- Konum
- Karı$ık..
-
- Üyelik Tarihi
- 7 Mar 2013
-
- Mesajlar
- 2,021
-
- MFC Puanı
- 297
Bu hikayeyi okuyunca gerçekten çok şaşırdım.Güzel ve ibretlik bir hikaye gerçekten....
İbretlik bir hikaye....
Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam deniz kenarında balık avlıyordu.Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin hükümdarı bu gariban adamla ilgilendi ve ona
" Ben burada iken oltana ne takılırsa sana onun ağırlığınca altın vereceğim "dedi.
Biraz sonra oltaya ortası delik bir kemik takıldı.Basit hafif bir kemikti bu . Padişah balıkçıya "Ne yapalımşansın bu kadar oltana ağır bir şey takılmadı " diyerek alıp sarayına götürdü. Adamlarına balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti.Kemiği terazinin bir kefesine koydular öbür kefesine de altın koymaya başladılar.Beş on yirmi elli... diye altınları doldurdular ama kemik yerinden oynamadı. Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde onlarca altın koydularkemik bana mısın demedi Altını doldurmaya devam ettilerterazinin kefesi doldu taştı ama kemik tarafı yerinden kıpırdamadı.
Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olabileceğini sordular. Bilge kemiği eline alıp küçük bir tetkikten geçirdikten sonra şu açıklamada bulundu:
" Bu kemik açgözlü bir insanın göz çukurudur.Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız yine yerinden oynamazçünkü doymaz. Ama bir avuç toprak bunu doyurur."
Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydu ve kemik hemen yukarı kalkıverdi.
İbretlik bir hikaye....
Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam deniz kenarında balık avlıyordu.Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin hükümdarı bu gariban adamla ilgilendi ve ona
" Ben burada iken oltana ne takılırsa sana onun ağırlığınca altın vereceğim "dedi.
Biraz sonra oltaya ortası delik bir kemik takıldı.Basit hafif bir kemikti bu . Padişah balıkçıya "Ne yapalımşansın bu kadar oltana ağır bir şey takılmadı " diyerek alıp sarayına götürdü. Adamlarına balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti.Kemiği terazinin bir kefesine koydular öbür kefesine de altın koymaya başladılar.Beş on yirmi elli... diye altınları doldurdular ama kemik yerinden oynamadı. Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde onlarca altın koydularkemik bana mısın demedi Altını doldurmaya devam ettilerterazinin kefesi doldu taştı ama kemik tarafı yerinden kıpırdamadı.
Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olabileceğini sordular. Bilge kemiği eline alıp küçük bir tetkikten geçirdikten sonra şu açıklamada bulundu:
" Bu kemik açgözlü bir insanın göz çukurudur.Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız yine yerinden oynamazçünkü doymaz. Ama bir avuç toprak bunu doyurur."
Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydu ve kemik hemen yukarı kalkıverdi.