- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
On üçüncü yüzyılda Yemen taraflarında yaşamış büyük velîlerden ve fıkıh âlimi. İsmi, Abdullah bin Muhammed, künyesi Ebû Muhammed'dir. Babasının hatîb olması sebebiyle İbnü'l-Hatîb diye meşhûr oldu. Aslen Ebîn Vâdisinde bulunan Turbe köyündendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1298 (H.697) senesinde vefât etti.
Turbe köyünde dünyâya gelen İbnü'l-Hatîb aynı köyde yetişti. Babası bu köyün hatîbi olduğundan ondan ilk öğrenimini gördü. Şeyh İsmâil Hadrâmî'den ilim tahsîl etti. Böylece zâhirî ve mânevî ilimleri ondan öğrendi. Kendini ibâdet ve tâata verip Allahü teâlânın rızâsına kavuşturan tasavvuf yolunda ilerledi. Büyük bir velî olup, kerâmetleri görüldü.
İbnü'l-Hatîb, gençliğinde bir ara Medîne-i münevverede ikâmet etti. Bir ihtiyâcı olduğunda, çarşıda bulunan bir kimseden ihtiyâcı kadar borç alırdı. Eline para geçtiğinde, borcunu ödemek üzere o kimsenin yanına varınca, o kimse kendisine; "Borcun olan dirhemleri bir kimse ile göndermişsin. O kimse bana gelip borcunu ödedi." derdi. Hâlbuki bu zât, hiç kimseyi göndermiyordu. Borç alma ve borcunun ödenmesi işi uzun bir müddet bu hâl üzere böyle devâm etti. Allahü teâlâ, kullarından dilediği kimselerin ihtiyaçlarını bu zât vâsıtasıyla gönderdi. Kerâmet sâhibi, çok bereketli bir zât idi. Çok defâ Resûlullah efendimizi görür, müşkil bir mesele olunca kendilerine arzederdi. Peygamber efendimiz de o meseleyi ona îzâh ederlerdi.
İbnü'l-Hatîb hazretleri Aden'e geldiğinde, ihtiyar, yaşlı ve zayıf bir kimse ile karşılaştı. Bu ihtiyar, günâhkâr birisi iken, ömrünün sonunda tövbe edip sâlih ameller işlemeye başlamıştı. İbnü'l-Hatîb hazretleri bu kimse ile anlaştı. İbnü'l-Hatîb, o zâtın ihtiyaçlarını yerine getiriyor, ona yumuşaklık ile muâmele ediyordu. Bir gece rüyâsında; "İhtiyara yumuşaklıkla yaptığın muâmele sebebiyle Allahü teâlâdan ne dileğin varsa iste. Kabûl edilecek." buyruldu. Bunun üzerine; "Ben Allahü teâlânın atiyyesini, ihsânını arzularım." dedi. Bundan sonra kendisine, Allahü teâlânın onu, dedelerinden Saîd isimli zâta kadar, bütün zürriyetine şefâatçi eylediği bildirildi.
İbnü'l-Hatîb'in talebelerinden Muhammed bin Saîd en-Neccâr şöyle anlattı: "Zebîd şehrinde idim. Bir gün yolda yürürken, birden bir evin kapısında bir kadın gördüm. Şeytan beni aldattı. O kadının yanına girdim. Bu sırada hocam İbnü'l-Hatîb, Aden'de bulunuyordu. Tam o ânda, hocamın sesini duydum. Bana; "Ey filân! Böyle mi yapıyorsun?" dedi.Şeytan benden uzaklaştı. Ben de korktum, kaçıp oradan ayrıldım. Allahü teâlâ, hocamın bereketi ile beni muhâfaza etmişti. Hocamın bulunduğu Aden ile benim bulunduğum Zebîd beldesi arasında on konaklık mesâfe vardı. Bundan sonra ben de Aden'e, hocamın yanına yerleştim."
İbnü'l-Hatîb hazretleri, vefâtı yaklaştığında bir Cumartesi günü talebelerine; "Salı günü büyük bir gürültü olacak. O ne büyük bir gürültüdür." dedi. Dinleyenler bu sözden pek bir şey anlayamadılar. 1298 (H.697) senesinde, söylediğinden üç gün sonra Salı günü İbnü'l-Hatîb hazretleri Mevzî' şehrinde vefât etti. Talebeleri hocalarının üç gün önce vefâtını haber verdiğini gördüler. Böylece son kerâmetine de şâhid oldular. Vefât etmiş olduğu Mevzî' şehrinde defnedildi. Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir. Onun neslinden ilim ehli ve güzel ahlâk sâhibi kimseler yetişip İslâmiyete ve müslümanlara hizmet etmişlerdir.
1) CâmiuKerâmâti'l-Evliyâ; c.2, s.115
2) Tabakât-ı Havâs; s.72
Turbe köyünde dünyâya gelen İbnü'l-Hatîb aynı köyde yetişti. Babası bu köyün hatîbi olduğundan ondan ilk öğrenimini gördü. Şeyh İsmâil Hadrâmî'den ilim tahsîl etti. Böylece zâhirî ve mânevî ilimleri ondan öğrendi. Kendini ibâdet ve tâata verip Allahü teâlânın rızâsına kavuşturan tasavvuf yolunda ilerledi. Büyük bir velî olup, kerâmetleri görüldü.
İbnü'l-Hatîb, gençliğinde bir ara Medîne-i münevverede ikâmet etti. Bir ihtiyâcı olduğunda, çarşıda bulunan bir kimseden ihtiyâcı kadar borç alırdı. Eline para geçtiğinde, borcunu ödemek üzere o kimsenin yanına varınca, o kimse kendisine; "Borcun olan dirhemleri bir kimse ile göndermişsin. O kimse bana gelip borcunu ödedi." derdi. Hâlbuki bu zât, hiç kimseyi göndermiyordu. Borç alma ve borcunun ödenmesi işi uzun bir müddet bu hâl üzere böyle devâm etti. Allahü teâlâ, kullarından dilediği kimselerin ihtiyaçlarını bu zât vâsıtasıyla gönderdi. Kerâmet sâhibi, çok bereketli bir zât idi. Çok defâ Resûlullah efendimizi görür, müşkil bir mesele olunca kendilerine arzederdi. Peygamber efendimiz de o meseleyi ona îzâh ederlerdi.
İbnü'l-Hatîb hazretleri Aden'e geldiğinde, ihtiyar, yaşlı ve zayıf bir kimse ile karşılaştı. Bu ihtiyar, günâhkâr birisi iken, ömrünün sonunda tövbe edip sâlih ameller işlemeye başlamıştı. İbnü'l-Hatîb hazretleri bu kimse ile anlaştı. İbnü'l-Hatîb, o zâtın ihtiyaçlarını yerine getiriyor, ona yumuşaklık ile muâmele ediyordu. Bir gece rüyâsında; "İhtiyara yumuşaklıkla yaptığın muâmele sebebiyle Allahü teâlâdan ne dileğin varsa iste. Kabûl edilecek." buyruldu. Bunun üzerine; "Ben Allahü teâlânın atiyyesini, ihsânını arzularım." dedi. Bundan sonra kendisine, Allahü teâlânın onu, dedelerinden Saîd isimli zâta kadar, bütün zürriyetine şefâatçi eylediği bildirildi.
İbnü'l-Hatîb'in talebelerinden Muhammed bin Saîd en-Neccâr şöyle anlattı: "Zebîd şehrinde idim. Bir gün yolda yürürken, birden bir evin kapısında bir kadın gördüm. Şeytan beni aldattı. O kadının yanına girdim. Bu sırada hocam İbnü'l-Hatîb, Aden'de bulunuyordu. Tam o ânda, hocamın sesini duydum. Bana; "Ey filân! Böyle mi yapıyorsun?" dedi.Şeytan benden uzaklaştı. Ben de korktum, kaçıp oradan ayrıldım. Allahü teâlâ, hocamın bereketi ile beni muhâfaza etmişti. Hocamın bulunduğu Aden ile benim bulunduğum Zebîd beldesi arasında on konaklık mesâfe vardı. Bundan sonra ben de Aden'e, hocamın yanına yerleştim."
İbnü'l-Hatîb hazretleri, vefâtı yaklaştığında bir Cumartesi günü talebelerine; "Salı günü büyük bir gürültü olacak. O ne büyük bir gürültüdür." dedi. Dinleyenler bu sözden pek bir şey anlayamadılar. 1298 (H.697) senesinde, söylediğinden üç gün sonra Salı günü İbnü'l-Hatîb hazretleri Mevzî' şehrinde vefât etti. Talebeleri hocalarının üç gün önce vefâtını haber verdiğini gördüler. Böylece son kerâmetine de şâhid oldular. Vefât etmiş olduğu Mevzî' şehrinde defnedildi. Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir. Onun neslinden ilim ehli ve güzel ahlâk sâhibi kimseler yetişip İslâmiyete ve müslümanlara hizmet etmişlerdir.
1) CâmiuKerâmâti'l-Evliyâ; c.2, s.115
2) Tabakât-ı Havâs; s.72