- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Haz 2015
-
- Mesajlar
- 12,474
-
- MFC Puanı
- 1,810
İnsanların ruhları, onların ölümlerinden sonra canlı kalırlar mı?
islam inancına göre, insanların ruhları onların ölümlerinden sonra da canlı kalırlar. Cesedin bozulmasıyla bozulmazlar. Amellerine göre ya nimet içindedirler ya da azab çekiyorlardır. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
"Allah yolunda Öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rabbleri katında diridirler. Allah'ın bol nimetinden onlara verdiği şeylere sevinç içinde rızıklanırlar." (Ali imran; 169)
Görüldüğü gibi, burada anlatılanlar, onların ruhlarına nisbetle doğrudur. Ama cesedlerine gelince, cesedler çürüyüp gider.
Müslim'in Enes b. Malik (r.a)'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (a.s.v) ölünün, gömüldükten sonra dönüp gidenlerin ayak seslerini duyduklarını haber vermiştir. (Müslim)
Hz. Peygamber (a.s.v) ümmetine, kabirlerden geçerken kabir ehline şöyle selam vermelerini söylemiştir;
"Ey Mü'm in kavimlerinin yurdu, Allah'ın selamı üzerinize olsun, siz, gelip geçtiniz. Bizde sizin peşinizden geleceğiz." (Müslim)
Bu şekilde bir hitap ancak, işiten ve anlayabilenlere yapılır. Böyle olmasaydı Hz. Peygamber (a.s.v)'in seslenmesinin bir anlamı da olmazdı, bu, Ruhun başlı başına bir varlık olduğu görüşüne göre böyledir. Ehl-i sünnet usulünün gereği de budur. Allah-u Zülcelal ruha; Rabbine dönmesini, cennete girmesini ve insanlar arasında karışmasını söylemişti. Ruhun göğe çıktığına, gökten yere indiğine, gök kapılarının kendisine açıldığına, secdede bulunup konuştuğuna dair bir çok sarih nasslar vardır. Nitekim buna en güzel delil Miraç hadisesidir.
Bilindiği gibi, Hz. Peygamber (a.s.v) miraca çıkmak için Mescid-i Aksaya geldiğinde, bazı peygamberler Hz. Peygamber (a.s.v)'i karşılamak için oraya gelmişlerdir. Ve Hz. Peygamber (a.s.v) onlara namaz kıldıımıştır. Daha sonra o peygamberler dağılmışlardır. Hz. Peygamber (a.s.v) miraca çıktığında, birinci gök kapısında, Adem (a.s)'le, ikinci gök kapısında; Yahya ve İsa (a.s) ile, üçüncü gök kapısında; Yusuf (a.s) ile, dördüncü gök kapısında; İdris (a.s) ile, beşinci gök kapısında; Harun (a.s) ile, altıncı gök kapısında; Musa (a.s) ile ve yedinci gök kapısında; İbrahim (a.s) ile görüşmüştür.
Allah-u Zülcelal miraç gecesinde ilk önce elli vakit namaz kılınmasını emretmiştir. Hz. Peygamber (a.s.v), dönüşünde Hz. Musa'ya uğrayınca. O; "Allah-u Teala ümmetine neyi farz kıldı?" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.v); "Elli vakit namazı farz kıldı"dedi.
Bunun üzerine Hz. Musa; "Rabbine dön ve eksiltmesi için niyazda bulun. Ümmetin buna takat getiremez"dedi. Hz. Peygamber (a.s.v) dönüp Allah-u Zülcelal'e yalvardı. Allah-u Zülcelal elli vakit namazı beş vakte indirdi.
Hz. Peygamber (a.s.v), yine Hz. Musa'nın yanına döndü ve; "Allah-u Teala elli vakit namazın beş vaktini indirdi" dedi. Hz. Musa; "Rabbine dön ve niyazda bulun. Çünkü ümmetin buna da güç yetiremez" dedi.
Hz. Peygamber (a.s.v), yine Allah-u Zülcelal'e döndü ve niyazda bulundu. Allah-u Zülcelal beş vakit daha indirdi.
Hz. Peygamber (a.s.v) tekrar dönüp, Hz. Musa'nın yanına geldi ve; "Allah-u Teala, beş vakit daha indirdi" dedi. Hz. Musa yine; "Rabbine dön ve niyazda bulun. Çünkü ümmetin buna da güç yetiremez" dedi. Hz. Peygamber (a.s.v) yine döndü ve Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu. Allah-u Zülcelal yine beş vakit daha indirdi. Aynı şekilde on vakte indirilinceye kadar Hz. Peygamber (a.s.v) tekrar tekrar Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu.
On vakte indirilince, Hz. Peygamber (a.s.v), tekrar Hz. Musa'ya uğradı. Hz. Musa yine söylediklerini tekrarladı; "Rabbine dön ve yalvar! Ümmetin bunun hakkından da gelemez" dedi. Hz. Peygamber (a.s.v) yine dönüp Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu;
"Ey Muhammedi Benim katımda hüküm değişmez. Onlar, her gece ve gündüzde beş vakit namazdır. Her namaz için de on ecir vardır ki, bu da elli namaz eder."
Bundan sonra Hz. Peygamber (a.s.v), yine dönüp Hz, Musa'ya uğradı. Hz. Musa; "Neyle emrolundun? " diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.v); "Her gün beş vakit namazla emrolundum" dedi. Hz. Musa; "Ümmetin her gün beş vakit namaza da güç getiremez. Ben, senden önce insanları, îsrailoğullarını çok tecrübe ettim. Sen dön de, biraz daha indirilmesini Rabbinden niyaz et" dedi. Fakat Hz. Peygamber (a.s.v) "Rabbime çok niyaz ettim. Bir daha niyazda bulunmaya haya ederim" dedi. (Buhari, Müslim)
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber (a.s.v) miraç hadisesinde bir çok peygamberin ruhuyla görüşmüştür. Dediğimiz gibi. Ruhun göğe çıktığına, gökten yere indiğine, gök kapılarının kendisine açıldığına, secdede bulunup konuştuğuna dair bir çok sarih nasslar vardır. Fakat biz bu kadarı ile iktifa ediyoruz.
"Allah yolunda Öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rabbleri katında diridirler. Allah'ın bol nimetinden onlara verdiği şeylere sevinç içinde rızıklanırlar." (Ali imran; 169)
Görüldüğü gibi, burada anlatılanlar, onların ruhlarına nisbetle doğrudur. Ama cesedlerine gelince, cesedler çürüyüp gider.
Müslim'in Enes b. Malik (r.a)'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (a.s.v) ölünün, gömüldükten sonra dönüp gidenlerin ayak seslerini duyduklarını haber vermiştir. (Müslim)
Hz. Peygamber (a.s.v) ümmetine, kabirlerden geçerken kabir ehline şöyle selam vermelerini söylemiştir;
"Ey Mü'm in kavimlerinin yurdu, Allah'ın selamı üzerinize olsun, siz, gelip geçtiniz. Bizde sizin peşinizden geleceğiz." (Müslim)
Bu şekilde bir hitap ancak, işiten ve anlayabilenlere yapılır. Böyle olmasaydı Hz. Peygamber (a.s.v)'in seslenmesinin bir anlamı da olmazdı, bu, Ruhun başlı başına bir varlık olduğu görüşüne göre böyledir. Ehl-i sünnet usulünün gereği de budur. Allah-u Zülcelal ruha; Rabbine dönmesini, cennete girmesini ve insanlar arasında karışmasını söylemişti. Ruhun göğe çıktığına, gökten yere indiğine, gök kapılarının kendisine açıldığına, secdede bulunup konuştuğuna dair bir çok sarih nasslar vardır. Nitekim buna en güzel delil Miraç hadisesidir.
Bilindiği gibi, Hz. Peygamber (a.s.v) miraca çıkmak için Mescid-i Aksaya geldiğinde, bazı peygamberler Hz. Peygamber (a.s.v)'i karşılamak için oraya gelmişlerdir. Ve Hz. Peygamber (a.s.v) onlara namaz kıldıımıştır. Daha sonra o peygamberler dağılmışlardır. Hz. Peygamber (a.s.v) miraca çıktığında, birinci gök kapısında, Adem (a.s)'le, ikinci gök kapısında; Yahya ve İsa (a.s) ile, üçüncü gök kapısında; Yusuf (a.s) ile, dördüncü gök kapısında; İdris (a.s) ile, beşinci gök kapısında; Harun (a.s) ile, altıncı gök kapısında; Musa (a.s) ile ve yedinci gök kapısında; İbrahim (a.s) ile görüşmüştür.
Allah-u Zülcelal miraç gecesinde ilk önce elli vakit namaz kılınmasını emretmiştir. Hz. Peygamber (a.s.v), dönüşünde Hz. Musa'ya uğrayınca. O; "Allah-u Teala ümmetine neyi farz kıldı?" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.v); "Elli vakit namazı farz kıldı"dedi.
Bunun üzerine Hz. Musa; "Rabbine dön ve eksiltmesi için niyazda bulun. Ümmetin buna takat getiremez"dedi. Hz. Peygamber (a.s.v) dönüp Allah-u Zülcelal'e yalvardı. Allah-u Zülcelal elli vakit namazı beş vakte indirdi.
Hz. Peygamber (a.s.v), yine Hz. Musa'nın yanına döndü ve; "Allah-u Teala elli vakit namazın beş vaktini indirdi" dedi. Hz. Musa; "Rabbine dön ve niyazda bulun. Çünkü ümmetin buna da güç yetiremez" dedi.
Hz. Peygamber (a.s.v), yine Allah-u Zülcelal'e döndü ve niyazda bulundu. Allah-u Zülcelal beş vakit daha indirdi.
Hz. Peygamber (a.s.v) tekrar dönüp, Hz. Musa'nın yanına geldi ve; "Allah-u Teala, beş vakit daha indirdi" dedi. Hz. Musa yine; "Rabbine dön ve niyazda bulun. Çünkü ümmetin buna da güç yetiremez" dedi. Hz. Peygamber (a.s.v) yine döndü ve Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu. Allah-u Zülcelal yine beş vakit daha indirdi. Aynı şekilde on vakte indirilinceye kadar Hz. Peygamber (a.s.v) tekrar tekrar Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu.
On vakte indirilince, Hz. Peygamber (a.s.v), tekrar Hz. Musa'ya uğradı. Hz. Musa yine söylediklerini tekrarladı; "Rabbine dön ve yalvar! Ümmetin bunun hakkından da gelemez" dedi. Hz. Peygamber (a.s.v) yine dönüp Allah-u Zülcelal'e niyazda bulundu. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu;
"Ey Muhammedi Benim katımda hüküm değişmez. Onlar, her gece ve gündüzde beş vakit namazdır. Her namaz için de on ecir vardır ki, bu da elli namaz eder."
Bundan sonra Hz. Peygamber (a.s.v), yine dönüp Hz, Musa'ya uğradı. Hz. Musa; "Neyle emrolundun? " diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.v); "Her gün beş vakit namazla emrolundum" dedi. Hz. Musa; "Ümmetin her gün beş vakit namaza da güç getiremez. Ben, senden önce insanları, îsrailoğullarını çok tecrübe ettim. Sen dön de, biraz daha indirilmesini Rabbinden niyaz et" dedi. Fakat Hz. Peygamber (a.s.v) "Rabbime çok niyaz ettim. Bir daha niyazda bulunmaya haya ederim" dedi. (Buhari, Müslim)
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber (a.s.v) miraç hadisesinde bir çok peygamberin ruhuyla görüşmüştür. Dediğimiz gibi. Ruhun göğe çıktığına, gökten yere indiğine, gök kapılarının kendisine açıldığına, secdede bulunup konuştuğuna dair bir çok sarih nasslar vardır. Fakat biz bu kadarı ile iktifa ediyoruz.