Ebû İshâk Sübeyîden şöyle rivayet edilmiştir:
Bir Cuma gününde ben babamın boynuna binmiştim ve Emirül-Müminin (as) kollarını hareket ettirdiği halde hutbe okuyordu. Babacığım dedim, Emirül-Müminini (as) hararet mi basmış? Babam Hayır dedi, ne hararetten dolayıdır, ne de soğuktan; gömleğini yıkamış, başka bir gömleği de olmadığı için kollarını sallayarak gömleğini kurutmaya çalışıyor! [1]
Esved ve El-Kameden şöyle rivâyet edilmiştir:
Emirül-Mümininin (as) yanına gittik; önünde hurma yaprağından örülmüş bir tepsi vardı, tepsinin üzerinde de arpa kabuklarının gözüktüğü bir veya iki arpa ekmeği vardı. Ekmekleri (kuru olduğu için) dizinde kırıyor ve tam ezilmemiş tuzla beraber yiyordu. İmamın Fizze ismindeki hizmetçisine dedik ki: Neden şu unu Emirül-Mümininin için eleyerek (pişirmedin)? Fizze cevabımızda şöyle dedi: O güzel ekmek yesin de vebali benim boynumda mı kalsın?! Bu cevaba Ali (as) tebessüm etti ve şöyle buyurdu: Unun elememesini ben emrettim! Peki neden ya Emirel-Müminin? diye sorduğumuzda şu cevabı verdi: Bu, nefsi daha iyi ram eder ve mümin bana uyar ve ben de (bilahare) arkadaşlarıma kavuşurum![2]
Süveyd b. Gafeleden şöyle nakledilmiştir:
Alinin (as) yanına gittim. Bir de baktım ki oturmuş; önünde de bir kabın içerisinde ekşidiği kokusundan anlaşılan biraz ayran elinde de üzerinde arpa kabukları gözüken bir parça ekmek var. Ekmeği eliyle kırıp ayranın içine atıyordu. Bana Yaklaş da ekmeğimizden sen de ye buyurdu. Ben de Orucum dedim [3]
Yine rivâyet edildiğine göre; bir gün Ali (as) bir kasabın yanından geçiyordu. Elinde iyi bir et vardı. Hz. Aliyi (as) görünce Ya Emirel-Müminin dedi, bende iyi et var, ondan satın alır mısın? İmâm (as) Verecek param yoktur buyurdu. Kasap ben sabredebilirim ya Emirel-Müminin deyince, Ali (as) Ben de et yememeğe sabredebilirim! buyurdu.[4]
Hz. Alinin (as) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
(Kendisini kastederek) şu gördüğünüz emiriniz, dünyanızdan iki parça elbiseyle yetinmiştir; sene boyu et yemeği yemez ve sadece kurbanlık hayvanın ciğerinden biraz almakla yetinir![5]
1-El-Ğârât, c.1, s.98.
2-Mecmûat-u Verrâm, c.1, s.48, İhkâkül-Hak, c.8, s.277.
3-İrşâdül-Kulûb, s.215.
4-İrşâdül-Kulûb, s.119.
5-İhkâkül-Hak, c.8, s.289.
Bir Cuma gününde ben babamın boynuna binmiştim ve Emirül-Müminin (as) kollarını hareket ettirdiği halde hutbe okuyordu. Babacığım dedim, Emirül-Müminini (as) hararet mi basmış? Babam Hayır dedi, ne hararetten dolayıdır, ne de soğuktan; gömleğini yıkamış, başka bir gömleği de olmadığı için kollarını sallayarak gömleğini kurutmaya çalışıyor! [1]
Esved ve El-Kameden şöyle rivâyet edilmiştir:
Emirül-Mümininin (as) yanına gittik; önünde hurma yaprağından örülmüş bir tepsi vardı, tepsinin üzerinde de arpa kabuklarının gözüktüğü bir veya iki arpa ekmeği vardı. Ekmekleri (kuru olduğu için) dizinde kırıyor ve tam ezilmemiş tuzla beraber yiyordu. İmamın Fizze ismindeki hizmetçisine dedik ki: Neden şu unu Emirül-Mümininin için eleyerek (pişirmedin)? Fizze cevabımızda şöyle dedi: O güzel ekmek yesin de vebali benim boynumda mı kalsın?! Bu cevaba Ali (as) tebessüm etti ve şöyle buyurdu: Unun elememesini ben emrettim! Peki neden ya Emirel-Müminin? diye sorduğumuzda şu cevabı verdi: Bu, nefsi daha iyi ram eder ve mümin bana uyar ve ben de (bilahare) arkadaşlarıma kavuşurum![2]
Süveyd b. Gafeleden şöyle nakledilmiştir:
Alinin (as) yanına gittim. Bir de baktım ki oturmuş; önünde de bir kabın içerisinde ekşidiği kokusundan anlaşılan biraz ayran elinde de üzerinde arpa kabukları gözüken bir parça ekmek var. Ekmeği eliyle kırıp ayranın içine atıyordu. Bana Yaklaş da ekmeğimizden sen de ye buyurdu. Ben de Orucum dedim [3]
Yine rivâyet edildiğine göre; bir gün Ali (as) bir kasabın yanından geçiyordu. Elinde iyi bir et vardı. Hz. Aliyi (as) görünce Ya Emirel-Müminin dedi, bende iyi et var, ondan satın alır mısın? İmâm (as) Verecek param yoktur buyurdu. Kasap ben sabredebilirim ya Emirel-Müminin deyince, Ali (as) Ben de et yememeğe sabredebilirim! buyurdu.[4]
Hz. Alinin (as) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
(Kendisini kastederek) şu gördüğünüz emiriniz, dünyanızdan iki parça elbiseyle yetinmiştir; sene boyu et yemeği yemez ve sadece kurbanlık hayvanın ciğerinden biraz almakla yetinir![5]
1-El-Ğârât, c.1, s.98.
2-Mecmûat-u Verrâm, c.1, s.48, İhkâkül-Hak, c.8, s.277.
3-İrşâdül-Kulûb, s.215.
4-İrşâdül-Kulûb, s.119.
5-İhkâkül-Hak, c.8, s.289.