- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Haz 2015
-
- Mesajlar
- 12,474
-
- MFC Puanı
- 1,810
İnsan Allah'ı Unutursa
Kuranda insanın Allahla ilişkisinde unutma fiili üç biçimde geçiyor.
1) İnsanın Allahı unutması...
2) Allahın insanı unutması...
3) Allahın insana kendi kendini unutturması...
Bu konuda şu iki ayeti okuyalım:
Allahı unutan ve bu yüzden Allahın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan (fasık) kimselerdir. (Haşr Suresi 19)
Münafık erkeklerle münafık kadınlar (sizden değil) birbirlerindendirler. Kötülüğü emrederler iyiliği yasaklarlar ve ellerini kapatırlar (cimrilik yaparlar.) Onlar Allahı unuttular Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar fasıkların taa kendileridir. (Tevbe Suresi 67)
Kuran açısından baktığımızda problemin insanın Allahı unutmasında toplandığı açıktır:
İnsan Allahı unutunca Allah da insanı unutuyor veya Allah insana kendi kendisini unutturuyor.
Yine Kuran açısından baktığımızda Allahı unutan insanların münafıklar veya fasıklar olduğunu öğreniyoruz.
Yani Kuran bize Allahı unutma fiilinin ancak münafık ve fasıklara yakışacağını öğretmiş olmaktadır.
Kuranda insanla ilgili unutma fiilinin bir de Hesap Gününü unutma biçiminde zikredildiğine tanık olmaktayız.
Casiye Suresinin 34üncü ayeti şöyledir:
O gün şöyle denilir: Siz dünyada bugüne kavuşmayı nasıl unuttuysanız Biz de sizi öylece unutacağız. Yeriniz ateştir ve sizin için yardımcılardan hiç kimse de yoktur.
Aslında Hesap Gününe yönelik unutma fiilinin de gerçekte Allahın bir gün dünyada olup bitenleri yargılayacağı inancına yönelik bir unutma olduğunu düşünürsek sonuçta Allahı unutmanın bir uzantısı olduğunu görürüz.
Asıl soru şudur: İnsanın Allahı unutması ne demektir?
Cevap da şu olmalıdır:
-İnsanın Allahla olmazsa olmaz ilişkisini yok farzetmesi görmezden gelmesidir.
Allahın insanla olmazsa olmaz ilişkisi dediğimizde de
insanın yaratılışını varoluşunu hayatını idame ettirmesini hayatını idame ettirdiği vasatı (dünya kainat) nefes alışını yemek yiyişini yediği yemeği (rızkı) üreyip çoğalışını (neslin devamı) sevmeyi sevilmeyi hayatının sona erişini ve bu arada insan hayatına giren binlerce milyonlarca milyarlarca oluşu ancak Allahın dilemesi ile gerçekleştirdiğini unutması anlaşılıyor.
Peki unutma neden bu kadar yani Allahın hoşnutsuzluğunu çekecek kadar önemlidir?
Çünkü bütün bu olmazsa olmaz ilişki çerçevesi insanın Allahla bir hukukunun olmasını gerektiriyor ve insan unutunca bu hukuku da devre dışı bırakacağını sanıyor.
İnsanın Allahla hukuku öncelikle Allaha karşı görevlerin çerçevesini gerektiriyor
sonra Allahın evreni ve insanı yaratmadaki gaye çerçevesinde insanın nasıl bir dünya hayatı süreceğine dair ölçüleri vazetmesini gerektiriyor:
İnsan insan ilişkileri insan çevre ilişkileri ... Buna göre insan Allahı unutunca bu anlamdaki hududullah Allahın sınırlarını da devre dışı bırakacağını düşünüyor.
Peki ne anlaşılmalı Allahı unutmak deyince?
Allahı unutmak haşa Allah yok demek değil belki ama Onu zihnin geri planlarına itmek gündeminde bulundurmamak yok farzederek bir
dünya kurmak anlamına geliyor.
Kendi kendime doğuyorum kendi kendime nefes alıyorum neslimi kendi kendime devam ettiriyorum ve bütün bunların sonucu olarak kendi kuralımı kendim koyuyorum.
Ölümü unutabiliyor muyum? Ölümden sonrayı unutabiliyor muyum? Bunlar zor şeyler belki ama unutmuş gözükerek yaşamaya çalışıyorum...
##### İnsan Allahı unutunca dünyada Allahın ölçüleri dışında bir yapılanmaya gidiyor. ######
Elmalılı M. Hamdi Yazır Haşr Suresi (19)ndeki Allahı unutanlarla ilgili ayetin tefsirini yaparken
Allahtan korkmaz hukukunu tanımaz ve Onun sonsuz korumasından yardım dilemez olmuşlardır notunu düşüyor.
Bu bir başka ifadeyle insanın kendi hevasını tanrılaştırması durumudur.
Allahın insanın unutma filine karşı Zâtı açısından mukabelesinin öncelikle mukabele-i bil misil yani aynı ile karşılık vermek yani unutmuşluğa mahkum etmek sonra da insanı kendi kendisine unutturmak olduğunu yukarda verdiğimiz ayetlerde belirtmiştik.
Elmalılı Hamdi merhum Allahın kendi kendilerine unutturduğu insanları da şöyle tasvir ediyor:
Sarhoş gibi ne yaptıklarını bilmezler. İnsan nefsinin beşer hukukunun kıymetini anlamaz adi şeylere tapar ve insanlığı zelil ederler. Ayrıca kendilerini kurtaracak hayır ve hasenatı düşünmez azaptan koruyacak işler yapmaz ve yarın için bir şeyler hazırlamazlar... Netice olarak denilebilir ki onlar kıyamet günü öyle dehşetli trajedilere maruz kalırlar ki kendilerinden geçerler. Hatta ruh yoktur deyip duranlar dahi böyle kendilerini unutmuş insan varlığının en mühim ayırıcı unsurunu teşkil eden şuur nimetini kavrayamamış kimselerdir.
İnsanın kendisini hissetmesi fıtri olduğu için şuurdan şuurun hukukundan ve onun Allaha bakan yönünden gaflet edenlerin fıtratı bozulmuş kimseler olduklarına tenbih için unutmak ile ifade edilmiştir.
Özetle Elmalılı Allahın kendilerini kendilerine unutturduğu insanları varlık şuuru silinmiş insanlar olarak değerlendiriyor.
Peki Unutma fiili Allaha izafe edilmeyeceğine Allah Teala unutmaktan münezzeh olduğuna göre Allahın insanı unutması nedir?
Belki de unutma filinde insana yönelik en büyük tehdidi ihtiva eden boyut Allahın insana aynı ile mukabele etmesidir.
Yani madem unutuyorsun... diye başlayarak insanın ilahi alakanın en uzağına düşürülmesidir.
Aslında bu bir anlamda insanın şah damarının kesilmesinden farksızdır.
İnsanın Allah tarafından yok farzedilmesi nasıl bir şey olurdu bunu düşünmek bile ürperticidir.
Sizin iradenizle kudretinizle hayatını devam ettiren birisine unuttum seni dediğinizi düşünün bir.
Nasıl bir müeyyide olurdu bu? Rahmetinin kesilmesi midir bereketinin lutfunun selametinin....
Belki bunun için Kuranda Allahı unutan bir kavmin maneviyatı mahvolmuş bir millet olacağı bildiriliyor. (Furkan Suresi 18) Maneviyatı mahvolmuş bir millet... Milletler... Nasıl bir şey bu?
Belki Allahın insana kendi kendini unutturması da unutma diye nitelenen ilahi tavrın bir uzantısıdır.
Kuranda unutma fiili ile bağlantılı bir başka kavram gaflet kavramıdır.
Yani Allahla ilişkisinin farkında olmayan insanı anlatır gafil vasfı.
İşte o gafilleri anlatırken Kuran bakınız nasıl bir çerçeve koyuyor önümüze:
Onların kalpleri vardır onlarla kavramazlar gözleri vardır onlarla görmezler kulakları vardır onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. (Araf Suresi 179)
Demek ki Kuran çerçevesinde gaflet çukuruna düşen insanın kalbi kavrama gözleri görme kulakları işitme hassasını kaybetmiş kendisi de hayvanlıktan bile daha büyük bir şaşkınlığa düşmüş demektir.
Demek ki insanlık Allah bilgisi - şuuruna sahip olmakla var olabilen bir özelliktir.
Gafletin karşı kutbunda Allahla birlikteliğin farkında olmak var.
Ona Kuran ifadesince zikrullah diyoruz. Zikrullahtan kopuk yani Gafil yani unutmuşlar zümresinden bir insanı Kuran şöyle anlatıyor:
Rahman olan Allahı anmaktan uzak yaşayana yanından hiç ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş olarak musallat ederiz. Artık o şeytan daima onunla beraberdir. (Zuhruf Suresi 36)
Demek ki Allahı unutanın yanına Şeytan sokuluyor ve onun hayatı artık Şeytanın arkadaşlığında geçiyor. Kuran açısından baktığımızda ise Şeytanın insan için apaçık bir düşman olduğunu görüyoruz.
Kuran bize Şeytanın adımlarına uymayın çağrısında bulunuyor. (Bakara Suresi 168)
Belki de unutma gaflet gibi Allah tarafından sakındırıldığımız tüm olumsuz özellikleri düşündüğümüzde ortaya İnsanın kendisinin apaçık düşmanı olan Şeytanın adımlarına uyması sonucuna varıyoruz. Allahı unutan insanın varıp duracağı yer Şeytanın arkadaşlığıdır.
Zamanımıza geldiğimizde dünyanın bir süredir Allahı unutma depremi ile sarsıldığını söylemek mümkün.
Niçe Tanrı öldü derken haşa Allahın öldüğüne inanıyor değildi. Kendi kafasında yok etmeyi deniyordu Allahı...
İnsanı bile aşıp bir tür Tanrı-İnsan üretmeyi hedeflemişti.
Sonunda kendisi çıldırarak öldü felsefesinden de Hitler türü dünyayı ateşe veren megalomanlar doğdu.
August Comte Marks - Darwin gibi teorisyenler Stalin Mao gibi uygulayıcılar deistler ateistler boy boy Allahı insanın ilişki alanı dışına çıkarmak isteyenler sonunda getirip bir ateş çukurunun kenarına bıraktılar insanoğlunu...
Şiddet alkol uyuşturucu kuralsız cinsellik intihar... İnsanoğlu savruluyor kendi beninin fırtınalarında...
Kendi kendinizi düşünün bir. Allahı unuttuğunuz zamanlarda insanlık haysiyetinizdeki aşınmayı...
İçinizde büyüyen canavarları... Hayvandan öte vahşileşmeleri... Kural çiğneme şehvetini... çamurlaşmayı kire bulanmayı bunaltıyı bulantıyı ruh daralmasını...
Küresel çapta bir insanlık aşınmasına tanık oluyorsak bugün vahşet kıta kıta kol geziyorsa insanın insana karşı sorumluluğu sıfırlanmışsa sömürü küreselleşmişse açlık sefalet küreselleşmişse tanrı adı bile kişisel ve kavmi çıkarlara alet edilebiliyorsa hepsinde Allahla ilişkideki hassasiyet aşınması mevcuttur yer yer yürek çürümeleri vardır...
İnsanoğlu bir gün Allahla buluşacağına dair bilinç aşınmasına uğramıştır.
Halıkı unuttuğu için varlığının anlamını yitirmiş
Rezzaktan koptuğu için Karunlaşmış
malikül mülkten koptuğu için ülke ülke Firavunlaşmış
Rabbül aleminden koptuğu için kendinde tanrısal güçler vehmetmiş...
Basiri unuttuğu için küçük dünyasında farkedilmeyeceğini düşündüğü suçlar işlemiş
Hakimi unuttuğu için yargısız dünya düşleri kurmuş...
İnsanoğlu hüsrana düşmüş sonunda...
Allahı unutan çağ diyesi geliyor insanın insanın insani aşınmasını görünce...
Allah insana hitab ediyor:
Siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin nankörlük etmeyin! (Bakara suresi 152)
Unuttuğun zaman Allahı zikret! (Kehf Suresi 24)
Unutmamalı ki Onlar Onu unutsa bile Allah hiçbir şeyi unutmuyor her şeyi en ince ayrıntısına kadar bir kitaba dercediyor. Allah her şeye tanıktır. (Mücadele Suresi 6)
İnsanlık damarının yeniden ihyası için Allahla buluşmak...
Bugünün insanlık gündemi bu olmalı.
1) İnsanın Allahı unutması...
2) Allahın insanı unutması...
3) Allahın insana kendi kendini unutturması...
Bu konuda şu iki ayeti okuyalım:
Allahı unutan ve bu yüzden Allahın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan (fasık) kimselerdir. (Haşr Suresi 19)
Münafık erkeklerle münafık kadınlar (sizden değil) birbirlerindendirler. Kötülüğü emrederler iyiliği yasaklarlar ve ellerini kapatırlar (cimrilik yaparlar.) Onlar Allahı unuttular Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar fasıkların taa kendileridir. (Tevbe Suresi 67)
Kuran açısından baktığımızda problemin insanın Allahı unutmasında toplandığı açıktır:
İnsan Allahı unutunca Allah da insanı unutuyor veya Allah insana kendi kendisini unutturuyor.
Yine Kuran açısından baktığımızda Allahı unutan insanların münafıklar veya fasıklar olduğunu öğreniyoruz.
Yani Kuran bize Allahı unutma fiilinin ancak münafık ve fasıklara yakışacağını öğretmiş olmaktadır.
Kuranda insanla ilgili unutma fiilinin bir de Hesap Gününü unutma biçiminde zikredildiğine tanık olmaktayız.
Casiye Suresinin 34üncü ayeti şöyledir:
O gün şöyle denilir: Siz dünyada bugüne kavuşmayı nasıl unuttuysanız Biz de sizi öylece unutacağız. Yeriniz ateştir ve sizin için yardımcılardan hiç kimse de yoktur.
Aslında Hesap Gününe yönelik unutma fiilinin de gerçekte Allahın bir gün dünyada olup bitenleri yargılayacağı inancına yönelik bir unutma olduğunu düşünürsek sonuçta Allahı unutmanın bir uzantısı olduğunu görürüz.
Asıl soru şudur: İnsanın Allahı unutması ne demektir?
Cevap da şu olmalıdır:
-İnsanın Allahla olmazsa olmaz ilişkisini yok farzetmesi görmezden gelmesidir.
Allahın insanla olmazsa olmaz ilişkisi dediğimizde de
insanın yaratılışını varoluşunu hayatını idame ettirmesini hayatını idame ettirdiği vasatı (dünya kainat) nefes alışını yemek yiyişini yediği yemeği (rızkı) üreyip çoğalışını (neslin devamı) sevmeyi sevilmeyi hayatının sona erişini ve bu arada insan hayatına giren binlerce milyonlarca milyarlarca oluşu ancak Allahın dilemesi ile gerçekleştirdiğini unutması anlaşılıyor.
Peki unutma neden bu kadar yani Allahın hoşnutsuzluğunu çekecek kadar önemlidir?
Çünkü bütün bu olmazsa olmaz ilişki çerçevesi insanın Allahla bir hukukunun olmasını gerektiriyor ve insan unutunca bu hukuku da devre dışı bırakacağını sanıyor.
İnsanın Allahla hukuku öncelikle Allaha karşı görevlerin çerçevesini gerektiriyor
sonra Allahın evreni ve insanı yaratmadaki gaye çerçevesinde insanın nasıl bir dünya hayatı süreceğine dair ölçüleri vazetmesini gerektiriyor:
İnsan insan ilişkileri insan çevre ilişkileri ... Buna göre insan Allahı unutunca bu anlamdaki hududullah Allahın sınırlarını da devre dışı bırakacağını düşünüyor.
Peki ne anlaşılmalı Allahı unutmak deyince?
Allahı unutmak haşa Allah yok demek değil belki ama Onu zihnin geri planlarına itmek gündeminde bulundurmamak yok farzederek bir
dünya kurmak anlamına geliyor.
Kendi kendime doğuyorum kendi kendime nefes alıyorum neslimi kendi kendime devam ettiriyorum ve bütün bunların sonucu olarak kendi kuralımı kendim koyuyorum.
Ölümü unutabiliyor muyum? Ölümden sonrayı unutabiliyor muyum? Bunlar zor şeyler belki ama unutmuş gözükerek yaşamaya çalışıyorum...
##### İnsan Allahı unutunca dünyada Allahın ölçüleri dışında bir yapılanmaya gidiyor. ######
Elmalılı M. Hamdi Yazır Haşr Suresi (19)ndeki Allahı unutanlarla ilgili ayetin tefsirini yaparken
Allahtan korkmaz hukukunu tanımaz ve Onun sonsuz korumasından yardım dilemez olmuşlardır notunu düşüyor.
Bu bir başka ifadeyle insanın kendi hevasını tanrılaştırması durumudur.
Allahın insanın unutma filine karşı Zâtı açısından mukabelesinin öncelikle mukabele-i bil misil yani aynı ile karşılık vermek yani unutmuşluğa mahkum etmek sonra da insanı kendi kendisine unutturmak olduğunu yukarda verdiğimiz ayetlerde belirtmiştik.
Elmalılı Hamdi merhum Allahın kendi kendilerine unutturduğu insanları da şöyle tasvir ediyor:
Sarhoş gibi ne yaptıklarını bilmezler. İnsan nefsinin beşer hukukunun kıymetini anlamaz adi şeylere tapar ve insanlığı zelil ederler. Ayrıca kendilerini kurtaracak hayır ve hasenatı düşünmez azaptan koruyacak işler yapmaz ve yarın için bir şeyler hazırlamazlar... Netice olarak denilebilir ki onlar kıyamet günü öyle dehşetli trajedilere maruz kalırlar ki kendilerinden geçerler. Hatta ruh yoktur deyip duranlar dahi böyle kendilerini unutmuş insan varlığının en mühim ayırıcı unsurunu teşkil eden şuur nimetini kavrayamamış kimselerdir.
İnsanın kendisini hissetmesi fıtri olduğu için şuurdan şuurun hukukundan ve onun Allaha bakan yönünden gaflet edenlerin fıtratı bozulmuş kimseler olduklarına tenbih için unutmak ile ifade edilmiştir.
Özetle Elmalılı Allahın kendilerini kendilerine unutturduğu insanları varlık şuuru silinmiş insanlar olarak değerlendiriyor.
Peki Unutma fiili Allaha izafe edilmeyeceğine Allah Teala unutmaktan münezzeh olduğuna göre Allahın insanı unutması nedir?
Belki de unutma filinde insana yönelik en büyük tehdidi ihtiva eden boyut Allahın insana aynı ile mukabele etmesidir.
Yani madem unutuyorsun... diye başlayarak insanın ilahi alakanın en uzağına düşürülmesidir.
Aslında bu bir anlamda insanın şah damarının kesilmesinden farksızdır.
İnsanın Allah tarafından yok farzedilmesi nasıl bir şey olurdu bunu düşünmek bile ürperticidir.
Sizin iradenizle kudretinizle hayatını devam ettiren birisine unuttum seni dediğinizi düşünün bir.
Nasıl bir müeyyide olurdu bu? Rahmetinin kesilmesi midir bereketinin lutfunun selametinin....
Belki bunun için Kuranda Allahı unutan bir kavmin maneviyatı mahvolmuş bir millet olacağı bildiriliyor. (Furkan Suresi 18) Maneviyatı mahvolmuş bir millet... Milletler... Nasıl bir şey bu?
Belki Allahın insana kendi kendini unutturması da unutma diye nitelenen ilahi tavrın bir uzantısıdır.
Kuranda unutma fiili ile bağlantılı bir başka kavram gaflet kavramıdır.
Yani Allahla ilişkisinin farkında olmayan insanı anlatır gafil vasfı.
İşte o gafilleri anlatırken Kuran bakınız nasıl bir çerçeve koyuyor önümüze:
Onların kalpleri vardır onlarla kavramazlar gözleri vardır onlarla görmezler kulakları vardır onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. (Araf Suresi 179)
Demek ki Kuran çerçevesinde gaflet çukuruna düşen insanın kalbi kavrama gözleri görme kulakları işitme hassasını kaybetmiş kendisi de hayvanlıktan bile daha büyük bir şaşkınlığa düşmüş demektir.
Demek ki insanlık Allah bilgisi - şuuruna sahip olmakla var olabilen bir özelliktir.
Gafletin karşı kutbunda Allahla birlikteliğin farkında olmak var.
Ona Kuran ifadesince zikrullah diyoruz. Zikrullahtan kopuk yani Gafil yani unutmuşlar zümresinden bir insanı Kuran şöyle anlatıyor:
Rahman olan Allahı anmaktan uzak yaşayana yanından hiç ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş olarak musallat ederiz. Artık o şeytan daima onunla beraberdir. (Zuhruf Suresi 36)
Demek ki Allahı unutanın yanına Şeytan sokuluyor ve onun hayatı artık Şeytanın arkadaşlığında geçiyor. Kuran açısından baktığımızda ise Şeytanın insan için apaçık bir düşman olduğunu görüyoruz.
Kuran bize Şeytanın adımlarına uymayın çağrısında bulunuyor. (Bakara Suresi 168)
Belki de unutma gaflet gibi Allah tarafından sakındırıldığımız tüm olumsuz özellikleri düşündüğümüzde ortaya İnsanın kendisinin apaçık düşmanı olan Şeytanın adımlarına uyması sonucuna varıyoruz. Allahı unutan insanın varıp duracağı yer Şeytanın arkadaşlığıdır.
Zamanımıza geldiğimizde dünyanın bir süredir Allahı unutma depremi ile sarsıldığını söylemek mümkün.
Niçe Tanrı öldü derken haşa Allahın öldüğüne inanıyor değildi. Kendi kafasında yok etmeyi deniyordu Allahı...
İnsanı bile aşıp bir tür Tanrı-İnsan üretmeyi hedeflemişti.
Sonunda kendisi çıldırarak öldü felsefesinden de Hitler türü dünyayı ateşe veren megalomanlar doğdu.
August Comte Marks - Darwin gibi teorisyenler Stalin Mao gibi uygulayıcılar deistler ateistler boy boy Allahı insanın ilişki alanı dışına çıkarmak isteyenler sonunda getirip bir ateş çukurunun kenarına bıraktılar insanoğlunu...
Şiddet alkol uyuşturucu kuralsız cinsellik intihar... İnsanoğlu savruluyor kendi beninin fırtınalarında...
Kendi kendinizi düşünün bir. Allahı unuttuğunuz zamanlarda insanlık haysiyetinizdeki aşınmayı...
İçinizde büyüyen canavarları... Hayvandan öte vahşileşmeleri... Kural çiğneme şehvetini... çamurlaşmayı kire bulanmayı bunaltıyı bulantıyı ruh daralmasını...
Küresel çapta bir insanlık aşınmasına tanık oluyorsak bugün vahşet kıta kıta kol geziyorsa insanın insana karşı sorumluluğu sıfırlanmışsa sömürü küreselleşmişse açlık sefalet küreselleşmişse tanrı adı bile kişisel ve kavmi çıkarlara alet edilebiliyorsa hepsinde Allahla ilişkideki hassasiyet aşınması mevcuttur yer yer yürek çürümeleri vardır...
İnsanoğlu bir gün Allahla buluşacağına dair bilinç aşınmasına uğramıştır.
Halıkı unuttuğu için varlığının anlamını yitirmiş
Rezzaktan koptuğu için Karunlaşmış
malikül mülkten koptuğu için ülke ülke Firavunlaşmış
Rabbül aleminden koptuğu için kendinde tanrısal güçler vehmetmiş...
Basiri unuttuğu için küçük dünyasında farkedilmeyeceğini düşündüğü suçlar işlemiş
Hakimi unuttuğu için yargısız dünya düşleri kurmuş...
İnsanoğlu hüsrana düşmüş sonunda...
Allahı unutan çağ diyesi geliyor insanın insanın insani aşınmasını görünce...
Allah insana hitab ediyor:
Siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin nankörlük etmeyin! (Bakara suresi 152)
Unuttuğun zaman Allahı zikret! (Kehf Suresi 24)
Unutmamalı ki Onlar Onu unutsa bile Allah hiçbir şeyi unutmuyor her şeyi en ince ayrıntısına kadar bir kitaba dercediyor. Allah her şeye tanıktır. (Mücadele Suresi 6)
İnsanlık damarının yeniden ihyası için Allahla buluşmak...
Bugünün insanlık gündemi bu olmalı.