Isık Gölü Efsanesi
Ülke: Kırgızistan
Issık Göl veya Isık Göl (Kırgızca: Ысык-Көл, okunuşu: Isık-Köl). Kırgızistan'ın kuzey doğusunda, Kazakistan sınırına yakın bir noktada bulunan kapalı bir havza gölüdür.
Karla kaplı dağlarla çevrelenmiş olmasına rağmen, gölün suları hiçbir zaman donmaz; bundan dolayı gölün adı "ısı veya sıcak, ılık göl" anlamına gelen Kırgız Türkçesi'nde "Isık Köl"dür. Kırgız Türkleri bu göl için "Kırgızistan'ın bermeti (incisi)" diye adlandırmışlardır. Göl'ün uzunluğu batı-doğu yönünde 182 km, kuzey-güney genişliği 60 km'dir. Kıyılarının toplam uzunluğu 988 km olup 6.236 km²'lik bir alan kaplar. Gölün ortalama derinliği 278 m., en derin yeri 668 m.'dir.
Titikaka Gölü'nden sonra dünyanın ikinci en büyük dağ gölüdür. Yaklaşık 118 ırmak ve akıntı gölü besler. Soğuk ve sıcak kaynak suları ve kar suları da gölü besleyen diğer kaynaklardır. Gölün suyu biraz tuzludur, ve su düzeyi her yıl yaklaşık 5 cm düşmektedir. Dünyanın en büyük krater gölü, Isık Gölü'dür. Eski eserlerde Isık Gölü'nün isimleri Türk Gölü, Idık(Iyık-mukaddes) Göl olarak geçer. Divân-ı Lügati't-Türk'te İsîğ köl: Barsgan'da bir göl. Uzunluğu 30 fersah, eni 10 fersahtır. diye geçer. Bir asır öncesinde gölün mukaddes olduğuna inanıldığı için göle pek girilmezmiş fakata günümüzde turizm sahası olması dolayısı ile başta Kırgız Türkleri, Kazak Türkleri, Sibirya Türkleri ve Ruslar göle en çok giren turistlerdir.[1]
Efsane
Bir zamanlar Isık Göl adlı bir kız varmış. Bu kız, çok güzel olduğu kadar çok da akıllıymış. Onun bu özelliklerini işitenler, dört bir yandan dünürcü geliyormuş.
Günlerden bir gün, bu kıza iki dünür gelir. Biri doğudan, biri batıdan... Bu gelenler, iki yiğittir. Bunlar, güzellikleriyle, yiğitlikleriyle, akıllılıklarıyla birbirinden üstündür. Görenler ve bilenler, içlerinden birini seçemezmiş.
Isık Göl, iki genci de sevmiş, birini öbüründen üstün görememiş. Yiğitlerden birini seçememesi, onu üzüyormuş. Zavallı Isık Göl, bu durumda ağlayıp duruyormuş. Gözlerinden akan yaşlar birike birike bir göl oluşturmuş. Bugün çalkalanıp duran Isık Göl, bu güzel kızın gözyaşlarının eseriymiş.
Ya iki genç? Onlar da Isık Gölü çok sevmişler; ama ne var ki ikisi de genç kıza kavuşamamış. Birbirlerine kızan bu iki genç, memleketlerine dönmüşler; ancak sıkıntıları yakalarını bırakmamış. Biri, doğudan geleni Ulan Rüzgârı olup esmeye başlamış; batıdan geleni ise San-Taş Rüzgârı olup esmeye başlamış. İki genç de birer rüzgâr olarak öfkelerini, kızgınlıklarını etrafa duyurmaya başlamışlar. Bu iki rüzgâr, günümüzde de birbirlerine kızıp kahırlanır ve kavga ederler. Ne zaman Isık Gölün çalkalandığını görseler güzel kız Isık Gölü hatırlar ve yanıp tutuşurlar; tabiî sonra da kavgaya başlarlar.
Unutmadan söyleyelim; doğudan gelen yiğidin adı Ulan, batıdan gelenin adı ise San-Taş imiş.[2]
Büyük Kırgız romancısı Cengiz Aytmatovun Yıldırım Sesli Manasçı adlı hikâyesinden aldığımız bir bölümde, Isık Gölün Tanrının yeryüzündeki gözü olduğu belirtilmekte ve kahramanın yaptığı duanın göl tarafından Tanrıya ulaştırılacağına inanılmaktadır. Şimdi, Isık Gölle birleştirilen ve kamlık inancının izlerini taşıyan bu Kırgız duasını veriyoruz:
Kertolgo-Zayıp diz çöktü, Eleman da aynı şeyi yaptı. Sonra, ne yüksek ne de alçak bir sesle yakarmaya başladı:
Ey Isık Göl, yeryüzünün gökyüzüne bakan gözü! Sana sesleniyorum, ey suları buz tutmayan göl! Ey kutsal ebedî varlık! Kadere hükmeden Kök Tengri (Gök Tanrı) gözünü köpüklerine çevirdiği zaman, ona ulaştırasın diye, sana sesleniyorum!
Ey Tengri, şu korkulu felâket günlerinde, düşmanımız Oyratlara karşı dayanma gücü ver bize. Bu atalar yurdunu, dağlarında verdikleriyle yaşayan, hayvanlarını orada otlatıp besleyen Kırgızları koru! Oyrat atları toprağımızı çiğnemesin, ocağımızı söndürmesin!
....
Anne, coşku ile büyük bir istekle devam ediyordu yakarışına:
Ak sütüm adına sana yalvarıyorum ey Tengri! Buraya, senin yeryüzündeki gözün olan bu kutsal gölün kıyısına sana yakarmak için geldik. Ey kadere hükmeden Kök Tengri! En küçük oğlum Elemanı da getirdim, ondan başka çocuğum olmayacak artık. Çocuk doğurmayacağım. Madem ki babasının mesleğiyle ilgileniyor, o sanatın yeteneğini, Senirbayın ustalığını ona da ver. [3]
Kaynaklar
[1] www.msxlabs.org/forum/kirgizistan/193799-issik-golu-isik-golu.html
[2] www.defineyolu.com
[3] Aytmatov, "Yıldırım Sesli Manasçı", 1995, 7
Ülke: Kırgızistan
Issık Göl veya Isık Göl (Kırgızca: Ысык-Көл, okunuşu: Isık-Köl). Kırgızistan'ın kuzey doğusunda, Kazakistan sınırına yakın bir noktada bulunan kapalı bir havza gölüdür.
Karla kaplı dağlarla çevrelenmiş olmasına rağmen, gölün suları hiçbir zaman donmaz; bundan dolayı gölün adı "ısı veya sıcak, ılık göl" anlamına gelen Kırgız Türkçesi'nde "Isık Köl"dür. Kırgız Türkleri bu göl için "Kırgızistan'ın bermeti (incisi)" diye adlandırmışlardır. Göl'ün uzunluğu batı-doğu yönünde 182 km, kuzey-güney genişliği 60 km'dir. Kıyılarının toplam uzunluğu 988 km olup 6.236 km²'lik bir alan kaplar. Gölün ortalama derinliği 278 m., en derin yeri 668 m.'dir.
Titikaka Gölü'nden sonra dünyanın ikinci en büyük dağ gölüdür. Yaklaşık 118 ırmak ve akıntı gölü besler. Soğuk ve sıcak kaynak suları ve kar suları da gölü besleyen diğer kaynaklardır. Gölün suyu biraz tuzludur, ve su düzeyi her yıl yaklaşık 5 cm düşmektedir. Dünyanın en büyük krater gölü, Isık Gölü'dür. Eski eserlerde Isık Gölü'nün isimleri Türk Gölü, Idık(Iyık-mukaddes) Göl olarak geçer. Divân-ı Lügati't-Türk'te İsîğ köl: Barsgan'da bir göl. Uzunluğu 30 fersah, eni 10 fersahtır. diye geçer. Bir asır öncesinde gölün mukaddes olduğuna inanıldığı için göle pek girilmezmiş fakata günümüzde turizm sahası olması dolayısı ile başta Kırgız Türkleri, Kazak Türkleri, Sibirya Türkleri ve Ruslar göle en çok giren turistlerdir.[1]
Efsane
Bir zamanlar Isık Göl adlı bir kız varmış. Bu kız, çok güzel olduğu kadar çok da akıllıymış. Onun bu özelliklerini işitenler, dört bir yandan dünürcü geliyormuş.
Günlerden bir gün, bu kıza iki dünür gelir. Biri doğudan, biri batıdan... Bu gelenler, iki yiğittir. Bunlar, güzellikleriyle, yiğitlikleriyle, akıllılıklarıyla birbirinden üstündür. Görenler ve bilenler, içlerinden birini seçemezmiş.
Isık Göl, iki genci de sevmiş, birini öbüründen üstün görememiş. Yiğitlerden birini seçememesi, onu üzüyormuş. Zavallı Isık Göl, bu durumda ağlayıp duruyormuş. Gözlerinden akan yaşlar birike birike bir göl oluşturmuş. Bugün çalkalanıp duran Isık Göl, bu güzel kızın gözyaşlarının eseriymiş.
Ya iki genç? Onlar da Isık Gölü çok sevmişler; ama ne var ki ikisi de genç kıza kavuşamamış. Birbirlerine kızan bu iki genç, memleketlerine dönmüşler; ancak sıkıntıları yakalarını bırakmamış. Biri, doğudan geleni Ulan Rüzgârı olup esmeye başlamış; batıdan geleni ise San-Taş Rüzgârı olup esmeye başlamış. İki genç de birer rüzgâr olarak öfkelerini, kızgınlıklarını etrafa duyurmaya başlamışlar. Bu iki rüzgâr, günümüzde de birbirlerine kızıp kahırlanır ve kavga ederler. Ne zaman Isık Gölün çalkalandığını görseler güzel kız Isık Gölü hatırlar ve yanıp tutuşurlar; tabiî sonra da kavgaya başlarlar.
Unutmadan söyleyelim; doğudan gelen yiğidin adı Ulan, batıdan gelenin adı ise San-Taş imiş.[2]
Büyük Kırgız romancısı Cengiz Aytmatovun Yıldırım Sesli Manasçı adlı hikâyesinden aldığımız bir bölümde, Isık Gölün Tanrının yeryüzündeki gözü olduğu belirtilmekte ve kahramanın yaptığı duanın göl tarafından Tanrıya ulaştırılacağına inanılmaktadır. Şimdi, Isık Gölle birleştirilen ve kamlık inancının izlerini taşıyan bu Kırgız duasını veriyoruz:
Kertolgo-Zayıp diz çöktü, Eleman da aynı şeyi yaptı. Sonra, ne yüksek ne de alçak bir sesle yakarmaya başladı:
Ey Isık Göl, yeryüzünün gökyüzüne bakan gözü! Sana sesleniyorum, ey suları buz tutmayan göl! Ey kutsal ebedî varlık! Kadere hükmeden Kök Tengri (Gök Tanrı) gözünü köpüklerine çevirdiği zaman, ona ulaştırasın diye, sana sesleniyorum!
Ey Tengri, şu korkulu felâket günlerinde, düşmanımız Oyratlara karşı dayanma gücü ver bize. Bu atalar yurdunu, dağlarında verdikleriyle yaşayan, hayvanlarını orada otlatıp besleyen Kırgızları koru! Oyrat atları toprağımızı çiğnemesin, ocağımızı söndürmesin!
....
Anne, coşku ile büyük bir istekle devam ediyordu yakarışına:
Ak sütüm adına sana yalvarıyorum ey Tengri! Buraya, senin yeryüzündeki gözün olan bu kutsal gölün kıyısına sana yakarmak için geldik. Ey kadere hükmeden Kök Tengri! En küçük oğlum Elemanı da getirdim, ondan başka çocuğum olmayacak artık. Çocuk doğurmayacağım. Madem ki babasının mesleğiyle ilgileniyor, o sanatın yeteneğini, Senirbayın ustalığını ona da ver. [3]
Kaynaklar
[1] www.msxlabs.org/forum/kirgizistan/193799-issik-golu-isik-golu.html
[2] www.defineyolu.com
[3] Aytmatov, "Yıldırım Sesli Manasçı", 1995, 7