İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Allah Muhammedi (s.a.a) Peygamber olarak gönderdiği günden beri rahat bir yüz görmedim (İslam yolunda çok çile çektim ama), Allaha hamd olsun! Allaha yemin olsun ki çocukluğumu endişeyle, büyüklüğümü cihatla geçirdim[1]
Resulullah (s.a.a) vefat ettiği günden beri ben mazlumum.. .[2]
Benim gördüğüm zorlukları kimse görmemiştir.[3]
Allah, Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Ben yöneticinin halka zulmettiğini sanıyordum. Ama şimdi halkın yöneticiye (bana) zulmettiğini görüyorum.[4]
İmam Ali (a.s) Muaviyeye yazdığı bir mektubunda şöyle buyurmuştur: Beni dizginlenmiş deve gibi biat etmek için sürüklediklerini söylüyorsun. Allaha yemin olsun ki beni kınamak isterken övdün, beni rüsva etmek isterken kendin rüsva oldun. Müslüman dininde şüpheye ve yakininde şekke düşmediği müddetçe mazlum olması kendisi için ayıp değildir. [5]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Allaha yemin olsun ki annemden doğduğum günden beri mazlumum; öyle ki Akilin gözü ağrıdığında ilaç damlatmak istediklerinde şöyle diyordu: Alinin gözüne ilaç damlatmadıkça benim gözüme de damlatmayın.Böylece gözüm ağrımadığı halde ilaç damlatırlardı.[6]
İmam Ali (a.s), kendisine sen hilafet hususunda hırslısın dediklerinde şöyle buyurmuştur: Allaha andolsun ki siz daha hırslı ve (Peygambere) daha uzaksınız. Ben ise daha layık ve (Peygambere) daha yakınım. Şüphesiz ben hakkı istedim, siz hakka ulaşmama engel oluyorsunuz! Beni bulunmam gereken makamdan aşağı indiriyorsunuz. Allahım! Ben Kureyş ve Kureyşin yardımcıları hakkında senden yardım diliyorum. Zira onlar benimle akrabalık bağını kestiler, yüce makamımı küçümsediler ve hakkım olan hilafet hususunda benimle savaşmak için el ele verdiler.[7]
İbn-i Ebil Hadid şöyle diyor: Bil ki hiç şüphesiz Hz. Aliden (a.s) bunun benzeri, tevatür derecesinde bir çok rivayetler nakledilmiştir. Örneğin Allah, Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.
Hakeza: Allahım! Kureyşi hor ve hakir kıl, şüphesiz Kureyş beni hakkımdan alıkoydu ve hilafetimi gasp etti.
Hakeza: Allah Kureyşin cezasını versin. Zira hakkımı zulümle aldılar, annemin çocuğunun hükümetini benden gasbettiler.
Hakeza: (Birsinin bana zulmedildi.diye bağırdığını duyunca şöyle buyurdu Gel birlikte feryat edelim, zira ben de sürekli mazlum oldum.
Hakeza: O benim hilafete oranla yerimin değirmenin milinin değirmen taşına oranla yeri gibi olduğunu bilmektedir.
Hakeza: Mirasımın yağmalandığını gördüm.
Hakeza: O ikisi kaplarımızı tersine çevirdiler ve halkı boynumuza bindirdiler.
Hakeza: Bizim bir hakkımız var; verirlerse alırız vermezlerse her ne kadar gece uzun sürse de devenin sırtına biner gideriz. (almak için savaşırız.)
Hakeza: Her zaman benden cimrilikle aldılar. Layık ve hakkım olduğu şeyden mahrum kaldım.[8]
İmam Ali (a.s), Akile yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: Kureyşi bırak da sapıklıkta koştursunlar. Onlar benden önce Resulullah (s.a.a) ile savaştıkları gibi benimle savaşmak hususunda elele verdiler. Allah Kureyşin cezasını versin, benimle akrabalık bağlarımı kestiler annemin çocuğunun hakkı olan hükümeti benden aldılar.[9]
-
[1] el-İrşad, 1/284
[2] Nehcus Saadet, 2/448
[3] Şerh-u Nehcil Belağa-i İbn-i Ebil Hadid, 4/103
[4] Kenzul Ummal, 36541
[5] Şerh-u Nehcil Belağa-i İbn-i Ebil-Hadid, 15/183
[6] el-Bihar, 67/228/38
[7] Şerh-u Nehcil Belağa-i İbn-i Ebil Hadid, 9/305
[8] a. g. e. s. 306
[9] a. g. e. 16/148
Resulullah (s.a.a) vefat ettiği günden beri ben mazlumum.. .[2]
Benim gördüğüm zorlukları kimse görmemiştir.[3]
Allah, Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Ben yöneticinin halka zulmettiğini sanıyordum. Ama şimdi halkın yöneticiye (bana) zulmettiğini görüyorum.[4]
İmam Ali (a.s) Muaviyeye yazdığı bir mektubunda şöyle buyurmuştur: Beni dizginlenmiş deve gibi biat etmek için sürüklediklerini söylüyorsun. Allaha yemin olsun ki beni kınamak isterken övdün, beni rüsva etmek isterken kendin rüsva oldun. Müslüman dininde şüpheye ve yakininde şekke düşmediği müddetçe mazlum olması kendisi için ayıp değildir. [5]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Allaha yemin olsun ki annemden doğduğum günden beri mazlumum; öyle ki Akilin gözü ağrıdığında ilaç damlatmak istediklerinde şöyle diyordu: Alinin gözüne ilaç damlatmadıkça benim gözüme de damlatmayın.Böylece gözüm ağrımadığı halde ilaç damlatırlardı.[6]
İmam Ali (a.s), kendisine sen hilafet hususunda hırslısın dediklerinde şöyle buyurmuştur: Allaha andolsun ki siz daha hırslı ve (Peygambere) daha uzaksınız. Ben ise daha layık ve (Peygambere) daha yakınım. Şüphesiz ben hakkı istedim, siz hakka ulaşmama engel oluyorsunuz! Beni bulunmam gereken makamdan aşağı indiriyorsunuz. Allahım! Ben Kureyş ve Kureyşin yardımcıları hakkında senden yardım diliyorum. Zira onlar benimle akrabalık bağını kestiler, yüce makamımı küçümsediler ve hakkım olan hilafet hususunda benimle savaşmak için el ele verdiler.[7]
İbn-i Ebil Hadid şöyle diyor: Bil ki hiç şüphesiz Hz. Aliden (a.s) bunun benzeri, tevatür derecesinde bir çok rivayetler nakledilmiştir. Örneğin Allah, Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.
Hakeza: Allahım! Kureyşi hor ve hakir kıl, şüphesiz Kureyş beni hakkımdan alıkoydu ve hilafetimi gasp etti.
Hakeza: Allah Kureyşin cezasını versin. Zira hakkımı zulümle aldılar, annemin çocuğunun hükümetini benden gasbettiler.
Hakeza: (Birsinin bana zulmedildi.diye bağırdığını duyunca şöyle buyurdu Gel birlikte feryat edelim, zira ben de sürekli mazlum oldum.
Hakeza: O benim hilafete oranla yerimin değirmenin milinin değirmen taşına oranla yeri gibi olduğunu bilmektedir.
Hakeza: Mirasımın yağmalandığını gördüm.
Hakeza: O ikisi kaplarımızı tersine çevirdiler ve halkı boynumuza bindirdiler.
Hakeza: Bizim bir hakkımız var; verirlerse alırız vermezlerse her ne kadar gece uzun sürse de devenin sırtına biner gideriz. (almak için savaşırız.)
Hakeza: Her zaman benden cimrilikle aldılar. Layık ve hakkım olduğu şeyden mahrum kaldım.[8]
İmam Ali (a.s), Akile yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: Kureyşi bırak da sapıklıkta koştursunlar. Onlar benden önce Resulullah (s.a.a) ile savaştıkları gibi benimle savaşmak hususunda elele verdiler. Allah Kureyşin cezasını versin, benimle akrabalık bağlarımı kestiler annemin çocuğunun hakkı olan hükümeti benden aldılar.[9]
-
[1] el-İrşad, 1/284
[2] Nehcus Saadet, 2/448
[3] Şerh-u Nehcil Belağa-i İbn-i Ebil Hadid, 4/103
[4] Kenzul Ummal, 36541
[5] Şerh-u Nehcil Belağa-i İbn-i Ebil-Hadid, 15/183
[6] el-Bihar, 67/228/38
[7] Şerh-u Nehcil Belağa-i İbn-i Ebil Hadid, 9/305
[8] a. g. e. s. 306
[9] a. g. e. 16/148