Rapunzel
MFC Üyesi
-
- Üyelik Tarihi
- 11 Mar 2015
-
- Mesajlar
- 5,320
-
- MFC Puanı
- -445
İmajinasyon ve Vizyon Nedir?
bağdaş kurmaktır. Eller dizlerin üzerinde olabilir veya ortada kenetlenebilir. Nefes uygulamaları sırasında bel kemiğinin zemine 90 derece dik olmasına dikkat etmek iyi olur. Rahat bir şekilde oturduktan sonra burundan, kısa ve sert bir nefes alınır ancak bu yapılırken aşırı sertleşip, ciğeri zorlamamak gerekir. Akciğerler tam olarak doldurulmalı ve vücut tam olarak hava ile doldurulmuş gibi hissedilmelidir. Ciğerler tam olarak doldurulduktan sonra nefes mümkün olduğu kadar ağır şekilde ağızdan verilir. Nefesin mümkün olduğu kadar uzun zamanda ve kesintisiz verilmesi lazımdır. Ciğerlerin boşalması mide adeleleri kasılarak sağlanır. Ciğerler iyice boşaldığı zaman da, mide adeleleri sıkılmaya ve içe çekilmeye devam edilerek ciğerler iyice zorlanır ve içerdeki bütün hava, son zerresine kadar dışa atılır. Nefes bittiği zaman mide sanki bel kemiğine yapışmış gibi durur. Daha doğrusu vakum etkisiyle mide yukarı basılmış ve karın boşluğu bel kemiğine yapışmış durumdadır. Nefes verişi sırasında ve hatta aynı nefesle yapılan mantra zikrinde de bütün dikkat ve konsantre mide adelelerinde olmalıdır. Gücün toplandığı nokta burasıdır. Nefes tam olarak boşalınca tekrar çekilir ve aynen devam edilir. Bütün mantra yapılışlarında esas olarak kullanılan nefes tekniği budur.
2. TEKNİK: Yukarda da belirtildiği gibi bu teknik sadece bazı mantraların söylenişinde kullanılır. Aynı şekilde oturulur, aynı şekilde nefes alınır ve ayni şekilde mide adelesi kullanılarak nefes verilir. Tek fark nefesin tamamı boşaltılmaz. Son kalan bir kaç santimetreküp hava midenin ani ve güçlü bir kasılması ile oldukça sert şekilde atılır. Bu anda mide birden bire kasılırken bütün adeleler de ister istemez kasılır. sanki o anda sert bir yumruk atılıyormuş gibi vücut sarsılır. Bu nefes sistemi oldukça sarsıcı ve yorucudur. Bu uygulama yapılırken söylenen mantranın son hecesi de sert bir şekilde söylenmiş, bir nevi itilmiş olur. Bu teknik Karate vs, gibi uzak Doğu savaş sanatlarının hamle anında uyguladığı nefese ve bağırışa (Kiai) benzer.
3. TEKNİK: Bu nefes tekniği esas olarak Birinci teknikle aynıdır. Nefes verilişi aynen yapılır. Farklılık nefes alışta ve el hareketlerindedir. Ortada bir yerde bağdaş kurarak oturulur. Aslında bir sandalyede oturmak da olasıdır. İki kol göğüsün önünde ve omuz hizasında zemine parelel olarak öne uzatılır. Yumruklar yarı yarıya sıkılı durumdadır. Ellerin küçük parmak kenarları yere, baş parmaklar yukarıya bakar. Eller birbirine hafifçe değecek kadar yakındır. Burada, içteki bütün hava boşaltılmıştır. Burundan nefes alırken kollar, yere paralele olarak yani omuz yüksekliğinde yanlara açılır. Bu sırada ellerin pozu değişmez. Kollar tam omuz doğrultusunda açıldığı anda her iki yumruk 90 derece döndürülerek avuç içleri yukarı, elin sırtı yere bakar hale getirilirler. Hareket ve kolların açılışı kesintisiz olmalıdır. Bu noktada kollar, dirsekler kırılmadan yukarıya kaldırılır. Yumruklar baş üzerinde birbirine temas eder. Bu noktada sol el, sağ yumruğun üzerine kapanır. Nefes alış buraya kadar sürdürülür. Bu noktadan itibaren nefes vermeye başlanır. Nefes verilmeye başlandığı anda, eller suratın önünden, vücut simetri ekseni üzerinden, yumrukların pozu bozulmadan aşağıya indirilir. Dirsekler kırılır ve ön kollar zemine dik olarak iner. Bu durumda, her iki dirsek vücudun yanları hizasında, yumruklar çenenin hemen altında ve vücut simetri ekseni önündedir. Burada dirsekler hafifçe yanlara açılarak eller aşağıya inmeye devam eder. Kollar düzeltilir ve eller bacaklar üzerine kadar, bitişik olarak inerler. Şimdi dirsekler dümdüz, kollar aşağıya doğru ve eller, bağdaş kurulduğu için, ayak bilekleri üzerinde, başka bir ifadeyle kasıkların önündedir. Nefes, kollar tam tepe noktasında iken verilmeye başlanır. Eller en aşağıya inince biter. Nefes mümkün olduğunca uzun sürede verileceği için kolların haraketleri de bununla orantılı hızdadır. Kol hareketi ve nefes aynı anda bitmelidir. Haraketler burada parça parça anlatılmakla beraber aslında başlangıçtan bitişe kadar kesintisizdir. Bu nefes sadece "Kum" mantrasından önce elli defa yapılır. Diğerlerinde şart değildir. Ancak birinci nefes tekniği yerine her mantradan önce de
yapılabilir.
Nefes Alış
Nefes tekniklerinin hangisi olursa olsun, hatta Kblan Tragna ekolü çalışmalarımızda değil de dünyadaki bütün benzeri ekollerde ve mesela Yoga´da, Budizim´de de nefes, fiziksel olarak ciğerleri doldurup, havayı boşaltmak demek değildir. Nefes fiziksel bir olgudur. Tabi ki, havayı çekeriz ve sonuna kadar dışarıya atarız fakat nefes esas olarak ruhsal bir olgudur ve fizik beden kadar Astral bedenin ve kişinin enerji bedeninin de canlanıp güçlenmesini amaçlar. Bu açıdan bakınca nefes tekniklerinin anlatılışı sırasında Saki tarafından verilmeyen ya da belki de bizim gözümüzden kaçtığı için sormadığımız, nefes alış şekli hakkında burada bazı eklemeler yapmak gerekmektedir.Bütün nefes teknikleri için nefes alış şekli hiç bir değişiklik olmadan aynen aşağıdaki gibi olmalıdır. Sistemimizdeki nefes tekniklerindeki nefes alış kısa ve hızlıdır. Ciğerler hava ile tam olarak doldurulur. Havanın çekilişi hızlı, kısa fakat abartısızdır. Bu nefes çekiş
sırasında hissedilmesi gereken bazı şeyler vardır. Nefes alınırken havanın aşağıya, ciğerlere gittiği değil, yukarıya kafanın tepe noktasına çıktığı, oraya çarpıp, kafanın arkasına döndüğü, ense ve bel kemiğinden geçerek vücudun dibine indiği, cinsel organlardan geçerek alt karını doldurduğu hissedilmelidir.Yukarda, imajine edilmeli, düşünülmeli, hayal edilmeli değil de "Hissedilmeli" kelimesinin kullanılmış olması tesadüfi bir yazım olarak alınmamalıdır. İmajinasyon ve diğer şeyler kafayı meşgul eden faaliyetlerdir. Anlatılan durum sadece hissetme seviyesinde olmalı ve bu bir alışkanlık olmalıdır. Bu şekilde çalışma yaparken kafa diğer şeylerle ilgilenirken nefes de, tıpkı oturduğumuz minderi hissetmemiz gibi hissedilir olur ve kafayı meşgul etmeden otomatik olarak anlatılan şekilde alınır.
tarafımdan derlendi...
Not: imajinasyon un maddeye etkisi konusunda işte büyü de deniliyor çünkü düşük titreşimli bir enerji kullanılıyor. Yapıp yapmamak sizin özgür seçiminize kalmış.
bağdaş kurmaktır. Eller dizlerin üzerinde olabilir veya ortada kenetlenebilir. Nefes uygulamaları sırasında bel kemiğinin zemine 90 derece dik olmasına dikkat etmek iyi olur. Rahat bir şekilde oturduktan sonra burundan, kısa ve sert bir nefes alınır ancak bu yapılırken aşırı sertleşip, ciğeri zorlamamak gerekir. Akciğerler tam olarak doldurulmalı ve vücut tam olarak hava ile doldurulmuş gibi hissedilmelidir. Ciğerler tam olarak doldurulduktan sonra nefes mümkün olduğu kadar ağır şekilde ağızdan verilir. Nefesin mümkün olduğu kadar uzun zamanda ve kesintisiz verilmesi lazımdır. Ciğerlerin boşalması mide adeleleri kasılarak sağlanır. Ciğerler iyice boşaldığı zaman da, mide adeleleri sıkılmaya ve içe çekilmeye devam edilerek ciğerler iyice zorlanır ve içerdeki bütün hava, son zerresine kadar dışa atılır. Nefes bittiği zaman mide sanki bel kemiğine yapışmış gibi durur. Daha doğrusu vakum etkisiyle mide yukarı basılmış ve karın boşluğu bel kemiğine yapışmış durumdadır. Nefes verişi sırasında ve hatta aynı nefesle yapılan mantra zikrinde de bütün dikkat ve konsantre mide adelelerinde olmalıdır. Gücün toplandığı nokta burasıdır. Nefes tam olarak boşalınca tekrar çekilir ve aynen devam edilir. Bütün mantra yapılışlarında esas olarak kullanılan nefes tekniği budur.
2. TEKNİK: Yukarda da belirtildiği gibi bu teknik sadece bazı mantraların söylenişinde kullanılır. Aynı şekilde oturulur, aynı şekilde nefes alınır ve ayni şekilde mide adelesi kullanılarak nefes verilir. Tek fark nefesin tamamı boşaltılmaz. Son kalan bir kaç santimetreküp hava midenin ani ve güçlü bir kasılması ile oldukça sert şekilde atılır. Bu anda mide birden bire kasılırken bütün adeleler de ister istemez kasılır. sanki o anda sert bir yumruk atılıyormuş gibi vücut sarsılır. Bu nefes sistemi oldukça sarsıcı ve yorucudur. Bu uygulama yapılırken söylenen mantranın son hecesi de sert bir şekilde söylenmiş, bir nevi itilmiş olur. Bu teknik Karate vs, gibi uzak Doğu savaş sanatlarının hamle anında uyguladığı nefese ve bağırışa (Kiai) benzer.
3. TEKNİK: Bu nefes tekniği esas olarak Birinci teknikle aynıdır. Nefes verilişi aynen yapılır. Farklılık nefes alışta ve el hareketlerindedir. Ortada bir yerde bağdaş kurarak oturulur. Aslında bir sandalyede oturmak da olasıdır. İki kol göğüsün önünde ve omuz hizasında zemine parelel olarak öne uzatılır. Yumruklar yarı yarıya sıkılı durumdadır. Ellerin küçük parmak kenarları yere, baş parmaklar yukarıya bakar. Eller birbirine hafifçe değecek kadar yakındır. Burada, içteki bütün hava boşaltılmıştır. Burundan nefes alırken kollar, yere paralele olarak yani omuz yüksekliğinde yanlara açılır. Bu sırada ellerin pozu değişmez. Kollar tam omuz doğrultusunda açıldığı anda her iki yumruk 90 derece döndürülerek avuç içleri yukarı, elin sırtı yere bakar hale getirilirler. Hareket ve kolların açılışı kesintisiz olmalıdır. Bu noktada kollar, dirsekler kırılmadan yukarıya kaldırılır. Yumruklar baş üzerinde birbirine temas eder. Bu noktada sol el, sağ yumruğun üzerine kapanır. Nefes alış buraya kadar sürdürülür. Bu noktadan itibaren nefes vermeye başlanır. Nefes verilmeye başlandığı anda, eller suratın önünden, vücut simetri ekseni üzerinden, yumrukların pozu bozulmadan aşağıya indirilir. Dirsekler kırılır ve ön kollar zemine dik olarak iner. Bu durumda, her iki dirsek vücudun yanları hizasında, yumruklar çenenin hemen altında ve vücut simetri ekseni önündedir. Burada dirsekler hafifçe yanlara açılarak eller aşağıya inmeye devam eder. Kollar düzeltilir ve eller bacaklar üzerine kadar, bitişik olarak inerler. Şimdi dirsekler dümdüz, kollar aşağıya doğru ve eller, bağdaş kurulduğu için, ayak bilekleri üzerinde, başka bir ifadeyle kasıkların önündedir. Nefes, kollar tam tepe noktasında iken verilmeye başlanır. Eller en aşağıya inince biter. Nefes mümkün olduğunca uzun sürede verileceği için kolların haraketleri de bununla orantılı hızdadır. Kol hareketi ve nefes aynı anda bitmelidir. Haraketler burada parça parça anlatılmakla beraber aslında başlangıçtan bitişe kadar kesintisizdir. Bu nefes sadece "Kum" mantrasından önce elli defa yapılır. Diğerlerinde şart değildir. Ancak birinci nefes tekniği yerine her mantradan önce de
yapılabilir.
Nefes Alış
Nefes tekniklerinin hangisi olursa olsun, hatta Kblan Tragna ekolü çalışmalarımızda değil de dünyadaki bütün benzeri ekollerde ve mesela Yoga´da, Budizim´de de nefes, fiziksel olarak ciğerleri doldurup, havayı boşaltmak demek değildir. Nefes fiziksel bir olgudur. Tabi ki, havayı çekeriz ve sonuna kadar dışarıya atarız fakat nefes esas olarak ruhsal bir olgudur ve fizik beden kadar Astral bedenin ve kişinin enerji bedeninin de canlanıp güçlenmesini amaçlar. Bu açıdan bakınca nefes tekniklerinin anlatılışı sırasında Saki tarafından verilmeyen ya da belki de bizim gözümüzden kaçtığı için sormadığımız, nefes alış şekli hakkında burada bazı eklemeler yapmak gerekmektedir.Bütün nefes teknikleri için nefes alış şekli hiç bir değişiklik olmadan aynen aşağıdaki gibi olmalıdır. Sistemimizdeki nefes tekniklerindeki nefes alış kısa ve hızlıdır. Ciğerler hava ile tam olarak doldurulur. Havanın çekilişi hızlı, kısa fakat abartısızdır. Bu nefes çekiş
sırasında hissedilmesi gereken bazı şeyler vardır. Nefes alınırken havanın aşağıya, ciğerlere gittiği değil, yukarıya kafanın tepe noktasına çıktığı, oraya çarpıp, kafanın arkasına döndüğü, ense ve bel kemiğinden geçerek vücudun dibine indiği, cinsel organlardan geçerek alt karını doldurduğu hissedilmelidir.Yukarda, imajine edilmeli, düşünülmeli, hayal edilmeli değil de "Hissedilmeli" kelimesinin kullanılmış olması tesadüfi bir yazım olarak alınmamalıdır. İmajinasyon ve diğer şeyler kafayı meşgul eden faaliyetlerdir. Anlatılan durum sadece hissetme seviyesinde olmalı ve bu bir alışkanlık olmalıdır. Bu şekilde çalışma yaparken kafa diğer şeylerle ilgilenirken nefes de, tıpkı oturduğumuz minderi hissetmemiz gibi hissedilir olur ve kafayı meşgul etmeden otomatik olarak anlatılan şekilde alınır.
tarafımdan derlendi...
Not: imajinasyon un maddeye etkisi konusunda işte büyü de deniliyor çünkü düşük titreşimli bir enerji kullanılıyor. Yapıp yapmamak sizin özgür seçiminize kalmış.