İsrail´in tarihi çok eskilere dayanır. Hazret-i Davud ve Hazret-i Süleyman zamanlarında doğru yolda olan ve peygamberlere inanan Yahudiler devlet kurmuşlardı. Fakat daha sonra hak yoldan ayrıldılar. Allahü teala onlara İsa Peygamber´i gönderdi. Yahudiler Hazret-i İsa´ya inanmadılar ve çok eziyet ettiler. Öldürülmesi için çeşitli yollara başvurdular.
Nihayet havarilerden Yuda
Hazret-i İsa´nın yerini öğrenip Romalılara ihbar etti. Allahü teala tarafından Hazret-i İsa´nın göğe çıkarılmasından sonra Romalılar Kudüs üzerine hücum ederek Yahudileri dağıttılar. Bir kısmını esir edip
bir kısmını da öldürdüler. Kudüs´ü yağma ve tahrip ettiler. Bu suretle dağılan Yahudiler bir yerde toplanıp bir daha devlet kuramadılar. Her yerde hor ve zelil oldular
perişan bir halde yaşadılar.
Bu durumda yaşayan Yahudiler 19. asrın sonlarına doğru devlet kurma çalışmalarına başladılar. Arz-ı mev´ut (vadedilmiş topraklar) üzerine devlet kurma çalışmaları ilk önce İngiltere´de görülür. 1848´de İngiliz hükumeti bir tamimle Filistin´deki konsoloslarını
Yahudileri himayeye memur etti.
1870´te Yahudi faaliyetlerinin merkezi İngiltere´den Rusya´ya geçti. Siyonist hareketlerin başına geçen Theodor Herzl
Filistin´de bir Yahudi devletinin kurulması için birçok çalışmalarda bulundu. Bunun gayesi bir Yahudi şirketi kurup
vadedilmiş topraklar üzerine müstakil ve üç dört milyon Yahudiye yetecek genişlikte toprak satın almaktı. Herzl
İngiltere gibi güçlü bir devleti arkasına alarak
gayesine ulaşma çabasındaydı.
Herzl
Yahudi devletinin ancak
kutsal topraklar üzerinde kurulmasını istediğinden
1870 yılından itibaren Filistin toprakları üzerinde tarımsal yerleşme merkezleri teşkil etmeye başladılar. 1870-1896 yılları arasında Filistin´de on yedi tarım kolonisi kuruldu. Herzl
devrin Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamid Han ile görüşerek
ondan Filistin´de bir Aristokratik Cumhuriyet kurmak için izin istedi ve bazı tekliflerde bulundu. Bu teklifler ise şunlardı:
1. Yahudiler
Osmanlılara bir harp üssü inşa edecekler.
2. Osmanlı Devletine büyük mali yardımda bulunacaklar.
3. Sultanın siyasetini Avrupa´da destekleyecekler.
4. Filistin´de kuracakları büyük üniversitede aynı zamanda Türk öğrencileri de okuyacak. Tahsil için Avrupa´ya gitmeye lüzum kalmayacaktı.
İkinci Abdülhamid Han
devletin mali durumunun kötü olmasına rağmen bu teklifleri kabul etmedi ve tarih sayfalarına altın harflerle yazılması gereken şu cevabı verdi: "Newlinsky Efendi! Eğer Mr. Herzl
senin
benim arkadaşım olduğun gibi arkadaşın ise ona söyle
bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam
zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu Devleti kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne´de şehid düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanlarında kalmışlardır. Türk Devleti bana ait değildir. Türk milletinindir ve ben onun hiçbir parçasını veremem."
Bu cevaba karşılık Herzl
gene Sultana birçok mektuplar yazmıştır. Fakat Sultan Herzl´in talep ve israrlarını kabul etmemiş
hatta kat´i bir lisanla haberleşmeyi kesmiştir. 1908 Meşrutiyetinden sonra İttihat ve Terakki Partisine Yahudiler geniş bir şekilde nüfuz ettiler. 1909´da bu parti tarafından kurulan hükumette üç Yahudi nazır (bakan) bulunuyordu. 1914´te çıkartılan bir kanunla ekalliyet zümreleri toprak satın alabilecekti. Bu kanuna dayanarak; Yahudiler Filistin´de geniş araziler satın alıp
üzerlerine tapuladılar. Hatta Yahudi nazırlarının tesirleriyle Sultan İkinci Abdülhamid´in Filistin´deki şahsına ait münbit araziler Yahudilere satıldı.
Birinci Dünya Savaşı Yahudilerin işine çok yaradı. İngiliz ve Fransızlar gizli bir anlaşma yaparak
Yahudilere teminat verdiler. Osmanlı Devleti elbirliğiyle yıkılacak ve Filistin´de bir Yahudi Dev leti kurulacaktı. Bu vaadi alan Yahudiler
Filistin´de Türkler aleyhine büyük bir casusluk faaliyetine giriştiler.
Birinci Dünya Savaşı sonunda
Ortadoğu´da İngiltere´ye dost bir devlet kalmamıştı. İngiliz menfaatleri
bu bölgede bir dost devletin bulunmasını icap ettiriyordu. Filistin´de kurulacak bir Yahudi devleti bu boşluğu doldurabilecekti. Bundan dolayı 2 Kasım 1917´de İngiltere meşhur Belfor vaadini açıkladı. Birleşmiş Milletler Cemiyeti de 1920 yılında
Filistin üzerinde İngiliz mandasını tanıdı. Bundan sonra kurulan bir Yahudi bürosu İngiltere nezdinde Yahudi haklarını temsil etmeye başladı. Sultan İkinci Abdülhamid Hanın kabul etmediği şartlar arasında bulunan bir üniversite 1925 yılında Skopus Dağında kurulmaya başlandı.
İngiltere´nin Belfor planını tatbike başlaması ile Araplar
sömürgecilerin Filistin topraklarını çalıp siyonistlere teslim ettiklerini anladılar ve bunu müthiş şekilde protesto ettiler. 1929´da Kudüslü Araplar ile Yahudiler arasında on beş gün süren kanlı çarpışmalar oldu.
Bundan sonraki yıllarda Nazi Almanya´sının Yahudilere karşı soykırımına girişmeye başlamasıyla Filistin´e büyük bir Yahudi göçü başladı. Filistin´deki Araplar bu göçe karşı koyduklarından İngiltere
Yahudi göçlerinin durdurulmasına karar verdi. Bunun üzerine Sion´a bağlı Askeri Yahudi Teşkilatı Hagahan
Filistin´e göç konusunda İngiltere´nin aldığı bu kısıtlayıcı kararı protesto amacıyla silahlı terör eylemlerine girişti. Filistin´e de gizli Yahudi göçleri düzenlemeye başladı.
İkinci Dünya Savaşınin müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinden sonra
Filistin meselesi son safhasına ulaşmıştı. İngiltere daha sonra Amerika´nın yardımını sağladıktan sonra
Filistin meselesini Birleşmiş Milletlere götürüp
meselenin çözülmesini istedi. Birleşmiş Milletler 1947 Kasımında Filistin´in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Kudüs şehrine ise Birleşmiş Milletler denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Bu çözüm Arapları tatmin etmedi. Filistin iç savaşı başladı. 1948 yılı 14 Mayısında İngiliz mandasının sona ermesi üzerine David Ben Gurion
bağımsız İsrail Devletinin kurulduğunu açıkladı.
İsrail Devleti kurulur kurulmaz; Mısır
Ürdün
Suriye
Lübnan ve Irak orduları İsrail üzerine saldırıya başladılar. Böylece Birinci Arap-İsrail savaşı başlamıştı. Bu savaş bir yıl kadar sürdü. İsrail´in yetmiş beş bin kişilik bir ordusu olmasına rağmen beş Arap devletini yendi. Birleşmiş Milletlerin çabasıyla yapılan anlaşma sonunda
İsrail toprakları çok genişlemişti.
Araplarla İsrail arasındaki gerginlik 1964 yılında tekrar yoğunlaştı. Bu yılda bir Filistin Kurtuluş Teşkilatı ve bu teşkilata bağlı bir ordu kuruldu. Teşkilat gerilla faaliyetlerine başladı. 1967 Nisanında Suriye ve İsrail arasında sınır bölgesinde sabotaj hareketlerinin artması ve Birleşmiş Milletler askerlerinin denetimlerinde bulunan Sina Yarımadasını terk etmeleri ve burada üslenen Mısır birliklerinin Şarmel Şeyhi işgal etmeleri üzerine 5 Haziran 1967´de savaş başladı. Çok kısa süren savaş
Arap ülkelerinin mağlubiyeti ile sonuçlandı.
İsrail Kudüs´ün tamamını
Sina Yarımadasının ve Suriye´nin güneybatı kesimini ele geçirdi. Çatışmalar sürekli devam etti. Ekim 1973´te Mısır birlikleri Süveyş Kanalındaki İsrail birliklerine sürpriz bir saldırı düzenleyerek yendi. Bu başarı
askeri dengenin Arap ülkeleri lehine değiştiğinin bir işareti olarak yorumlandı.
1978 ve 1979 yılları arasında ABD´nin öncülüğüyle önemli bir derecede uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşma
Arap ülkelerinin büyük tepkilerine sebep oldu. Bu gün ise genelde
Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki gerginlik hala devam etmektedir. 6 Aralık 1987´den bu yana hergün Filistinliler işgalci İsrail askerlerine karşı taş ve sopalarla mücadele vermekte ve işgale direnmektedirler.
1991´de meydana gelen Körfez Savaşı sırasında Irak
İsrail´e çeşitli zamanlarda füze saldırısında bulundu ise de İsrail buna cevap vermedi. Bu savaş İsrail´in Ortadoğu´da ABD´nin liderliğinde meydana gelen yeni düzende kilit bir rol üstlendi. Rusya Federasyonu bu yeni durum üzerine 24 yıl sonra İsrail´le yeniden diplomatik ilişki kurdu. İsrail 1992´de 400 kadar Müslüman Filistinliyi sınırdışı etmesi üzerine ABD-İsrail ilişkileri bozuldu. ABD´nin baskısı ile buların bir kısmını geri almaya razı oldu.
Nihayet havarilerden Yuda
Bu durumda yaşayan Yahudiler 19. asrın sonlarına doğru devlet kurma çalışmalarına başladılar. Arz-ı mev´ut (vadedilmiş topraklar) üzerine devlet kurma çalışmaları ilk önce İngiltere´de görülür. 1848´de İngiliz hükumeti bir tamimle Filistin´deki konsoloslarını
1870´te Yahudi faaliyetlerinin merkezi İngiltere´den Rusya´ya geçti. Siyonist hareketlerin başına geçen Theodor Herzl
Herzl
1. Yahudiler
2. Osmanlı Devletine büyük mali yardımda bulunacaklar.
3. Sultanın siyasetini Avrupa´da destekleyecekler.
4. Filistin´de kuracakları büyük üniversitede aynı zamanda Türk öğrencileri de okuyacak. Tahsil için Avrupa´ya gitmeye lüzum kalmayacaktı.
İkinci Abdülhamid Han
Bu cevaba karşılık Herzl
Birinci Dünya Savaşı Yahudilerin işine çok yaradı. İngiliz ve Fransızlar gizli bir anlaşma yaparak
Birinci Dünya Savaşı sonunda
İngiltere´nin Belfor planını tatbike başlaması ile Araplar
Bundan sonraki yıllarda Nazi Almanya´sının Yahudilere karşı soykırımına girişmeye başlamasıyla Filistin´e büyük bir Yahudi göçü başladı. Filistin´deki Araplar bu göçe karşı koyduklarından İngiltere
İkinci Dünya Savaşınin müttefiklerin galibiyetiyle bitmesinden sonra
İsrail Devleti kurulur kurulmaz; Mısır
Araplarla İsrail arasındaki gerginlik 1964 yılında tekrar yoğunlaştı. Bu yılda bir Filistin Kurtuluş Teşkilatı ve bu teşkilata bağlı bir ordu kuruldu. Teşkilat gerilla faaliyetlerine başladı. 1967 Nisanında Suriye ve İsrail arasında sınır bölgesinde sabotaj hareketlerinin artması ve Birleşmiş Milletler askerlerinin denetimlerinde bulunan Sina Yarımadasını terk etmeleri ve burada üslenen Mısır birliklerinin Şarmel Şeyhi işgal etmeleri üzerine 5 Haziran 1967´de savaş başladı. Çok kısa süren savaş
İsrail Kudüs´ün tamamını
1978 ve 1979 yılları arasında ABD´nin öncülüğüyle önemli bir derecede uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşma
1991´de meydana gelen Körfez Savaşı sırasında Irak