir kayıt bulunmamaktadır.
Tarihi kayıtlar incelendiğinde dönemin en kötü haini başka biriydi: Decimus Junius Brutus Albinus. Decimus, Marcus Brutusun uzak bir kuzeniydi. Shakespearein hikâyesinde pek yer almayan Decimus aslında unutulmuş bir suikastçıdır. Gerçek hayata ışık tutması bakımından Decimusun hatırlanması önemlidir. Shakespearein ünlü eserinde Decimustan bahsediyor, ancak ismini Decius olarak kabul ediyor ve rolünü küçümsüyor. Ancak çoğu zaman gözden kaçan eski kaynaklar Decimusun bir komplo lideri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Decimus, Sezara ya Brutus ya da Cassiustan daha yakındı. Aslında, bir iç savaşta Sezarın kazanıp iktidara olan kanlı yükselişinde Brutus ve Cassius, Sezara karşı çıktı. Sezar savaşı kazanmaya başladığı zaman ise saf değiştirdiler. Sezar Brutus ve Cassius affetti ve siyasi ofis ile onları ödüllendirdi ama onlara güvenmiyordu. Decimus ise bambaşkaydı. Her zaman Sezarla birlikte savaşmış, asla ona karşı olmamıştı Decimus. Ve böylece Sezarın iç çemberinde kolaylıkla bir yer buldu.
Decimus bir Roma asiliydi, Romalılar ve milyonlarca çevre halkı yöneten bir asildi. Büyükbabası, Romanın egemenliğini İspanyadaki Atlantike kadar uzatan bir asildi. Fakat Decimusun babasının vasat bir kariyeri vardı ve kendini çoğu devlet işinden geri çekiyordu. Tahta Sezar geldikten sonra Decimus ailenin ünvanını geri kazanmak için bir şans yakalamış oldu.
Decimus günümüze kadar uzanan yazılı belgelerden anlaşılacağı üzere eğitimli ama çok kaba ve iddialı bir askerdi. Bir kaynakta Askerlerim benim cömertliğimi ve cesaretimi görür. Dediği ifade edilmektedir. Ben, en savaşçı halklara karşı savaşa girip birçok kalelerini ele geçirip birçoğunu yok etmişimdir. Diyen Decimus bu sözleriyle halka yaptığı hizmeti anlatmaya çalışsa da aslında bu yaptıklarının halka hizmetle pek alakası bulunmamaktaydı. Yaptığı çoğu savaş ve fethettiği çoğu kaleyi halka hizmet için değil kendi ününü ilerletmek için yaptı Decimus.
Decimus, büyük bir komutan ve bir savaş kahramanı olan Caesarla birlikte savaşlara katıldı. Yirmili yaşların ortalarında Decimus, Caul (kabaca şimdiki Fransa ve Belçika bölgesi)un kuvvetlerine katılarak, bu bölgeyi Roma İmparatorluğuna katmak için savaşıyordu. Decimus, önemli bir deniz savaşı kazandı ve Romanın Galyadaki zaferini mühürleyen Alesia kuşatmasında Sezarla birlikte çalıştı.
Daha sonra, Roma senatosundaki düşmanları tarafından iktidardaki Sezara karşı bir başkaldırma ve soyma girişimi patlak verdi. Sezar tabii ki bu iç savaşı kazanmak için çok yoğun bir çaba sarfetti. Bütün bu iç savaş boyunca Decimus, Sezarın yanında savaşmayı seçti. Bir kez daha, Decimus, denizde, bu kez Gaulun Akdeniz kıyısında bir zafer kazandı. Sezar Decimusun vali yardımcısı saygın bir Sezar iken Caesar düşmanlarını başka yerlere meydan okuyarak gitti. Dört yıldan fazla süren sert mücadeleden sonra Caesar, M.Ö. 45 yılında Roma İmparatoruna döndü ve Decimus yanındaydı. Buradan da göreceğimiz üzere Decimus neredeyse Sezarın sağ koluyken neden Decimus Sezara 9 ay sonra kalbine bir hançer saplamış olabilirdi?
Birçok Romalı Sezarın gücünden korkuyordu. Teoride Roma bir anayasal cumhuriyetti. Pratikte, Roma askeri Sezar tarafından onlarca yıldır diktatörlüğün eşiğinde yaşıyorlardı. Büyük Roma imparatorluğu için, Sezar karşılaşılmış ilk diktatördü. Kelimenin tam manasıyla kral olan Sezarın Mısırdan Kleopatrayı getirip büyük Roma İmparatorluğuna kraliçe yapması ve onu Romanın eteklerindeki büyük sarayında yaşatması halk tarafından pek hoş karşılanmamasına rağmen halk Sezardan korkuyordu. Küçük oğlu Caesarın gayri meşru çocuğu olduğu iddiasının da yayılması Romalı gelenekselciler için çok fazlaydı ve aralarında tartışmalar hararetlenmişti.
Fakat politik ilkeden ziyade hırs, Decimusu Sezara yöneltmiştir. Decimusun mektupları, özgürlükten ziyade onur hakkını önemseyen bir erkek olduğunu gözler önüne seriyor. Kazandığı onlarca zaferden sonra Romada adına bir resmi zafer töreni düzenlenilmesini isteyen Decimusun bu isteği Sezar tarafından reddedilmişti. Bu reddetme Decimusun Sezara karşı nefretinin başlangıcı olabilir. Bir diktatör olarak hareket eden Sezar çevresindeki komutanları avcunun içinde tutmak için onları çok fazla onurlandırmayı doğru bulmadığından Decimusun bu isteğini geri çevirmiştir. Decimusu başka şekillerde ödüllendiren Sezar aslında çok da hakettiği onuru ona vermemişti.
Tüm bunlara ek olarak Decimusun karısının ailesi Sezara karşı olmuşlardır. Tarihçilere göre Decimusun Sezara olan bu nefretinin şekillenmesinde evde karısıyla yaptığı konuşmaların da etkisinin çok olduğu düşünülmektedir.
M.Ö. 44 yılının kış ayında Cassius, Sezarı öldürmek için bir komplo kurdu. Decimus ve Brutus gibi, Cassius da soylu bir Romalıydı. Aynı zamanda Decimus gibi bir asker Cassius, Brutus gibi de entelektüel bir kimliğe sahipti. Sezarı öldürme planlarını gerçekleştirmek için Brutusla anlaşan Cassius asker zekâsıyla, Brutus da filozof zekâsıyla sağlam bir plan kurdular.
Bu muhteşem plana Decimusda dâhil olmuştur. Fakat Sezarı indirmek isteyen bu soyluyların hiçbirine Sezarın güveni olmadığından yanına kesinlikle yaklaştırmıyordu. Decimusun bu ekibe katılmasıyla Sezara aşırı yakın olan bir soylu isyanda yer almaya başladı. Fakat isyan planları kurulurken ve son aşamaya geçene kadar Decimus, Sezara karşı neler karıştırdığını hiç hissettirmedi. Toplanan bu soylu birliği Sezarı senato toplantısında öldürmeye karar verdi. Fakat ortada o kadar çok suikast konuşulmaya başlanmıştı ki bu konuşmalar Ides Sezarın kulağına kadar gitmişti. Ides Sezarın yoğun baskıları sonucu ünlü imparator Sezar senatoya katılmamaya karar verdi. İşte bu durumda sahneye Decimus girdi ve ona çok yakın bir soylu olarak onu senatoya gitmesi için ikna etti. Sezarın gittiği o senato bir imparatorun sonu olmuştu.
Daha sonra Decimus, bu ekibin güvenliğini sağladı. Özel bir polis gücü olarak çok güçlü bir grup gladyatöre sahipti. Suikastçıları Capitoline Tepesinde emniyete götürdüler ve takip eden gergin günlerde çevrenin korunmasını sağladılar. Başlangıçta, Roma halkı suikastçıları anayasal özgürlük savunucuları olarak desteklediler, ancak Sezar taraftarlarının gücünü gördüklerinde akıllarını değiştirdiler. Decimus özellikle eleştiriler için geldi çünkü Sezara olan yakınlığı ihanetini daha da kötüleştirdi.
Decimus, kısa bir süre sonra, İtalyanın kuzeyindeki bir ordunun başına gitmek ve cumhuriyetin sebebi olarak gördüğü şeyi savunmak için Romayı terk etti. Güçlü olmasına rağmen Octavius tarafından saf dışı edilmişti. Sezarın varisi olarak adlandırılan oğlu, Octavius ilk olarak Decimus ile ittifak kurdu ve sonra onu saf dışı bıraktı. Suikastin gerçekleştiği Mart ayından bir buçuk yıl sonra Decimus, düşmanları tarafından yakalanan ve infaz edilen askerleri tarafından terk edildi. Bir yıl sonra, Brutus ve Cassius bir savaşı kaybettiler ve intihar ettiler. Buna karşın Octavius, kanlı iktidarı arttırmaya devam etti ve sonunda Romanın ilk imparatoru olarak tahta oturdu. Sonunda Augustus adıyla anılmaya başladı.
Decimus, Caesarın suikastı için çok önemli olmasına rağmen neden bilinmiyor diye baktığımızda Brutusun çok entelektüel bir kimliği olması dolayısıyla onun arkasında kaldığını düşünebiliriz. Ayriyeten Brutus öldükten sonra ailesi ve arkadaşları onu o kadar önemli biri olarak gösterdi ki halk tarafından efsaneleşmeye başladı. Ardından Shakespearein yazdığı eser suikasti Brutus çevresinde tasarlamasıyla Decimusun adı git gide anılmamaya başladı. Decimusun entelektüel kimliğinin olmaması onun gibi edebi öykülerle kendini anlatamaması tarih sahnesinde pek adının geçmemesine neden oldu. Fakat yazdığı mektuplar sayesinde Decimusun Büyük Roma İmparatorluğu için ne kadar büyük bir önem teşkil ettiğini görebiliyoruz.
Alıntıdır.