- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Haz 2015
-
- Mesajlar
- 12,474
-
- MFC Puanı
- 1,810
İnancımızı Lütfen Kur'an ile Sorgulayalım
Bir yazıma cevap veren bir kardeşimiz, yazdığım yazımın ana fikrine katılmadığını anlatmak için, üzerinde çok düşünülmesi gereken bakın ne söylemiş. Bu sözler üzerinde lütfen, Kuran ı referans alarak dikkatle düşünelim.
(Müslümanlar her şeyi kuran-ı kerimden alacak olsalardı, peygambere gerek kalır mıydı? )
Değerli din kardeşlerim. Bu sözün anlamı, Kuran da din ve iman adına her bilgi yoktur. Onun içindir ki imanımızı yaşamak için, bizlere Kuran yeterli değildir. İslam ı doğru ve tam yaşamak için, Kuran yani Allah ın hükümleri ve peygamberimizin dine koyduğu hükümlerle yaşamalıyız deniyor.
Bu sözleri ve benzeri sözleri çok duydum, sizlerde duymuşsunuzdur. İslam ı cemaat ve tarikat eksenli yaşayan din kardeşlerimin, dini bir konuda konuşmaya başladıklarında, söyledikleri ve savundukları fikir ve düşüncenin ana temelini, bu inanç oluşturuyor.
Bu soruyu kendimize soralım. Gerçekten İslam dininin kuralları, sorumlu olduklarımız ve din adına verilen hükümler, yalnız Allah ın tekelinde değil de, elçisinin de verdiği ama Kuran da bahsedilmeyen hükümlerle birlikte mi yaşanmalı? Gelim bu soruya Kuran dan cevap arayalım.
Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.
Gaşiye: Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
Kehf 56: Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkâr edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Ayetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar.
Enam 50: De ki: Ben size, Allahın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size Ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum. De ki: Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?
Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.
Ne dersiniz, Allah elçisinin görev tanımını yaparken söylediği sözler ve Allah ın elçisine, deki onlara diye başladığı tebliğiyle söyledikleri, ben yalnız bana vahyedilene uyarım hitabı, çok açık değil mi? Tebliğ etmek sana, hesap sormak bana düşer sözlerinden demi hiçbir ders alamıyoruz? Çok açık ama O nefis yok mu, işte O nefis, atalarımızın hurafe itikatlarını yaşatmak adına, Allah ın ayetlerini görmezden gelmemizi sağlıyor.
Bizlerin din ve iman adına sorumlu olduğumuz her konu, Kuran da açıklanmamış, örnekleri verilmemiştir diyebilir miyiz? Allah Kehf suresi 26. ayetinde bakın ne diyor.
(O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.)
Bu kadar açık bir hükmü gördüğümüz halde, nasıl olurda, Peygamberimizi Allah ın dinde hüküm ortağı yaparız. Allah bakara 5. ayetinde bakın bizleri nasıl ve ne için uyarıyor.
(İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.)
Allah kurtuluşa erecek kullarının, bakın kimler olduğunu söylüyor. Rablerinden gelen, yani Kuran ın üzerinde, onun takipçileri olanlardır kurtuluşa erecek diye üstüne basa basa söylüyor. Ama bizler hala bunca açık ayetleri de görmezden gelerek, emin olmadığımız ve peygamberimizin adını kullanarak bizleri aldatmaya çalışanların, foyasını ortaya çıkarmak için, kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. Acaba bunu yaparak kurtuluşa erenler arasında yer alabilir miyiz, ne dersiniz?
Peygamberimiz Allah ın dine hüküm koyduklarından başka, hiçbir ilave yapmadığını bakın daha başka nasıl söylesin.
Ahkaf 9: De ki: Ben türedi bir peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.
Değerli din kardeşlerim, Allah ın bu ayetinden sonrada mı, aynı sözleri söylemeye devam edeceğiz? Allah elçisine deki onlara diyerek bakın ne söylemesini istiyor. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. Bu sözleri, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek, yanlış inançlarına delil yapanlara hatırlatırım. Din şaka götürmez. Böyle yanlışlar insanı, sonsuz cehennemin kalıcısı yapar.
Bizler Kuran da, bizlerin sorumlu olduğu her bilgi yoktur diyoruz, ama Allah tam tersini söylüyor bakın.
İsra 89: Andolsun, biz bu Kuranda insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.
Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.
Kehf 54: Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır.
Bizler öyle sözler söylüyor ve inanıyoruz ki, Allah ın Kuran da söylediklerinin tam tersi. Edindiğimiz ve emin olmadığımız rivayetleri Kuran da göremediğimizde, bakın Kuran da her şey yokmuş, deme yanlışlığını yapıyoruz. Daha da ileri giderek, O rivayetler olmasaydı Kuran ı anlayamazdık, Kuran kapalı kalırdı, İslam ı gereği gibi yaşayamazdık diyerek, büyük bir yanlışlığın kapısını aralıyoruz. Allah bizleri affetsin.
Bunca apaçık ayetleri görmezden gelerek, yanlış itikatlarımıza delil olsun diye, ayetlerde geçen kelimelere öyle anlamlar veriyoruz ki, yüzlerce ayetin üstünü örtüyor ve görmezden geliyoruz. Allah bir hüküm verdiyse, bir başka ayetinde onun tam tersi bir hükmü, asla vermez, lütfen bunu unutmayalım. Sizce Allah aşağıdaki ayetinde verdiği hükmü bizlere tebliğ ettiyse, Kuran ın vermediği bir hükümden de sorumlu tutar mı bizleri?
Zühruf 44: Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Ne dersiniz, Allah sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum, Kuran dan hesaba çekileceksiniz diyorsa, Kuran ın açıkça vermediği bir hükümden, bilgiden, sorumlu tutar mı?
Yaradan birçok ayetinde Kuran ın ipine sarılmamızı emreder, hiçbir velinin ardına düşmememiz gerektiğini söyler. Bu ayetlerden sonra, Kur an ın vermediği hükümlerden de sorumluyuz demek, Kuran ayetlerini görmezden gelmek demektir. Neden bunca açık ayetler dururken, hala her şey Kuran da yoktur, peygamberimizde dine hüküm koymuştur diyoruz.
Allah casiye suresi 6. ayetinde bakın ne diyor ve bizleri yalnız nereye yönlendiriyor.
Casiye 6: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?
Peygamberimizin de yalnız Kuran ile ümmetine hükmettiğini, lütfen unutmayalım. Çünkü Allah dan aldığı emir öyleydi. Kuran a harfiyle uyan, peygamberimize de uymuş demektir. Elbette peygamberimizin örnek hayatı, bizler için çok önemlidir. Elbette onun sözleri, bizlerin başımızın tacıdır. Ama onun sözü olup olmadığını anlamak için de, gayret gösterelim ve dine nifak sokanların oyununa gelmeyelim. Onun sözü olup olmadığını, Kuran ile karşılaştıralım, Kuran ın süzgecinden geçirelim. Çünkü peygamberimizin, benim adıma yalan uyduranlar, cehennemde ebedi kalıcıdır diye uyarısını da, asla unutmayalım.
Allah görev verdiği elçilerinin görev ve sorumluluğunu çok açıkça bizlere bildirdiği halde, bizlerin bu gerçeklerden uzaklaşarak yaptığımız yanlışları, lütfen artık fark edelim ve KURAN İLE İTİKATLARIMIZI SORGULAYALIM. Yoksa hesabın görüleceği O çetin günde, çok pişman oluruz. Bakın Allah bizleri, kurtuluşa erdirecek bilgilerin nerede olduğunu söylüyor.
Enbiya 10; And olsun, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. HÂLÂ AKILLANMAYACAK MISINIZ?
Yüce Rabbim ne yazık ki akıllanmadık, akıllanmaya da sanırım hiç niyetimiz yok gibi görünüyor. Bizlerin bütün şan ve şerefimizin, kurtuluşumuzun Kuran da olduğunu açıkça söylediğin halde, eğer bizler hala Kuran da her bilgi açıkça yoktur diyor da, beşeri rivayetlere kurtuluşumuz adına sarılıyorsak yöneliyorsak, bizlerin akıllanmadığımızı ve akıllanmaya da, hiç niyetimizin olmadığını gösterir. Ne olursun bizlerin gözlerindeki perdeyi, gönlümüzde ki mührü kaldır ki, senin nurunun ışığıyla aydınlanalım.
(Müslümanlar her şeyi kuran-ı kerimden alacak olsalardı, peygambere gerek kalır mıydı? )
Değerli din kardeşlerim. Bu sözün anlamı, Kuran da din ve iman adına her bilgi yoktur. Onun içindir ki imanımızı yaşamak için, bizlere Kuran yeterli değildir. İslam ı doğru ve tam yaşamak için, Kuran yani Allah ın hükümleri ve peygamberimizin dine koyduğu hükümlerle yaşamalıyız deniyor.
Bu sözleri ve benzeri sözleri çok duydum, sizlerde duymuşsunuzdur. İslam ı cemaat ve tarikat eksenli yaşayan din kardeşlerimin, dini bir konuda konuşmaya başladıklarında, söyledikleri ve savundukları fikir ve düşüncenin ana temelini, bu inanç oluşturuyor.
Bu soruyu kendimize soralım. Gerçekten İslam dininin kuralları, sorumlu olduklarımız ve din adına verilen hükümler, yalnız Allah ın tekelinde değil de, elçisinin de verdiği ama Kuran da bahsedilmeyen hükümlerle birlikte mi yaşanmalı? Gelim bu soruya Kuran dan cevap arayalım.
Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.
Gaşiye: Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
Kehf 56: Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkâr edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Ayetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar.
Enam 50: De ki: Ben size, Allahın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size Ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum. De ki: Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?
Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.
Ne dersiniz, Allah elçisinin görev tanımını yaparken söylediği sözler ve Allah ın elçisine, deki onlara diye başladığı tebliğiyle söyledikleri, ben yalnız bana vahyedilene uyarım hitabı, çok açık değil mi? Tebliğ etmek sana, hesap sormak bana düşer sözlerinden demi hiçbir ders alamıyoruz? Çok açık ama O nefis yok mu, işte O nefis, atalarımızın hurafe itikatlarını yaşatmak adına, Allah ın ayetlerini görmezden gelmemizi sağlıyor.
Bizlerin din ve iman adına sorumlu olduğumuz her konu, Kuran da açıklanmamış, örnekleri verilmemiştir diyebilir miyiz? Allah Kehf suresi 26. ayetinde bakın ne diyor.
(O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.)
Bu kadar açık bir hükmü gördüğümüz halde, nasıl olurda, Peygamberimizi Allah ın dinde hüküm ortağı yaparız. Allah bakara 5. ayetinde bakın bizleri nasıl ve ne için uyarıyor.
(İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.)
Allah kurtuluşa erecek kullarının, bakın kimler olduğunu söylüyor. Rablerinden gelen, yani Kuran ın üzerinde, onun takipçileri olanlardır kurtuluşa erecek diye üstüne basa basa söylüyor. Ama bizler hala bunca açık ayetleri de görmezden gelerek, emin olmadığımız ve peygamberimizin adını kullanarak bizleri aldatmaya çalışanların, foyasını ortaya çıkarmak için, kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. Acaba bunu yaparak kurtuluşa erenler arasında yer alabilir miyiz, ne dersiniz?
Peygamberimiz Allah ın dine hüküm koyduklarından başka, hiçbir ilave yapmadığını bakın daha başka nasıl söylesin.
Ahkaf 9: De ki: Ben türedi bir peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.
Değerli din kardeşlerim, Allah ın bu ayetinden sonrada mı, aynı sözleri söylemeye devam edeceğiz? Allah elçisine deki onlara diyerek bakın ne söylemesini istiyor. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. Bu sözleri, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek, yanlış inançlarına delil yapanlara hatırlatırım. Din şaka götürmez. Böyle yanlışlar insanı, sonsuz cehennemin kalıcısı yapar.
Bizler Kuran da, bizlerin sorumlu olduğu her bilgi yoktur diyoruz, ama Allah tam tersini söylüyor bakın.
İsra 89: Andolsun, biz bu Kuranda insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.
Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.
Kehf 54: Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır.
Bizler öyle sözler söylüyor ve inanıyoruz ki, Allah ın Kuran da söylediklerinin tam tersi. Edindiğimiz ve emin olmadığımız rivayetleri Kuran da göremediğimizde, bakın Kuran da her şey yokmuş, deme yanlışlığını yapıyoruz. Daha da ileri giderek, O rivayetler olmasaydı Kuran ı anlayamazdık, Kuran kapalı kalırdı, İslam ı gereği gibi yaşayamazdık diyerek, büyük bir yanlışlığın kapısını aralıyoruz. Allah bizleri affetsin.
Bunca apaçık ayetleri görmezden gelerek, yanlış itikatlarımıza delil olsun diye, ayetlerde geçen kelimelere öyle anlamlar veriyoruz ki, yüzlerce ayetin üstünü örtüyor ve görmezden geliyoruz. Allah bir hüküm verdiyse, bir başka ayetinde onun tam tersi bir hükmü, asla vermez, lütfen bunu unutmayalım. Sizce Allah aşağıdaki ayetinde verdiği hükmü bizlere tebliğ ettiyse, Kuran ın vermediği bir hükümden de sorumlu tutar mı bizleri?
Zühruf 44: Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Ne dersiniz, Allah sizleri Kuran dan sorumlu tutuyorum, Kuran dan hesaba çekileceksiniz diyorsa, Kuran ın açıkça vermediği bir hükümden, bilgiden, sorumlu tutar mı?
Yaradan birçok ayetinde Kuran ın ipine sarılmamızı emreder, hiçbir velinin ardına düşmememiz gerektiğini söyler. Bu ayetlerden sonra, Kur an ın vermediği hükümlerden de sorumluyuz demek, Kuran ayetlerini görmezden gelmek demektir. Neden bunca açık ayetler dururken, hala her şey Kuran da yoktur, peygamberimizde dine hüküm koymuştur diyoruz.
Allah casiye suresi 6. ayetinde bakın ne diyor ve bizleri yalnız nereye yönlendiriyor.
Casiye 6: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?
Peygamberimizin de yalnız Kuran ile ümmetine hükmettiğini, lütfen unutmayalım. Çünkü Allah dan aldığı emir öyleydi. Kuran a harfiyle uyan, peygamberimize de uymuş demektir. Elbette peygamberimizin örnek hayatı, bizler için çok önemlidir. Elbette onun sözleri, bizlerin başımızın tacıdır. Ama onun sözü olup olmadığını anlamak için de, gayret gösterelim ve dine nifak sokanların oyununa gelmeyelim. Onun sözü olup olmadığını, Kuran ile karşılaştıralım, Kuran ın süzgecinden geçirelim. Çünkü peygamberimizin, benim adıma yalan uyduranlar, cehennemde ebedi kalıcıdır diye uyarısını da, asla unutmayalım.
Allah görev verdiği elçilerinin görev ve sorumluluğunu çok açıkça bizlere bildirdiği halde, bizlerin bu gerçeklerden uzaklaşarak yaptığımız yanlışları, lütfen artık fark edelim ve KURAN İLE İTİKATLARIMIZI SORGULAYALIM. Yoksa hesabın görüleceği O çetin günde, çok pişman oluruz. Bakın Allah bizleri, kurtuluşa erdirecek bilgilerin nerede olduğunu söylüyor.
Enbiya 10; And olsun, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. HÂLÂ AKILLANMAYACAK MISINIZ?
Yüce Rabbim ne yazık ki akıllanmadık, akıllanmaya da sanırım hiç niyetimiz yok gibi görünüyor. Bizlerin bütün şan ve şerefimizin, kurtuluşumuzun Kuran da olduğunu açıkça söylediğin halde, eğer bizler hala Kuran da her bilgi açıkça yoktur diyor da, beşeri rivayetlere kurtuluşumuz adına sarılıyorsak yöneliyorsak, bizlerin akıllanmadığımızı ve akıllanmaya da, hiç niyetimizin olmadığını gösterir. Ne olursun bizlerin gözlerindeki perdeyi, gönlümüzde ki mührü kaldır ki, senin nurunun ışığıyla aydınlanalım.