-
- Üyelik Tarihi
- 3 Nis 2008
-
- Mesajlar
- 2,499
-
- MFC Puanı
- 0
tan önce Türklerde resim biliniyor ve yapılıyordu. Uygur Türkleri zamanında yazılan kitaplarda Minyatür resimlemelere rastlanmıştır. Minyatür Resim: Konularını o devrin devlet adamlarının savaş, tören, av ve diğer yaşantılarından alırdı. Perspektif kurallarına uyulmaz, ışık-gölgeye yer verilmez, şekiller kendi rengine uygun olarak yüzeysel ve düz olarak boyanırdı, Form verme işi yapılmazdı. Figürler kişilerin önemine göre büyük yada küçük çizilirdi. Guaj veya suluboya tekniği kullanılırdı.
İSLAMLIK ÇAĞI: Türkler islamlığı kabul ettikten sonra resim sanatı dinsel etkilerin altına girmiştir. Daha çok süsleme, bezeme ve güzel yazı alanlarında çalışılmıştır. Selçuklular devrinde süsleme mimariye de girmiş, taş üzerine yapılan insan, hayvan ve bitki motifleri süs olarak kullanılmıştır. Osmanlılarda Minyatür sanatında gerçek bir gelişme görülür. Minyatür ve duvar süslemecilerine Nakkaş adı verilirdi.
18 yyda yaşamış Levni, en gelişmiş Minyatür sanatçısıdır.
2. Mahmutun kendi portresini yağlıboya yaptırarak çoğaltması minyatür devrinin sonu sayılır. Bati ressamlarının memleketimize gelmesi, askeri okullara resim dersinin konması ile batı etkisi görülmeye başlanmıştır.
BATI ETKİSİNDE TÜRK RESMİ: Batı resmi ile ilgimiz Fatihin saltanatı (1451-1481) ile başlamıştır. Bu devirde İstanbula davet edilen İtalyan ressam Gentile Bellini Fatihin portresini yapmıştır. Yapılan bu hamle sadece sarayda kalmış halbuki batı en büyük ressamları yetiştirme yolundaydı.(Rönesans dönemi)
Batı resim sanatına ikinci ilgi 3. Ahmet zamanında(1703-1730) olmuştur. Avrupadan istanbula gelen sanatçılar çalışmalar yapmış ve Dolmabahçe Sarayında sergilemişlerdir. Böylece batı resmi toplumumuzda etki yaratmaya başlamıştır. Sanatçılarımız yağlıboya tekniğini uygulamaya özendirilmiştir.
Türk resim sanatında batı anlamı ile ilk çalışmalar 3. Selim(1793) ve 2. Mahmut(1835) zamanında mühendis ve harp okullarına konan resim dersleri ile başlamıştır. Bu okullarda yetişen yetenekli sanatçılar Avrupaya sanat eğitimi için gönderilmişlerdir.
Bu dönemde yetişen ressamlarımız kendilerine özgü realist çalışmalar yapmışlardır. Bunlardan, Şeker Ahmet Paşa(1841-1906) Türkiyede ilk resim sergisini açan ressamdır. Osman Hamdi Bey(1842-1913) Eski Eserler Müzesini kurarak müzecilik fikrini getirmiştir. Bu günkü Güzel Sanatlar Akademisinin de kurucusudur.
EMPRESYONİSTLER: Ibrahim Çallı (1882-1960) ;Genç Türkiye Cumhuriyetinin Sanat kurucularından olup Güzel Sanatlar Akademisinde görev yapmıştır. Çallı Kuşağının kurucusudur.
Nazmi Ziya Güran(1881-1937) ; Empresyonizm ilkelerini en yakın şekilde ülkemize getiren sanatçılarımızdandır.
Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Avni Lifij
D GRUBU SANATÇILARI: Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Cemal Tollu, Elif Naci, Abidin Dino, Zühtü müridoğlu, Sabri Berkel, Zeki Kocamemi, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cevat Dereli, Eren Eyüboğlu, Turgut Zaim, Hamit Görele, Şefik Bursalı, Ali Avni Çelebi, Şevket Dağ, Ruhi arel, Sami Yetik ( milli harp sahneleriyle ünlüdür).
ÖZGÜN BASKI TEKNİKLERİNİ UYGULAYAN SANATÇILAR
Ağaç Baskı: Gauguin ve Munch
Litografi ( Taş baskı): Lautrec ( afiş tasarımları)
Gravür baskı: Goya
Günümüz Türk Özgün Baskı Sanatçıları: Gül Derman, üleyman Saim, Burhan Doğançay, Hayati Misman, Nevzat Akarol, Basri Erdem, Muammer Bakır, Mustafa Aslıer, Aliye Berger ( Cumhuriyet ve sonrası).
İSLAMLIK ÇAĞI: Türkler islamlığı kabul ettikten sonra resim sanatı dinsel etkilerin altına girmiştir. Daha çok süsleme, bezeme ve güzel yazı alanlarında çalışılmıştır. Selçuklular devrinde süsleme mimariye de girmiş, taş üzerine yapılan insan, hayvan ve bitki motifleri süs olarak kullanılmıştır. Osmanlılarda Minyatür sanatında gerçek bir gelişme görülür. Minyatür ve duvar süslemecilerine Nakkaş adı verilirdi.
18 yyda yaşamış Levni, en gelişmiş Minyatür sanatçısıdır.
2. Mahmutun kendi portresini yağlıboya yaptırarak çoğaltması minyatür devrinin sonu sayılır. Bati ressamlarının memleketimize gelmesi, askeri okullara resim dersinin konması ile batı etkisi görülmeye başlanmıştır.
BATI ETKİSİNDE TÜRK RESMİ: Batı resmi ile ilgimiz Fatihin saltanatı (1451-1481) ile başlamıştır. Bu devirde İstanbula davet edilen İtalyan ressam Gentile Bellini Fatihin portresini yapmıştır. Yapılan bu hamle sadece sarayda kalmış halbuki batı en büyük ressamları yetiştirme yolundaydı.(Rönesans dönemi)
Batı resim sanatına ikinci ilgi 3. Ahmet zamanında(1703-1730) olmuştur. Avrupadan istanbula gelen sanatçılar çalışmalar yapmış ve Dolmabahçe Sarayında sergilemişlerdir. Böylece batı resmi toplumumuzda etki yaratmaya başlamıştır. Sanatçılarımız yağlıboya tekniğini uygulamaya özendirilmiştir.
Türk resim sanatında batı anlamı ile ilk çalışmalar 3. Selim(1793) ve 2. Mahmut(1835) zamanında mühendis ve harp okullarına konan resim dersleri ile başlamıştır. Bu okullarda yetişen yetenekli sanatçılar Avrupaya sanat eğitimi için gönderilmişlerdir.
Bu dönemde yetişen ressamlarımız kendilerine özgü realist çalışmalar yapmışlardır. Bunlardan, Şeker Ahmet Paşa(1841-1906) Türkiyede ilk resim sergisini açan ressamdır. Osman Hamdi Bey(1842-1913) Eski Eserler Müzesini kurarak müzecilik fikrini getirmiştir. Bu günkü Güzel Sanatlar Akademisinin de kurucusudur.
EMPRESYONİSTLER: Ibrahim Çallı (1882-1960) ;Genç Türkiye Cumhuriyetinin Sanat kurucularından olup Güzel Sanatlar Akademisinde görev yapmıştır. Çallı Kuşağının kurucusudur.
Nazmi Ziya Güran(1881-1937) ; Empresyonizm ilkelerini en yakın şekilde ülkemize getiren sanatçılarımızdandır.
Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Avni Lifij
D GRUBU SANATÇILARI: Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Cemal Tollu, Elif Naci, Abidin Dino, Zühtü müridoğlu, Sabri Berkel, Zeki Kocamemi, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cevat Dereli, Eren Eyüboğlu, Turgut Zaim, Hamit Görele, Şefik Bursalı, Ali Avni Çelebi, Şevket Dağ, Ruhi arel, Sami Yetik ( milli harp sahneleriyle ünlüdür).
ÖZGÜN BASKI TEKNİKLERİNİ UYGULAYAN SANATÇILAR
Ağaç Baskı: Gauguin ve Munch
Litografi ( Taş baskı): Lautrec ( afiş tasarımları)
Gravür baskı: Goya
Günümüz Türk Özgün Baskı Sanatçıları: Gül Derman, üleyman Saim, Burhan Doğançay, Hayati Misman, Nevzat Akarol, Basri Erdem, Muammer Bakır, Mustafa Aslıer, Aliye Berger ( Cumhuriyet ve sonrası).