-
- Üyelik Tarihi
- 19 May 2017
-
- Mesajlar
- 480
-
- MFC Puanı
- 2
Kur'anı kerimde anlatınlan olayı sizlerle paylaşmak ve dinlediğim kadarıyla anlatmak isterim. Hz. Musa bir zaman olur yardımcısıyla Allahın salih ve kalp gözü açık kulu Hz. Hızır ile tanışıp ondan doğru yolu öğrenmesi için, yardımcısıyla iki denizin birleştiği noktaya gider. Sonra yanlarındaki balığı yemek için çıkınlarından çıkartmak istediklerinde, balığı unuttuklarını farkederler. Balığı almak için gerisin geriye yollarına döndükleri vakit balığın suya atlayıp canlanıp kaçtığı yerde Hz. Hızır ile buluşurlar. Ve hz. Musa ondan ilmini, yolunu öğretmesini ister. Hz. Hızır bunu çok zor olduğunu Hz. Musa' nın sabredip, dayanamayacağını söyler. Hz. Musa bunu yapabileceğini söyler ve yola koyulurlar.
Sonra yola çıkarlar. Yolculukları esnasında bir gemiye binerler ve gemi devam ederken, Hz Hızır geminin ortasına bir çekiç ile vurur. Geminin bir kısmı delinir. Delikten içeriye su girer ve hafif yan yatar, hareket edemeyecek durumdadır. Bu sırada Hz. Musa neden böyle birşey yapıp fakirlerin gemilerine zarar verdiğini sorar. Bunun doğru ve iyi birşey olmadığını söyler. Hz. Hızır buna dayanamayacağını söylediğini tekrar eder. Daha sonrasında Hz. Musa özür diler ve bir daha yapmayacağını söyler.
Yolculuklarına devam ederlerken dinlenmek için bir yerde dururlar. O bölgenin insanlarından birisi onları evine götürüp misafir eder. Gece konaklarlar ve sabah yola çıkmak için hazırlandıkları vakit, Hz. Hızır evin küçük çocuğunu öldürür. Hz. Musa sinirlenir bunun yanlış olduğunu, doğrudan çok uzak olduğunu söyler. Hz. Hızır söylediği sözü tekrar eder. Hz. Musa çaresiz bir şekilde yine hata yaptığını düşünür ve yola koyulurlar.
Derken bir süre gidip dinlenmek istediklerinde acıkırlar. Gittikleri bölgenin halkından yiyecek isterler. Ama kimse onlara yardım etmek istemez. Ondan sonra bu şekilde bölgenin çıkışına giderken yıkık dökük bir ev görürler. Hz. Hızır başlar evi tamir etmeye. Bu sefer Hz. Musa dayanamaz ve söyler gemiyi deldin insanlar mağdur oldu, sonra küçük çocuğu öldürdün bir cana kıydın, şimdide bu yıkık evi tamir ediyorsun. Hz. Hızır bu yolculuğun zor olduğunu ve dayanamayacağını bilir ve başlar açıklamaya. O gemiye zarar verdim. Çünkü
o gemide fakirler vardı, uzaktan gelen bir korsan gemisi vardı. Eğer gemiye zarar vermeseydim, o geminin kralı sağlam gemilerdeki tüm insanları öldürdüğü için onlarıda öldürecekti. O çocuğa gelince, o çocuk büyüdüğü zaman anne ve babasına kötü bir evlat olacaktı, zalim ve kötü işler yapacaktı. Onun ailesi inanan insanlardı, zarar görmemeleri için insanlığa kötü bir insan olmaması için onu öldürdüm. Bu eve gelince, bu ev yetim çocukların. Zamanında babaları, büyüdüklerinde bulsunlar diye evin tuğlalarına bir küp altın bıraktı onlar için. Eğer tamir etmeseydim bu ev yıkılacak ve o altınları bir hırsız gelip oradan alacak. Bu yetimlerde paralarını bulamayacaklardı der. Bu zamandan sonra yolculukları burada biter.
Hz. Hızır bunları Allahın izniyle, gönül gözüyle görerek ve istikbali bilerek yapmıştır. Bu hadise bize şunu öğretir. Her hayırda bir şey olduğu, olabileceği gibi. Her şerde bir hayır olabileceğidir. Kur'an da Kehf suresinde anlatılan bu olay insanoğlu için çok önemlidir.
Sonra yola çıkarlar. Yolculukları esnasında bir gemiye binerler ve gemi devam ederken, Hz Hızır geminin ortasına bir çekiç ile vurur. Geminin bir kısmı delinir. Delikten içeriye su girer ve hafif yan yatar, hareket edemeyecek durumdadır. Bu sırada Hz. Musa neden böyle birşey yapıp fakirlerin gemilerine zarar verdiğini sorar. Bunun doğru ve iyi birşey olmadığını söyler. Hz. Hızır buna dayanamayacağını söylediğini tekrar eder. Daha sonrasında Hz. Musa özür diler ve bir daha yapmayacağını söyler.
Yolculuklarına devam ederlerken dinlenmek için bir yerde dururlar. O bölgenin insanlarından birisi onları evine götürüp misafir eder. Gece konaklarlar ve sabah yola çıkmak için hazırlandıkları vakit, Hz. Hızır evin küçük çocuğunu öldürür. Hz. Musa sinirlenir bunun yanlış olduğunu, doğrudan çok uzak olduğunu söyler. Hz. Hızır söylediği sözü tekrar eder. Hz. Musa çaresiz bir şekilde yine hata yaptığını düşünür ve yola koyulurlar.
Derken bir süre gidip dinlenmek istediklerinde acıkırlar. Gittikleri bölgenin halkından yiyecek isterler. Ama kimse onlara yardım etmek istemez. Ondan sonra bu şekilde bölgenin çıkışına giderken yıkık dökük bir ev görürler. Hz. Hızır başlar evi tamir etmeye. Bu sefer Hz. Musa dayanamaz ve söyler gemiyi deldin insanlar mağdur oldu, sonra küçük çocuğu öldürdün bir cana kıydın, şimdide bu yıkık evi tamir ediyorsun. Hz. Hızır bu yolculuğun zor olduğunu ve dayanamayacağını bilir ve başlar açıklamaya. O gemiye zarar verdim. Çünkü
o gemide fakirler vardı, uzaktan gelen bir korsan gemisi vardı. Eğer gemiye zarar vermeseydim, o geminin kralı sağlam gemilerdeki tüm insanları öldürdüğü için onlarıda öldürecekti. O çocuğa gelince, o çocuk büyüdüğü zaman anne ve babasına kötü bir evlat olacaktı, zalim ve kötü işler yapacaktı. Onun ailesi inanan insanlardı, zarar görmemeleri için insanlığa kötü bir insan olmaması için onu öldürdüm. Bu eve gelince, bu ev yetim çocukların. Zamanında babaları, büyüdüklerinde bulsunlar diye evin tuğlalarına bir küp altın bıraktı onlar için. Eğer tamir etmeseydim bu ev yıkılacak ve o altınları bir hırsız gelip oradan alacak. Bu yetimlerde paralarını bulamayacaklardı der. Bu zamandan sonra yolculukları burada biter.
Hz. Hızır bunları Allahın izniyle, gönül gözüyle görerek ve istikbali bilerek yapmıştır. Bu hadise bize şunu öğretir. Her hayırda bir şey olduğu, olabileceği gibi. Her şerde bir hayır olabileceğidir. Kur'an da Kehf suresinde anlatılan bu olay insanoğlu için çok önemlidir.