Yurdumuz düşman askerleri tarafından işgal edildiğinde ne yapılması gerektiği sorusu herkesin dilindeydi. İşte Kurtuluş Savaşı yapılması gerektiği söylenenler arasından en onurlu olanıdır. İstiklal Marşı da, bu muzaffer milletin vatana olan inancını ve vatan sevgisini canlı tutacak bir marştır. Bu amaçla Genel Kurmay Başkanı İsmet Paşa bir marş yazılmasını istemiştir. Milli Eğitim Bakanlığına ilettiği görüşünde Fransızların böyle bir marşının olduğunu ve milli duyguları canlı tutmak amacıyla bizim ordumuzda da uygulanması gerektiğini söylemiştir. Bakanlık yazılacak şiirler arasında bir yarışma düzenledi ve seçilene o zaman için 500 lira ödül verileceğini duyurdu. 734 şiir arasından 6 tanesi seçildi. Fakat bunlar da beğenilmemişti. Mehmet Akif, dönemin Burdur Milletvekili idi. Kendisinin de güfte yazdığı bilinmekteydi ancak para ödülünden duyduğu rahatsızlık nedeniyle yarışmaya katılmadığı söyleniyordu. Hamdullah Suphi, dönemin milli eğitim bakanı, sıra arkadaşı olan Hasan Basri Beye (dönemin Balıkesir milletvekili) fikir danıştı. Hasan Basri Bey böylece bir plana girişti. Mehmet Akifin yanında oturduğu günlerden birinde kağıt kalem çıkarıp bir şeyler yazmaya başladı. Mehmet Akif ne yazdığını sorunca marş yazmaya çalıştığını söyledi. Mehmet Akif de hemen düşüncelerini dışa vurmuştu. İçinde para olan bir yarışmaya nasıl katılırsın demişti. Hasan Basri Bey de para ödülünün kaldırıldığını ve hiçbir ödül verilmeyeceğini söylemişti. Böylece Mehmet Akif de yazmaya başlamıştı.
48 saat içerisinde bildiğimiz İstiklal Marşını oluşturdular. Milli Eğitim Bakanlığının seçici kuruluna imzasız olarak gönderilen şiir Hamdullah Suphi tarafından diğer 6 şiire eklenerek Ordu Komutanlarına gönderildi. Komutanlardan alınan dönütte en çok beğenilen şiirin Mehmet Akifinki olduğu öğrenildi. Sonrasında TBMMye getirilen şiir burada okundu. 1921 senesinin 1 Mart gününde ikinci oturumda üzerinde konuşulan şiir okunduğunda herkes çok beğenmişti. Ancak oylama 12 Mart gününde yapıldı ve uzun tartışmaların akabininde çoğunluk bu marşı kabul etmişti.
Beste işi ise yine yarışmayla yapıldı. 1924 senesinde 24 bestecinin katıldığı yarışma sonucunda Ali Rıfat Çağatayın bestesi seçildi. 1930a kadar bu beste çalındı fakat Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngörün 1922de bestelediği hali bu tarihten sonra eskisinin yerini aldı. İhsan Servet Künçer bando düzenlemesini, Edgar Manas armonilenmesini yaptı ve marş bugünkü halini aldı.